Evrimin güncel kanıtı: Kızıl geyikler küresel ısınmaya uyum sağladı

İskoçya'nın Rum adasında uluyan erişkin bir erkek kızıl geyik (Martyn Baker/Edinburgh Üniversitesi)
İskoçya'nın Rum adasında uluyan erişkin bir erkek kızıl geyik (Martyn Baker/Edinburgh Üniversitesi)
TT

Evrimin güncel kanıtı: Kızıl geyikler küresel ısınmaya uyum sağladı

İskoçya'nın Rum adasında uluyan erişkin bir erkek kızıl geyik (Martyn Baker/Edinburgh Üniversitesi)
İskoçya'nın Rum adasında uluyan erişkin bir erkek kızıl geyik (Martyn Baker/Edinburgh Üniversitesi)

Bir İskoç adasındaki (Rum) kızıl geyik popülasyonu, bilim insanlarına insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle yaban hayvanlarının farklı biçimde evrimleştiğinin ilk kanıtını sağladı.
Hebridler ada topluluğunda yer alan Rum adasında yaşayan kızıl geyiklerle yapılan yeni bir araştırma, iklimsel ısınmayla ilişkili olduğu düşünülen genetik değişiklikleri ortaya çıkardı. Bu değişiklikler, geyiklerin her yıl biraz daha erken doğurmasına yol açıyor.
1970'lere kadar uzanan önceki araştırma verilerini kullanan ve aralarında Edinburgh Üniversitesi'nden bilim insanlarının da bulunduğu ekip, ortalama doğum zamanının oransal olarak, her 10 yılda yaklaşık 3 gün erkene çekildiğini ve bunun kısmen daha yüksek sıcaklıkların geyiklerin davranışlarıyla fizyolojileri üzerindeki etkisinden kaynaklandığı keşfetmişti.
Bilim insanları şimdi de, Charles Darwin'in geliştirdiği evrim teorisiyle açıklanan doğal seçilimin yol açtığı genetik değişikliklerin de etkili olduğunu ortaya koydu.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, araştırmacılar, maral ismi de verilen dişi kızıl geyiklerin her yıl bir yavru doğurduğunu ve yılın erken zamanlarında doğuranların hayatları boyunca toplamda daha çok yavru verdiğini söylüyor.
Ekibin bulguları; doğum tarihlerinde yaşanan bu değişikliğin, kısmen daha erken tarihte doğurmalarını sağlayan genlerle daha yüksek üreme başarısı arasındaki ilişkiden kaynaklandığını gösterdi. Sonuç olarak, daha erken üremeyi sağlayan genler, zaman içinde Rum adasındaki geyik popülasyonunda yaygınlaştı.

İskoçya'nın Rum adasındaki yavru bir kızıl geyik (Martyn Baker/Edinburgh Üniversitesi)
Araştırmanın başını çeken Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden Dr. Timothée Bonnet şunları söyledi:
Bu, evrimi yaşandığı sırada belgelediğimiz birkaç vakadan biri. Ayrıca evrimin, popülasyonların iklimsel ısınmaya uyum sağlamasına yardım edebileceğini gösteriyor.
Çalışmayı gerçekleştiren ekipten bir başka isim, Edinburgh Üniversitesi Biyolojik Bilimleri Fakültesi'nden profesör Josephine Pemberton da şöyle konuştu:
Bireysel yaşam sürelerinin uzun vadeli araştırılması, popülasyonların çevresel değişime nasıl tepki verdiğini ve bunun etkileriyle nasıl başa çıktığını anlamanın yollarından biri.
İskoçya Doğa Mirası kurumunda insan ve doğadan sorumlu Sally Thomas ise şunları ifade etti:
Bu bulgular iklim değişikliğinin doğal yaşam üzerindeki etkilerinin büyüleyici bir örneği. Artan sayıda araştırma, iklim değişikliğinin Birleşik Krallık'taki ve dünyadaki türleri etkilediğini gösteriyor.
Araştırma akademik bilim dergisi PLOS Biology'de yayımlandı.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news