Venezuela istihbaratı Guaido'nun ofisine baskın düzenledi

Juan Guaido Brüksel’de AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile (EPA)
Juan Guaido Brüksel’de AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile (EPA)
TT

Venezuela istihbaratı Guaido'nun ofisine baskın düzenledi

Juan Guaido Brüksel’de AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile (EPA)
Juan Guaido Brüksel’de AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile (EPA)

Venezuela'da kendini geçici devlet başkanı ilan eden Juan Guaido, Kolombiya’nın başkenti Bogota’daki Terörizmle Mücadele Zirvesi'ne katılmasının ardından Salı günü Avrupa turunun ilk durağı olan Londra’ya gitti. Bolivarcı Ulusal İstihbarat Servisi (Sebin) çıkış yasağına rağmen ülkeden çıkan Guaido'nun Caracas'taki ofisine mahkeme emri olmadan baskın düzenledi.
Muhalif milletvekili Delsa Solorzano, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Sebin yetkililerinin mahkeme izni olmadan Salı gecesi geç saatlere kadar Başkan Guaido'nun ofisinde olduğunu söyleyerek, dinleme veya izleme cihazları yerleştirmiş olabileceklerini öne sürdü.
Guaido, ülke dışına çıkmasını yasaklayan mahkeme emrine meydan okuyarak,  kendisine verilen uluslararası desteği canlandırmak amacıyla geçtiğimiz Pazar günü ülkeyi terk etmişti.
Kendisini ülkenin geçici devlet başkanı ilan ettiği dönemde 60'tan fazla ülke tarafından tanınan Guaido, Bogota ziyaretinde Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile bir araya gelmişti.
İlk olarak Raab ile görüştü
Avrupa turu kapsamında Londra’ya giden Guaido, ilk olarak İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab ile görüştü.
Nicholas Maduro rejiminin demokrasiye yönelik bir tehdit olduğunu öne süren Raab, “Venezela halkı büyük zarar gördü, daha iyi bir geleceği hak ediyorlar. Juan Guaido'nun barışçıl ve demokratik bir çözüm çabalarını destekliyoruz. Görüşmemiz sırasında, bu korkunç krize yönelik bir çözüm bulmak için uluslararası ortaklarımızla birlikte çalışma konusundaki güçlü desteğimizi ifade ettim. Venezuela'da insani kriz ve insan hakları ihlali gibi olup bitenlerden endişeliyiz” dedi.
Johnson ile de bir araya geldi
Guaido, daha sonra Londra’da İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile görüştü.
Görüşmenin ardından açıklama yapan Başbakanlık Sözcüsü, meşru olarak seçilmiş bir başkanın yokluğunda Juan Guaido’nun Venezuela'ya liderlik edecek doğru kişi olduğunu söyledi.
İkinci durağı Brüksel oldu
Venezuelalı muhalif lider, dün de Brüksel’e gitti ve Avrupalı ​​yetkililer uzun tartışmaların ardından Guaido’yu geçici Devlet Başkan olarak değil, Ulusal Meclis Başkanı sıfatıyla karşılamaya karar verdi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Guaido’yu ‘Venezuela Ulusal Meclis Başkanı’ sıfatıyla kabul ederek, AB ülkelerinin genel ve devlet başkanlığı seçimlerini uluslararası gözetim altında yapma çabaları için kendisine verdiği desteği dile getirdi.
Avrupa Parlamentosu ‘Devlet Başkanı’ olarak karşıladı
Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Dita Charanzova ise Guaido’yu ‘Venezuela'nın geçici meşru Devlet Başkanı’ sıfatıyla kabul etti.
Charanzova görüşmede, “Geçen yılın başından beri bizim için kabul edilebilir tek seçeneğin demokratik seçenek olduğunu ve Juan Guaido'yu Venezuela'nın geçici meşru Devlet Başkanı olarak tanıdığımızı dile getirdik” dedi.
İtalya, Yunanistan, Romanya, İrlanda, Slovakya ve Kuzey Kıbrıs yönetimi, Guaido’nun geçici Devlet Başkanı olarak tanınması konusunda Washington’un başı çektiği uluslararası tutumu kabul etmeyi reddetti.
Ancak Avrupa Parlamentosu, Guaido’yu, İngiltere ve Polonya’daki popüler, sosyalist, liberal olan parlamento bloklarının desteğiyle geçici meşru başkan olarak tanıyan ilk Avrupa kurumu oldu.
Bu güçlü uluslararası desteğe rağmen, henüz iktidara erişemeyen Guaido, son dönemde, muhalefet içindeki bazı anlaşmazlıklar ve onu destekleyen bazı milletvekillerinin ayrılması nedeniyle çeşitli engellerle karşılaştı.
Yine de son tahlilde, Juan Guaido Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'na Venezuela Ulusal Meclis Başkanı sıfatıyla katılarak bir miktar ivme kazandı.



ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
TT

ABD, Ortadoğu’ya ilk kamikaze İHA filosunu konuşlandırdı

Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)
Amerikan yapımı Lucas İHA'ları (ABD Merkez Komutanlığı)

ABD ordusu, bugün (Çarşamba), Ortadoğu’da konuşlandırılacak ilk tek yönlü saldırı tipi (kamikaze) insansız hava araçları (İHA) filosu için yeni bir görev gücü oluşturduğunu açıkladı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), Savunma Bakanı Pete Hegseth’in dört ay önce düşük maliyetli ve hızlı temin edilebilen İHA teknolojilerinin edinilmesi ve konuşlandırılmasını hızlandırma talimatının ardından Scorpion Strike (TFSS- Akrep Sokması) adlı görev gücünü hayata geçirdi.

CENTCOM’a göre bu görev gücü, sahadaki birliklere hızlı şekilde düşük maliyetli ve etkili saldırı İHA kapasitesi sağlamak amacıyla tasarlandı. Yeni görev gücü, Ortadoğu’da konuşlu olan “FLM–136 Lucas” tipi düşük maliyetli saldırı İHA’lardan oluşan bir filoyu şimdiden kurmuş durumda.

Lucas İHA’ları geniş menzile sahip ve otonom çalışacak şekilde tasarlandı. Fırlatma yöntemleri arasında “mancınık/katapolt”, roket destekli kalkış, yer sistemleri ve mobil platformlar bulunuyor.

CENTCOM Komutanı Amiral Brad Cooper, “Bu yeni görev gücü, yeniliği caydırıcılık unsuru olarak kullanmamızı sağlıyor. Müttefiklerimizi gelişmiş İHA yetenekleriyle donatmak, Amerikan askeri gücünü ve yeniliğini ön plana çıkarıyor, kötü niyetli aktörleri caydırıyor” dedi.

ABD basınına göre FLM-136 İHA’sı, İran’ın yaygın olarak kullandığı “Shahd 136” İHA’larını model alıyor. İran ve desteklediği milisler, bu İHA’larla ABD güçlerini ve ticari gemileri hedef aldı; Rusya ise aynı modeli Ukrayna’daki şehir ve birliklere saldırılarda kullandı.

Bu adım, İran’ın ABD’ye ait imha edilmiş İHA’ları taklit edip yeniden mühendislik yoluyla kendi versiyonlarını üretme taktiğini andırıyor. ABD’ye ait “RQ-170 Sentinel” gibi İHA’lar bu yöntemle kopyalanmıştı.

Yeni “FLM-136” İHA’sı tamamen otonom kontrol özellikli olup, insan müdahalesine neredeyse gerek duymuyor. Hedefe yönlendirme için sensörler ve yapay zekâdan yararlanıyor ve yaklaşık 6 saat boyunca uçabiliyor.

ABD’nin Ortadoğu’ya saldırı tipi İHA filosu konuşlandırması, yaklaşık iki yıl önce üç Amerikan askerinin, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki bir üsse İran yapımı bir saldırı İHA’sı ile düzenlenen saldırıda hayatını kaybetmesinin ardından geldi.

ABD ordusu, mali yıl 2026 sonunda tüm birimlerin küçük, tek yönlü saldırı İHA’larıyla donatılmasını hedefliyor.


ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times