Lübnan'ı sarsan senaryolar

Lübnan’daki gösterilerden bir kare
Lübnan’daki gösterilerden bir kare
TT

Lübnan'ı sarsan senaryolar

Lübnan’daki gösterilerden bir kare
Lübnan’daki gösterilerden bir kare

Jacqueline Mubarek
Lübnan Başbakanı Saad Hariri, başkentin yanı sıra çeşitli siyasi ve mezhep akımlarının yoğun olduğu bölgelerin meydanlarında 10 binlerin bir araya geldiği kalabalık önünde kararını açıklamadan önce siyasi sahneye hükümetin içinde bulunduğu çıkmazdan nasıl kurtulacağına dair senaryoların bilinmezliğinde sisli bir hava hakim. Bu sisli atmosferdeki tehlikeli senaryoların en iyisi bile, ülkeyi tüm zor ve acı veren seçenek ve olasılıklara açık hale getiriyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın öfkeli halkın arasından bağırırcasına Cumhurbaşkanı, hükümet ve hatta parlamentonun devrilmesine yönelik provokatif tutumu, Başbakan için mevcut seçenekleri sınırlandırırken onu müttefikleri, takipçileri, hükümet ortakları ve daha geniş resimde, kendi hükümetinin istifasını isteyen Sünniler de dahil olmak üzere tüm halk karşısında çok utanç verici bir duruma soktu.
Nasrallah'ın halkı değil askeri gücü temsil eden Hizbullah’ın karşı sokağındaki Başbakan Saad Hariri’nin müttefiklerine üstü örtülü bir şekilde yönelttiği derin ve kışkırtıcı tehdit oldukça etkili oldu. Dürzilerin temsilcisi İlerici Sosyalist Partisi lideri Velid Canbolat’ın birlikte istifa etme teklifinde bulunarak Başbakan ve hükümetine verdiği destekten geri adım atması, Nasrallah’ın verdiği mesajın alındığını gösterdi. Canbolat’la birlikte Hıristiyan müttefiki Lübnan Kuvvetleri Partisi Genel Başkanı Samir Caca da aynı adımı attı.
Önümüzdeki birkaç gün insanları sokaklara döken krizi yönetecek senaryolara dair net bir tablonun olmayışı göz önüne alındığında gösterilerin barışçıl bir şekilde devam mı edeceği yoksa meydanların ateşe verildiği ve her şeyin kontrolden çıktığı güvenlik sorunlarının eşiğinde mi olduğu şeklinde kar-zarar hesaplarının yapılması için henüz çok erken. Ancak Nasrallah’ın konuşmasından sonra tıpkı öncesinde olduğu gibi 6’ıncı gününü geride bırakan halk protestolarının ardından Lübnan’daki siyasi sahnede artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı da bir gerçek.
“Öfkeli halk protestoları kimsenin tekeline giremeyecek”
Siyasi çevreler arasında, yeni bir zapt edilemez sahnenin ortaya çıkmasına dair endişelerine eşlik eden birçok soru işareti var. Ancak halk protestosu, tüm partiler, siyasi akımlar ve mezheplerin tabularını yıkarken siyasi liderlerden ve onların siyasi sahnedeki ağırlıklarından sıyrıldı. Hiçbirinin, Lübnanlıları yıllarca yönetenlerin ülkeyi yoksulluk ve iflasa sürükleyen eski ve geleneksel söylemlerini deviren bu devrimin lideri olmasına izin verilmedi.
Nasrallah ve hatta Başbakan Hariri de dahil olmak üzere tüm liderler, liderlik ağırlıklarını kaybederken öfkeli halk protestolarının bundan sonra kimsenin tekeline giremeyeceği de anlaşıldı.
Fakat bugün ortaya ‘5 gün süren halk protestoları sonrasında ne olacak ve ülkeyi mevcut kriz ortamından en az zararla çıkarmak için hangi senaryolar ortaya koyulacak?’ sorusu çıkmış durumda.
Önde gelen siyasi kaynaklara göre özellikle Başbakan Hariri’nin Lübnanlılara yaptığı konuşmada hükümet ortaklarına verdiği 72 saatlik süre sona ermeden tutumunu açıklamamışken ülkenin bir sonraki aşamada izleyeceği yol haritasını çizmek için henüz çok erken.
Büyük ses getiren protestoların ardından Başbakanlıktaki yerel siyasi güçlerle görüşmeler yoğunlaşırken aynı zamanda dış hatlar da açıldı.
Bununla birlikte uluslararası toplumun ülkeyi tehdit eden ciddi mali krizin etkisiyle Hariri’nin istifa etmesi halinde yaşanacak olumsuzluklardan dolayı böyle bir adımın atılmaması yönünde telkinlerin olduğu biliniyor. Başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri ve Uluslararası Para Fonu (IMF) yetkilileri, Hariri’nin istifası ve bir sonraki hükümetin kurulması için geçecek sürede oluşacak anayasal boşluğun zamanlama olarak ülkeyi çok kötü ve tehlikeli bir duruma sokacağından, bundan kaçınılmasını tavsiye ediyorlar. Öte yandan Batılı ülkeler, İran rejiminin Lübnan’daki kolu olarak gördükleri Hizbullah sayesinde Lübnan’da daha etkili olabileceği konusundaki korkularını saklamıyorlar.
Ancak Hariri'nin iktidarda kalması halinde özellikle halk hareketinin protestoların yönünü kontrol edecek ortak bir liderliği olmamasından dolayı doğrudan halkı ikna edecek ve öfkesini hafifletecek acil önlemler alması gerekiyor.
“İktidar hiçbir şeyden vazgeçmeyecek”
Öte yandan üst düzey siyasi kaynaklar, göstericilerin genel grev ilan etme kararlarının önemini küçümsemiyorlar. Aynı şekilde Hariri’nin çeşitli parlamento blokları ve siyasi güçlerin desteğiyle önerdiği ekonomik anlaşmaya hızla ulaşılmasını uman kaynaklar, böylece bazı reform maddeleriyle birlikte, bakanların, milletvekillerinin ve yöneticilerin maaşlarında kesintiye gidilmesi ve yolsuzlukla elde edilen fonların geri alınması için yasa çıkarılması önerilen anlaşmanın halkın öfkesini biraz olsun dindirebileceğini düşünüyorlar. Ancak göstericilerin önerilen anlaşmada sadece icraata dönüşmeyen vaatlerin tekrarlanacağını, iktidarın hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğini de gördüklerini belirtmekte fayda var. 
Kaynaklar, bu senaryonun, özellikle bir hükümet değişikliği ile birleştirildiğinde mümkün olan en iyi çözüm olmasının yanı sıra ordunun güvenliği yeniden sağlaması ve yolları yeniden açmasına yardımcı olmasını umuyorlar. Aksi takdirde Cuma günüden beri kapalı olan bankaların kapalı kalmaya devam etmemesi gerektiğinden borsa faaliyetlerinin aksaması ve mali durumun daha da kötüleşmesi halinde ulusal para biriminin çökeceği en kötü senaryo kaçınılmaz olacaktır.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.