​Sistani’nin baskısı sonuç verdi: Irak Başbakanı Abdulmehdi istifa kararı aldı

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

​Sistani’nin baskısı sonuç verdi: Irak Başbakanı Abdulmehdi istifa kararı aldı

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, Iraklı Şiilerin en üst dini mercii Ali es-Sistani’nin meclise hükümetten güvenoyunu çekme çağrısından kısa bir süre sonra parlamentoya istifasını sunacağını belirtti. Ancak bu açıklama ülkede akan kanın durmasını engelleyemedi.
Sistani, gösterilerin başlangıcından bu yana ilk kez net bir tavır ortaya koyarak, hükümetten güvenoyunun çekilmesi yönünde çağrıda bulundu.
Sistani’nin sözlerini Cuma hutbesinde aktaran sözcüsü Ahmed es-Safi şu ifadeleri kullandı;
“Görevdeki hükümeti ortaya çıkaran parlamento, tercihlerini yeniden değerlendirmeli ve Irak'ın çıkarlarının gerektirdiğini yapmalı.”
Sistani’nin çağrısından saatler sonra Abdulmehdi, istifa ettiğine ilişkin resmi yazıyı parlamentoya göndereceğini bildirdi.
AFP’nin haberine göre Bağdat’taki Tahrir Meydanı’ndaki protestocular, Abdulmehdi’nin istifa edeceğini açıklamasının ardından kutlamalara başladı.
AFP’ye konuşan bir gösterici, “Bu, bizim ilk zaferimizdir. Diğerlerine karşı da zafer kazanacağız. Bu aynı zamanda şehitlerin zaferidir” ifadelerini kullandı.
AFP’nin sağlık ve güvenlik kaynaklarından aktardığına göre, ülkede Ekim ayından bu yana yapılan hükümet karşıtı protestolarda 400 kişi yaşamını yitirirken, binlercesi yaralandı.
Sağlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Irak’ın güneyindeki Zikar vilayetinin merkezi Nasıriye kentinde dün güvenlik güçleriyle göstericiler arasındaki çatışmalarda 10 gösterici hayatını kaybetti.
Zikar’da yaşanan kanlı olaylar sonrasında art arda istifalar geldi. Zikar Valisinin istifası ve kriz masasında yer alan General Celil eş-Şammari'nin görevden alınmasının ardından Nasıriye Emniyet Müdürü de dünkü kanlı çatışmaların ardından istifa ettiğini açıkladı.
Abdulmehdi’nin istifa kararının, güneydeki kentlerde aşiret mensuplarının hayatını kaybettiği şiddet olaylarını sonlandırması muhtemel görünmüyor.
Irak’ın çeşitli kentlerinde Perşembe günü gösterilerde hayatını kaybeden 46 kişi için güneydeki Divaniye kentinde gıyabi cenaze namazı kılındı.
Abdulmehdi’nin istifa kararına sevinen göstericiler, ‘sorunlarının sadece Abdulmehdi’nin görevi bırakması olmadığını bilakis siyasi yüzlerin tamamen değişmesini istediklerini’ dile getiriyorlar. Ülkede elektrik, su, sağlık, ulaşım gibi temel kamu hizmetlerinin yetersiz olması, işsizlik ve yolsuzlukların ileri boyutlara ulaşması, zengin petrol kaynaklarının gelirinin halk düzeyinde hissedilememesi siyasilere karşı öfkenin kaynağını oluşturuyor.
Bağdat’ın güneyindeki Kut meydanında gösterilere katılan 35 yaşındaki Avukat Seccad Hüseyin, “Bu istifa göstericilerin taleplerinin karşılanması, siyasi sürecin düzeltilmesi ve kanın durmasının başlangıcı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Nasıriye kent merkezinde yer alan El Hububi Meydanı’ndaki gösterilere katılan Ali Hüseyin, “Bu adımın (Abdulmehdi’nin istifası) Nasıriye’de yaşanan kanlı günlerin ardından geç olsa da atılması önemlidir” dedi.
Şii mercinin çağrısı siyasi partiler başta olmak üzere birtakım çevreler tarafından memnuniyetle karşılandı.
Nasr Koalisyonu Haydar el-İbadi, dünkü açıklamasında, “Dini mercinin yaptığı çağrıya binaen, meclise hükümetten güvenoyunun çekilmesi ve yeni bağımsız hükümetin kurulması için yarın (bugün) olağanüstü oturum gerçekleştirmesi çağrısında bulunuyorum” ifadelerini kullandı.
İbadi, adil bir seçim yasasının çıkarılması ve Birleşmiş Milletler gözetiminde erken seçimlere gidilmesi için bağımsız seçim komisyonun kurulması gerektiğini kaydetti.
Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr’ın, Parlamentoya Abdulmehdi’nin istifasını onaylaması için bugün olağanüstü toplanması çağrısında bulundu.
Sadr, dünkü açıklamasında, bir sonraki hükümetin dış müdahalelerden uzak kalmasını, gelecek seçimlere hazırlık yapmasını ve seçim komisyonu üyelerinin değişmesini talep ettiklerini ifade etti.
İran yanlısı Haşdi Şabi’nin siyasi kanadı ve Irak Parlamento’sunda ikinci büyük parti konumundaki Fetih Koalisyonu da dini mercinin pozisyonunu desteklediğini ilan etti.
Asaib Ehli Hak lideri ve Haşdi Şabi’nin önde gelen yöneticilerinden Kays el-Hazeli de, Twitter hesabından paylaştığı mesajda, Sistani’nin çağrısına atıfta bulunarak, “Emrinize tabiyiz” ifadesini kullandı.
Vataniyye Koalisyonu lideri İyad Allavi, mevcut siyasi süreçten çekilme kararı aldığını ve çok kanın dökülmesi sebebiyle bu süreci barışçıl bir biçimde yeniden tesis etmeye çalışacağını söyledi.
Iraklı kaynaklardan edinilen bilgiye göre Allavi, İran’ın Irak’a yönelik müdahalelerini İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) şikayet etmeye hazırlandığını söyledi.
Ülkede 2003’te Saddam Hüseyin rejiminin düşmesinin akabinde İran’ın siyaset ve ekonomi alanındaki etkisinin giderek arttı. Protestoların bastırılmasına rağmen göstericiler ‘yönetimdeki tüm yüzlerin değişmesi’ taleplerinden vazgeçmiyor.
Irak’ın güney kentleri başta olmak üzere birçok bölgede sivil itaatsizlik ilanı nedeniyle okul ve kamu binaları kapalı kaldı. Ülkedeki dev petrol kaynaklarına rağmen her 5 kişiden biri yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Iraklı hukuk uzmanı ve Milletvekili Ahmed el-İbadi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Hükümetin görevden alınması için bir mekanizma mevcut. Anayasanın 81’inci maddesine göre, bu mekanizmanın işlemesi için parlamentonun mutlak çoğunluğu gerekiyor. Söz konusu mekanizma uyarınca Cumhurbaşkanı (Berhem Salih) boşalan başbakanlık koltuğuna oturabilir” dedi.
İbadi, “Cumhurbaşkanı’nın 76’ıncı maddeye göre 15 gün içerisinde hükümeti kurması için bir adayı görevlendirmesi gerekiyor. Milletvekillerinin beşte biri, Başbakan hakkında Parlamento Başkanlığı’na gensoru önergesi verebilir. Parlamentonun mutlak çoğunluğuyla, Başbakan’ın görevden alınması durumunda hükümet düşmüş oluyor” diye konuştu.
Güçler Birliği Koalisyonu milletvekillerinden Muhammed el-Kerbuli, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “(Parlamento Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki) Güçler Birliği Koalisyonu daha önce Abdulmehdi’yi kan dökmesi halinde siyasi sonunu hızlandıracağı konusunda uyardı. Abdulmehdi’nin kalması siyasi intihardı. Ayrıca biz Iraklıların kanını döken bu hükümetin kalmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz