İtalya ve Libya arasında göçmen sorununa ilişkin imzalanan mutabakat zaptının uzatılması gündemde

Sicilya adasındaki sularda seyreden bir gemide bulunan 200 göçmen tahliye edilirken (EPA)
Sicilya adasındaki sularda seyreden bir gemide bulunan 200 göçmen tahliye edilirken (EPA)
TT

İtalya ve Libya arasında göçmen sorununa ilişkin imzalanan mutabakat zaptının uzatılması gündemde

Sicilya adasındaki sularda seyreden bir gemide bulunan 200 göçmen tahliye edilirken (EPA)
Sicilya adasındaki sularda seyreden bir gemide bulunan 200 göçmen tahliye edilirken (EPA)

İtalya Dışişleri Bakanlığı, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile Kasım 2016 yılında imzalanan mutabakat zaptı için ortak komisyon toplantısı düzenlemesini teklif etti. Anlaşmanın, Libya sınırındaki yasa dışı düzensiz göçmenlerin İtalya’ya ulaşmasını engellemeyi ve insan kaçakçılarıyla mücadele için yardımlaşmayı kapsadığı ifade edildi.
İtalya’da son günlerde, 3 yıl önce imzalanan anlaşmanın uzatılmasına yönelik siyasi çevrelerden, Libya’da toplanma merkezlerinde tutulan göçmenlere yönelik insan hakları ihlalleri ve kötü muamele suçlaması ile muhalif sesler yükseliyor.
Ancak, Beş Yıldız Hareketi ve Demokrat Parti koalisyonundan oluşan İtalya hükümeti, bazı hükümlerin değiştirtilmesi şartıyla, Libya ile aralarında bulunan anlaşmayı uzatma kararı aldı. Libya sahil güvenlik ekipleri İtalya tarafından eğitilirken, Avrupa Komisyonu, Avrupa ülkelerini göçmen akışını izlemek için ek 700 sahil güvenlik ve sınır muhafızlarının konuşlandırılmasını içeren yeni program ile sınırlarını düzensiz göçmenlere karşı güçlendirmeye hazırlanıyor.
UMH hükümet sözcüsü, Libya hükümetinin çıkarları doğrultusunda İtalya ile olan anlaşma üzerinde değişiklik yapılacak maddeleri gözden geçirmeye hazır olduklarını belirtti.
İtalya hükümetinin, mutabakat zaptı üzerinde değişiklik yapmak istediği konular arasında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksel Komiserliği (UNHCR) ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) gibi kuruluşların, göç merkezlerini denetlemesine izin vermek yer alıyor. Hali hazırda Libya yetkilileri, mültecileri BM tarafından desteklenen “insani koridorlara” nakletti. Avrupa Komisyonu ile işbirliği içerisinde olan UNHCR ve IOM, son üç yıl içerisinde, entegrasyonu kolaylaştırmaya yardımcı olacak bir programın parçası olarak 44 bin yasadışı göçmeni ülkelerine geri iade etti.
Londra merkezli Uluslararası Göç Örgütü Sözcüsü Flavio Di Giacomo, Libya’da başkentin yakınlarında bulunan toplama merkezlerinin, Nisan ayından bu yana devam eden savaş sebebi ile “kabul edilemeyecek bir durumda” olduğunu belirtti. Giacomo, yapabilecekleri tek şeyin Libyalı yetkililerin izni ile ülkeye giderek göçmenlerin acılarını hafifletmek adına gıda yardımında bulunmak ve isteyenler için gönüllü geri dönüşü teklif etmek olduğuna dikkati çekti. Sözcü, bu gibi durumlarda, insan haklarına saygının garanti edilemeyeceğini dile getirdi. Avrupa Birliği’nin göç akışını önlemesi için Türkiye’ye verdiği 6 milyar dolarlık yardıma da değinen Giacomo, Akdeniz kıyılarındaki akışı durdurmak için hiçbir şeyin yapılmadığını iddia etti.
Demokrat Partili aşırı sol kesim, hükümetin göç politikasında köklü bir değişiklik yapması konusunda ısrar ederken, İçişleri Bakanı Matteo Salvini’nin önerisi ile hükümet tarafından onaylanan güvenlik önlemlerinin kaldırılması ile işe başlandığını ifade ettiler. Başbakan Giuseppe Conte, önerinin iptal edilmesi için yılsonunda parlamentoya sunulacağını söyledi.
Yaşanan bu gelişmeler, İtalya yargısının, Libya Sahil Güvenlik ekiplerinin, İtalyan kurtarma görevlilerinin göçmen ve insan kaçakçılığı şebekeleriyle bağlantı kurma suçlaması ile aleyhindeki bir takım davaların ortaya çıkması ile başladı. İtalyan yargı kaynakları, sanıklardan birinin üç yıl önce İtalya hükümeti ile imzalanan mutabakat zaptında yer alan ve Libya Donanması’nda önemli bir konuma sahip olan heyetten bir kişi olduğunu belirtti.



Birleşik Krallık tarihinde bir ilk: Artık göçmenler yönetiyor

Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
TT

Birleşik Krallık tarihinde bir ilk: Artık göçmenler yönetiyor

Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)

Galler İşçi Partisi Lideri Vaughan Gething, Galler Bölgesel Başbakanı olarak seçilmesinin ardından dört kurucu ülkeden (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) oluşan Birleşik Krallık'ın (Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığ) üç ülkesi göçmen kökenli isimler tarafından yönetilmeye başlandı. Gething, Galler'in başkenti Cardiff’te hükümetin dümenine geçerken, Rishi Sunak İngiltere Başbakanı olarak Londra'da, Hamza Yusuf ise İskoçya Başbakanı olarak Edinburgh'da iktidarı ellerinde bulunduruyor.

Babası Güney Galler'den bir veteriner olan 52 yaşındaki Vaughan Gething’in annesi ise Zambiya'da bir kümes hayvanı çiftliğinde çalışıyordu. Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın hikayesi, Gething’i henüz 17 yaşındayken İşçi Partisi'ne katılmasında etkili oldu. Gething, 2011 yılında Cardiff'te meclis üyesi seçilerek siyasi kariyerine başladı.

Cardiff hükümetinde 2013 yılından bu yana çeşitli görevler üstlenen Gething, 2014 yılında Kalkınma Bakan Yardımcılığı, ardından Sağlık Bakan Yardımcılığı, ardından 2016-2021 yılları arasında Sağlık Bakanı olarak görev yaptı. Birkaç gün önce rakibi Jeremy Miles'ı kıl payı mağlup ederek Galler İşçi Partisi'nin lideri olan Gething, 2021 mayısında Mark Drakeford hükümetinin ekonomi bakanlığı görevini üstlenmişti.

Gething, özelde Galler’in genelde ise Avrupa’nın ilk siyahi lideri oldu. Birleşik Krallık tarihindeki bu yeni durum, ‘artık göçmenlerin çocukları ve torunları sahada ve yerel meclislerden hükümete kadar çeşitli siyasi makamlar için ülkenin yerli halkıyla rekabet ediyor’ yorumlarına neden oldu.

Galler’de bir göçmenin başbakan olarak seçilmesinden önce Hint asıllı Budist Rishi Sunak, 2022 yılında İngiltere’nin başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Pakistan asıllı bir Müslüman olan Hamza Yusuf ise 2023 yılında İskoçya hükümetinin başına geçti. Böylece Birleşik Krallık'ı oluşturan ülkelerden üçü artık her zaman beyazların seçildiği makamlara partileri tarafından seçilen göçmenlerin getirildiğine tanık oldu.

Birleşik Krallık'ta farklı milletlerden üç ismin iktidara gelmesinin ve göçmenlerin çocuklarının ve torunlarının siyasetin tüm kademelerinde yer almasının yolu açıldı. Yerel halkla belediye ve meclis sandalyeleri için yarışan göçmenlerin çocukları ve torunları, hükümetlerde çeşitli görevler alırken bakanlık görevlerinde bulundular ve iç siyasi sahnede etkili oldular.

Birleşik Krallık'taki dördüncü ülke olan Kuzey İrlanda da liderlik konusunda bir istisnaya tanık oluyor. Kuzey İrlanda tarihinde ilk kez ‘Birleşik İrlanda’ fikrini destekleyen Katolik bir kadın siyasetçi olan Sinn Fein, 2023 yılında Belfast parlamento seçimlerinde rakibi Demokratik Birlik Partisi'nin (DUP) 1998 yılında imzalanan barış anlaşmasının temelini oluşturan güç paylaşımı hükümetine yönelik boykotunu sona erdirmeyi başararak iktidara geldi.