​Washington, İran'a yapılan ‘İnsani İhracat’ verilerini soruşturuyor

​Washington, İran'a yapılan ‘İnsani İhracat’ verilerini soruşturuyor
TT

​Washington, İran'a yapılan ‘İnsani İhracat’ verilerini soruşturuyor

​Washington, İran'a yapılan ‘İnsani İhracat’ verilerini soruşturuyor

ABD yönetimi, yabancı hükümetlerden İran'a yapılan "insani ihracat”la ilgili ayrıntılı raporlar sunmalarını istedi.
Gözlemciler, ihracat akışının önemli bir etki oluşturacağını ve Avrupa'nın Tahran hükümetiyle ticarete izin verme çabalarına gölge düşüreceğini söylüyor.
İran rejiminin bir numaralı düşmanı olan Trump yönetimi, meşru ticareti kolaylaştırarak İran halkına yardımcı olacağını söylediği insani ihracat için yeni bir mekanizma açıkladı.
Hazine Bakanlığı, 2001 “Vatanseverlik Yasası” uyarınca İran'ı, kara para aklama suçlarından kara listeye aldığını ve ABD'nin İran bankalarıyla tüm işlemlerini fiilen yasakladığını açıkladı. Washington'un Tahran'a uyguladığı sert ekonomik yaptırımlara rağmen, ABD yönetimi, gıda, ilaç ve diğer insani ihtiyaçların ihracatına dair bir yasak olmadığını vurguladı. Ancak çoğu işletme, ABD Hazine Bakanlığı'nın yaptırımlarından korkarak İran'la ticari ilişkiler kurmaktan kaçınıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın İran’dan Sorumlu Müsteşarı Brian Hawke, yeni mekanizmanın "yabancı hükümetlerin, bankacılık kurumlarının ve özel şirketlerin İran halkıyla meşru insani ticaret yapmalarını kolaylaştırırken, bu tür paranın yanlış ellere geçme riskini azaltacağını" söyledi. ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin, Trump yönetiminin "İran halkına sınırsız insani yardım ulaştırılmasına olan bağlılığını sürdürdüğünü" söyledi. Tahran ile iş yapmak isteyen herhangi bir kuruluş, son beş yıl içinde Amerıka Birleşik Devletleri, Avrupa veya diğer devletler tarafından kara listeye alınmış olup olmadığı da dahil olmak üzere, faturaları ve müşterileri hakkında ayrıntılı bilgileri içeren "benzeri görülmemiş” temel bilgileri aylık olarak sağlamak zorunda kalacaktır.
Bu “kanal” resmi olarak insani ihracatı kolaylaştırmayı amaçlasa da, gözlemciler bunun Tahran ile ticarete ayrı bir engel oluşturacağını savunuyorlar. Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın Hazine danışmanı Brian O'Toole, söz konusu tedbirin İran halkına yardım etmek yerine bilgi toplama amaçlı olduğunu ve çok sayıda yabancı bankanın talep edilen ayrıntılı bilgileri veremeyeceğini söyledi.. Atlantik Araştırma Konseyi'nin yeni bir araştırmacısı, "Bunun olumsuz bir etki oluşturacağını düşünüyorum." diyerek şöyle devam etti: "Bu tasarı, iddia ettikleri etkiye tamamen ters bir etki oluşturacak."
ABD’deki İran asıllıların çıkarlarını gözeten Washington merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan İran-Amerikan Ulusal Konseyi, “Trump yönetiminin İran ile insani ticarete ölümcül bir darbe indirdiğini” açıkladı.
Konsey açıklamasına şöyle devam etti: "Açık olalım: dünyada bu koşulları kabul eden tek bir bankacı bile bulamazsınız... Trump yönetiminin bu gerçeğin farkında olduğu kesindir ve bu mekanizmanın sadece bir maskaralık olarak görülmesi gerekir."
Şarku’l Avsat’ın haberine göre Washington, Tahran ile olan nükleer dosyasıyla ilgili uluslararası anlaşmadan 2018 yılında tek taraflı olarak çekildi ve İran ekonomisine sert yaptırımlar uygulamaya başladı. Ancak anlaşmanın diğer tarafları 2015 tarihinde yapılan anlaşmaya bağlılıklarını teyit ediyorlar. Avrupalılar, ABD yaptırımlarına rağmen İran'la tarımsal gıda veya sağlık gibi sektörlerde ticaret yapmalarına olanak sağlayan bir takas mekanizması olarak INSTEX'i kurdular. Eski Hazine Bakanı O'Toole, bu uygulamanın INSTEX'e karşı koyma amaçlı gibi göründüğünü söyledi ve konuşmasına şöyle devam etti: "Bu açıkça -Tamam, size Instex'in kötü olduğunu söylemiştik. Bu yüzden ABD hükümetinin üzerinizde nasıl egemenlik kurduğuna bakmaksızın bunu kullanmak zorundasınız- demektir."
Trump yönetimi, Tahran rejiminin Ortadoğudaki ajanlarına verdiği desteği sınırlandırmak amacıyla, İran'ın tüm petrol satışlarını durdurmaya ve İran ekonomisini boğmaya çalıştı.



Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
TT

Mücteba Hamaney gerçekten babasının yerine mi hazırlanıyor?

Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)
Helikopterin düşüşünün kaza olmadığını düşünenlerin aklındaki olası faillerden biri de Mücteba Hamaney (AP/Arşiv)

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte ülkenin yönetimine dair sorular ortaya atılırken en çok zikredilen isimlerden biri de Yüce Lider'in oğlu Mücteba Hamaney oldu. 

Hiçbir resmi rolü bulunmasa da ülkenin en etkili figürlerinden biri gibi görülen Hamaney, pek çok İranlı için gizemini koruyor. Zira kendisi ne kamuoyunda sıklıkla görülüyor ne de konuşma yapıyor. 

ABD'nin Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in 54 yaşındaki oğlunu mercek altına aldı.

Mücteba Hamaney'in, kendi kişisel gücü olmadığı ve itaatkar bir tavır gösterdiği söylenen Reisi'nin döneminde istihbarat ve güvenlik yapılarındaki nüfuzunu artırdığını bildirdi. 

İran Yüce Liderliği için Reisi'nin hazırlandığının düşünüldüğü ancak helikopterin düşmesiyle birlikte bu konudaki soru işaretlerinin arttığı aktarıldı. 

WSJ'nin konuştuğu uzmanlara göre Mücteba Hamaney'in, babasının yerine geçme ihtimali düşük ve spot ışıklarının altından kaçınarak daha da güç kazanması bekleniyor.

Alman Uluslararası Politika ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü'nde çalışan İran uzmanı Hamidreza Azizi şöyle düşünüyor:

Son 20 yıldır işler, Mücteba ve etrafındaki şebekenin kontrolünde. Şimdi Hamaney için asıl mesele, Reisi'yle aynı özelliklere sahip birini bulmak. Böylece Mücteba toplumun gözünün önünde olmadan gücünü koruyup artırabilir.

Mücteba Hamaney'in haziran sonunda düzenlenmesi planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de önemli bir rol oynaması bekleniyor. 

İran'ın geçici cumhurbaşkanı Muhammed Muhbir'in de Mücteba Hamaney'e sadık bir isim olduğuna işaret ediliyor. 68 yaşındaki Muhbir seçimlere kadar tüm meselelerde belirleyici olacak üç kişilik bir konseyin parçası.

Yüce Lider'e bağlı, milyar dolarlık yatırım fonu Setad'ın başkanlığını neredeyse 15 yıl boyunca yürüttü. 

Haberde 1969'da Meşhad'da doğan Mücteba Hamaney'in geçmişine de değinildi. Yüce Lider'in sitesine göre, Şah Rıza Pehlevi döneminde evlerine düzenlenen baskınlardan birinde babasının dövüldüğünü gördü. 

1979'de devrimden sonra Tahran'a taşınan ailenin babası hızla yükselirken oğlu da 1980-1988'de Irak'la yürütülen savaşta cepheye gitti. 

Daha sonra Devrim Muhafızları'nda önemli görevlere gelecek kişilerle burada tanışan Mücteba'nın nüfuzu özellikle 2000'lerin ortalarında geniş çaplı olarak konuşulmaya başladı. 

Değişimciler, 2005 ve 2009'da Mahmud Ahmedinecad'ın kendilerine karşı kazandığı zaferlerin Mücteba Hamaney tarafından ayarlandığını öne sürdü.

ABD, 2019'da Devrim Muhafızları ve Besic milisleriyle "babasının istikrarı bozan bölgesel hırslarını ve ülke içindeki baskıya dair hedeflerini ilerletmeye" çalıştığı gerekçesiyle onu yaptırım listesine aldı. 

2022'de Mehsa Emini'nin gözaltında ölmesinin ardından ülke çapında patlak veren gösterilerde nefret objesi oldu. Ev hapsinde tutulan eski cumhurbaşkanı adayı Mir Hüseyin Musevi, Yüce Lider'e seslenerek o pozisyona oğlunu hazırladığı haberlerini yalanlamasını istedi. Ancak yanıt gelmedi. 

Ali Hamaney hakkında kitap yazan ABD ve İran yurttaşı Mehdi Khalaji bütün bunlara rağmen söylentilere karşı çıkıyor:

Mücteba'nın yeni Yüce Lider olma arzusuna dair fikirler tamamıyla bir mit. Tarihsel deneyime dayanarak Hamaney'in ne kendi oğlunu ne de başkasını işaret edeceğini sanmıyorum.

İslam Cumhuriyeti'ni kuran Ruhullah Humeyni ve yerine geçen Ali Hamaney'in Yüce Liderlik pozisyonunun babadan oğula geçmesine karşı çıkmasını İslam'a aykırı görmesi de Khalaji'nin tahminlerini güçlendiriyor. 

Mücteba Hamaney'in yönetim deneyimi ve dini yeterliliği de bu göreve uygun görülmüyor.

Tennessee Üniversitesi'nden Saeid Golkar şöyle diyor:

Önemli kararların alındığı yerlerde onlarca yıldır tecrübe edinen Mücteba Hamaney'in rejimdeki bağlantıları eşsiz. Ancak onun atanması monarşiyi geri getirerek Hamaney'in mirasını lekeler.

Bazı uzmanlar da Ahmed Humeyni'nin Mücteba Hamaney'den de güçlü görüldüğünü ancak babasının 1989'da ölmesiyle birlikte işlerin değiştiğini bildiriyor. Hamaney ve dönemin cumhurbaşkanı Ekber Haşimi Rafsancani'yle sorunlar yaşayan Ahmed Humeyni, 1995'te henüz 45 yaşındayken hayatını yitirmişti. Kalp krizinin ölüme neden olduğu bildirilmişti.

Independent Türkçe, WSJ, BBC Türkçe