​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?

​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?
TT

​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?

​Rusya’nın Suriye’deki yol haritası ne?

Türkiye’nin ABD’nin askerlerini çekme kararının ardından Suriye'nin kuzeyindeki askeri operasyonuna eşlik eden gelişmelerle birlikte Rusya, düzenli güçlerin yıllarca kendilerine kapalı olan bölgelere ilerleme kaydedebilmesi için sahadaki eylem seyrini kontrol etmek amacıyla hızlı hareket ediyor.
Ancak ortaya çıkan durumdan elde edilebileceği kazanımların peşine düşen Moskova, bir yandan Kürtler ile Şam arasındaki görüşmeleri hızlandırmaya diğer yandan ise Şam ve Ankara arasında ortaya çıkan güvenlik ve askeri diyalog kanallarını geliştirmeye çalışırken bir yandan da Anayasa Komisyonu'nun bu ayın sonlarında Cenevre'de ilk toplantısının gerçekleşmesi ihtimalini gözlüyor.
Moskova, Türk operasyonunun başlangıcında bir takım uyarılarda bulunmuştu. Uyarılardan ilki, Türk operasyonunun Suriye’de başlayacak siyasi süreci etkilememesiyle ilgiliydi. Bu uyarı Rusya’nın askeri operasyonun uzaması ihtimali karşısında, Anayasa Komisyonu’nda karşılaşacağı ‘çatışmayı’ yönetme çabalarını baltalayabileceği ve daha geniş bir çatışmaya yol açabileceği konusundaki endişelerini yansıtıyordu.
İkinci uyarı ise, ABD'nin geri çekilmesinin yarattığı boşlukla ilgiliydi. Moskova bu boşluğu, Suriye hükümetinin müzakere kartlarının güçlenmesi için bir şekilde doldurması gerekiyor.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Salı günü Soçi’ye yapacağı ziyaret, özellikle Rusya açısından oldukça önemli. Çünkü Kremlin, Moskova için yeterince açık olmayan Türkiye-ABD uzlaşılarını Rusya’nın mevcut durumdan kazanımlar elde edebilmesi için geliştirmeye çalışıyor.
Bu nedenle Kremlin'deki gözlemciler, sınır bölgelerinde işbirliği yapma amacıyla yasal bir temel oluşturmak için Şam ile Ankara arasında daha geniş kapsamlı bir diyalog başlatılması için bir uzlaşıya varılması gereğini göz ardı etmezken Moskova, Adana Anlaşması’nın bu işbirliğinin temelini oluşturduğunu saklamıyor.
Moskova, artık sadece ‘müttefiki’ Türkiye’nin çıkarlarını güvence altına alan hassas bir dengeyi sürdürmekle değil, aynı zamanda Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı duyulmasına yönelik taleplerini güçlendirmesiyle de ilgili bir sorunla karşı karşıya kalmış bulunuyor.
Moskova şimdi mevcut gelişmeler karşısında siyasi sürecin, uluslararası kararlarla ilgili kendi yorumuna uygun olarak ilerletilmesine yönelik nadir ve önemli bir fırsat yakaladı.
Bu nedenle Kremlin, Anayasa Komisyonu’nun çalışmalarının, uluslararası toplumu gidilecek tek yolun bu olduğuna ikna edecek gerçek bir dönüm noktası olduğuna dair geniş tahminler yürütüyor. Oysa Moskova, Anayasa Komisyonu’nun kurulması çabalarını daha önceleri başlatmış ve bu çabalar, Batı için tatmin edici olmamıştı. Ancak artık tüm tarafların eksen kaymaları olması ve gerginliğin daha da artması ihtimaliyle yeni gelişmelerden yararlanmak için acele etmeleri gerekiyor.
Bu bağlamda bu ay sonunda yapılması planlanan Anayasa Komisyonu toplantısında ilerleme alanlarına dair yapılacak olan inceleme, Rusya'nın Batı’nın yaptığı itirazların bahanelerini ortadan kaldırması yönünde ana test noktası olacak.
Fakat Anayasa Komisyonu’nun kurulması için çok zor bir müzakere aşaması geçiren Rusya, sonraki adımları destekleyecek uluslararası ve bölgesel adımlar olmadan çözülemeyen başka bir sorunla karşı karşıya. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan bir yorumcuya göre söz konusu sorun, Moskova’nın Suriye rejimiyle ilgili gerçeklikten uzak bir tanımlamaya tutunuyor olması. Yorumcu ayrıca Şam’ın söylemlerinde savaşın kazananı gibi davrandığını ve bir takım şartlar dikte etmeye çalıştığını, bununda yalnızca gerçeklikten uzaklaşmayı değil, aynı zamanda Rusya’nın Suriye’nin kurtarılmasındaki önemli rolünün göz ardı edilmesini yansıttığını belirtti. Bununla birlikte yorumcuya göre bu durum, Rusya'nın ciddi bir uzlaşı süreci için bölgesel ve uluslararası destek toplama çabalarını da yavaşlatıyor.
Bu tutum, Moskova'nın bilinçli bir şekilde dolaylı mesajlar göndermesi gibi yansımalara ve son yıllarda rejime ve Moskova'ya yakın olan müttefikler ve şahıslar arasındaki tutumların farklılaşmasına neden oldu. Örneğin yıllardır Moskova'da yaşayan Filistinli eski büyükelçi Rami eş-Şair, Moskova’ya yakın yabancı isimlerden biri olarak sayılıyordu. Aynı zamanda Suriye krizinde de önemli rol oynayan Şair, kısa süre önce mevcut rejimin söylemine bağlı kalma tehlikesine dikkat çektiği birkaç makale kaleme aldı. Şair, ciddi değişiklikler ve kapsamlı bir reform süreci çağrısında bulundu.
Beşşar Esed'in son konuşmasındaki söylemleri karşısında şaşkınlığını ifade eden Şair, Esed'in mevcut durumdan yararlanarak daha dengeli bir üslup başlatmasını beklediğini vurguladı.
Filistinli eski diplomat kaleme aldığı makalesinde şu ifadelere yer verdi;
“Suriye yönetiminin Suriye halkının mevcut genel durumu bu şekilde sürdürmek istemediklerini, geleneksel tutum ve söylemlerin bittiğini, artık bu tutum ve söylemlerin içeride ve dışarı etkili olmadığını ve herkes tarafından alaycı bir şekilde kabul edildiğinin farkına varma zamanı gelemedi mi?”
Şair, Suriye yönetimini, sanki Suriye'nin egemenliği tehdit edilmemiş, Suriye nüfusunun büyük bir bölümünün rejimin devam etmesinden memnun olmadıkları yıkımlar ve iç sorunlar yaşanmamış, ülkede normal bir durum varmış ve başka bir dünyada yaşıyormuş gibi davranmakla suçladı.
Bununla birlikte özellikle Rusya’ya yakın birçok isim tarafından son dönemde ifade edildiği gibi Suriye yönetiminin söylemlerindeki tonlamaları ve zamanlamaları da oldukça dikkat çekici. Bu da Moskova’nın rejimin yanı sıra bölgesel ve uluslararası topluma mesaj gönderme eğilimini yansıtıyor. Çünkü Moskova’ya göre artık Suriye savaşının sona ermesi ve Suriyelilerin uluslararası toplumdan destek almalarını sağlayacak ciddi bir siyasi sürecin başlatılması gerekiyor.
Daha da çarpıcı olan ise bu ifadelerin, son dönemde siyasi arenada ve sahada yaşanan gelişmelerle bağlantılı olması. Çünkü Şam, ABD’nin çekildiği Suriye’nin kuzeyindeki Türk operasyonunun Rusya ve İran gibi müttefikleri olan Türkiye ile ilişkileri geliştirecek yeni bir politika izlemeye yönelik pratik adımlar atabileceği son ve uygun bir fırsat olduğunu anlayamadı. Aynı şekilde bunun, Suriye ordusunun kuzey sınırı boyunca yeniden konuşlandırılması, Anayasa reformunun fiili ve ciddi bir şekilde başlaması, Suriye-Suriye diyalogu ve çoğunluğunu Suriyeli subay ve askerlerin oluşturduğu muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da dahil olmak üzere tüm tarafların içinde bulunduğu durumun çözülmesi için son bir şans olduğunu da göremedi.
Ancak bir yandan Şam’a başka şans yakalayamayacağına dair uyarılar yapılırken bir yandan da uluslararası toplumda bunun son şans olmasına ve Suriye için her şeyin bitmesine izin vermeyecek bir olgunluk bulunuyor.



Suriye: Mezze mahallesine iki füze atılmasıyla ilgili soruşturma başlatıldı... İsrail, saldırıyla ilgisini reddetti

Suriye ordusuna ait helikopterler, Şam'daki Mezze Havaalanı yakınlarındaki Daraya üzerinde uçuyor (AFP)
Suriye ordusuna ait helikopterler, Şam'daki Mezze Havaalanı yakınlarındaki Daraya üzerinde uçuyor (AFP)
TT

Suriye: Mezze mahallesine iki füze atılmasıyla ilgili soruşturma başlatıldı... İsrail, saldırıyla ilgisini reddetti

Suriye ordusuna ait helikopterler, Şam'daki Mezze Havaalanı yakınlarındaki Daraya üzerinde uçuyor (AFP)
Suriye ordusuna ait helikopterler, Şam'daki Mezze Havaalanı yakınlarındaki Daraya üzerinde uçuyor (AFP)

İsrailli bir yetkili, Suriye'nin başkenti Şam'ın Mezze ilçesine bağlı Ayn el-Krum bölgesindeki bir binada meydana gelen patlamada İsrail'in herhangi bir rolü olduğunu reddetti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu’nda (Kan) bugün yer alanaçıklamada yetkili, "İsrail'in saldırıyla hiçbir bağlantısı yoktur" dedi.

Dün akşam Şam'ın Mezze semtinde, Ain al-Krum bölgesindeki bir binanın üçüncü katındaki dairede patlama meydana geldi.

Yerel kaynaklar daha önce patlamanın bir insansız hava aracından (İHA) atılan füzeden kaynaklanmış olabileceğini bildirmiş, bazıları ise daireye yerleştirilen patlayıcıdan kaynaklandığını öne sürmüştü. İsrail web sitesine göre saldırının belirli bir kişiyi mi hedef aldığı, yoksa daha geniş bir operasyonun parçası mı olduğu konusunda çelişkili haberler olsa da bölgede soruşturmalar devam ediyor.

Suriye Savunma Bakanlığı'ndan bir kaynak ise Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının, dün akşam başkent Şam'ın batısındaki Mezze semtine iki füze atılmasıyla ilgili soruşturma başlattığını açıkladı.

Şam'ın Mezze kentinde bir taksi şoförü (Reuters)Şam'ın Mezze kentinde bir taksi şoförü (Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi, Suriye Arap Haber Ajansı'na (SANA) yaptığı açıklamada, "Başkent Şam, şehrin dış kesimlerinden Mezze semtindeki yerleşim alanlarına ve çevresine fırlatılan iki Katyuşa füzesiyle hain bir saldırıya maruz kaldı. Bu saldırıda çok sayıda sivil yaralandı ve maddi hasar meydana geldi" ifadelerini kullandı.

Medya ve İletişim Dairesi, "Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile iş birliği içinde bu menfur saldırının koşulları hakkında soruşturma başlattı. Gerekli delilleri toplamak, füzelerin yörüngesini ve fırlatma yerlerini belirlemek için çalışıyor ve bu suç eyleminden sorumlu olanları takip etmekten çekinmeyeceğini, başkentin güvenliğini tehlikeye atan ve Suriyelilerin yaşamlarını ve istikrarını hedef alan herkese karşı caydırıcı önlemler alacağını" belirtti.

Suriyeli bir güvenlik kaynağı, Mezze semtindeki patlamaya yol açan askeri eğitim sırasında yaşanan arızaya ilişkin bazı platformlarda dolaşan iddiaların doğruluğunu yalanlarken, Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre bir askeri kaynak yaptığı açıklamada, "Başkent Şam'daki bölgelere yönelik hain saldırı, mobil bir platformdan fırlatılan füzelerle gerçekleştirildi, hedeflemenin arkasındaki taraflar ve hedefleme aracı henüz bilinmiyor" dedi.

Sağlık Bakanlığı Acil Durum ve Ambulans Müdürlüğü, "Mezze'teki patlamada bir kadının orta şiddette yaralandığını ve Şam'daki bir hastaneye kaldırıldığını" bildirdi.

Şam sakinleri, Alman Basın Ajansı'na (DPA) yaptığı açıklamada, "Başkentte üç patlama sesi duyulduğunu ve Mezze semtinde bir binanın bir kısmının çöktüğünü söyledi. Güvenlik güçleri bölgeyi kordon altına aldı."


BM misyonu el Faşir'deki ihlalleri araştıracak

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Cenevre'de el Faşir'i anlattı, (EPA)
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Cenevre'de el Faşir'i anlattı, (EPA)
TT

BM misyonu el Faşir'deki ihlalleri araştıracak

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Cenevre'de el Faşir'i anlattı, (EPA)
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Cenevre'de el Faşir'i anlattı, (EPA)

BM İnsan Hakları Konseyi, dün Sudan'ın el Faşir kentindeki şüpheli insan hakları ihlallerinden sorumlu olan herkesi tespit etmek ve adalete teslim etmek üzere bir bilgi toplama misyonu görevlendirdi.

El Faşir'deki insan hakları durumunu görüşmek üzere toplanan acil oturumun sonunda Konsey, Sudan'daki BM Bağımsız Bilgi Toplama Misyonu'na soruşturma yürütmesi talimatını veren bir karar aldı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre misyonun görevi, bütün taraflarca işlenen tüm uluslararası hukuk ihlallerini belgelemek.

Birleşik Krallık, Almanya, İrlanda, Hollanda ve Norveç'in talebi üzerine toplanan acil oturumun açılışında, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, uluslararası toplumun eylemsizliğini kınayarak, ihlallerin faillerinden hesap sorulacağına söz verdi. Volker Türk, el Faşir'in kuşatma altında olduğunu ve insani yardım görevlilerinin içeri giremediğini belirterek, Sudan'daki savaştan "körükleyip kâr sağlayan" kişi ve kuruluşlara karşı harekete geçilmesi çağrısında bulundu.


BM Güvenlik Konseyi'nde ‘istikrar gücü’ konusunda yaşanan karar çatışması, Gazze anlaşmasını tehdit ediyor

Gazze şehrinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan bir evin enkazından çıkardıkları cesetleri taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan bir evin enkazından çıkardıkları cesetleri taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

BM Güvenlik Konseyi'nde ‘istikrar gücü’ konusunda yaşanan karar çatışması, Gazze anlaşmasını tehdit ediyor

Gazze şehrinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan bir evin enkazından çıkardıkları cesetleri taşıyan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrinde İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan bir evin enkazından çıkardıkları cesetleri taşıyan Filistinliler (AFP)

Gazze'deki ateşkes anlaşması, Moskova'nın ABD'nin Gazze Şeridi'ne istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin karar tasarısına karşı bir tasarıyı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'ne sunmasının ardından uluslararası bir çekişme dönemine girdi. Bu karşı tasarı, Arap bakış açısına daha yakın ve Washington'ın müttefiki İsrail'in tutumlarından daha uzak hükümler içeriyor. Yedioth Ahronoth gazetesine göre, ABD’nin kendi tasarısında yaptığı ve İsrail’in tepkisini çeken değişikliklere rağmen bu durum yaşanıyor.

Şarku’l Avsat ile konuşan uzmanlara göre, arabulucuların uzlaşı çağrıları eşliğinde gelen bu adım, BM Güvenlik Konseyi’nde ‘veto’ yetkisine sahip ülkeler arasında bir ‘karar çatışması’ niteliği taşıyor. Şayet uzlaşı sağlanamaz, İsrail’e ayrıcalık tanımayan ve anlaşmanın özünü (İsrail’in çekilmesi ve direnişin silahsızlandırılmasının uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi) boşaltmayan yaklaşımlar geliştirilemezse, Gazze anlaşmasına ve ikinci aşamaya geçişe açık bir tehdit oluşturuyor.

Bu atmosfer içinde, ABD ve bazı ortakları, BM Güvenlik Konseyi’ni, Başkan Donald Trump’ın Gazze Şeridi için ortaya koyduğu barış planını destekleyen Amerikan tasarısını ‘ivedilikle’ kabul etmeye çağırdı. ABD, Suudi Arabistan, Katar, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Endonezya, Pakistan, Ürdün ve Türkiye yayımladıkları ortak açıklamada, diğer hususların yanı sıra uluslararası bir istikrar gücü oluşturulmasına yetki veren Amerikan karar tasarısına ‘ortak desteklerini’ ifade ederek, tasarının ‘hızla’ kabul edilmesini umduklarını belirtti.

ABD değişiklikleri

Washington, kendi karar taslağı üzerinde İsrail’in çekincelerine yol açan bir dizi değişiklik yaptı.

Yedioth Ahronoth gazetesinin dün aktardığına göre, yeni taslakta İsrail’in endişe duyduğu en önemli maddeler; Filistinlilerin kendi kaderini tayin etmesine götüren bir sürece dair giriş ifadesinin eklenmesi, yardım dağıtımının denetiminde BM’nin genişletilmiş rolü ve Gazze Şeridi’ni yönetmek üzere kurulması öngörülen geçiş yönetimi otoritesinin yetkilerinin genişletilmesi etrafında yoğunlaşıyor.

Diğer yandan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün yaptıkları telefon görüşmesinde Gazze Şeridi’ndeki gelişmeleri ele aldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre ikili, ‘Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması’nın pekiştirilmesine ve sürecin bunun üzerine inşa edilmesine yönelik çabalara destek konusunda Mısır–Suudi Arabistan koordinasyonunun sürdürülmesinin önemini, anlaşmanın maddelerinin tamamen uygulanmasını sağlayarak ateşkesin kalıcı hale gelmesini ve Gazze halkının insani sıkıntılarının hafifletilmesini’ vurguladı.

Bu görüşmeler, Gazze Şeridi’ne istikrar güçleri konuşlandırılmasına ilişkin BM Güvenlik Konseyi karar tasarısı konusunda ABD ile Rusya arasındaki çekişmelerin sürdüğü bir dönemde gerçekleşti. Söz konusu tasarı, 10 Ekim’de yürürlüğe giren anlaşmanın ikinci aşamasına geçiş anlamına geliyor.

Rusya’nın önerisi

Rusya perşembe günü, ABD’nin çabalarına meydan okuyarak, BM’de Gazze konusunda kendi hazırladığı bir karar tasarısı önerdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilciliği’nin Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği bir notta, “Taslağımızın amacı, Güvenlik Konseyi’nin, çatışmaların sürdürülebilir biçimde durdurulmasına yönelik dengeli, kabul edilebilir ve ortak bir yaklaşım benimsemesini sağlamaktır” denildi. Rus tasarısı, BM Genel Sekreteri’nin Gazze’de istikrarı sağlamak üzere uluslararası bir güç için seçenekler belirlemesini talep ediyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir evin enkazı arasında oturan bir çocuk (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir evin enkazı arasında oturan bir çocuk (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Reha Ahmed Hasan, “Moskova'nın hamlesi, Washington'un gücün görev ve yetkilerine ilişkin karar tasarısının aksine” dedi. Washington'un değişmeyen İsrail yanlısı tutumu göz önüne alındığında bunun beklenen bir şey olduğunu belirtti.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mutava, Rusya'nın önerisinin ‘Moskova'nın iki şeyi dayatmak için yaptığı nüfuz mücadelesi ve siyasi manevra’ olduğunu düşünüyor. Birincisi, ABD ve İsrail'inkinden farklı olan Arap-Filistin pozisyonunu desteklemek. İkincisi ise Washington'a Moskova'nın çok uzak olmadığı ve bu konunun gelecekteki müzakerelerin bir parçası olabileceği mesajını vermek.

Buna yanıt olarak, ABD'nin BM Daimî Temsilciliği Güvenlik Konseyi'ni Amerikan metnini onaylamaya çağırdı. Reuters'a göre ABD'nin BM Daimî Temsilciliği, ‘tasarı üzerinde aktif müzakereler sürerken şimdi uyuşmazlık yaratma girişimlerinin, Gazze'deki Filistinliler için ciddi ve somut sonuçları olacağını’ vurguladı. ABD'nin BM Daimî Temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, “Ateşkes kırılgan… BM Güvenlik Konseyi'ni birleşmeye ve çok ihtiyaç duyulan barışı sağlamak için ilerlemeye çağırıyoruz” denildi.

BM Güvenlik Konseyi kararının kabul edilmesi için en az dokuz olumlu oy ve Rusya, Çin, ABD, Birleşik Krallık veya Fransa'nın veto etmemesi gerekiyor.

ABD, bir hafta önce 15 Güvenlik Konseyi üyesine karar tasarısını resmen sundu ve tasarının bölgesel destek gördüğünü, bu kararın geçiş dönemi yönetim organına ve uluslararası istikrar gücüne iki yıllık yetki vereceğini belirtti.

Karar tasarısı, istikrar gücüne Gazze'yi silahsızlandırmak, sınırlarını güvence altına almak, sivilleri korumak, yardım ulaştırmak ve eğitilmekte olan yeni Filistin polis gücünü desteklemek için ‘gerekli tüm adımları atma’ yetkisi veriyor. Arap tarafının geçen hafta yaptığı açıklamalara göre bu tasarı, özellikle silahsızlandırma konusunda tartışmalı ve bölücü nitelikte.

Reha Ahmed Hasan, Amerikan ve Rus karar taslaklarının oylamaya sunulmadan önce herkesin kabul edebileceği tek bir taslakta birleştirilmesini bekliyor. Hasan, Washington'un konsensüs sağlanmadan taslağı üzerinde ısrar etmesi halinde Moskova'nın veto hakkını kullanmasının beklendiğini ve bunun Gazze anlaşmasını etkileyerek uygulanmasını geciktireceğini belirtti.

Abdulmehdi Mutava, Washington ile bu farklılıkların devam etmesinin anlaşmanın askıya alınmasına yol açabileceğini, ancak anlaşmanın çökmesine yol açmayacağını tahmin ediyor. “Anlaşmanın ilk aşamada askıya alınmasının, çökmesinden daha tehlikeli olduğunu” vurgulayan Mutava, arabulucuların farklılıklar üzerinde daha büyük bir uzlaşma arayışına gireceklerini öne sürüyor.

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir evin enkazı arasında yürüyen bir kız çocuğu (AFP)Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta İsrail bombardımanı sonucu yıkılan bir evin enkazı arasında yürüyen bir kız çocuğu (AFP)

Rusya ile ABD arasındaki gerginlikler ve bunların yansımaları sürerken, Endonezya Savunma Bakanı Şafri Şemseddin dün yaptığı açıklamada, ‘ülkesinin, savaşın yıkıma uğrattığı Gazze Şeridi'nde planlanan barış gücü operasyonu sırasında sağlık ve yeniden inşa ile ilgili görevleri üstlenmek üzere yaklaşık 20 bin asker eğittiğini’ söyledi.

Endonezya, bu bölgede varlık göstermeye çalışan tek ülke değil. Reuters'ın dün ulaştığı bir belgede, Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanlarının önümüzdeki hafta, 3 bin Filistinli polis memurunu eğitme görevini üstlenmek için bir öneriyi görüşecekleri ve bu polis memurlarını daha sonra Gazze Şeridi'nde görevlendirmek istedikleri belirtildi.