​Lübnan sefalet ile yüzleşiyor

Bir Lübnanlı ülke parasının dolar karşısındaki değer kaybetmesinin endişesi gölgesinde alışveriş yapıyor (AFP)
Bir Lübnanlı ülke parasının dolar karşısındaki değer kaybetmesinin endişesi gölgesinde alışveriş yapıyor (AFP)
TT

​Lübnan sefalet ile yüzleşiyor

Bir Lübnanlı ülke parasının dolar karşısındaki değer kaybetmesinin endişesi gölgesinde alışveriş yapıyor (AFP)
Bir Lübnanlı ülke parasının dolar karşısındaki değer kaybetmesinin endişesi gölgesinde alışveriş yapıyor (AFP)

Eliana Dagher
Lübnan’da kötüleşen yaşam koşullarının ve ekonomik krizin ardından 17 Ekim'de halk protestoları patlak verdi. Ülkede yaşanan bu durum, Başbakan Saad Hariri'nin 29 Ekim'de istifa etmesine yol açtı.
Dünya Bankası Orta Asya Bölge Direktörü Saroj Kumar Jha, 6 Kasım’da Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile görüştü ve kendisini hızlı ve güçlü önlemler alması için teşvik etti. Lübnan’da yoksulluk oranının yüzde 50'ye yükseleceği konusunda uyarıda bulunan Jha, derhal çözüm bulunmadığı takdirde özellikle gençler arasında işsizlik oranının artacağını söyledi.
Halk hareketinin Lübnan’ın tüm bölgelerine yayılmasının ve protestocuların gerek yolsuzlukla mücadele gerekse de ülkenin yıkılmaktan kurtarılması için teknokratlar hükümetinin kurulması çağrısından bu yana siyasi elitler halen yeni yönetim şeklinin ne olacağı meselesini tartışıyor. Tüm bunlar bir yana halk ise geleceklerini tehdit eden ağır bir çöküşün bedelini ödüyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde, Lübnanlı bir ailenin ve vatandaşların, kullandıkları müstear isimler altında yaşadıkları acıların bir özeti yer alıyor:
Üç çocuk babası olan Cihad, üç yıl önce taleplerin azalması dolayısıyla sahibi olduğu diş laboratuvarını kapattı ve neredeyse bir yıldır hiç açmadı. Yaşam ve eğitim harcamaları gibi masrafların arttığı böyle bir zamanda aile gelirleri sıfıra indi. Cihad’ın en küçük oğlunun okul masrafı yaklaşık 5 bin dolar kadar. Bu rakam, devlet okullarının zayıf performanslarının gölgesinde Lübnanlıların gittiği özel okullar için ortalama bir tutar. Cihad’ın büyük oğlu ise en prestijli Lübnan üniversitelerinden birinde tıp okuyor ve onun yıllık üniversite harcı ise yaklaşık 30 bin dolar. Her ne kadar bu ücretin yüzde 50’sini ödüyor olsa bile yine de bu rakam onlar için ağır bir yük olmaya devam ediyor. Cihad’ın Lübnan Üniversitesi'nden mezun olan kızı Rola ise gazetecilik diploması aldı, fakat işini kaybettikten sonra yeni bir iş bulamadı ve 4 aydır evde oturuyor.
Yiyecek, barınma ve eğitim masraflarına ek olarak Cihad, her yıl aile sağlık sigortasını ödüyor ve yaşlı annesine bakıyor. Baba, ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sahip olduğu bir parça araziyi satmak zorunda kaldı. Buradan eline geçen parayla ailesini geçindiriyor, fakat ülke parasının dolar karşısında değer kaybetmesinden dolayısıyla bu parada tehdit altında. Merkez İstatistik Bürosu'nun verilerine göre ülkedeki enflasyon oranı Ağustos 2019 itibariyle yüzde 2,77 oranında arttı.
Kurşun açlıktan daha merhametli
Cihad’ın eşi Jacqueline, pazardaki fiyatların son zamanlarda arttığını ve bazı sebze ve meyveler için 75 bin lira (yaklaşık 50 dolar) verdiğini söyledi. Satın alma gücünün azaldığı bir zamanda Jacqueline, eve neler alacağını dikkatli bir şekilde seçiyor. Buna rağmen anne henüz kaybetmediği umutla, çocuklarını Lübnan'dan ayrılmaya teşvik etmiyor. Oysa birçok baba iyi ve güvenli bir gelecek için çocuklarına göç etmelerini tavsiye ediyor. Rola da ülke içerisinde sonuç alamadığı iş arayışlarının ardından ülke dışında iş aramaya başladı.
Cihad, ufukta Lübnan krizinin çözüleceğine ilişkin bir parıltı görmüyor ve hatta işlerin daha da kötüye gideceğini düşünüyor. Cihad, “Savaş günlerinde Lübnan’da iş ve para vardı. Bir insanın kurşunla mı yoksa açıktan ölmesi mi daha iyi” diyor.
Ülkede tedavülde olan ikinci para birimi olan ABD Dolarının  kıtlığı son zamanlarda Lübnan'da bir dizi krize sebep oldu. Benzin istasyonları, petrol için döviz ödemesi yapamadıklarından dolayı kepenklerini indirdiler. Ayrıca, doların karaborsada değer kazanması nedeniyle çok sayıda vatandaş zarar gördü. Küçük bir restoran sahibi olan Tarık, kriz sonucu çok şey kaybettiğini söylüyor. Bankalar onu, harcadığı çeklerin değerini dolar olarak ödemeye zorladı. Bununla birlikte tüccarlar, dolar haricinde bir ödemeyi kabul etmiyor. Sonuç olarak, karaborsadaki döviz kurunun bir sonucu olarak önemli kayıplar yaşandı.
Dünya Bankası'nın yüzde 50'ye yükselen yoksulluk uyarısı sıradan bir uyarı değil. Nitekim bu ülkedeki on binlerce aileyi tehdit ediyor. Lübnan krizinin şiddetlenmesiyle birlikte bazı şirketler kayıplarını telafi etmeye yönelik önlemler aldılar. Bazıları maliyetleri düşürmek için personeli işten çıkarırken, diğer bazı şirketler ise personellerinin maaşlarının sadece yarısını ödediler.
Yarı zamanlı iş ve yarı maaş
Beyrut'ta bilişim hizmetleri sunan bir şirkette çalışan Alya, şirketin tüm çalışanlarına yarı maaş için yarı zamanlı çalışma zorunluluğu getirildiğini söyledi ve aylık bir dizi borç ödemek zorunda olan çalışanların başka işler aradıklarını belirtti.
Özel bir okulda öğretmenlik yapan Alya ise öğretmenlerin 3 aylık maaşlarının ödenmediğini dile getirdi. Ekonomik krizin Lübnan vatandaşlarına ödettiği bedel oldukça ağır oldu ve onları iyi yaşamdan mahrum bıraktı. Araştırma şirketi Fitch Solutions, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da elektrik, su ve gaz gibi temel hizmetlerin maliyetlerinin en yüksek olduğu ülkenin Lübnan olduğunu kaydetti.
Dünya Bankası'na göre bu ekonomik krizden en fazla etkilenecek kimseler fakir ve orta sınıftaki kişiler olacak. Dünya Bankası, yeni hükümetin bu insanları olumsuz etkilerden korumak için müdahale etmesi gerektiğini belirtti. Dünya Bankası'na göre, Lübnan ekonomisinin kötüleşen bu durumunu durdurmanın atılabilecek ilk ve en önemli adım tüm Lübnanlıların isteklerini karşılayacak bir hükümetin kurulması. Bunun ardından ise derhal reformların yapılması gerekiyor.
Beyrut artık zaman kaybetme lüksüne sahip değil.
Büyük patlamadan önce bunu işitecek ve cevap verecek kimse var mı?



Suudi Arabistan’dan Suriye’ye ilk ham petrol hibe sevkiyatı ulaştı

Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)
Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)
TT

Suudi Arabistan’dan Suriye’ye ilk ham petrol hibe sevkiyatı ulaştı

Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)
Suudi Arabistan'ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe programının ilk sevkiyatı Banias limanına yanaştı. (SANA)

Suudi Arabistan’ın Suriye enerji sektörüne yönelik hibe kapsamında gönderdiği ilk ham petrol sevkiyatı pazar günü Banias Limanı’na ulaştı. Yaklaşık 650 bin varil Suudi ham petrolü taşıyan tanker limana demirledi. Bu sevkiyat, toplam 1,65 milyon varil ham petrolden oluşan hibenin ilk bölümünü oluşturuyor.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan Haber Ajansı SPA’dan aktardığı habere göre teslimat Suudi liderliğinin talimatları doğrultusunda gerçekleştirildi. Krallığın Suriye’yi destekleme konusundaki kararlılığını sürdürecek.

Hibe anlaşması, 11 Eylül’de Suudi Kalkınma Fonu ile Suriye Enerji Bakanlığı arasında imzalanmıştı. Suudi Enerji Bakanlığı’nın gözetiminde uygulanan hibe; Suriye rafinerilerinin işletme kapasitesini artırmayı, operasyonel verimliliği ve mali sürdürülebilirliği sağlamayı, ekonomik kalkınmayı güçlendirmeyi, ekonomik zorlukların aşılmasına katkı sunmayı ve hayati sektörlerin büyümesini teşvik etmeyi hedefliyor. Böylece ulusal ve uluslararası düzeyde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne destek verilmesi amaçlanıyor.

SPA, bu adımın Suudi Arabistan’ın Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik süregelen çabalarının ve iki ülke arasındaki güçlü, tarihi bağların bir yansıması olduğunu vurguladı.


Trump, ekonomik baskıların ortasında Wall Street devlerini Beyaz Saray'da akşam yemeğine davet etti

Beyaz Saray yakınlarındaki Lafayette Meydanı'nda Andrew Jackson heykelinin kaidesinde çalışan işçiler (Reuters)
Beyaz Saray yakınlarındaki Lafayette Meydanı'nda Andrew Jackson heykelinin kaidesinde çalışan işçiler (Reuters)
TT

Trump, ekonomik baskıların ortasında Wall Street devlerini Beyaz Saray'da akşam yemeğine davet etti

Beyaz Saray yakınlarındaki Lafayette Meydanı'nda Andrew Jackson heykelinin kaidesinde çalışan işçiler (Reuters)
Beyaz Saray yakınlarındaki Lafayette Meydanı'nda Andrew Jackson heykelinin kaidesinde çalışan işçiler (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, JP Morgan, BlackRock ve Goldman Sachs gibi büyük finans kurumlarının CEO'ları da dahil olmak üzere bir grup önde gelen Wall Street liderini dün Beyaz Saray'da özel bir akşam yemeğine davet etti.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times'tan aktardığına göre bu hamle, yönetimin ekonomik performansı, özellikle de son seçimlerde önemli bir sorun olarak ortaya çıkan yaşam maliyeti konusunda artan baskı altında olduğu bir dönemde geldi.

sdefr
ABD Başkanı Donald Trump Oval Ofis'te konuşuyor. (Reuters)

Üst düzey katılım ve hassas zamanlama

Güvenilir kaynaklara göre, akşam yemeğine 12’den fazla üst düzey yönetici ve finans uzmanı katıldı. Bunlar arasında şu isimler yer aldı: JPMorgan CEO’su Jamie Dimon, BlackRock CEO’su Larry Fink, Goldman Sachs CEO’su David Solomon, Blackstone CEO’su Stephen Schwarzman, KKR’ın kurucu ortağı Henry Kravis, milyarder Bill Ackman (Pershing Square), Nasdaq CEO’su Adena Friedman, Intercontinental Exchange CEO’su Jeffrey Sprecher ve New York Borsası Başkanı Lynn Martin.

xfv
BlackRock CEO'su Larry Fink, Hong Kong'da düzenlenen Küresel Finans Liderleri Yatırım Zirvesi’ne katıldı. (Reuters)

Bu toplantı, Trump’ın şirket liderleriyle ilişkileri derinleştirme çabasını ve yönetiminin, Amerikan sermaye piyasalarını güçlendirmeyi ve ulusal güvenlik açısından kritik olan yerel tedarik zincirlerini yeniden inşa etmeyi hedefleyen girişimlerini vurguluyor. Bu girişimler, özellikle yerel üretimi genişletmeye ve kilit endüstrileri yeniden konumlandırmaya odaklanıyor.

Ülkenin en büyük bankası JPMorgan, 10 yıl sürecek 1,5 trilyon dolarlık bir yatırım programı açıkladı. Bu program, tedarik zinciri ve üretim, savunma ve uzay, enerji bağımsızlığı ve ileri teknolojiler gibi ABD’nin ulusal güvenliği ve ekonomik dayanıklılığı açısından kritik sektörleri hedefliyor. Bu plan kapsamında banka, özellikle ulusal güvenlik ve ekonomik dayanıklılık açısından stratejik öneme sahip Amerikan şirketlerine doğrudan hisse ve risk sermayesi yatırımları yoluyla 10 milyar dolara kadar yatırım yapacak.

rgt
JP Morgan CEO'su Jamie Dimon, Miami'deki Kaseya Center'da düzenlenen Amerikan İş Forumu'nda konuşma yapıyor. (Reuters)

Reuters'a göre, bir Beyaz Saray yetkilisi, Trump'ın finans liderleriyle görüştüğünü doğruladı, ancak davetli listesini teyit etmedi.

Wall Street ile yönetim arasındaki istikrarsız ilişki

Wall Street’in Trump yönetimiyle ilişkisi, kasım seçimlerinden sonra çalkantılı bir seyir izledi. Başlangıçta yöneticiler, özellikle rekabet ve düzenleyici konularda iş dünyasını destekleyen bir yaklaşım benimsenmesini beklerken, maliyet düşürme gibi adımların atılması bu erken iyimserliği azalttı. Trump’ın Fed Başkanı Jerome Powell’a yönelik eleştirileri de merkez bankasının bağımsızlığına bağlılığı konusunda şüpheler yarattı.

ty6
Goldman Sachs CEO'su David Solomon, Hong Kong'da düzenlenen Küresel Finans Liderleri Yatırım Zirvesi'nde konuşma yapıyor. (Reuters)

Ancak son dönemde endişeler yatıştı ve üst düzey bankacılar, Trump tarafından atanan düzenleyicilerin sektöre yönelik kuralları gevşetme yönündeki destekleyici açıklamalarından memnuniyet duydu. Bu gelişme, JPMorgan, Goldman Sachs ve Morgan Stanley’nin hisse fiyatlarının dün rekor seviyelere ulaşmasına katkıda bulundu.

Önemli yokluklar ve gergin ortam

Finans sektörünün tüm liderleri akşam yemeğine katılmadı:

- Citigroup CEO'su Jane Fraser, önceden planlanmış bir Asya gezisiyle çakışan programı nedeniyle özür diledi. Fraser'ın daha önce başkanla bir araya gelerek mortgage devleri Freddie Mac ve Fannie Mae'nin özelleştirilmesi planlarını görüştüğünü belirtmekte fayda var.

- Bank of America CEO'su Brian Moynihan akşam yemeğine davet edilmedi. Moynihan, geçmişte başkana bankacılık hizmetleri sunmayı reddettikleri iddiaları nedeniyle bu yılın başlarında Trump'ı kızdıran liderler arasındaydı.

Wall Street yöneticileri, özellikle Beyaz Saray'ın bazı büyük teknoloji gruplarına gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmesinin yanı sıra, Paul Weiss hukuk firması ve büyük üniversiteler gibi grupları hedef almasının ardından, başkanı kamuoyunda eleştirmekten çekiniyorlar.

sd
New York Borsası (AP)

Yatırımcılar, bu üst düzey toplantıdan kaynaklanabilecek herhangi bir politika değişikliği veya düzenleyici değişiklikleri yakından takip edecekler. Örneğin, vergi politikaları, finansal düzenlemeler veya ticaret anlaşmalarındaki değişiklikler, belirli sektörlerin veya piyasanın genelinin performansını önemli ölçüde etkileyebilir. Bu görüşmelerin olası sonuçlarını anlayarak, yatırımcılar ortaya çıkan fırsatlardan yararlanmak veya olası riskleri azaltmak için kendilerini daha iyi konumlandırabilirler.

Aynı zamanda gözlemciler, Beyaz Saray'da düzenlenen üst düzey akşam yemeğini, finans sektörünün iktidar koridorlarında devam eden etkisinin bir kanıtı olarak görüyorlar. ABD ekonomisi hassas bir dengeyle karşı karşıya olduğundan, yönetim ekonomik gündemini şekillendirmek için bu şirket liderlerinin uzmanlığından ve görüşlerinden yararlanmaya çalışıyor.

Trump, yönetimi küresel ticaret ortaklarıyla gerilimleri ele alırken ve ekonomik büyümeyi artırmaya çalışırken, son aylarda iş dünyası liderleriyle özel toplantılar düzenledi. Yönetimin daha geniş ekonomik gündemi, yerli üretimi genişletmeye, kilit sektörleri yeniden ülkeye getirmeye ve özel sektör yatırımlarından yararlanarak ABD'nin ileri teknoloji üretimi ve enerji tedarik zincirlerinde konumunu güçlendirmeye odaklanıyor.


Küresel piyasalar sarsılıyor: ‘Yapay zekâ balonu’ korkusu Asya genelinde satış dalgasına neden oldu

Güney Kore'nin KOSPI endeksini gösteren bir ekran (AFP)
Güney Kore'nin KOSPI endeksini gösteren bir ekran (AFP)
TT

Küresel piyasalar sarsılıyor: ‘Yapay zekâ balonu’ korkusu Asya genelinde satış dalgasına neden oldu

Güney Kore'nin KOSPI endeksini gösteren bir ekran (AFP)
Güney Kore'nin KOSPI endeksini gösteren bir ekran (AFP)

Asya borsaları bugün keskin bir düşüş yaşadı. Wall Street'te teknoloji sektörlerinin öncülüğünde başlayan satış dalgası, yapay zekâ şirketlerinin aşırı değerlendiğine dair artan endişelerle daha da şiddetlendi.

Bu durum, yatırımcıların yapay zekâ yatırımlarının bir balon haline gelip gelmediğine dair heyecandan temkinli bir tutuma geçtiklerinin küresel bir göstergesi. Söz konusu düşüş, Wall Street yöneticilerinin zayıf piyasaların olası bir düzeltmeyle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulunduğu ABD'deki Standard & Poor's ve Nasdaq endekslerindeki düşüşün ardından geldi. Şarku’l Avsat’ın Financial Times'tan aktardığına göre yöneticiler, piyasaların ‘yüzde 10 veya yüzde 20 oranında yükseliştense, düzeltmeye uğrama olasılığının daha yüksek’ olduğunu belirttiler.

Fırtınanın merkezinde Asya teknoloji endeksleri

Yapay zekâ coşkusu sayesinde bu yıl güçlü bir performans gösteren Asya piyasaları en çok etkilenenler oldu. Bu yıl en iyi performans gösteren endekslerden biri olan Güney Kore'nin KOSPI endeksi, kayıplarını hafifçe azaltmadan önce yüzde 6,2 oranında keskin bir düşüş yaşarken, Japonya'nın Nikkei 225 endeksi işlemlerin başlangıcında yüzde 4,3 oranında düştü. Taipei'nin Taiex endeksi yüzde 2,4, Hong Kong'un Hang Seng endeksi yüzde 0,9 ve Çin’in CSI 300 endeksi ise yüzde 0,7 değer kaybetti. Bu daralma bugün ABD ve Avrupa piyasalarında daha fazla düşüş beklentisine yol açtı.

Çip üretimi devlerine doğrudan darbe

ABD'nin yapay zekâ ihtiyaçlarının ana tedarikçileri olan Asyalı çip üreticileri, en çok satılan hedefler arasındaydı. Yapay zekada kullanılan yüksek bant genişliğine sahip bellek çiplerinin en büyük üreticilerinden ikisi olan SK Hynix ve Samsung Electronics'in hisseleri sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 6,1 değer kaybetti. Dünyanın en büyük çip üreticisi Taiwan Semiconductor Manufacturing Company (TSMC) de değerinin yüzde 3'ünü kaybetti. Analistler, bölgesel çip üreticileri ile ABD yapay zekâ start-up'ları arasında yapılan bir dizi anlaşmanın desteğiyle, Kuzey Asya'da yapay zekâ beklentilerinin son zamanlarda önemli ölçüde arttığını belirtiyor.

Borsa piyasalarındaki çalkantıya rağmen, tahvil ve döviz piyasaları bir miktar istikrar gösterdi. 10 yıllık ABD hazine tahvillerinin getirileri hafifçe düştü ve dolar, bir dizi para birimi ve Japon yeni karşısında hafif değer kaybetti.