​UNESCO, 6 Arap şehrini Yaratıcı Şehirler Ağı’na ekledi

Fas’ın Suvayr şehri de Yaratıcı Şehirler Ağı’nda (You Tube)
Fas’ın Suvayr şehri de Yaratıcı Şehirler Ağı’nda (You Tube)
TT

​UNESCO, 6 Arap şehrini Yaratıcı Şehirler Ağı’na ekledi

Fas’ın Suvayr şehri de Yaratıcı Şehirler Ağı’nda (You Tube)
Fas’ın Suvayr şehri de Yaratıcı Şehirler Ağı’nda (You Tube)

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 31 Ekim Dünya Şehirler Günü kutlamalarında, 6 Arap şehrini edebiyat, müzik, tasarım ve halk sanatları gibi çeşitli temalarda Yaratıcı Şehirler Ağı’na ekledi. Bu şehirler: Lübnan’ın başkenti Beyrut, edebiyat şehri olarak Irak’ın kuzeyindeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi şehri Süleymaniye, Filistin’deki Ramallah, müzik şehri olarak Fas’taki Suvayr, tasarım şehri olarak Bahreyn’deki el-Muharrak ve halk sanatları ve zanaat şehri olarak Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Şarika.
UNESCO Genel Müdürü Audrey Azoulay, 31 Ekim Dünya Şehirler Günü münasebetiyle yaptığı konuşmasında “Dünyanın dört bir yanındaki Yaratıcı Şehirler, kültürü dayandıkları stratejilerin dayanak noktası haline getirmeye hazır. Bu, siyasi ve sosyal inovasyonu cesaretlendiriyor ve genç nesiller için önem arz ediyor” ifadelerinde bulundu.
Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre, 2004 yılında ortaya çıkarılan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı (Creatice Cities Network), kültürel çeşitliliklerini yaratıcı endüstri unsurlarına dönüştürüp kentsel kalkınma planlarının merkezine yerleştiren şehirleri kapsıyor. Söz konusu şehirler; edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya sanatları olmak üzere yedi farklı temada kendilerini gösterip adlarını duyurabiliyor.
Hâlihazırda 72 ülkeden 180 şehri içeren Yaratıcı Şehirler Ağı, sürdürülebilir kentsel kalkınma için stratejik unsur olarak yaratıcılığın belirlendiği şehirler arasında uluslararası işbirliğinin arttırılmasını hedefliyor. Aynı zamanda yaratıcılığı ve kültür endüstrisini şehirlerin kalkınma planlarına dâhil etmeyi amaçlıyor. Şehirler ağa katılarak; en iyi uygulamalarını paylaşmaya, kamu ve özel sektörü içeren ortaklıklar kurmaya, kültür etkileşimini ve insanlar ile kültür arasında köprüler inşa ederek kültürel yaşama katılımı genişletmeye olan kararlılıklarını göstermiş oluyor. 
Başta sokaklarda reform çağrısı yapan vatandaşlarıyla siyasi ve sosyal çatışmaya şahit olan Beyrut olmak üzere UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na giren Arap şehirleri dikkat çekiyor.



Obezitenin en büyük suçlusu beslenme mi, hareketsizlik mi?

Obez bir adam (Reuters)
Obez bir adam (Reuters)
TT

Obezitenin en büyük suçlusu beslenme mi, hareketsizlik mi?

Obez bir adam (Reuters)
Obez bir adam (Reuters)

Yeni bir araştırma, fiziksel aktivite eksikliğinin obezitenin ana nedeni olduğu yönündeki yaygın kanıyı sorgulayarak, beslenme düzeninin bu konuda daha büyük bir rol oynadığını ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın İngiliz gazetesi The Independent'tan aktardığına göre, 34 ülkeden 4 binden fazla erkek ve kadının enerji tüketimi ve metabolizma hızlarını inceleyen araştırma, hareketsizliğin obezitenin ana nedeni olmadığını ortaya koydu. Gelişmiş ülkelerin sakinleri, hareketlerinin az olmasına rağmen, çiftçiler, çobanlar, avcılar ve meyve toplayıcılar gibi aktif yaşam tarzına sahip az gelişmiş ülkelerin sakinlerine kıyasla benzer miktarda kalori yakıyorlar.

Araştırmacılar, Ulusal Bilimler Akademisi dergisinde yayınlanan çalışmalarında şöyle yazdılar: “Egzersiz yapmak genel sağlık için gerekli olsa da, sonuçlarımız obeziteyle mücadeleye yönelik halk sağlığı çabalarının öncelikle beslenme düzeninin iyileştirilmesine, özellikle de aşırı işlenmiş gıdalara odaklanılması gerektiğini gösteriyor.”

Araştırmacılar, çalışmanın ‘enerji alımındaki artışın, modern obezite krizinin kötüleşmesinde enerji yakım oranından yaklaşık 10 kat daha önemli olduğunu’ gösterdiğini belirtti.

Metabolizma araştırmacısı ve çalışmanın baş yazarı Herman Pontzer, bu sonuçların önemli olduğunu, çünkü sağlık yetkililerinin obezitenin nedenlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olarak hastalar için daha başarılı tedaviler geliştirilmesini sağladığını ifade etti.

Pontzer, bunun spor yapmanın genel sağlığımız için önemli olmadığı anlamına gelmediğini vurgulayarak, “Spor yapmanın sağlık için gerekli olduğunu biliyoruz. Bu çalışma bunu değiştirmiyor. Ancak çalışma, obeziteyle mücadele için halk sağlığı çabalarının beslenme, özellikle de aşırı işlenmiş gıdalara odaklanması gerektiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Kuzey Karolina Üniversitesi Gillings Halk Sağlığı Okulu profesörü ve obezite uzmanı Barry Popkin, bu çalışmaya katılmamış olsa da, “Bu sonuçlar, benim de söylediğim gibi, beslenme düzeninin mevcut obezite salgınının ana nedeni olduğunu doğruluyor” dedi.

“Bu, özenle hazırlanmış bir çalışma” diyen Popkin’i diğer uzmanlar da destekledi.