İran'da gözaltılar sürerken Tahran 'komplolar' karşısında zaferini ilan etti

Dün ülkenin kuzeyindeki Erdebil eyaletinin merkezinde rejimi desteklemek için yapılan yürüyüşe katılan İranlılar (AFP)
Dün ülkenin kuzeyindeki Erdebil eyaletinin merkezinde rejimi desteklemek için yapılan yürüyüşe katılan İranlılar (AFP)
TT

İran'da gözaltılar sürerken Tahran 'komplolar' karşısında zaferini ilan etti

Dün ülkenin kuzeyindeki Erdebil eyaletinin merkezinde rejimi desteklemek için yapılan yürüyüşe katılan İranlılar (AFP)
Dün ülkenin kuzeyindeki Erdebil eyaletinin merkezinde rejimi desteklemek için yapılan yürüyüşe katılan İranlılar (AFP)

İran’da günlerdir süren protestoların ardından Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yaptığı açıklamada, “Halk, düşmanın komplolarına geçit vermedi” derken Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ülkenin çeşitli bölgelerinde gözaltı operasyonlarının sürdüğünü duyurdu. İran’da geçtiğimiz hafta benzinde fiyat artışına gidilmesinin ardından başlayan protestolar, ülkeyi sarsarken olaylarda onlarca kişinin öldüğü bildirildi.
İran resmi haber ajansları bugün onlarca şehirde binlerce İranlı'nın hükümeti destekleyen gösterilere katıldığını aktardı.
Fransız Haber Ajansı (AFP) Şehriyar kentinde olaylar sırasında öldürülen DMO üyesinin cenaze töreninde ‘Amerika’ya ölüm’ sloganları atıldığını aktardı. Kalabalık, ellerinde ABD karşıtı afişler taşırken çiçeklerle süslenmiş cenaze aracı son olaylarda yakılmış postane, banka şubesi ve alışveriş merkezinin önünden geçti.
Öte yandan Reuters tarafından aktarılan açıklamalarında İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “İranlılar, tarihi bir sınavdan daha çıktılar. Halk ekonomik sorunlara rağmen düşmanının planlarını uygulamasına izin vermeyeceğini gösterdi” ifadelerinin kullandı. Ruhani şöyle devam etti;
“Halk son olaylarda, düşmanın hazırladığı kaos planının farkında olduğunu gösterdi. Batılı istihbarat servislerinin ve teröristlerin girişimleri de bu komployu sürdüremedi. Hükümeti destekleyen gösteriler İran halkının gücünün işaretidir.”
Ruhani, son günlerde sokaklara çıkanların yalnızca küçük bir isyancı grup olduğunun altını çizdi.
“Düşmanı püskürttük”
İran dini lideri Ali Hamaney ise Salı günü yaptığı açıklamada, bunun bir halk hareketi değil, güvenlik meselesi olduğunu söyledi. Hamaney, “Son günlerdeki güvenlik olaylarında düşmanı püskürttük” diye konuştu.
ABD merkezli Farsça yayın yapan ‘Radio Farda’, elde ettiği verilere göre protesto gösterilerinde 138 kişinin öldürüldüğünü söyledi. Radyo, elindeki verilerin İran’daki insan hakları örgütlerinin raporlarına ve sosyal medyada eylemciler tarafından yayınlanan video kayıtlarına dayandığını vurguladı.
Uluslararası Af Örgütü ise Salı günü görgü tanıklarının ifadelerine, sosyal medyadaki videolara ve insan hakları aktivistlerinden gelen bilgilere dayanarak 21 şehirde en az 106 göstericinin öldürüldüğünü belirtti. İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) misyonu ise yapılan açıklamaların ‘temelsiz iddialar ve spekülatif veriler’ olduğunu söyledi. Buna karşın onlarca kişinin öldüğü haberlerinin olduğuna dikkati çeken BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi (OHCHR) İranlı yetkilileri göstericileri dağıtmak için kullanılan gücü sınırlamaya çağırdı.
İnternet kesintilerinin maliyeti 180 milyon dolar
İranlı yetkililer internet erişimini kısıtlayarak göstericilerin sosyal medyadan protestolarla ilgili paylaşımlarda bulunmalarını neredeyse imkansız hale getirdiler. İnternet trafiğini izleyen NetBlocks sitesine göre ülkede internete erişim oranı yüzde 5 civarında. NetBlocks, üç gün süren internet kısıtlamalarının İran ekonomisine günlük yaklaşık 60 milyon dolar toplamda ise 180 milyon dolara mal olduğunu aktardı.
İran İletişim ve Teknoloji Bakanı Muhammed Cevad Azeri Cehromi dünkü açıklamasında internet hizmetlerinin ne zaman normale döneceğiyle ilgili bilgi vermekten kaçınırken İran Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Mahmud Vaizi ve Hükümet Sözcüsü Ali Rebii internet erişiminin yakında normale döneceğini söylediler.
Bir başka gelişmede ABD'nin İran'daki diplomatik görevlerini yürüten İsviçre'nin Tahran Büyükelçisi Markus Leitner, Washington'ın ülkede devam eden protesto gösterilerine ilişkin açıklamalarını protesto etmek için Dışişleri Bakanlığı’na çağırıldı. İran’ı Ortadoğu’daki krizlerin arkasında olmakla suçlayan ve daha sert ekonomik yaptırımlar uygulayan ABD, göstericileri desteklediğini açıklamıştı.
Paris ise dün, İran’da protesto gösterilerinin yapıldığı günlerde gelen birçok göstericinin öldürüldüğüne dair haberlerden duyduğu ‘büyük endişeyi’ dile getirildi.
Öte yandan İran resmi haber ajansları Tahran’ın batısında bulunan Şehriyar kentinde düzenlenen hükümete destek yürüyüşüne katılan İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani’nin görüntülerini yayınladı. Görüntülerde Şemhani’nin arkasında “Amerika’ya ve İsrail’in aldatmacalarına ölüm” yazılı pankart dikkat çekti.
İran, protesto gösterilerinden yurtdışındaki düşmanlar ve sürgünde olanlarla bağlantılı ‘baltacıları’ sorumlu tuttu. Protestolar, Cuma günü hükümetin benzine en az yüzde 50 zam yapılması ve benzinin kotalarla dağıtılması kararının ardından başlamış ve hızla siyasi protestolara dönüşmüştü.
DMO'ya yakınlığıyla bilinen Fars Haber Ajansı’nın haberine göre DMO Doğu Azerbaycan eyaleti Komutanı Abidin Hazm, protestolar sırasında yaklaşık 30 kişinin gözaltına alındığını ve güvenlik birimlerinin diğer şüphelilerin peşine düştüğünü belirtti. Hazm, olaylar sırasında polis ve Besiç güçlerinden 15 unsurun yaralandığını açıklarken protestocuların kayıplarıyla ilgili herhangi bir bilgi vermedi.
Protestocuların Tebriz'de üç benzin istasyonu, bir otobüs ve iki araba yaktıklarını söyleyen DMO Komutanı, “Aslında Tebriz’de olanlarla ilgili söylenecek bir şey yok” diye konuştu. Hazm, olayların ülkenin resmi mezhebi dışındaki mezheplerin takipçileri arasında yaşandığına işaret etti.
DMO İsfahan Komutanı Mücteba Feda ise ‘kötü adamlar ve bozguncuların’ şehre zarar verdiklerini ancak bunun vatandaşları etkilemediğini söyledi.
“63 banka ateşe verildi”
 İran'ın yarı resmi ajansı İSNA, İsfahan'da protestolar sırasında 80 otobüsün zarar gördüğünü, Pazar günü ise 15 benzin istasyonunun yakıldığını belirtti. Diğer ajansların haberlerine göre ise İsfahan’da 63 banka ateşe verildi.
Göstericiler protestolar sırasında genellikle bankalara saldırdılar. Tejarat News haber sitesinin Salı günü yayınladığı habere göre Hürremabad şehrinde yaklaşık 40 banka yakıldı. Site haberinde ayrıca başkent Tahran ve çevresi dahil olmak üzere 300 bölgede yaklaşık 600 banka şubesinin zarar gördüğünü aktardı.
Tahran Valisi Enuşirevan Muhsini Bendpey Fars Haber Ajansı’na verdiği demeçte, Tahran’ın batısındaki bölgelerde başkent belediyesine ve güvenlik güçlerine ait yaklaşık 80 alışveriş merkezinin olaylar sırasında zarar gördüğünü söyledi.
ISNA’nın haberine göre Şiraz Belediye Başkanı Haydar İskender Bur, şehrin üç bölgesinde otobüs duraklarının ciddi şekilde zarar gördüğünü, dördüncü bölgesinde ise tüm otobüslerin ve durakların kullanılamaz hale geldiğine işaret ederek protestoların kentin ulaşım sistemine zarar verdiğini ifade etti.
ABD’nin, 2015 yılında İran ile büyük güçler arasında imzalanan nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana ülkede para birimi büyük değer kaybederken ekmek, pirinç ve diğer temel ürünlerin fiyatlarında büyük bir artış yaşandı. Bu da halk arasında büyük hayal kırıklığı yarattı.
Washington, nükleer anlaşmadan çekildikten sonra Tahran’a bölgesel davranışlarını değiştirmeye, balistik füze programını sınırlamaya zorlamak amacıyla yaptırımlar uyguladı.
İran, ABD’nin anlaşmadan çekilmesinden 5 ay önce 2017 yılı sonlarında ekonomik durumun kötüleşmesi, yanlış yönetim politikaları, devlet kurumlarında yaygın olarak görülen yolsuzluklar ve yüksek işsizlik oranları nedeniyle başlayan protesto gösterilerine tanık olmuştu.
Öte yandan İran hükümeti, akaryakıt fiyatları artışından elde edilecek gelirlerin yıllık 2.55 milyar dolar civarında olmasını bekliyor. Hükümet, bu ek gelirle 18 milyon düşük gelirli aileye (yaklaşık 60 milyon kişi) yardım etmeyi planladığını belirtti.
İran’ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı tarafından açıklamaları aktarılan Hükümet Sözcüsü Ali Rebii, Aseluye’deki devasa doğalgaz üretim tesislerini hedef alan bir saldırı planının ortaya çıkarıldığını belirtti. Rebii, protestocuları suçladı.
Yetkililer Cumartesi günü bin göstericinin gözaltına alındığını açıkladılar. Ancak haber ajanslarının aktardığı farklı yetkililerin açıklamaları 100’lerce kişinin daha gözaltına alındığına işaret etti.
OHCHR Sözcüsü Rupert Colville Salı günü Cenevre’de gazetecilere yaptığı açıklamada, “İran'daki protestolar sırasında gerçek mermi kullanıldığı ve göstericilere karşı güç kullanımında uluslararası kural ve standartların ihlal edildiği yönündeki haberlerden büyük endişe duyuyoruz” ifadelerini kullandı. İran basınında ve diğer bazı kaynaklarda, onlarca kişinin öldüğüne, çok sayıda kişinin yaralandığına ve binden fazla göstericinin gözaltına alındığının bildirildiğini söyleyen Colville, İranlı yetkilileri ve güvenlik güçlerini barışçıl gösterileri dağıtmak için güç kullanmaktan kaçınmaya çağırdı. Colville, göstericilere ise taleplerini barışçıl bir şekilde ‘fiziksel şiddete veya kamu mallarına zarar verilmesi gibi eylemlere başvurmadan’ iletmeleri çağrısında bulundu.



Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
TT

Musk, DOGE’dan pişman: “Bir daha uğraşmam”

Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)
Ocak ayında Musk liderliğinde kurulan DOGE, kasımda kapatılmıştı (Reuters)

Elon Musk, Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nda (DOGE) geçirdiği süreyi değerlendirdi.

Musk, 2017-2019'ta İç Güvenlik Bakanlığı'nda basın sözcüsü yardımcısı olarak görev yapan Katie Miller'ın podcast'ine katıldı.

Teknoloji milyarderi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray Özel Kalem Müdür Yardımcısı Stephen Miller'ın eşiyle yaptığı söyleşide, DOGE'un tartışmalı federal bütçe kesintilerine dair şunları söyledi:

Biraz başarılı olduk. Bir dereceye kadar başarılı olduk. Hiç mantıklı olmayan, tamamen israfa yol açan birçok fonlamayı durdurduk.

Trump'ın seçim kampanyasına yaptığı desteklerle gündeme gelen Musk, ABD Başkanı tarafından DOGE'un başına getirilmişti.

Yönetimin ilk 5 ayında federal kurumlarda gerçekleştirdiği kesintilerle tartışma yaratan Tesla CEO'su, nisanda yaptığı açıklamada elektrikli otomobil şirketiyle ilgilenmek için DOGE'da geçirdiği süreyi azaltacağını duyurmuş, mayısta da görevden ayrılmıştı.

DOGE'un kesintileri nedeniyle binlerce federal çalışanın işine son verilmesi ABD'de tepki çekmişti. ABD'nin yanı sıra bazı Avrupa şehirlerinde de Tesla'ların kundaklandığı bildirilmişti.

Salı günü yayımlanan podcast'te Musk, bir daha DOGE gibi bir projenin başına geçmek istemediğini belirtti:

DOGE'la uğraşmak yerine, esasen şirketlerim üzerinde çalışmalıydım. Böylece ürettiğimiz arabaları kundaklamazlardı.

Space X CEO'su, DOGE'un başına geçtikten sonra katıldığı bir konferansta Nazi selamı verdiği iddiasıyla da yoğun eleştirilerin hedefi olmuştu.

Analistlere göre Tesla'nın net kârının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 71 oranında düşmesinde, Musk'ın DOGE’a odaklanması büyük rol oynamıştı.

Teknoloji milyarderiyle ABD Başkanı'nın arası, Trump'ın tartışmalı vergi indirimi tasarısı nedeniyle bozulmuştu. Sosyal medya üzerinden atışmaların ardından ikili daha sonra "dostluk mesajları" paylaşmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Axios


‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
TT

‘Tek bir tık bir ülkeyi yıkmaya yeter’... İsrailli bir yetkiliden ‘nadir’ uyarı

Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)
Siber korsanlığı simgeleyen bir görsel (Reuters)

İsrail Ulusal Siber Güvenlik Müdürlüğü Başkanı Yossi Karadi, nadir görülen bir uyarıda bulunarak, siber tehditlerin ülkeleri anında çökme noktasına getirebileceğini söyledi. Şarku’l Avsat’ın Yediot Ahronot’tan aktardığına göre Karadi, elektrik, su, trafik ışıkları ve hastane ağlarına yapılan siber saldırıların artık savaş aracı haline geldiğini ve bu saldırıların çoğunlukla saldırganın kimliğini gizlemek için vekil gruplar üzerinden gerçekleştirildiğini belirtti. Karadi dün Tel Aviv Üniversitesi’nde düzenlenen Siber Güvenlik Haftası konferansında yaptığı konuşmada, son altı ayda İsrail’in yürüttüğü savunma faaliyetlerinden bir kısmını paylaştı ve ‘ilk siber savaş’ olarak nitelendirdiği durumun endişe verici bir tablosunu çizdi.

Karadi, “Giderek savaşların dijital alanda başlayıp biteceği bir çağa doğru ilerliyoruz” dedi ve ‘dijital kuşatma’ terimini tanıttı. Karadi, bu senaryoda enerji santrallerinin duracağı, trafik ışıklarının çalışmayacağı, iletişim sistemlerinin çökeceği ve su kaynaklarının kirlenebileceğini vurgulayarak, “Bu hayali bir gelecek senaryosu değil, oldukça gerçekçi bir eğilim” ifadesini kullandı.

Karadi, dijital kuşatma kavramının sadece çekici bir ifade olmadığını, 15 yıl süren bir gelişimin sonucu olduğunu belirtti. Geçmişte devletler arasındaki siber savaşların çoğunlukla sessiz casusluk veya yalnızca askeri tesisleri hedef alan operasyonlar olduğunu söyleyen Karadi, son yıllarda durumun değiştiğini ve yeni düşmanın yalnızca sır çalmayı değil, sivil yaşamı kesintiye uğratmayı amaçladığını ifade etti.

Yediot Ahronot’a göre, siber savaşların başlangıç noktası olarak kabul edilen olay, 2010 yılında Stuxnet virüsünün ortaya çıkmasıydı. Yabancı raporlara göre virüs, İran’ın Natanz Nükleer Tesisi’ndeki santrifüjleri hedef almak için İsrail ve ABD tarafından kullanılmıştı ve yalnızca belirli endüstriyel kontrol birimlerini etkileyerek sivil bilgisayarlar veya alakasız altyapıya zarar vermekten kaçınıyordu.

Karadi, dönüm noktasının ise geçen on yılın ortalarında Doğu Avrupa’da yaşandığını belirtti. Rus hacker grubu Sandworm, teorik olarak mümkün görülmeyen bir adım atarak Ukrayna elektrik şebekesini hackledi ve yüz binlerce evi dondurucu soğukta karanlığa gömdü. Bu olaydan sonra siber operasyonlar, yalnızca askeri hedeflere yönelik silahlar olmaktan çıkarak, sivil nüfusu hem psikolojik hem fiziksel olarak etkileme aracına dönüştü. Ayrıca, 2017’de Kuzey Kore’ye atfedilen WannaCry fidye yazılımı saldırısının, siber silahların nasıl kontrolden çıkabileceğini gösterdiği ve dünya genelinde hastaneler ile acil servisleri rastgele etkileyerek felce uğrattığı ifade edildi.

Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)Bir Amerikan siber güvenlik şirketi, Sandworm siber hack grubunun faaliyetlerini tespit etti. (Reuters)

Tehlikeli bir artış

Karadi, İran’ın siber terör doktrinini benimsemiş olmasının tehlikeli bir örneğini paylaştı: 2020 yılında İsrail su şebekesindeki klor seviyesini değiştirmeye yönelik girişim, başarılı olsaydı kitlesel zehirlenmeye yol açabilirdi.

Karadi, o tarihten bu yana İran’ın siber saldırılarının İsrail’de sivil altyapıyı hedef aldığını, hastaneler, alarm sistemleri ve elektrik şebekesine yönelik tekrar eden girişimlerin bu kapsamda olduğunu belirtti.

Hastanelere yönelik saldırıların yeni bir boyut kazandığını vurgulayan Karadi, yakın zamanda Shamir Tıp Merkezi’ne yapılan siber saldırıyı örnek gösterdi. Saldırının arkasında, sıradan bir suç örgütü gibi görünen ‘Qilin’ adlı bir grup bulunuyordu. Karadi, bu durumun devletlerin, sorumluluğu gizlemek için vekil siber gruplar aracılığıyla saldırılar düzenlemesi trendini gösterdiğini ve bunun yalnızca İsrail’e özgü olmadığını aktardı. ABD ve Avrupa istihbarat raporları da benzer eğilimleri doğruluyor.

Çin’de de ‘Volt Typhoon’ gibi grupların, kâr amacı gütmeden ABD’nin kritik altyapısına sızmalar yaparak olası bir gelecekteki saldırıya hazırlık yaptıkları tespit edilmiş durumda.

Karadi, İran saldırılarında karma bir taktik gözlendiğini söyledi: Weizmann Enstitüsü’ne bir füze atılırken, aynı zamanda güvenlik kameralarına sızılarak çarpma anı gerçek zamanlı olarak kaydedildi ve psikolojik etkisi artırıldı. Aynı zamanda çalışanlara tehdit mesajları ve sızdırılmış kişisel bilgiler gönderildi.

Bu yöntem, Ukrayna savaşında görülen siber saldırılarla benzerlik taşıyor; Rus hackerlar, internet servis sağlayıcılarını hedef alarak bilgi akışını engelliyor ve korku yayıyordu.

Konuşmasını yapay zekâ çağının getirdiği fırsatlar ve risklerle tamamlayan Karadi, “Dijital sistemlere tamamen bağımlılık ve yapay zekâdaki hızlı gelişim, büyük fırsatlar sunuyor, ancak saldırganlara da sınırsız hareket alanı sağlıyor” uyarısında bulundu.

Yediot Ahronot gazetesi, Karadi’nin mesajını özetleyerek, “Gelecek savaşta klavye, roketten daha az öldürücü olmayacak” ifadeleriyle duyurdu.


İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
TT

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez yağmur yağdı

Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)
Bugün Tahran'daki Valiasr Meydanı'nda İran bayrağı şeklinde dev bir reklam panosunun önünden geçen bir kadın (EPA)

İran'ın başkentinde aylardır ilk kez bugün yağmur yağdı ve bu durum, yüzyılı aşkın süredir en kurak sonbaharını yaşayan ülke için rahatlama getirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardı habere göre kuraklık, Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın, başkent çevresindeki barajları dolduracak kadar şiddetli yağmur yağmazsa, İran'ın aralık ayı sonuna kadar hükümetini Tahran dışına taşıması gerekebileceği uyarısında bulunmasına yol açmıştı.

Meteorologlar bu sonbaharı ülke genelinde 50 yıldan fazla süredir yaşanan en kurak sonbahar olarak tanımladı; bu durum, 1979 İslam Devrimi'nden bile öncesine denk geliyor ve tarım için büyük miktarda suyu verimsiz bir şekilde tüketen sistemi daha da zorluyor. Ajans, su krizinin ülkede siyasi bir mesele haline geldiğini, özellikle de İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, iki ülke arasında geçen haziran ayında 12 gün süren bir savaş yaşanmasına rağmen, İran'a bu konuda defalarca yardım teklifinde bulunmasının ardından bu durumun daha da belirginleştiğini belirtti.

20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)20 Mayıs 2025'te Tahran dışındaki Lar Barajı'nın uydu görüntüsü (Planet Labs - AP)

Netanyahu, 2018'de yayınlanan bir tanıtım videosunda İran halkına şahsen seslenerek, "milyonlarca insanın hayatını tehdit eden ciddi su kıtlığı" sorununu ele almak üzere Farsça bir internet sitesinin açılışını duyurdu. İranlıların su ihtiyaçlarına yardımcı olmayı amaçlayan yeni bir İsrail girişimi olan "İran Halkı İçin Yaşam"ı şahsen desteklemeye hazır olduğunu belirtti. Batı Kudüs'teki ofisinde çekilen video, Netanyahu'nun bir tuz arıtma tesisinden geldiğini iddia ettiği kaptan kendine bir bardak su doldurmasıyla başlıyor. Ardından İranlıların karşı karşıya olduğu vahim su krizinden bahsediyor.

Netanyahu, 12 günlük savaşın ardından geçen ağustos ayında İranlılara mesajını yineleyerek şunları söyledi: “Liderleriniz 12 günlük savaşı bize zorla dayattılar ve ezici bir yenilgiye uğradılar. Her zaman yalan söylüyorlar.” Sözlerine şöyle devam etti: “İran'da her şey çöküyor. Bu kavurucu yazda, çocuklarınız için temiz, soğuk su bile yok. Bu, İran halkına karşı gösterilen en büyük ikiyüzlülük ve saygısızlıktır. Bu durumu hak etmiyorsunuz.”