İsrail, Suriye'deki İran ve rejime ait noktaları vurdu: 23 ölü

İsrail’in Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece Şam yakınlarında bombaladığı yerlerden bir görüntü (AFP)
İsrail’in Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece Şam yakınlarında bombaladığı yerlerden bir görüntü (AFP)
TT

İsrail, Suriye'deki İran ve rejime ait noktaları vurdu: 23 ölü

İsrail’in Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece Şam yakınlarında bombaladığı yerlerden bir görüntü (AFP)
İsrail’in Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece Şam yakınlarında bombaladığı yerlerden bir görüntü (AFP)

İsrail’in Suriye rejimi ve İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü'nün Şam’daki askeri noktalarını vurmasının ardından, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) açıkladığı yeni verilere göre ölü sayısı 16’sı yabancı olmak üzere 23’e yükseldi.
Saldırının hemen ardından SOHR’dan yapılan ilk açıklamada 7’si yabancı olmak üzere 11 savaşçının öldürüldüğü bildirilmişti. SOHR Direktörü Rami Abdurrahman, 2 siville birlikte 21 savaşçının hayatını kaybettiğini, savaşçılardan 16’sının ise Suriye vatandaşı olmadığını duyurdu.
İsrail ordusu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Suriye’deki İran güçleri tarafından İsrail’e fırlatılan füzelere yanıt olarak rejim güçleri ve Kudüs Gücü unsurlarına yönelik Tel Aviv’in geniş çaplı hava saldırıları gerçekleştirdiğini duyurdu.
Söz konusu açıklamada, askeri karargahlar ve depolar da dâhil olmak üzere çok sayıda askeri hedefin bombalandığı ve hava savunma bataryalarının kullanılamaz hale getirildiği belirtilmişti.
Golan Tepeleri’ne dört roket atıldı
İsrail ordusu tarafından Salı günü yapılan açıklamada ise, Suriye'den Golan Tepeleri’ne 4 roket fırlatıldığı, atılan roketlerin İsrail'e ait hava savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirildiği bildirilmişti.
İsrail askeri sözcüsü Yarbay Jonathan Conricus, AFP’ye yaptığı açıklamada, söz konusu saldırının çok hızlı ve yoğun bir şekilde gerçekleştiğini belirtti. Asıl hedefin Şam Uluslararası Havalimanı'nın askeri bölgesinde bulunan cam üretim tesisi olduğunu ifade eden Conricus, bu tesisin, İran Devrim Muhafızları’nın askeri teçhizatın transferini koordine etmek için kullandığı ana bina olduğunu açıkladı.
SOHR’dan yapılan açıklamaya göre İsrail saldırısı, Mezzeh Askeri Havaalanı’ndaki Suriye’ye ait hava savunma bataryalarının ve Kudüs Gücü’nün El-Kisvah çevresindeki mühimmat depolarının tahribatına yol açtı. Şam’ın güneyindeki Sahnaya kasabasında kime ait olduğu bilinmeyen bir depo da saldırıda kullanılamaz hale getirildi.
Açıklamada, ayrıca Suriyeli genç bir kızın, İsrail’in Kudsaya banliyösüne düzenlediği bombardımanda kendisine isabet eden şarapnel parçalarıyla yaralandığı, 3 kişilik bir ailenin ise İsrail’in Beyt Sabir köyünde hedef aldığı bir ev enkazının altından çıkarıldığı ifade edildi.
Suriye resmi haber ajansı SANA’nın haberine göre, bir Şam yetkilisi, “Hava savunma sistemlerimiz bu ağır saldırılara derhal karşılık verdi. Aynı zamanda düşman füzelerine engel olup hedeflerine ulaşmadan önce onları yok etmeyi başardı” ifadelerini kullandı.
Lübnan ulusal haber ajansı ise, “düşman savaş uçaklarının” Güney Lübnan’daki Sur şehrinden alçak irtifada uçuş gerçekleştirdiğini aktardı.
İsrail: Çeşitli senaryolara hazırız
İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Tel Aviv, Suriye topraklarında olup bitenlerden Suriye rejimini sorumlu tutuyor. Çeşitli senaryolara hazırız” denildi.
İsrail Savunma Bakanı Naftali Bennett, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “İran, bizimle oynadığı oyunun kurallarını değiştirmeye çalıştı, biz de ona bunu reddettiğimizi anlattık. İran liderlerine mesajımız çok basit: Artık dokunulmazlığa sahip değilsiniz. İran ahtapotunun kolları nereye uzanırsa biz o kolu keseriz” dedi.
Başbakan Binyamin Netanyahu ise konu hakkında, “Bize saldıran herkese karşılık vereceğimizi açıklamıştım. Suriye topraklarında Kudüs Gücü’nün ve Suriye ordusunun askeri noktalarında yaptığımız şey de tam olarak buydu. Tüm bunlar Suriye’den İsrail’e atılan roketlere karşılıktı. İsrail'in güvenliğini kararlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Üst düzey bir İsrail güvenlik görevlisi ise Çarşamba gecesi düzenlenen İsrail saldırılarında Suriye'de İran’a ve rejime ait 20 farklı noktanın hedef alındığını belirtti. Yetkili, “Bu saldırılar, kurallarda bir değişiklik olduğunu gösterir. Mesele şu ki, pratikte kuralları değiştiriyoruz. İsrail’in saldırıları artık daha kapsamlı olacak. İran’ın İsrail’e füze attığı gerçeği, kabul edilemez bir deliliktir. Amacımız, düşmanlarımızın İsrail’e ateş açamayacakları yeni bir denklem oluşturmak” açıklamasında bulundu.
İsrail ordusunun bir sözcüsü, İsrail saldırısının Şam’da yoğunlaştığını, çünkü İran kuvvetlerinin Suriye’de bulunan, işgal altındaki Golan Tepeleri’ne buradan roket fırlattığını açıkladı.
Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz ise söz konusu saldırıları destekleyerek, “İsrail ordusu, İran’ın bize yönelik saldırılarının hakkını verdi. Tüm cephelerde olduğu gibi, caydırıcı gücümüzü korumamız gerekiyordu. Zorlu siyasi koşullarda bile. Hükümetin İsrail’in güvenliği için attığı her adımı destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Diğer yandan Rusya, İsrail’in Suriye’deki hava saldırılarını ‘yanlış bir adım’ olarak nitelendirdi.  Interfax haber ajansına göre Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov, Moskova’nın olayla ilgili müttefikleri ile temasa geçtiğini söyledi.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.