Dünyada yolcu uçaklarına düzenlenen saldırılar

İran'da düşen uçağın enkazı (AP)
İran'da düşen uçağın enkazı (AP)
TT

Dünyada yolcu uçaklarına düzenlenen saldırılar

İran'da düşen uçağın enkazı (AP)
İran'da düşen uçağın enkazı (AP)

Dünya sivil havacılık tarihinde yolcu uçaklarını düşürme hamlesini Japonlar başlattı. Sovyetler Birliği bu alanda ustalaştı ve ardından da bu eğilim tüm dünyaya yayıldı. İşte 1938'den bu yana sivil uçakların hedef alındığı 'kara kutunun' geçmişi... 
Geçen çarşamba günü Ukrayna'nın başkenti Kiev'e gitmek üzere Tahran İmam Humeyni Havalimanı'ndan ayrılan Boeing 737 tipi yolcu uçağı kalkış yaptıktan kısa bir süre sonra düşmüş, uçakta bulunan 176 kişi ölmüştü.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Ukrayna uçağının İran'a ait füze ile kazara vurulduğuna dair kanıtlar olduğunu açıklamıştı.
ABD Başkanı Donald Trump da kısa süre önce yaptığı açıklamada, Ukrayna uçağının İran tarafından "yanlışlıkla" düşürülmüş olabileceğini belirtti:
"Şüphelerim var. Çok zor bir bölgede uçuyordu, orada birileri hata yapmış olabilir. Bazı kişiler uçağın mekanik nedenle düştüğünü söylüyor; bence bu bir soru işareti. Sanırım orada çok kötü bir şey oldu."
İran Genelkurmay Başkanlığı, Ukrayna Havayolları'a ait yolcu uçağının bir füzenin kazara isabet etmesi sonucu vurulduğunu kabul etti.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“ABD üslerine yapılan füze saldırısı sonrasında ABD’ye ait savaş uçaklarının ülke etrafındaki uçuşları arttı. Ülkenin stratejik yerlerine yönelik bir saldırı yapılacağı bilgisi ulaştı. Bunun üzerine birçok hedef radarda görünmeye başladı. Ülkenin hava savunma sistemi de bu nedenle hassas bir duruma geldi."
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de uçağın 'yanlışlıkla' düşürüldüğünü belirttiği açıklamasında özür diledi.
Ancak bu, yolcu uçaklarının ilk saldırıya uğrayışı değil. Geçen 80 yıl boyunca çok sayıda sivil yolcu uçağı kasıtlı olarak ya da yanlışlıkla hedef alındı ve binlerce sivil hayatını kaybetti. 
Düşürülen ilk sivil uçak: Kweilin
İkinci Çin-Japon Savaşı'nın ortalarında, 24 Ağustos 1938'de Japon savaş uçakları Kweilin adlı DC-2 model bir yolcu uçağını Hong Kong'un kuzeyindeki Çin topraklarına inmeye zorladı. Kaptanı bir nehrin kıyısına acil iniş yaptıktan sonra Japonlar, Kweilin'i bombaladı. Saldırıda 18 yolcu ve uçağın altı mürettebatı öldü. Ölüler arasında üç üst düzey Çinli bankacı da vardı. Daha sonra anlaşılacağı üzere Japonlar saldırıyı, Çin Cumhurbaşkanı Sun Yat-sen'in tek oğlunun uçakta olduğunu düşündükleri gerçekleştirmişti. Söz konusu uçak tamir edilerek adı Chungking olarak değiştirildi. Ancak talihsizlikler peşini bırakmadı. Çin'in Yunnan'daki bir havaalanında uçuşa hazırlanırken 29 Ekim 1940’ta ikinci kez hedef alınan uçak tamamen yanarak tahrip oldu ve uçaktaki dokuz yolcu öldü.
Fin şirketi Aero tarafından işletilen Kaleva, bir sivil nakliye uçağıydı. Uçak, Fin-Sovyet ateşkesi döneminde 14 Haziran 1940'ta, Estonya'daki Tallinn'den Finlandiya'daki Helsinki'ye giderken iki Sovyet bombardıman uçağı tarafından vuruldu. Tallin’den havalanan Kaleva, İlyushin tipi uçaklardan açılan ağır makineli tüfek ateşi sonucu Finlandiya Körfezi'ne düştü. Uçaktaki yedi yolcu ve mürettebatın tamamı öldü. Uçağın denize düştüğü alanda bulunan balıkçılar, Sovyet denizaltı gemilerinin enkaza yanaşarak diplomatik postayı aldıklarını aktardı.
3 Mart 1942'de Hollanda KNILM uçaklarından Pelikaan, Endonezya'nın Bandung şehrinden Avustralya'nın Broome kasabasına uçarken üç Japon Mitsubishi savaş uçağı tarafından saldırıya uğradı. Motoru isabet alan Pelikaan sahile acil iniş yaptı ancak tekrar bombalandı. Olayda dört yolcu öldü. Uçakta o dönemde 250 bin Avustralya poundu (bugün yaklaşık 15 milyon pound) değerinde elmas vardı. Elmaslar kazadan sonra ortada kayboldu.
Almanların Churchill’e suikast girişimi
1 Haziran 1943'te, bir British Airways DC-3 tipi yolcu uçağı Portekiz başkenti Lizbon'dan İngiltere’nin  Bristol kentine 777 sayılı uçuşunu gerçekleştiriyordu. O zamanlar Alman işgali altında olan Fransa hava sahasına girdikten sonra, Junckers Ju 88 tipi 8 savaş uçağının saldırısına uğradı ve havada infilak etti. Alman istihbaratı İngiliz Başbakanı Winston Churchill'in uçakta olduğunu düşünüyordu. Rüzgar Gibi Geçti filminin baş rol oyuncusu ünlü İngiliz aktör Leslie Howard dâhil olmak üzere uçaktaki herkes öldü.
22 Ekim 1943'te, Aberdeen'den Stockholm'e tarifeli uçuş gerçekleştiren DC-3 modeli yolcu uçağı, İsveç’in Hönö Adası üzerinde, Junckers Ju 88 tipi savaş uçakları tarafından vuruldu. Pilot saldırıdan kaçınmak için alçak uçmayı denese de başarısız oldu ve 2’si mürettebat olmak üzere 17 kişi öldü.
23 Temmuz 1954'te Çin Halk Kurtuluş Ordusu'na ait Lavochkin tipi savaş uçakları, Cathay Pacific Havayollarına ait olan DC-4 yolcu uçağına, Hainan Adası üstünde saldırdı, uçaktaki 10 yolcu yaşamını yitirdi.
27 Temmuz 1955'te, Avusturya Viyana'dan Tel Aviv'e uçan, İsrail Havayolları’na bağlı EL-149 yolcu uçağı, Bulgaristan hava sahasına girdikten sonra, inmesi için uyarıldı. Pilot uyarıları dikkate almayınca Bulgar Hava Kuvvetlerine bağlı MiG-15 avcı uçakları tarafından vuruldu. Uçaktaki 58 kişi hayatını kaybetti.
Sovyet hataları
30 Haziran 1962'de Habarovsk ve Moskova şehirleri arasında iç hatlar uçuşu yapan, Sovyet Aeroflot şirketine ait Tu-104 model yolcu uçağı yanlışlıkla vurularak düşürüldü. Uçak enkazında yapılan incelemede, kanatlarda uçaksavar mermisi izleri bulundu. Daha sonra yapılan gayrı resmi açıklamada; uçağın, bölgede gerçekleştirilen hava savunma tatbikatı sırasında bir uçaksavar füzesiyle yanlışlıkla vurulduğu söylendi. Kaza sonucu uçaktaki 84 kişi öldü.
21 Şubat 1973'te Trablus-Kahire seferini yapan Libya Arap Havayolları’na ait Boeing 727 tipi yolcu uçağı, Mısır hava sahasına girdikten sonra kum fırtınasına yakalandı. Pilotlar zorunlu olarak uçağı otomatik pilota bağladılar. Uçak, o sırada İsrail işgali altında bulunan Sina Yarımadası’na saptı ve İsrail’e ait iki F-4 uçağı tarafından vurularak düşürüldü. Mısırlı ünlü televizyon sunucusu Selva Hicazi (Salwa Hegazy) dâhil olmak üzere 108 kişi hayatını kaybetti. Yardımcı pilotun da arasında olduğu 5 kişi ise saldırıdan sağ olarak kurtuldu.
20 Nisan 1978'de, Sovyet Sukhoi Su-15 savaş uçakları, Murmansk yakınlarında Sovyet hava sahasını ihlal eden ve çağrılara yanıt vermeyen, Korean Airlines'a ait Boeing 707 tipi sivil uçağına ateş açtı. Saldırıda kurşun isabet eden iki kişi ölürken donmuş bir göle zorunlu iniş yapan uçaktaki 107 yolcu ise mucizevi bir şekilde kurtuldu.
Kara Kıta Afrika
3 Eylül 1978'de Zimbabwe Devrimci Halk Ordusu, Air Rhodesia'ya ait bir Vikers Viscont sivil yolcu uçağını, omuzdan ateşlenen Rus yapımı Strela-2 güdümlü silahıyla hedef aldı. Uçaktaki 56 yolcudan 18’i sağ kurtulmasına rağmen enkazı yağmalayan isyancılar tarafından10 kişi kaza yerinde öldürüldü.
12 Şubat 1979'da, Zimbabweli isyancılar yine Air Rhodesia havayoluna ait bir Vikers Viscont sivil yolcu uçağını, omuzdan ateşlenen Rus yapımı Strela-2 güdümlü silahıyla hedef aldı. Ancak bu sefer uçaktaki 59 yolcu ve mürettebatın hiçbirisi kurtulamadı.
27 Haziran 1980'de, bir DC-9 yolcu uçağı, Bologna ile Palermo şehirleri arasında seyrederken, İtalyan Ustica Adası yakınlarında havada infilak ederek denize çakıldı. Uçaktaki 81 kişi hayatını kaybetti. Kaza soruşturması neredeyse çeyrek yüzyıl sürdü. 23 Ocak 2013'te İtalya'daki en yüksek ceza mahkemesi, uçağın Nato ve Libya arasında gerçekleştirilen askeri tatbikat esnasında füzeyle vurulduğu yönünde kanıtların olduğunu açıkladı.
8 Şubat 1980'de Angola havayolları Linhas şirketine ait olan Yakolev tipi yolcu uçağı, Matala yakınlarında vuruldu. Uluslararası Havacılık Örgütü'nün raporunda, olayın sorumlusunun, bölgede savaş manevrası yapan Zambiya’ya ait MiG-19 tipi savaş uçağı olduğu belirtildi.
Kore trajedisi 
1 Eylül 1983 tarihinde, New York'tan Seul'a uçmakta olan Kore Hava Yollarına ait 007 sefer sayılı Boeing-747 model uçağa,  Sahalin Adası'nın batısındaki Moneron Adası yakınlarında, Sukhoi Su-15 tipi Sovyet savaş uçakları tarafından ölümcül bir füze saldırısı düzenlendi. Havada infilak eden uçakta, arasında ABD Kongresi üyesi Larry MacDonald’da olmak üzere 269 kişi hayatını kaybetti. Sovyetler Birliği ilk başlarda olay hakkındaki bilgi ve sorumluluğunu reddetti. Ancak daha sonra, casusluk yaptığını iddia ettikleri uçağı hedef aldıklarını itiraf etti ve olayın sorumluluğunun, Sovyet ordusunun savaş kabiliyetini test etmekle suçladıkları ABD’ye ait olduğunu ileri sürdü. Güney Kore ve ABD'deki yetkililer ise uçağın Sovyet hava sahasını ihlal etme nedeninin, hava navigasyon sistemi verilerini analiz etmekte başarısız olan pilotun hatasından kaynaklandığını iddia etti.
 24 Şubat 1985'te, Batı Almanya'daki Alfred Wegener Enstitüsü'nün bilimsel araştırmalarda kullandığı bir Dornet uçağı olan Polar-3, Antarktika'dan Kanarya Adaları'na dönerken, Batı Sahra üzerinde Polisario savaşçıları tarafından vuruldu. Uçakta bulunan üç mürettebat hayatını kaybetti.
4 Eylül 1985'te Sovyet Birliği'nin Afganistan'ı işgali sürecinde, Kandahar Havaalanı’ndan kalkan Antonov-26 tipi yolcu uçağı, omuzdan karadan havaya ateşlenen bir füze tarafından isabet alarak düştü. Uçakta bulunan 52 kişi öldü.
11 Haziran 1987'de Afgan Hava Yolları’na ait  "Antonov-26" tipi bir uçak Host kenti yakınlarında ateşlenen bir füze tarafından isabet alarak düştü. Uçakta bulunan 55 yolcudan 53’ü öldü.
14 Ekim 1987'de, İsviçreli bir özel şirkete ait olan bir Lockheed Martin model yolcu uçağı, iç savaşın yaşandığı Angola'da Kuito Havalimanı'ndan ayrıldıktan yaklaşık dört dakika sonra kimliği belirlenemeyen kişiler tarafından ateşlenen bir füzeyle vuruldu, uçaktaki sekiz kişi hayatını kaybetti.
6 Kasım 1987'de, Malawi Havayollarına ait bir yolcu uçağı, yerel bir uçuş gerçekleştirdiği sırada, iç savaş yaşanan Mozambik hava sahasına yanlışlıkla girince hedef alındı, saldırıda uçakta bulunan 10 kişi öldü.
Bir kez daha İran3 Temmuz 1988’de, İran'ın Bandar Abbas Havalimanı’ndan Dubai'ye uçmakta olan İran Havayollarına ait 655 uçuş numaralı Airbus A300B2 tipi bir yolcu uçağı, 274 yolcusu ve 16 mürettebatıyla birlikte, ABD Donanmasına ait USS Vincennes (CG) Krovazörü’nden ateşlenen 2 adet SM-2 füzesi ile vuruldu. Basra Körfezi’ne çakılan uçaktaki 290 yolcu hayatını kaybetti. ABD yönetimi, uçağın İran Hava Kuvvetlerine ait F14 savaş uçağı sanıldığını ve yanlışlıkla vurulduğunu açıkladı. 
8 Aralık 1988 tarihinde Polisario Cephesi, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı tarafından kiralanan DC-7 model uçağı hedef aldı, saldırıda 5 kişi öldü. Söz konusu uçak, Batı Sahra'da çekirgelerle mücadele görevi yürütmekteydi.
22 Eylül 1993'te Gürcistan Havayolları tarafından işletilen Tupolev-154 uçağı, Gürcistan'ın Abhazya bölgesinde tartışmalı bölge içinde Suhumi Havaalanı’nda piste yaklaşırken, omuzdan ateşlenen bir füzeyle vuruldu. Uçaktaki 132 kişiden 108’i yaşamını yitirdi.  Olayın sorumluluğunu Abhaz ayrılıkçılar üstlendi.
Yarım milyon ölü
6 Nisan 1994'te; Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana ile Burundi Devlet Başkanı Cyprien Ntaryamira’yı taşıyan Falcon-50 model uçak, Ruanda'nın başkenti Kigali'ye inişe hazırlanırken açılan ateşe hedef olarak düşürüldü. Bu saldırının ardından ertesi gün Ruanda'da amansız bir soykırım başladı. Uzmanlar söz konusu çifte suikastın, Ruanda iç savaşı ile Birinci Kongo Savaşı’na neden olduğunu söylüyor. Yarım milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olan iç savaşı başlatan bu saldırıyı kimin gerçekleştirdiği ise bilinmiyor. 29 Eylül 1998'de, Lion Air’e ait, Antonov-24 tipi yolcu uçağı Colombo'ya uçarken, Sri Lanka'nın kuzeybatı kıyılarında denize düştü. Pilotun bir basınç düşüşü bildirmesinden sonra 55 yolcu taşıyan uçak radarlardan kayboldu. Daha sonra uçağın ayrılıkçı Tamil Kaplanları gerillalarının saldırısı sonucu düştüğü ortaya çıktı.
4 Ekim 2001'de, Tel Aviv Novosibirsk seferini yapan Tupolev-154 tipi yolcu uçağı, Karadeniz’e çakıldı. ABD raporları; uçağın Kırım Yarımadası’ndan karadan-havaya ateşlenen S-200 füzesiyle vurulduğunu açıkladı.  Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuchma 78 kurbanın yakınlarına başsağlığı diledi.
17 Temmuz 2014'te Malezya Hava Yolları’na ait Amsterdam- Kuala Lumpur seferini gerçekleştiren Boeing -777 tipi uçak, karadan havaya ateşlenen bir füze ile düşürüldü. Saldırıda uçaktaki 289 kişinin tamamı hayatını kaybetti. Rusya ve Ukrayna makamları, saldırıyla ilgili karşılıklı suçlamalarda bulundular.



İsrail, Lübnan'ın diplomatik girişimlerine hava saldırılarıyla karşılık verdi

Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)
Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)
TT

İsrail, Lübnan'ın diplomatik girişimlerine hava saldırılarıyla karşılık verdi

Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)
Lübnanlılar, dün Güney Lübnan'daki Cba köyünü hedef alan İsrail hava saldırısının ardından hayatta kalanları arama çalışmalarını izliyor (AFP)

İsrail dün, Lübnan ile sivil müzakerelerin sonucunda oluşan "olumlu atmosfer" hakkındaki yetkililerinin çelişkili pozisyonlarını çözüme kavuşturdu ve bunlarla askeri yoldan ayrı olarak ilgileneceğinin açık bir işaretini verdi. Ateşkes izleme komitesi toplantısından 24 saatten kısa bir süre sonra, Güney Lübnan'da dört evi hedef alan, bunlardan birinde Litani Nehri'nin kuzeyindeki bir eve yönelik saldırılar düzenledi.

İsrail'in bu gerilimi artırışı, Lübnan medyasının sızdırdığı bilgilere bir yanıt gibi görünüyor. Buna göre, İsrail ile müzakere heyetinin başkanı olan Büyükelçi Simon Karam'ın görevi, düşmanlıkların sona erdirilmesi, esirlerin iadesi, işgal altındaki topraklardan çekilme ve sadece Mavi Hat üzerindeki noktaların düzeltilmesi konularını görüşmekti. Yerel el Cedid kanalı ise Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın "Lübnan'ın normalleşmeye girmediğini ve bir barış anlaşması imzalamadığını vurguladığını" bildirdi.

Cumhurbaşkanı Avn, dün geceki hükümet toplantısında yaptığı konuşmada, "İlk oturumun çok verimli olmayacağı açık, ancak bu ayın 19'unda başlayacak olan sonraki oturumların önünü açtı" dedi ve "savaş dili yerine müzakere dilinin hakim olması gerektiğini" vurguladı.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


El Kaide Batı Afrika'daki nüfuzunu nasıl genişletti?

Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
TT

El Kaide Batı Afrika'daki nüfuzunu nasıl genişletti?

Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)
Nijer'de El Kaide ile bağlantılı silahlı bir grubun üyeleri (Arşiv – Şarku’l Avsat)

El Kaide, geçen ay Sahel ve Batı Afrika ülkelerinde 70’i aşkın saldırı gerçekleştirdiğini ve bu saldırılarda 139’dan fazla kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bölge, son yirmi yılın en kötü güvenlik tablosuyla karşı karşıya bulunuyor.

Örgüte bağlı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (CNIM), Mali, Nijer, Burkina Faso ve Benin’in yanı sıra, kasım ayında ilk kez saldırı düzenlediğini öne sürdüğü Nijerya’daki eylemlere ilişkin bir rapor yayımladı.

Grup, operasyonları sonucunda yaklaşık 40 askerî aracın ve 100’den fazla motosikletin imha edildiğini iddia etti.

dfrgt
El Kaide'nin Gao kenti yakınlarında imha ettiğini iddia ettiği Mali ordusuna ait bir araç (Sosyal medya)

Operasyonların niteliğine ilişkin açıklamada, örgüt 62’den fazla baskın, 27 el yapımı patlayıcı (EYP) saldırısı gerçekleştirdiğini, altıdan fazla pusu kurduğunu, iki topçu bombardımanı düzenlediğini ve 180’den fazla orta sınıf silah ele geçirdiğini iddia etti. Ayrıca yedi askeri esir aldığını öne sürdü, ancak bu askerlerin hangi ülkelere mensup olduğunu belirtmedi.

Bu rakamları bağımsız kaynaklardan doğrulamak mümkün değil; bölgede bağımsız teyit mekanizmaları bulunmuyor.

Nüfuz alanı genişliyor

Söz konusu bilanço hakkında değerlendirmede bulunan Sahel-Sahra bölgesi ve silahlı örgütler üzerine araştırmalar yapan uzman Muhammed Eyyub, saldırıların çoğunun Masina Kurtuluş Cephesi tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Eyyub, 2015’te Amadou Koufa tarafından kurulan bu cephenin, CNIM çatısındaki ‘en etkili güç’ olduğunu, bölgedeki örgüt militanlarının büyük bölümünün de bu cepheden geldiğini söyledi.

sfrgt
Güvenlik güçleri, El Kaide tarafından uygulanan boğucu kuşatma sırasında Mali'nin başkenti Bamako'daki varlığını güçlendiriyor. (AFP)

Eyyub, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Sahel ve Batı Afrika’da faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı unsurların sayısının 18 bini aştığını söyledi. Araştırmacı, bu bilgiyi CNIM içinde yer aldığını belirttiği ‘güvenilir bir kaynağın’ verilerine dayandırdı. Eyyub, bu artışın örgütün bölgedeki operasyonlarını son aylara kıyasla yüzde 21 oranında yükselttiğini ifade etti.

Uzman, saldırıların artmasının nedenleri arasında Mali’nin başkenti Bamako’nun kuşatma altında olmasını ve burada yakıt tanklarını hedef alan saldırıları gösterdi. Ayrıca ilk kez saldırı düzenlenen Kuzey Nijerya gibi yeni bölgelerin de çatışma alanına dahil olmasının etkili olduğunu belirtti. Buna rağmen Eyyub, operasyonların sayısının yüksek olmasına karşın toplam etkinin ‘önceki aylara göre oldukça zayıf’ kaldığını vurguladı.

frgt
El Kaide militanları Mali ile Senegal'i birbirine bağlayan bir yolda yakıt tanklarını ateşe verdi. (Yerel medya)

Araştırmacı Eyyub, El Kaide’nin bölgedeki yayılmasının temel nedeninin Masina Kurtuluş Cephesi ve ona bağlı taburların artan nüfuzu olduğunu söyledi. Bu duruma örnek olarak, Nijer’de faaliyet gösteren Hanife Taburu’nu gösterdi. Eyyub, söz konusu birimin geçmişte küçük ve sıradan bir tabur olduğunu, ancak bugün ‘Nijer-Burkina Faso sınırına hâkim olan güçlü bir yapı’ haline geldiğini belirtti. Araştırmacıya göre bu tabura bağlı Müslim Taburu ise Burkina Faso’nun doğusunda faaliyet yürütüyor ve Benin’in kuzeyinde saldırılar düzenliyor.

Eyyub, Masina Kurtuluş Cephesi’ne bağlı taburların etkisinin Burkina Faso’da genişleyerek Fildişi Sahili sınırına, Mali’de ise Moritanya ve Senegal sınırlarına kadar ulaştığını ifade etti.

dfrgt
Mali ordusuna bağlı askerler, bir ormanda El Kaide militanlarını yakalamak için düzenlenen operasyon sırasında (Yerel medya)

Eyyub, tüm bu genişlemeye rağmen örgütün duyurduğu bilançonun ‘son derece sıradan’ olduğunu söyledi. Uzman, bunun hem operasyonların toplam etkisi hem de Nijer, Mali ve Burkina Faso ordularının karargâhlarından ele geçirilen silah ve teçhizat miktarı açısından geçerli olduğunu belirtti.

Sızma operasyonları

Eyyub’a göre örgütün raporunda dikkat çeken bir diğer nokta ise ‘sızma’ olarak adlandırılan operasyonların bulunmaması. Uzman, örgütün bu tür operasyonları, bir komando timinin çıkış planı olmaksızın kritik bir noktaya saldırması şeklinde tanımladığını belirtti. Eyyub, örnek olarak Eylül 2024’te Bamako Havalimanı’nı hedef alan saldırıyı hatırlattı ve bunun raporda yer almamasının ‘dikkat çekici bir eksiklik’ olduğunu ifade etti.

sdfr
El Kaide'nin 2025 yılının Ekim ayında Mali'nin kuzeyindeki Gao kentinde düzenlediği saldırıda imha ettiğini söylediği askeri aracın kalıntıları (Sosyal medya)

Eyyub, sızma operasyonlarının intihar eylemlerine yakın bir tür olduğunu ve El Kaide literatüründe ‘zorunlu silah’ olarak adlandırıldığını belirtti. Uzman, örgütün son dönemde bu tür saldırılara başvurmamasının, ‘bölge üzerindeki kontrolünün güçlendiği’ anlamına geldiğini söyledi. Eyyub’a göre, örgüt artık ikmal yollarını kontrol ettiği için böyle operasyonlara ihtiyaç duymuyor.

Eyyub, “Bu kontrol, El Kaide’nin sızma ve intihar saldırılarını terk ederek kuşatma, baskın ve motosikletli saldırılarla yetinmesine yol açtı” dedi.

Medya kaosu

Araştırmacı ayrıca CNIM bünyesinde şu anda bir tür ‘medya kaosu’ bulunduğunu dile getirdi. Eyyub, örgütün medya kolları arasında belirgin bir ‘eşgüdüm eksikliği’ olduğunu ifade etti.

Uzman, örgütün geçmişte tamamen ‘el-Endülüs Medya Merkezi’ üzerinden açıklamalarını yayımladığını ve propagandasını yürüttüğünü, ancak daha sonra Batı Afrika ve Sahel’de aynı rolü üstlenen ez-Zelaka Medya Merkezi’nin ortaya çıktığını söyledi.

sdfrg
El Kaide Sözcüsü’nün Bamako kuşatmasını duyuran video kaydından alınan ekran görüntüsü (Yerel medya)

Eyyub, örgütün medya yapısındaki karmaşanın bir başka göstergesinin de el-Fetih adlı yeni bir kanalın ortaya çıkması olduğunu belirtti. Bu kanalın örgütün haberlerini ve operasyon görüntülerini yayımladığını, buna ek olarak sahadaki militanların da cep telefonlarıyla çektikleri görüntüleri doğrudan sosyal medya platformlarında paylaşmaya başladığını söyledi.

Uzman, bu durumun örgüt içinde rahatsızlık yarattığını aktararak, örgütün kadısı ve resmi sözcüsü Mahmud Bari’nin militanlara ‘video paylaşımını azaltmaları’ çağrısı yaptığını ifade etti. Eyyub, bu gelişmenin ‘CNIM içinde ciddi bir medya karmaşası yaşandığını ve yapının artık El Kaide’nin geleneksel merkezî kontrolünün dışında hareket ettiğini’ gösterdiğini söyledi.