Genelkurmay başkanları Riyad'da 'İran tehdidini' ele aldı

18 ülkenin genelkurmay başkanı, Saudi Aramco petrol tesislerine yönelik gerçekleştirilen saldırıda kullanılan balistik füzeler ve uçakların parçalarını inceliyor (SPA)
18 ülkenin genelkurmay başkanı, Saudi Aramco petrol tesislerine yönelik gerçekleştirilen saldırıda kullanılan balistik füzeler ve uçakların parçalarını inceliyor (SPA)
TT

Genelkurmay başkanları Riyad'da 'İran tehdidini' ele aldı

18 ülkenin genelkurmay başkanı, Saudi Aramco petrol tesislerine yönelik gerçekleştirilen saldırıda kullanılan balistik füzeler ve uçakların parçalarını inceliyor (SPA)
18 ülkenin genelkurmay başkanı, Saudi Aramco petrol tesislerine yönelik gerçekleştirilen saldırıda kullanılan balistik füzeler ve uçakların parçalarını inceliyor (SPA)

Körfez, Arap ve yabancı ülkelerden olmak üzere toplam 18 ülkenin genelkurmay başkanı, dün, Riyad'da, İran’ın Suudi Arabistan petrol tesislerine düzenlediği terör saldırılarını ve benzer saldırılara karşı koyma yollarını masaya yatırdı. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan'daki petrol tesislerine karşı düzenlenebilecek herhangi bir saldırının önlenmesi de tartışılan konular arasında yer aldı. Toplantıda, bölgenin güvenliğini ve istikrarını korumak için askeri kapasitenin en uygun şekilde kullanılması ve önümüzdeki 4 Kasım'da düzenlenecek olan "Gücün İnşası" isimli konferansa ülkelerin katılımı konularının ele alındığı açıklandı.
Bu açıklama, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi’nin (KİK) genelkurmay başkanları düzeyinde gerçekleştirdiği “Güvenlik ve Savunma” isimli konferansın sonuç bildirgesinin kamuoyu ile paylaşılmasının ardından geldi. Konferansa Mısır, Ürdün, Pakistan, İngiltere, ABD, Fransa, Güney Kore, Hollanda, İtalya, Almanya, Yeni Zelanda ve Yunanistan katıldı.
Pazartesi günü Riyad'da düzenlenen konferansın sonuç bildirgesinde, geçtiğimiz Eylül ayında Suudi Arabistan petrol tesislerine gerçekleştirilen saldırı ve öncesinde Suudi Arabistan’ın ekonomik ve enerji altyapısına yönelik saldırılar şiddetle kınandı. Konferansa katılan ülkeler Suudi Arabistan'a yönelik düzenlenen saldırılara karşı tek bir vücut olduklarını ve bu tür saldırıların önlenmesi karşısındaki kararlılıklarını vurguladı.
Toplantıya katılan ülkeler, Suudi Arabistan'ın ekonomik ve enerji altyapısına yapılan bu saldırılarının küresel ekonomiye ve hatta uluslararası topluma doğrudan bir meydan okuma olduğunu belirtti.
Toplantıya katılan ülkeler ayrıca, Suudi Arabistan'ın bu saldırılar karşısında gösterdiği çabaya tam destek verdiklerini ve Suudi Arabistan ve ortaklarının kendilerini savunma ve saldırıları uluslararası hukuka uygun olarak engelleme hakkına sahip olduğunu belirtti.
Toplantıya katılan ülkeler Suudi Arabistan'ı desteklemenin en iyi yol olduğunu belirtirken, Riyad ise bölge ve karasularında hayati öneme sahip petrol tesislerine yönelik tehditlerin azaltılmasına dair kararlılığını bir kez daha vurguladı.
Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Feyyaz er-Ruveyli, “Konferans, dünyanın enerji arzının yaklaşık yüzde 30'unu içeren bölge ülkelerine yönelik tehditler ve güvenlik ve savunma sorunlarını tartışmak amacıyla gerçekleşti. Deniz yolları küresel ticaret koridorlarının yüzde 20'sini oluşturuyor bu da küresel gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) %4’üne tekabül ediyor” dedi.
Genelkurmay Başkanı er-Ruveyli toplantıya ilişkin, "Konferansta en kritik ve hassas noktadaki Suudi Arabistan petrol tesislerinin korunmasında askeri kapasitenin nasıl en uygun şekilde kullanılabileceği ele alındı. Bölge, İran devriminin iktidara geldiğinden beri, devrimi diğer ülkelere taşıma prensibi üzerine çaba göstermesi sebebiyle sürekli bir kriz yaşıyor. İran, politikalarına hizmet etmesi için dini mezhepçiliği kullanarak uluslararası sözleşmelerden ve anlaşmalardan çıkmak ve kaosu yaygınlaştırmak istiyor. İran, çok sayıda bölge ülkesinde güven ve istikrar ortamını sarsmak için kendisine mutlak bir itaatle bağlı kalacak milisler, gruplar ve partiler oluşturuyor" ifadelerini kullandı.
Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Feyyaz er-Ruveyli, Suudi silahlı kuvvetlerinin İran ve milislerinden gelen tüm saldırıları engellediğini belirtti. Feyyaz er-Ruveyli, hayati öneme sahip petrol tesislerinin korunması çabalarına destek olmak ve benzeri saldırıların tekrar yaşanmamasını sağlamak için bölgede İran ve milislerinin saldırılarına karşı tüm imkânların ve kapasitelerin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
Toplantıya katılan genelkurmay başkanları, İran’ın terör saldırılarına karşı deniz ve hava güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusunu ele aldılar.
Feyyaz er-Ruveyli, konferansa katılan Genelkurmay Başkanlarına, güçlü destekleri, dünyanın enerji ihtiyacının karşılanması ve istikrarın sağlanması çabalarından ötürü teşekkürlerini iletti. Söz konusu toplantı Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı’nın çağrısı üzerine gerçekleşti.
Konferansın sergisinde, Suudi Arabistan'daki petrol tesislerine düzenlenen saldırılar nedeniyle meydana gelen zarar hakkında katılımcılara bilgi verildi. Aynı şekilde İran’a ait etkisiz hale getirilen balistik füzeler ve İHA’lar hakkında katılımcılara bilgi verilirken, İran’ın bölgenin istikrarını sarsmak için gerçekleştirdiği terör saldırılarında kullanılan tanıtım fotoğrafları paylaşıldı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.