​Suriye, gazeteciler için kara bir nokta

: El Hurra kanalının muhabiri Heybar Osman DEAŞ’a karşı mücadele verilen cephelerden birinde iken
: El Hurra kanalının muhabiri Heybar Osman DEAŞ’a karşı mücadele verilen cephelerden birinde iken
TT

​Suriye, gazeteciler için kara bir nokta

: El Hurra kanalının muhabiri Heybar Osman DEAŞ’a karşı mücadele verilen cephelerden birinde iken
: El Hurra kanalının muhabiri Heybar Osman DEAŞ’a karşı mücadele verilen cephelerden birinde iken

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne (RSF) göre Suriye; Dünya Basın Özgürlüğü Sınıflandırması haritasında “kara nokta.” Suriye’de çok sayıda ihlal gerçekleştirildi. Sonuç ise doğruyu söyleyen kimselerin susturulması oldu. Bu amaç için çalışan gazetecilerden bazıları fotoğraf çekmeye veya neler olup bittiğini anlatmaya çalışırken öldü. Bazıları kaçırıldı ve ortadan kaybedildi. Senelerdir haber alınamayanlar var. Birçoğu hapishanede adalet bekliyor. Bir kısmının görevine son verildi. Ekipmanlarına zarar verilenler oldu. En iyi durumda olanlar, ülkelerini terk etmeye zorlanarak sürgün edildi.
Mayın tarlasına benzeyen bu meslekte çalışanların ­akıbetine ışık tutmak için Suriyeli Kürt Gazeteciler Birliği (YRKS) bu ayın başında yıllık bir rapor yayınladı. Bir yılda toplam 39 ihlalin gerçekleştirildiği belirtildi. Türk savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen hava saldırıları sonucunda 4 gazetecinin yaşamını yitirdiği iddia edildi. 14 medya mensubu yaralandı. 4 kişi darp, saldırı ve tehdide maruz kalırken, 2 kişinin çalışmasına engel olundu. 3 kişi ise gözaltına alındı. Rudaw kanalı muhabir Ferhad Hamo’ya ne olduğu hala bilinmiyor. 6 yıldır haber alınamayan Hamo, kaybolan tek Kürt gazeteci. Rapora göre geçtiğimiz yıl gazetecilere ait ev ve mülklerinin hedef alındığı 10 saldırı vakası kaydedildi.
Bağımsız bir Kürt medya kuruluşu olan YRKS, Suriye’deki Kürt gazetecileri kapsıyor. 2013 yılının Mart ayında kurulan Suriye’nin en kuzeydoğusunda yer alan Kamışlı kentinde faaliyet gösteriyor.
Birliğin İhlaller Bürosu Müdürü gazeteci Ali Nemr, belgeleme mekanizmaları ve çalışma metodolojisi hakkında bilgi verirken, “Meslektaşlarımızın iletişimine ve uluslararası standartlara uygunluğuna ek olarak sahada çalışan sendika üyelerine güveniyoruz. Doğruluğundan emin olduktan sonra ihlal tablolarını belgeliyoruz” ifadelerini kullandı.
Nemr, “Fırat’ın doğusu, geçtiğimiz Ekim ayında başlatılan Türk harekâtına kadar gazetecilerin çalışabileceği en güvenli yer konumundaydı” dedi.
YRKS tarafından hazırlanan rapor ve verilerin birer kopyası RSF, Suriye’deki ve uluslararası ortak basın ajanslarına gönderiyor.
Nemr, “Doğruları tarafsız ve profesyonel bir şekilde aktarmak için medya çalışanlarına yönelik ihlalleri izlemek için çeşitli yetkili makamlarla iletişim kurmaya çalışıyoruz” dedi.
Üç gazeteci, güvenlik tehditlerine rağmen memleketlerinde neler olduğunu dünyaya, gerek sosyal medya hesaplarından gerekse de çektikleri resimlerle aktarmaya çalıştı.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki savaş günlüklerini Şarku'l Avsat’a anlatan Kürtçe yayın yapan Rudaw kanalı muhabiri Rengin Şero, ABD menşeili El Hurra kanalı Muhabiri Heybar Osman ve Russia Today kanalı muhabiri Muhammed Hasan, savaşa yakından tanık oldu.
Haberin hikâyesini somutlaştıracak uygun kişiyi koşulların seçtiğini söyleyen Rengin Şero, “Şahsen ben çalışmalarımda sadelik ve doğallığı önemsiyorum. Konukların neler anlatacağını önceden hazırlamıyorum herhangi bir diktede de bulunmuyorum. Fikri, basit bir görüntü aracılığıyla izleyiciye aktarmayı hedefliyorum” dedi.
Heybar Osman ise, Fırat’ın doğusunun Suriye’nin herhangi bir noktasından farklı olmadığına dikkat çekerek, medya çalışanlarının bu coğrafyada çatışan tüm tarafların ihlallerine maruz kaldıklarını söyledi.
Muhammed Hasan ise çalışmalarının ‘kamera konuşsun’ mantığına bağlı olduğunu belirterek, “Mekâna gidiyorum. Ardından etrafa bir göz gezdiriyorum. Daha sonra gelişigüzel röportajlar yapıyorum. Haberimi sivil konularımın söylediklerine göre düzenliyorum. Genellikle üst düzey politikacılardan daha dürüst davranıyorlar” dedi.
Medya alanında çalışan kadınların bu sektörde dostane ve düşmanca çatışmalarla yüzleşmek için güçlü bir iradeye ihtiyaçları var. Rengin Şero bu konuda, “Bir gazetecinin her coğrafyada çalışabilmesinin anahtarı, askeri aktörlerin haritasını ve dağılımını kavramaktır. Savaşı yayınlamak haddi zatında bir tehlikedir. Kurum ve ailenizin cesaret ve desteğine ihtiyaç duyarsınız. Olay doğrudan aileniz ve bölgenizle ilgili olduğunda bağımsız ve objektif çalışmak oldukça zor. Gazeteci aktardığı bu olayın bir parçasıdır ve bundan etkilenmesi doğaldır” dedi.
Heybar Osman, 9 yıldır çeşitli tarafların saldırısına maruz kalan bu bölgede yaşananları aktarmaya çalışıyor.
Osman işini şu cümlelerle anlattı:
“Bizim işimiz bir mayın tarlasında yürümek gibi. 8 meslektaşımızı kaybettik. Hepsini hatırlıyorum. Rudaw muhabiri Ferhad Hamo’nun akıbeti 5 yıldır bilinmiyor. Tutuklamalar, seyahat yasakları ve sivil haklardan mahrum kalmak günlük yaşadığımız korkulardır. Çünkü Suriye hükümetinin düşman olarak tanımladığı dış kanalların muhabiriyiz.”
En tehlikeli noktalardan yayın yapan Muhammed Hasan, 2019 yılının Mart ayında Baguz’daki savaşın ön saflarındaydı. DEAŞ ve sözde hilafetin ortadan kaldırıldığını ilk bildiren muhabirlerden biriydi.



Irak'taki büyük bir doğalgaz sahasındaki çalışmalar İHA saldırısının ardından askıya alındı

Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
TT

Irak'taki büyük bir doğalgaz sahasındaki çalışmalar İHA saldırısının ardından askıya alındı

Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)
Irak Kürdistanı, Süleymaniye ilindeki Kormor gaz sahası (Arşiv- Reuters)

Irak Kürdistanı'ndaki Kormor gaz sahasındaki mühendisler, dün yaptıkları açıklamada, insansız hava aracı (İHA) saldırısının sahadaki faaliyetlerin askıya alınmasına neden olduğunu duyurdular.

Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar ve Elektrik Bakanlıkları ortak bir açıklamada, saldırının ardından bölgedeki tüm elektrik santrallerine gaz arzının durdurulduğunu açıkladı. Güvenlik kaynakları, sahadaki depolama tanklarını vuran saldırının yangına yol açtığını ve bazı işçilerin yaralandığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre bir işçi, çalışanların daha fazla saldırı korkusuyla sığındıkları sahadaki sığınağın içinden, "Bir İHA, sahadaki büyük bir gaz depolama tesisine saldırarak büyük hasara yol açtı ve yangın hala devam ediyor" dedi. Rudaw'ın X internet sitesinde yayınladığı bir videoda, saldırının ardından bölgeden dumanların yükseldiği görülüyor

Ortak açıklamada, iki bakanlıktan ve sahayı işleten BAE merkezli şirket Dana Gas'tan ekiplerin şu anda olay yerinde inceleme yaptığı belirtildi. Saldırının faillerinin kimliği henüz belirlenemedi.

Bu, son günlerde sahaya yapılan ikinci İHA saldırısı. Pazar akşamı, Irak Kürt güvenlik güçleri, sahaya ulaşmasını engellemek için bir İHA’yı düşürdü.


Lübnan, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına ilişkin ısrarını reddetti

Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
TT

Lübnan, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına ilişkin ısrarını reddetti

Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)
Meclis Başkanı Nebih Berri, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yi kabul etti, (Temsilciler Meclisi Başkanlığı)

Lübnan dün, İran'ın Hizbullah'ın silahlarına verdiği sürekli desteği reddettiğini yineledi. Dışişleri Bakanı Yusuf Recci, "Bizim için su ve ekmekten daha önemli olan, egemenliğimiz, özgürlüğümüz ve ülkemizi mahveden ve bizi yıkıma sürüklemeye devam eden ideolojik sloganlardan ve sınır ötesi bölgesel gündemlerden uzak, iç karar alma mekanizmalarımızın bağımsızlığıdır." dedi.

Lübnan'dan gelen bu ret cevabı, İran Dini Lideri'nin uluslararası ilişkiler danışmanı Ali Ekber Velayeti'nin, "Hizbullah'ın bugünkü varlığı Lübnan için vazgeçilmezdir" demesinin ardından geldi. Velayeti, "Siyonist oluşumun Lübnan'a karşı işlediği devam eden saldırılar ve suçlar, (Hizbullah'ın) varlığının Lübnan için günlük ekmekten daha önemli hale geldiğini gösteriyor" dedi.

Benzer bir bağlamda, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile Güney Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, iki ülke arasındaki deniz sınırı belirleme çalışmalarının tamamlandığını duyurarak, anlaşmanın ikili ve bölgesel iş birliğinde yeni aşamaya kapı açan stratejik bir dönüm noktası teşkil ettiğini vurguladılar.

Aynı zamanda İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, "İsrail'in güvenliği garanti altına alınmazsa Lübnan'ın barışa kavuşamayacağı" uyarısında bulunarak, Lübnan ile deniz sınırı belirleme anlaşmasından çekilme tehdidinde bulundu.


Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
TT

Hamas: İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşmesi Gazze Anlaşmasını ihlal ediyor

Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)
Cibaliye, Kuzey Gazze Şeridi, 25 Kasım 2025 (AFP)

Hamas hareketi yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah tünellerinde mahsur kalanların peşine düşme, öldürme ve tutuklama konusundaki ısrarının Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğunu belirtti. Hamas yaptığı açıklamada, “İşgalin Refah tünellerinde mahsur kalan direnişçilerin peşine düşme, öldürme ve tutuklama yoluyla işlediği vahşi suç, Gazze ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali ve anlaşmayı baltalama ve çökertme yönündeki devam eden girişimlerin kesin kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

Hamas, savaşçılar ve evlerine dönüş sorununu çözmek için geçtiğimiz ay boyunca çeşitli siyasi liderler ve arabulucularla temaslarda bulunarak önemli çabalar sarf ettiğini belirtti ve “Ancak İşgal, öldürme, kovalama ve tutuklama söylemlerine öncelik vererek tüm bu çabaları engelledi” ifadelerini kullandı.

 İsrail, bu ayın başlarında Teğmen Hadar Goldin'in naaşını teslim almasının ardından, tünellerden güvenle çıkabileceklerine dair verdiği sözü görmezden gelerek, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde tünellerde saklanan Hamas'ın silahlı kanadı Kassam Tugayları'nın peşine düştü, onlara yönelik operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, salı sabahı ordu güçlerinin, Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde, bölgedeki bir tünelden çıktıklarına inanılan altı militanı hedef aldığını söyledi.

İsrail ordusu, hava kuvvetlerinin militanlara ateş açtığını belirtti. Daha sonra bölgede bir ceset bulunurken, yakınlardaki bir çatışmada üç silahlı adamın daha öldürüldüğünü, askerlerin ayrıca bir binada bulunan iki militanı tutukladığını açıkladı.

İsrail medyası, ateşkes anlaşmasına göre İsrail kontrolü altında olan Refah bölgesinde onlarca silahlı adamın bir yeraltı tüneline sığındığını bildirdi. Bu kişilere güvenli koridor sağlama taleplerine ilişkin müzakereler başarısızlıkla sonuçlandı.

İsrail Kamu Yayın Kurumu’na göre “Tutuklananlar, kendilerini sorgulamak üzere götüren askerlere ateş açmadan Nahal Tugayı'na teslim oldular. Askerler sorguda Refah'ın doğusundaki el-Cüneyne semtinde devam eden operasyona yakın tünellerde ve bölgelerde kalan militan sayısı hakkında yeni bilgiler edinmeye çalıştılar.”

İsrail ordusundan yapılan açıklamaya göre geçen hafta 20 militan etkisiz hale getirildi, 8 militan ise bölgeden kaçmaya çalışırken tutuklandı.

İsrail askeri kaynakları, bölgede yaklaşık 40 militan olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı, son günlerde 60 ila 80’di. Kaynaklar, Refah'taki Doğu Bölgesi Tabur komutanı veya yardımcısının da bu militanlar arasında olduğunu tahmin ediyor.

Artan baskı

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nin en güneyinde bulunan kentte son kalan tünellere yönelik operasyonlar başlatarak, Hamas militanları üzerindeki baskısını artırmaya başladı. İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, bu savaşçılara güvenli geçiş sağlayacak her türlü çözümü reddederek, sert bir tutum benimsedi. Onları öldürmenin veya teslim olmaya zorlamanın önemini vurguladı. Kuvvetlerine bu doğrultuda talimat verdi ve yaklaşık iki hafta önce onların peşine düşüp yakalamak için askeri harekâtlarını yoğunlaştırdı.

Hamas, arabulucularla koordinasyon halinde, savaşçılarının güvenli bir şekilde bölgeden çıkışını garanti eden bir çözüm karşılığında, 2014’teki savaşta esir alınan Teğmen Hadar Goldin'in naaşının iadesi konusunda mutabakata varmıştı.

 İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası).

İsrailli Teğmen Hadar Goldin'in naaşı 2014'ten beri Hamas'ın elindeydi (İsrail medyası).

ABD, bu süreci tamamlamak için başta Türkiye olmak üzere arabulucularla çalıştı. Hamas, savaşçılarının güvenli bir şekilde çıkışı için çalışılacağına dair güvence aldıktan sonra naaşı teslim etti. Ancak Trump yönetiminin temsilcileri İsrail'i bu konuda ikna edemedi ve mesele çözümsüz kaldı.

Üst düzey bir Hamas heyeti, geçtiğimiz günlerde Mısır İstihbarat Şefi Hasan Reşad ile Refah tünellerindeki savaşçılar konusunu görüştü. Hamas heyeti, Mısır tarafının savaşçıların güvenli bir şekilde bölgeden çıkışı ve can güvenliklerinin sağlanması için tüm arabulucular ve taraflarla yoğun bir şekilde çalışmasını talep etti.

Hamas kaynakları Şarkul Avsat'a, İsrail'in uzlaşmaz tutumu ve işgalcilerin herhangi bir çözümü reddetmesi nedeniyle sorunun çözümsüz kaldığını söyledi.

Devam eden ihlaller

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki ihlalleri de devam etti. Bir İsrail tankından ateşlenen top mermisi, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Magazi Mülteci Kampı’nın doğusunda odun toplayan bir Filistinliyi öldürdü. Bir Filistinli de Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus'un doğusundaki Beni Süheyla beldesine düzenlenen İHA saldırısında hayatını kaybetti. Bir diğer Filistinli ise iki gün önce beldeye düzenlenen saldırıda aldığı yaralar nedeniyle hayatını kaybetti.

İsrail güçleri, Sarı Hat'ın doğusunda kontrolü altındaki bölgelerde ve Hamas kontrolündeki çevre bölgelerde Filistinlilerin evlerini ve altyapıyı büyük çapta yıkmaya devam ediyor. Bu bölgelerde hava saldırıları, topçu bombardımanı ve silahlı çatışmalar yaşanıyor.

Trump (Beyaz Saray) planına göre Gazze'den çekilişin aşamalarını gösteren haritaTrump (Beyaz Saray) planına göre Gazze'den çekilişin aşamalarını gösteren harita

Gazze Sağlık Bakanlığı günlük raporunda, son 24 saatte (Salı öğleden sonra ve dün arasında) Gazze Şeridi'ndeki hastanelere iki yeni ölü ve sekiz yeni ulaşılan naaş olmak üzere 10 cenaze geldiğini duyurdu. Böylece ateşkesten bu yana toplam ölü sayısı 347'ye (dünkü yeni kayıplar hariç), yaralı sayısı 889’a ulaştı. Savaş sırasında ve daha önceki dönemlerde düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin 596'sının cenazesine ulaşıldı.

7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 69 bin785'e, yaralıların sayısı ise 170 bin 965 kişiye yükseldi.

Bakanlık ayrıca, İsrail tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla teslim edilen 15 Filistinlinin naaşının teslim alındığını duyurdu. Böylece teslim alınan toplam naaş sayısı 345'e ulaştı ve bunlardan 99'unun kimliği belirlendi. Bakanlık, ekiplerinin naaşları muayene, kaydetme ve ailelerine teslim hazırlıkları kapsamında, yerleşik tıbbi prosedür ve protokollere göre incelemeye devam ettiğini belirtti.

Son cenazeleri teslim etme operasyonu, Hamas ile İsrail arasında gerçekleşen ve İsrail'in bir başka rehinenin cenazesini teslim aldığı takasın bir parçasıydı. Böylece Gazze Şeridi'nde biri İsrailli işçiye, diğeri ise Taylandlı bir işçiye ait iki cenaze kaldı.