Bolivya: Morales önce Küba'ya, sonra Arjantin'e gidecek

Morales’i destekleyen yerli halkın protestoları, sağcı geçici hükümeti korkutmaya başladı (AFP)
Morales’i destekleyen yerli halkın protestoları, sağcı geçici hükümeti korkutmaya başladı (AFP)
TT

Bolivya: Morales önce Küba'ya, sonra Arjantin'e gidecek

Morales’i destekleyen yerli halkın protestoları, sağcı geçici hükümeti korkutmaya başladı (AFP)
Morales’i destekleyen yerli halkın protestoları, sağcı geçici hükümeti korkutmaya başladı (AFP)

20 Ekim’deki seçim sonuçlarında hile yapıldığı gerekçesiyle ülkede patlak veren protestoların ardından Kasım’da istifa eden Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, Arjantin’e yerleşmeden önce geçici olarak Küba’ya gitme kararı aldı.
Eski Bolivya Sağlık Bakanı Gabriela Montano yaptığı açıklamada, Morales’in Karayipler'de tedavi gördüğünü söyledi. Meksika Dışişleri Bakanlığı'ndaki kaynaklar ise Morales’in Meksika’dan ayrıldığını, geçici olarak Küba'da kalacağını belirtti.
Meksika’dan siyası sığınma izni alan Bolivya Ekonomi Bakanı Luis Arce de Morales gibi ülkesinden ayrılacağını açıkladı. Meksika, Devlet Başkanı eski Yardımcısı Alvaro Garcia ve Gabriela Montano'ya da sığınma hakkı vermişti.
Şarku’l Avsat’ın El Pais gazetesinden aktardığı habere göre Morales’in Arjantin öncesi Küba’ya gitmek istediğini açıklamıştı. Gazete, Morales'in Bolivya’ya daha yakın olduğu için Meksika yerine Arjantin'i tercih edeceğini, böylece ülkesindeki destekçileriyle daha kolay iletişim kurabileceğini de belirtti.
Bolivya ekonomisini büyümeye doğru götüren Arce, sosyal medyada yayınlanan bir açıklamasında “Meksika hükümetine bu kardeş ülkede bana siyasi sığınma hakkı verdiği için teşekkür ediyorum” dedi.
Arce, 2006’dan beri yürüttüğü görevinde, ülkedeki yoksulluk oranının düşmesini ve ekonomik büyümenin hızlanmasını sağlamıştı. Böylece Bolivya, son yıllarda Latin Amerika'nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline gelmişti.
Arce, periyodik muayenelerine devam etmek için Meksika’dan sonra Brezilya'ya geçmeyi planladığını da açıkladı. Eski bakan, sağlık nedenlerinden dolayı 2017'de geçici olarak istifaya zorlanmıştı. Arce, şiddetli protestolardan önce 2019’da Bolivya’da yüzde 4,5 oranında büyüme gerçekleşmesini bekliyordu.
Morales, 13 yıl süren başkanlık görevinden Kasım ayında ayrılmış, onunla beraber birçok önemli siyasetçinin istifa etmesi, Bolivya devletini arafta bırakmıştı. Yerli halkın protestoları ise ülkedeki işleri yoluna sokmaya çalışan yeni hükümeti endişelendirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta hükümet, Morales’in destekçileriyle güvenlik güçleri arasındaki çatışmaları sakinleştirmek için protesto liderleriyle anlaşmaya vardı. Söz konusu çatışmalar, yaklaşık 30 kişinin ölümüne sebep olmuştu.
Yeni Bolivya Hükümeti İsrail’den yardım istedi
Bolivya İçişleri Bakanı Arturo Morillo, Reuters’a yaptığı açıklamada, geçici hükümetin ülkedeki “terörizmle” mücadelede İsrail’den yardım talep ettiğini belirtti. Aynı zamanda “İsraillileri bize yardım etmeye çağırdık. Çünkü onlar teröristlerle uğraşmaya alışıklar; onlarla nasıl başa çıkılması gerektiğini biliyorlar. İstediğimiz tek şey barış” ifadelerini kullandı.
Morillo, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ve diğer solcuları bölgedeki hükümetleri istikrarsızlaştırma planı yapmakla suçladı. Aynı zamanda Bolivya polisinin Maduro ve uyuşturucu çeteleriyle irtibatta olduğundan şüphelenilen solcuları soruşturduğunu açıkladı. Bakan, bilgi alışverişinde bulunmak üzere ABD’ye gitmeyi planladığını da söyledi.
Bolivya’da ne olmuştu?
1982'den bu yana sivillerin yönetimindeki Bolivya, 2005'teki seçimleri kazanan sosyalist Devlet Başkanı Evo Morales tarafından yönetildi.
 
Morales, 2005'teki seçimleri yüzde 54, sonraki dönemde aday olabilmek için 2008'de gittiği referandumu ise yüzde 67 ile kazandı. 2009'daki seçimlerde yüzde 64'lük zafer elde eden Morales, sunduğu yeni anayasayı ise yüzde 60'la onaylatmayı başardı. 2014'te yüzde 60'la 3'üncü kez seçilen Morales, 4'üncü kez seçilebilmek için 2016'da gittiği referandumda ise yüzde 51'lik "hayır" cevabı ile karşılaştı.
Morales, referandumdaki "hayır" sonucuna rağmen Anayasa Mahkemesinin geçen yıl, "yeniden seçilmenin bir insan hakkı" olduğuna hükmetmesi sayesinde ülkeyi karıştıran son seçimde 4'üncü kez aday oldu.
Bolivya'da 20 Ekim 2019'da düzenlenen başkanlık seçimlerinin ardından muhalefet seçimlerde "hile" yapıldığını iddia etti ve taraflar karşılıklı olarak destekçilerini sokak gösterilerine çağırdı.
Tartışmalı seçim sonuçlarının ardından günlerdir seçimlerin iptal edilmesini ve tekrar seçime gidilmesini isteyen muhalifler, tekrar seçim duyurusunun ardından Morales'in katılmadığı seçimler düzenlenene kadar protestoların devam edeceğini açıkladı.
Morales, Bolivya Genelkurmay Başkanı Williams Kaliman'ın, canlı yayında okuduğu bildiriyle istifasını talep etmesi üzerine görevi bıraktı.
İstifasının ardından Morales hakkında yakalama kararı çıkarıldı.



Witkoff, Tahran'la görüşmeler öncesinde: Uranyum zenginleştirme Washington için kırmızı çizgidir

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
TT

Witkoff, Tahran'la görüşmeler öncesinde: Uranyum zenginleştirme Washington için kırmızı çizgidir

ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)
ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff (EPA)

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, pazar günü Tahran'ın nükleer programı hakkında İran ile yapılacak yeni tur görüşmeler öncesinde, uranyum zenginleştirmenin ABD için "kırmızı çizgi" olduğunu vurguladı.

Taraflar, ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında İran'ın nükleer faaliyetleri konusunda anlaşmaya varmayı amaçlayan dördüncü tur görüşmelerini pazar günü Umman'da gerçekleştirecek.

Önceki turlarda olduğu gibi Witkoff ve İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin liderliğinde gerçekleşmesi beklenen tur, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerin başarısız olması halinde ülkeyi bombalayacağı uyarısında bulunduğu Ortadoğu ziyaretinin öncesinde gerçekleşecek.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Witkoff daha önce ABD'nin, İran'ın uranyumu yalnızca barışçıl sivil amaçlar için kullanılacak seviyelere kadar zenginleştirmeye devam etmesi konusunda esneklik gösterebileceğini ima etmişti.

Ancak Witkoff, dün Amerikan haber sitesi Breitbart'a verdiği röportajda sert bir tavır takınarak, "İran'da bir daha asla zenginleştirme programı olamaz" ifadesini kullandı.

"Bu bizim kırmızı çizgimizdir" diyen Witkoff, "Zenginleştirme yok" dedi ve "bu da sökmek anlamına geliyor, silahlandırmamak anlamına geliyor ve bu da (İran'daki) üç zenginleştirme tesisi olan Natanz, Fordow ve Isfahan'ın sökülmesi gerektiği anlamına geliyor" şeklinde konuştu.

ABD de dahil olmak üzere Batılı ülkeler uzun zamandır İran'ı nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. Tahran ise bu iddiayı reddederek, nükleer teknolojiye sahip olma hakkını savunuyor ve programının tamamen barışçıl amaçlı olduğunu belirtiyor.

1980'den bu yana diplomatik ilişkilerini kesen İran ile ABD, Umman'ın arabuluculuğunda 12 Nisan'da nükleer program konusunda görüşmelere başladı.

Üç tur görüşme düzenlendi; bunlardan ikisi Maskat'ta, biri de Roma'daki Umman diplomatik misyonunun merkezinde gerçekleştirildi. Amman'a göre dördüncüsü 3 Mayıs'ta İtalya'nın başkentinde yapılması planlanıyordu, ancak "lojistik nedenlerle" ertelendi.

Trump, çarşamba günü İran'ın barışçıl amaçlarla uranyum zenginleştirme yeteneğini sürdürüp sürdürmeyeceği sorulduğunda, konunun hala açık olduğunu söyledi.

Buna karşın, onun yönetimindeki yetkililer bu konuda farklı tutumlar benimsediler.

Başkan Yardımcısı J.D. Vance çarşamba günü, "İnsanların nükleer enerji isteyip istememesi umurumuzda değil" dedi. Bizim bununla bir sorunumuz yok ama nükleer silah elde etmenize olanak sağlayacak bir uranyum zenginleştirme programınız olamaz, "Çizgimizi burada çekiyoruz."

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın sivil amaçlı bile olsa tüm zenginleştirme faaliyetlerinden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.

İran'ın nükleer programı konusunda yaşanan gerginlik, Trump'ın ABD'yi 2015'te Tahran'ın büyük güçlerle imzaladığı anlaşmadan çekmesi ve yaptırımları yeniden uygulamaya koymasıyla arttı.

Anlaşmada, yaptırımların kaldırılması karşılığında Tahran'ın nükleer faaliyetlerinin kısıtlanması öngörülüyor. ABD'nin çekilmesinden sonra İran bir yıl boyunca anlaşmaya bağlı kaldı, daha sonra yavaş yavaş geri çekildi.

Anlaşma, uranyum zenginleştirme için tavanı yüzde 3,67 olarak belirlemişti, ancak İran şu anda askeri kullanım için gereken yüzde 90'ın çok da uzağında olmayan yüzde 60 oranında zenginleştirme yapıyor.