Güney Sudan'da hükümet ve muhalefet arasında Roma Bildirisi imzalandı

İngiltere'nin Tahran Büyükelçisi Rob Macaire
İngiltere'nin Tahran Büyükelçisi Rob Macaire
TT

Güney Sudan'da hükümet ve muhalefet arasında Roma Bildirisi imzalandı

İngiltere'nin Tahran Büyükelçisi Rob Macaire
İngiltere'nin Tahran Büyükelçisi Rob Macaire

Güney Sudan hükümeti ile barış anlaşması imzalamayı reddeden muhalif gruplar dün ülkede devam eden barış sürecine katılmak için düşmanlıkları durdurmak ve siyasi diyalogu sürdürmek üzere Roma Bildirisi’ni imzaladılar. Diğer yandan muhalif Halk Hareketi'nin lideri Riek Machar'ın gelecek ay ulusal birlik hükümetinin kurulmasından önce henüz çözüme kavuşturulamamış meseleleri görüşmek için Cuba’ya gitmesi bekleniyor.
Roma'daki görüşmeler, Güney Sudan hükümeti ile barış anlaşması imzalamayı reddedenlerin de aralarında bulunduğu muhalif gruplar arasında ve kilisenin himayesinde yapıldı. Roma Bildirisi’ne imza atan taraflar, Güney Sudan'daki çatışmanın temel nedenleri olarak belirlenen meselelerin ele alınmasıyla uzlaşıyı kolaylaştırmak ve istikrarı sağlamak adına siyasi diyalogu geliştirme konusundaki arzularını bir kez daha yinelediler. Taraflar, ülkedeki çatışmanın üstesinden gelinmesinin, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışı netice verecek siyasi katılım gerektirdiğine ikna olduklarını ifade ettiler. Bunun yanı sıra Katolik Kilisesi’nin himayesinde Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi’ne (IGAD) danışılarak ve bölgesel örgütlerin ve uluslararası toplumun desteğiyle bu diyalogun devam edeceği konusunda uzlaşıya vardıklarını belirttiler.
Cumartesi ve pazar günleri Roma’da gerçekleştirilen görüşmelere Katolik Kilisesi'ne bağlı Sant Egidio Cemaati ev sahipliği yaptı. Anlaşmaya Riek Machar liderliğindeki Halk Hareketi’nden ve Lam Akol'un yönettiği Ulusal Demokratik Hareket’inden temsilciler yer aldı. IGAD da gözlemci olarak anlaşmanın imzalandığı sırada hazır bulundu.
Şubat 2018'de kurulan koalisyon dokuz gruptan oluşuyor. Koalisyonun önde gelen liderleri arasında Güney Sudan Birleşik Cephesi’ni yöneten ve Güney Sudan'ın eski Genelkurmay Başkanı olan Paul Malong Awan, muhalif Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Thomas Cirillo Swaka ve Sudan Halkın Kurtuluşu Hareketi’nin eski Genel Sekreteri Pagan Amum da yer alıyor. Kurtuluş Cephesi 2018’den bu yana askeri operasyonlar yürütüyor. Hareketin lideri Thomas Cirillo, Riek Machar liderliğindeki hareket de dahil olmak üzere hükümetin diğer gruplarla imzaladığı güç paylaşımı anlaşmasını kabul etmiyor ve çatışmanın kökenleriyle mücadele edilerek federal bir sistem üzerinde anlaşılması çağrısında bulunuyor.



İranlı aktivist Nergis Muhammedi: İsrail’in saldırıları demokrasi mücadelesine darbe vurdu

Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)
Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)
TT

İranlı aktivist Nergis Muhammedi: İsrail’in saldırıları demokrasi mücadelesine darbe vurdu

Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)
Nergis Muhammedi bugüne dek 13 kez tutuklandı, 9 kez yargılandı ve 36 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı, cezasının 10 yılını yattı (AFP)

İranlı aktivist Nergis Muhammedi, İsrail’le İran arasında 12 gün süren çatışmalar hakkında "Savaş demokrasi mücadelesine büyük darbe vurdu" dedi.

Çatışmalar sırasında Tahran’a yapılan bombardımandan saklanmak için başkente bağlı bir köye sığındığını söyleyen Muhammedi, Wall Street Jorurnal’a (WSJ) konuştu.

2023’te Nobel Barış Ödülü’nü alan aktivist, Tahran’ın muhaliflere baskıyı artıracağını savunarak şunları söyledi:

Sivil toplum aktivistleri, siyasi aktivistler ve özellikle de sosyal faaliyetlere katılan gençlerin durumundan derin endişe duyuyorum. Maalesef önümüzdeki günlerde baskının daha da yoğunlaşacağını düşünüyorum.

"İran halkı için durum şu anda savaş öncesinden daha tehlikeli” diyen Muhammedi, İsrail’in saldırılarının ülkedeki demokrasi mücadelesini gerilettiğini belirtti.

Tahran rejimine karşı yıllardır mücadele vermesine rağmen İran’daki yönetimin yabancı ülkelerin müdahalesiyle belirlenemeyeceğini vurgulayan aktivist, bu konuda söz hakkının sadece halka ait olduğunu söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çatışmalar sırasında İran halkına rejime karşı ayaklanma çağrısı yapmıştı. 53 yaşındaki muhalif, hem Netanyahu hem de Hamaney rejimine direnilmesi gerektiğini ifade etti:

İran'da cennet vaat ederken bizi cehenneme götüren Ali Hamaney liderliğindeki kadın düşmanı ve dinci bir hükümet var. Netanyahu da özgürlük ve demokrasi vaat ederken bizi cehenneme götürüyor.

Aktivist, İsrail’in başlattığı çatışmaların kendisine 1980-1988’deki İran-Irak savaşında geçen çocukluğunu hatırlattığını da sözlerine ekledi. Savaşın istenen dönüşümü kazanmak için bir yol olmadığının altını çizdi:

İran halkının aradığı köklü dönüşüm savaşla elde edilemez.

Guardian’ın 1 Temmuz’daki haberinde, İsrail’in saldırılarının İran’da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği yazılmıştı. İsrail ordusunun 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 mahkum öldürülmüştü. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği belirtilmişti.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edilmişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Guardian