​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?

​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?
TT

​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?

​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?

Türkiye’nin ABD’nin askerlerini çekme kararının ardından Suriye'nin kuzeyindeki askeri operasyonuna eşlik eden gelişmelerle birlikte Rusya, düzenli güçlerin yıllarca kendilerine kapalı olan bölgelere ilerleme kaydedebilmesi için sahadaki eylem seyrini kontrol etmek amacıyla hızlı hareket ediyor.
Ancak ortaya çıkan durumdan elde edilebileceği kazanımların peşine düşen Moskova, bir yandan Kürtler ile Şam arasındaki görüşmeleri hızlandırmaya diğer yandan ise Şam ve Ankara arasında ortaya çıkan güvenlik ve askeri diyalog kanallarını geliştirmeye çalışırken bir yandan da Anayasa Komisyonu'nun bu ayın sonlarında Cenevre'de ilk toplantısının gerçekleşmesi ihtimalini gözlüyor.
Moskova, Türk operasyonunun başlangıcında bir takım uyarılarda bulunmuştu. Uyarılardan ilki, Türk operasyonunun Suriye’de başlayacak siyasi süreci etkilememesiyle ilgiliydi. Bu uyarı Rusya’nın askeri operasyonun uzaması ihtimali karşısında, Anayasa Komisyonu’nda karşılaşacağı ‘çatışmayı’ yönetme çabalarını baltalayabileceği ve daha geniş bir çatışmaya yol açabileceği konusundaki endişelerini yansıtıyordu.
İkinci uyarı ise, ABD'nin geri çekilmesinin yarattığı boşlukla ilgiliydi. Moskova bu boşluğu, Suriye hükümetinin müzakere kartlarının güçlenmesi için bir şekilde doldurması gerekiyor.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Salı günü Soçi’ye yapacağı ziyaret, özellikle Rusya açısından oldukça önemli. Çünkü Kremlin, Moskova için yeterince açık olmayan Türkiye-ABD uzlaşılarını Rusya’nın mevcut durumdan kazanımlar elde edebilmesi için geliştirmeye çalışıyor.
Bu nedenle Kremlin'deki gözlemciler, sınır bölgelerinde işbirliği yapma amacıyla yasal bir temel oluşturmak için Şam ile Ankara arasında daha geniş kapsamlı bir diyalog başlatılması için bir uzlaşıya varılması gereğini göz ardı etmezken Moskova, Adana Anlaşması’nın bu işbirliğinin temelini oluşturduğunu saklamıyor.
Moskova, artık sadece ‘müttefiki’ Türkiye’nin çıkarlarını güvence altına alan hassas bir dengeyi sürdürmekle değil, aynı zamanda Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmasına yönelik taleplerini güçlendirmesiyle de ilgili bir sorunla karşı karşıya kalmış bulunuyor.
Moskova şimdi mevcut gelişmeler karşısında siyasi sürecin, uluslararası kararlarla ilgili kendi yorumuna uygun olarak ilerletilmesine yönelik nadir ve önemli bir fırsat yakaladı.
Bu nedenle Kremlin, Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarının, uluslararası toplumu gidilecek tek yolun bu olduğuna ikna edecek gerçek bir dönüm noktası olduğuna dair geniş tahminler yürütüyor. Oysa Moskova, Anayasa Komisyonu’nun kurulması çabalarını daha önceleri başlatmış ve bu çabalar, Batı için tatmin edici olmamıştı. Ancak artık tüm tarafların eksen kaymaları olması ve gerginliğin daha da artması ihtimaliyle yeni gelişmelerden yararlanmak için acele etmeleri gerekiyor.
Bu bağlamda bu ay sonunda yapılması planlanan Anayasa Komisyonu toplantısında ilerleme alanlarına dair yapılacak olan inceleme, Rusya'nın Batı’nın yaptığı itirazların bahanelerini ortadan kaldırması yönünde ana test noktası olacak.
Fakat Anayasa Komisyonu’nun kurulması için çok zor bir müzakere aşaması geçiren Rusya, sonraki adımları destekleyecek uluslararası ve bölgesel adımlar olmadan çözülemeyen başka bir sorunla karşı karşıya. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan bir yorumcuya göre söz konusu sorun, Moskova’nın Suriye rejimiyle ilgili gerçeklikten uzak bir tanımlamaya tutunuyor olması. Yorumcu ayrıca Şam’ın söylemlerinde savaşın kazananı gibi davrandığını ve bir takım şartlar dikte etmeye çalıştığını, bununda yalnızca gerçeklikten uzaklaşmayı değil, aynı zamanda Rusya’nın Suriye’nin kurtarılmasındaki önemli rolünün göz ardı edilmesini yansıttığını belirtti. Bununla birlikte yorumcuya göre bu durum, Rusya'nın ciddi bir uzlaşı süreci için bölgesel ve uluslararası destek toplama çabalarını da yavaşlatıyor.
Bu tutum, Moskova'nın bilinçli bir şekilde dolaylı mesajlar göndermesi gibi yansımalara ve son yıllarda rejime ve Moskova'ya yakın olan müttefikler ve şahıslar arasındaki tutumların farklılaşmasına neden oldu. Örneğin yıllardır Moskova'da yaşayan Filistinli eski büyükelçi Rami eş-Şair, Moskova’ya yakın yabancı isimlerden biri olarak sayılıyordu. Aynı zamanda Suriye krizinde de önemli rol oynayan Şair, kısa süre önce mevcut rejimin söylemine bağlı kalma tehlikesine dikkat çektiği birkaç makale kaleme aldı. Şair, ciddi değişiklikler ve kapsamlı bir reform süreci çağrısında bulundu.
Beşşar Esed'in son konuşmasındaki söylemleri karşısında şaşkınlığını ifade eden Şair, Esed'in mevcut durumdan yararlanarak daha dengeli bir üslup başlatmasını beklediğini vurguladı.
Filistinli eski diplomat kaleme aldığı makalesinde şu ifadelere yer verdi;
“Suriye yönetiminin Suriye halkının mevcut genel durumu bu şekilde sürdürmek istemediklerini, geleneksel tutum ve söylemlerin bittiğini, artık bu tutum ve söylemlerin içeride ve dışarı etkili olmadığını ve herkes tarafından alaycı bir şekilde kabul edildiğinin farkına varma zamanı gelemedi mi?”
Şair, Suriye yönetimini, sanki Suriye'nin egemenliği tehdit edilmemiş, Suriye nüfusunun büyük bir bölümünün rejimin devam etmesinden memnun olmadıkları yıkımlar ve iç sorunlar yaşanmamış, ülkede normal bir durum varmış ve başka bir dünyada yaşıyormuş gibi davranmakla suçladı.
Bununla birlikte özellikle Rusya’ya yakın birçok isim tarafından son dönemde ifade edildiği gibi Suriye yönetiminin söylemlerindeki tonlamaları ve zamanlamaları da oldukça dikkat çekici. Bu da Moskova’nın rejimin yanı sıra bölgesel ve uluslararası topluma mesaj gönderme eğilimini yansıtıyor. Çünkü Moskova’ya göre artık Suriye savaşının sona ermesi ve Suriyelilerin uluslararası toplumdan destek almalarını sağlayacak ciddi bir siyasi sürecin başlatılması gerekiyor.
Daha da çarpıcı olan ise bu ifadelerin, son dönemde siyasi arenada ve sahada yaşanan gelişmelerle bağlantılı olması. Çünkü Şam, ABD’nin çekildiği Suriye’nin kuzeyindeki Türk operasyonunun Rusya ve İran gibi müttefikleri olan Türkiye ile ilişkileri geliştirecek yeni bir politika izlemeye yönelik pratik adımlar atabileceği son ve uygun bir fırsat olduğunu anlayamadı. Aynı şekilde bunun, Suriye ordusunun kuzey sınırı boyunca yeniden konuşlandırılması, Anayasa reformunun fiili ve ciddi bir şekilde başlaması, Suriye-Suriye diyalogu ve çoğunluğunu Suriyeli subay ve askerlerin oluşturduğu muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da dahil olmak üzere tüm tarafların içinde bulunduğu durumun çözülmesi için son bir şans olduğunu da göremedi.
Ancak bir yandan Şam’a başka şans yakalayamayacağına dair uyarılar yapılırken bir yandan da uluslararası toplumda bunun son şans olmasına ve Suriye için her şeyin bitmesine izin vermeyecek bir olgunluk bulunuyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.