​2600 yıl boyunca bozulmayan insan beyni

2600 yıldan bu yana gizemi çözülemeyen kafatasının içinde korunmuş halde bulunan beyin (CNN)
2600 yıldan bu yana gizemi çözülemeyen kafatasının içinde korunmuş halde bulunan beyin (CNN)
TT

​2600 yıl boyunca bozulmayan insan beyni

2600 yıldan bu yana gizemi çözülemeyen kafatasının içinde korunmuş halde bulunan beyin (CNN)
2600 yıldan bu yana gizemi çözülemeyen kafatasının içinde korunmuş halde bulunan beyin (CNN)

İngiliz araştırmacılar 2008 yılında yaptıkları bir keşifle 2600 yıl önceden kalan ve bedenden kesilerek ayrıldığı düşünülen bir insan kafatası bulunduğunu duyurdu. Kafatasını İngiltere’nin York şehrinde çamurla dolu bir çukurda gömülü olarak bulan araştırmacılar çamurun temizlenmesinin ardından kafatasının içindeki beynin tüm ayrıntıları ile halen bozulmamış olması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler. Beyin üzerinde yapılan incelemeler sonucu M.Ö. 482 - 673 yılları arasındaki döneme ait olduğu doğrulandı.
Beyin de tıpkı deri ve saç gibi ölümden hemen sonra otoliz nedeniyle ayrışmaya başlar. Yüzde 80’i sudan oluştuğu için bu ayrışma süreci nispeten daha hızlı our. Araştırmacılar incelemenin ardından yaptıkları açıklamada şunları söyledi:
“İnsan beynindeki proteinlerin oda sıcaklığında binlerce yıl korunması normal koşullarda mümkün değildir. Ancak bu olayda durum daha farklıydı.”
Londra Üniversitesi Queen Square Nöroloji Enstitüsü'ne mensup araştırmacılar bu kadar iyi halde nasıl günümüze ulaştığını bulmak için beyin üzerinde bir takım incelemelerde bulundu. Araştırmanın sonucunu Royal Society Interface adlı bilim dergisinde salı günü yayımlandı.
Araştırmacılar, beyni korumaktan sorumlu olan 'sinir lifleri' ve 'fibriler asidik' proteinlerin beyinde halen mevcut olduğunu aktardı.
Yapılan açıklamalar söz konusu proteinlerin en fazla beynin içindeki 'beyaz madde' olarak bilinen toplulukta bulunduğu ancak burada durumun tam tersi olduğu yönünde. Bulunan beyinde bu proteinlerin büyük bir kısmı 'boz madde' denilen dış bölgelerde yoğunlaşmış halde.
Araştırmada edinilen bilgiler, beyin hücrelerinin otolize uğramasına karşılık bu proteinlerin bir kalkan görevi üstlendiğini ve süreci tamamen durdurduğunu gösteriyor.
Söz konusu proteinlerin beynin dış bölgesinde toplanmasının sebebi ise halen bilinmiyr. Ancak adamın öldürülme şekli veya kil toprağa gömülme koşullarının buna sebep olabileceği düşünülüyor.
Araştırmacılar ulaştıkları sonuçların protein biyobelirteçlerinin incelenmesine yardımcı olduğunu belirtiyor.



Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
TT

Nadir balina dişi fosili, İberlerin sırlarını açığa çıkarıyor

Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)
Bakır Çağı İberyası'nda bulunan ispermeçet balinası dişi, türünün ilk örneği (PLOS One)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

İspanya'da Bakır Çağı'na ait bir "mega köy"de ortaya çıkarılan nadir bir balina dişi, 4 bin yıl önce Akdeniz bölgesinde yaşayan İber halkının sanatsal yeteneklerine ışık tuttu.

2018'de İspanya'nın güneybatısındaki Valencina arkeolojik kazı alanında bulunan diş, kendi türü içinde geçmişi o döneme dayanıp İberya'da rastlanan ilk fosil oldu.

PLOS One'da yayımlanan araştırmaya göre diş muhtemelen antik bir kıyı şeridinden toplanarak Bakır Çağı zanaatkarları tarafından özenle işlendi.

4 bin 150 ila 5 bin 300 yıl önce bir sahil köyünde yaşayan zanaatkarlar, dişi muhtemelen kişisel süs eşyaları veya sembolik anlam taşıyan eserler yaparken kullanmıştı.

Çalışmanın belirttiğine göre fosil işlendikten sonra, üzerindeki aşınma ve yıpranma izleri ve yüzeyini kaplayan sert kabuktan anlaşıldığı üzere kasten gömüldü.

Bulgular, yaklaşık 40 bin yıl önce başlayan Eski Taş Çağı'ndan beri fildişinin süs eşyaları, müzik aletleri ve heykellerin yapımında kullanımı hakkındaki anlayışımızı derinleştiriyor.

Fildişi çarpıcı görünümü, dayanıklılığı ve sağlamlığıyla antik toplumların ticaret ve sosyokültürel faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmişti.

Ancak tarih öncesi çağlarda fildişinin kullanımı hakkında bildiklerimizin çoğu, fil, suaygırı, geyik ve ayılar gibi kara hayvanlarından elde edilen fildişinin incelenmesiyle elde edildi.

Daha önceki araştırmalar, İspanya'nın güneyindeki Eski Taş Çağı ve Bakır Çağı toplumlarında fillerden gelen fildişinin kullanıldığını vurgulasa da deniz memelilerinden elde edilen bu malzemenin önemi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Valencina'da bulunan 17 santimetre uzunluğuna, 7 santimetre genişliğine ve 0,5 kilogram ağırlığa sahip balina dişi, geçmişe eşsiz bir bakış sunuyor.

Fosilin analizi, yetişkin bir ispermeçet balinasından geldiğini ortaya çıkarırken, solucanlar ve sülükayaklılardan kaynaklanan aşınma belirtilerinin yanı sıra köpekbalığı ısırığı şüphesi doğuran izler bulundu. Bu izler, fosilin deniz tabanında bir süre kaldığını gösteriyor.

Araştırmacılar ayrıca dişte doğal yollarla oluşamayacak delikler ve belirgin kesik izleri gibi insan faaliyetine dair belirtiler tespit etti.

Araştırmacılar bu gözlemlere dayanarak balinanın muhtemelen doğal nedenlerle öldüğü, ardından cesedinin deniz tabanına battığı ve dişlerinden birinin kıyıya vurmasıyla antik İberler tarafından bulunup kullanıldığı sonucuna vardı.

Makalede şu ifadelere yer veriliyor:

Henüz bir ispermeçet balinası dişinden geldiği tespit edilen fildişi eser bulunmamasına rağmen son zamanlarda Avrupa'daki arkeolojik bağlamlarda deniz kaynaklı fildişi bulgularının ortaya çıkması, tarih öncesi toplumların deniz kaynaklarını kullanımına yönelik araştırmalara yeni bir odak noktası kazandırıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/news