Yemen ve nükleer silahlar: Kral Faysal ve Bertrand Russell arasında postacı tarafından taşınan meseleler

Bertrand Russell ve Prens Faysal arasındaki ilk temas, 1962'de Suudi Arabistan'a gönderilen heyet aracılığıyla gerçekleşti
Bertrand Russell ve Prens Faysal arasındaki ilk temas, 1962'de Suudi Arabistan'a gönderilen heyet aracılığıyla gerçekleşti
TT

Yemen ve nükleer silahlar: Kral Faysal ve Bertrand Russell arasında postacı tarafından taşınan meseleler

Bertrand Russell ve Prens Faysal arasındaki ilk temas, 1962'de Suudi Arabistan'a gönderilen heyet aracılığıyla gerçekleşti
Bertrand Russell ve Prens Faysal arasındaki ilk temas, 1962'de Suudi Arabistan'a gönderilen heyet aracılığıyla gerçekleşti

Ziyad el-Fifi
“Büyümeye ve gelişmeye çalışan ülkelerin karşılaştıkları zorlukların tamamen farkında fakat çoğu zaman bu tür girişimlere karşı çıkanlarla karşılaşıyor.”
Bu ifade, ünlü İngiliz filozof Bertrand Russell’ın Suudi Kralı Faysal bin Abdulaziz’in Veliaht Prens olduğu dönemde iktidara gelene kadar sürdükleri yazışmalar sırasında gönderdiği mektuplardan birinde, Arap ülkelerindeki siyasi ve güvenlik meselelerinin yanı sıra İsrail'le çatışmaların zirvede olduğu sırada bölgedeki silahlanma yarışıyla ilgili dünyaya verdiği ilk mesajdı.
Bölgenin geçmişteki durumu şimdikinden daha iyi değildi. Arap ülkelerinde istikrarın sağlanması, her bölgenin istikrarıyla ilgili bir konuydu. Liderler, çatışmaları çözme çabalarını tekelleştirmek yerine sonraki kuşakların tadamadığı bir şekilde bölgede istikrar sağlamak amacıyla uluslararası örgütlere ve sivil toplum kuruluşlarına katıldılar.
Bertrand Russell, bölge meseleleriyle ilgili politikacılara ve krallara baskı uygulayan ve Bertrand Russell Barış Vakfı (Russfound) aracılığıyla dünyanın dört bir yanındaki savaş yangınlarını söndürme girişimlerinde imkansız olanı omuzlayan biriydi. Dünyanın savaşın en korkunç hallerine tanık olduğu bir asırda Russell’ın girişimlerinden biri de Yemen meselesiyle ilgiliydi. Bu meseleye bir çözüm bulmak için Prens Faysal'la yazıştığı ve arşivlenmiş mektuplarda İngiltere’nin Faysal'ın Yemen ile ilgili söylediklerine ilişkin takdirleri yer alıyordu. Russell bir mektubunda, “Umarım Yemen hakkında söyledikleriniz ve bu konuda temaslarımız devam eder” ifadelerini kullansa da Kral Faysal'ın konuyla ilgili ne dediğinden bahsedilmiyor.
Önde gelen siyasi aktivistlerden olan Russell’ın görüşleri, Birinci Dünya Savaşı sırasında dünya savaşının mühendisi Adolf Hitler'e düşmanlığı, Stalinist totaliterliğe yönelik eleştirileri ve ABD'nin Vietnam’a açtığı savaşa yönelik sert söylemleri sonrasında çarpıtılarak hapse girmesine dahi neden olmuştur. Savaş karşıtı çevrelerde önemli bir teorisyen olan Russell, serbest ticaret ve anti-emperyalizmin de destekçisiydi.
Russell’ın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki faaliyetleri ise özellikle nükleer silahların yayılmasını engellemeye yönelik oldu. Bu yeni canavar, dünyanın dört bir yanına hızla yayılıyordu. Russell, nükleer silahsızlanma ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesini savunanlardandı. Bu durum onun, Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdulaziz ile henüz Veliaht Prens iken tanışmasına vesile oldu.
Kanada McMaster Üniversitesi tarafından arşivlenen ve Kral Abdulaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı tarafından yayınlanan belgelere göre söz konusu dönemde Veliaht Prens olan Kral Faysal ile İngiliz filozof arasındaki ilk temas, 1962'de Russell’ın Kral Faysal'dan iki yardımcısının Riyad'ı ziyaret etmesini ve onunla tanışmasına izin vermesini istemesiyle gerçekleşti.
İlk temas
Bu yazışmalar, İngiliz filozof ile Suudi Arabistan Kralı arasındaki ilk temasın Kral Faysal henüz Veliaht Prens iken gerçekleştiğine işaret etti.
Prens Faysal, Russell’ın talebini onayladıktan sonra Bağdat'taki Riyad Büyükelçiliği’ne söz konusu kişilere vize vermesini ve Suudi Arabistan'da kaldıkları süre boyunca özel olarak ağırlanmalarını emretti.
Prens Faysal'ın Bağdat'a gönderdiği mektuptan birkaç gün sonra Russell kendisine ‘Dünya Tarihi’ başlıklı son kitabını hediye etti.
Faysal da Russell’a yazdığı şu mektupla karşılık verdi:
“19 Ekim 1962 tarihli mektubunuzu almak beni mutlu etti. Mektubun yanında gelen ‘Dünya Tarihi’ adlı kitap için de ayrıca teşekkür ediyorum. Başarılı bir kitap olduğundan şüphe yok. Zira küçük boyutuna rağmen değerli bir içeriğe sahip. Allah’tan insanlara faydalı olan herkese doğru yolu göstermesini diliyorum.”

Prens Faysal, Russell’a gönderdiği ilk mektubunda ‘Dünya Tarihi’ adlı kitapla ilgili izlenimlerini dile getiriyor. (Kral Abdulaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)

Nükleer silahlara karşı mücadele
Prens Faysal’ın Russell tarafından gönderilen Nick ve Ralph adlarındaki iki temsilciyi kabul etmesi, ikili arasındaki ilişkiyi bir üst düzeye taşımış ve bazı soruların yanıtlarının bulunmasını sağlamıştı.
Söz konusu temsilciler, Russell’ın nükleer silah karşıtı çabalarını ve faaliyetlerini Prens Faysal’a anlattılar. Russell, Ocak 1963’te temsilcilerinin kendisine aktardıkları izlenimlerle ilgili Prens'e yazdığı mektupta “Her ikisi de sizinle olan konuşmalarından etkilendiklerini belirttiler ve onlarla görüşmeniz sırasında önem verdiğiniz noktaları kaydettiler” ifadelerine yer verdi.
Russell mektubuna şöyle devam etti:
“Nükleer savaşa karşı mücadeleye verdiğiniz özel desteği öğrenmek beni cesaretlendirdi. Ortadoğu'daki olayların doğası konusunda sizin yardımınız olmadan elde edilmesi zor olan bilgileri aktarmanızı da takdir ediyorum.”

Bertrand Russell'ın Prens Faysal'a nükleer silahlanma yarışı hakkındaki izlenimlerini aktardığı mektubu (Kral Abdulaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)

Russell aylar sonra, Arap ülkeleri ve İsrail arasındaki gerilimin yaşandığı dönemde bölgede gerçekleşen silahlanma yarışından duyduğu endişeyi ifade eden yeni mektubunda şunları söylüyordu:
“Şimdi size bu mektubu yazıyorum çünkü füzeler ve nükleer silahlar da dahil olmak üzere İsrail ile Arap dünyası arasında bir silahlanma yarışının başlamasından büyük rahatsızlık duyuyorum. İsrail'in veya Arap dünyasının, Ortadoğu'daki silahlanma yarışını sona erdirmek için kararlı bir tutum sergilemelerinin bir yolu olmadığına ikna oldum. Bu durum, Soğuk Savaş güçlerinin müdahalesine yol açabilecek korkunç bir çatışmaya neden olabilir. Bu da sorunu kendi çıkarları için kullanacakları anlamına geliyor. Sonuç nükleer bir yıkım olabilir. Ortadoğu'daki tüm liderlerin, Birleşmiş Milletler (BM) ve dünya güçlerinin himayesinde nükleer tesislerine ve füze fırlatma rampalarına yönelik uluslararası gözlem ve kontrolleri kabul etmeye hazır olduklarını açıklamalarını umuyorum.”
Russell, Prens Faysal'a söz konusu gözlem ve kontrollere izin vermesi talebinde bulunsa da bu konuda herhangi bir yanıt alamadı.
Bertrand Russell Barış Vakfı’na destek
Russell ve Prens Faysal arasında Ortadoğu ile ilgili görüşler ve istikrar için atılacak adımlar konusunda bir takım farklı düşünceleri olsa da aralarındaki bağ kopmadı.
Bertrand bir süre sonra yine Prens Faysal’a mektup yazdı. Ancak bu kez savaşların azaltılması ve nükleer silahların yayılması ile ilgili farkındalığı artırmayı amaçlayan vakfını tanıtan bir mektuptu. Mektubun yanında vakfının ‘ulaşılabilir’ iddialı hedefler olarak tanımladığı amaçlarını anlatan bir de kitap vardı.
Veliaht Prens Faysal iktidara gelip Kral Faysal olduğunda Russell kendisine bir tebrik mektubu gönderdi. Bu mektup, Kral Faysal'ın memnuniyetle karşıladığı ‘Bertrand Russell Barış Vakfı’nı destekleme daveti içeriyordu.
Kral Faysal, Russell’ın mektubuna yanıt olarak kaleme aldığı mektupta şu ifadeleri kullandı:
“Bana gönderdiğiniz kitap ve duyduğunuz muhabbet için teşekkür ederim. İnşallah en kısa zamanda Bertrand Russell Barış Vakfı'na destekte bulunacağız.”

Kral Faysal'ın iktidara geldikten sonra Russell’a gönderdiği ilk mektup (Kral Abdulaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)

Russell, Kral Faysal ile bölgedeki barış önerilerini desteklemesi için temaslarını sürdürdü. 1965 yılında temsilcisi Halid Zeki’nin Bertrand Russell Barış Vakfı'nın Ortadoğu'daki rolü ile ilgili öneriler sunacağı ve Kral’ın vakfın faaliyetlerine katkıda bulunmasını umduğunu bildiren bir mektup daha gönderdi. Mektupta Yemen'deki çatışmayı çözme çabalarıyla ilgili bir takım da sorular vardı.
Bu acil talebe karşı Kral Faysal, vakfa bin sterlin değerinde bağış yapılması kararı alındığını bildiren mektubunda şu ifadelere yer verdi:
“Vakfınıza bir teşvik amacıyla yakında elinize ulaşacak bin sterlinlik bağışı yapma kararı aldık. Yemen çatışmasını çözme önerilerinize gelince; Yemen’de ilgili taraflar arasında barışı sağlama çabaları sürüyor. Samimiyetle harcanan çabaların istenen hedefe ulaşacağını umuyoruz.”

Kral Faysal’ın Bertrand Russell Barış Vakfı'na bin sterlinlik bağış sözü verdiği mektup (Kral Abdulaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)


Riyad'da Suudi Arabistan-ABD-Suriye görüşmesi

TT

Riyad'da Suudi Arabistan-ABD-Suriye görüşmesi

Riyad'da Suudi Arabistan-ABD-Suriye görüşmesi

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın daveti üzerine bu sabah Riyad'da Veliaht Prens, ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (telefonla katıldı) ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında bir toplantı gerçekleşti.

Toplantıda Suriye'deki durumun geleceği ele alındı; istikrar, egemenlik ve toprak bütünlüğü ile Suriye halkı için güvenlik ve refahın sağlanmasının önemi vurgulandı. Ayrıca bölgesel durum ve buna uygun çözümler bulmak için çalışmanın önemi tartışıldı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın talebi üzerine Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması talimatını vereceğini açıklayan Trump, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Suriyeli mevkidaşıyla daha sonra Türkiye'de bir araya geleceğini duyurdu.

dsfgrth
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile ABD ve Suriye devlet başkanları arasında Riyad'da gerçekleşen görüşmeden (SPA)

Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump başkanlığında dün Riyad'da gerçekleşen Suudi Arabistan-ABD Zirvesi'nin ardından düzenlenen Suudi Arabistan – ABD Yatırım Forumu'nda konuşan ABD Başkanı, Suriye ile ilişkileri normalleştirmek için ilk adımları attıklarını ve Suriye halkına ‘harika bir fırsat’ vermek için yaptırımları kaldırdıklarını söyledi. Suriyelilere kendi deyimiyle ‘özel bir şey’ göstermeleri çağrısında bulunan Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da kendisinden Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmasını istediğini kaydetti.

zdfvgt
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında gerçekleşen görüşme sırasında çekilen ve Suriye resmi haber ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğraf (AFP)

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, ‘bölgesel ve uluslararası düzeyde Suudilerin bölgesel ve uluslararası politikadaki rolünün vazgeçilmez olduğunun farkına varıldığını’ söyledi.

Bin Sakr Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suudi Arabistan, önemli bir rol oynamasını sağlayacak birçok avantaja sahip; İslam dininin evi ve merkezi olması nedeniyle bu avantajı başka bir ülkede bulmak zor. Bu da başka hiçbir tarafın rekabet edemeyeceği bir avantaj” ifadelerini kullandı.

Bin Sakr sözlerine şöyle devam etti: “En önemli Arap ülkelerinden biri olması ulusal bir rol oynamasını garantilerken, en büyük Körfez ülkesi olması da petrol, finans ve ekonomi merkezi olmasının yanı sıra ona başka bir liderlik rolü ve boyutu kazandırıyor.”

juık
ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'daki görüşmede Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile tokalaştı. (SPA)

Trump, yaptırımları acımasız ama o dönem için önemli bir araç olarak nitelendirdi. Söz konusu yaptırımların Beşşar Esed rejimi döneminde uygulandığına atıfta bulunan Trump, Suriye'nin yükselme ve halkın çıkarlarını koruma zamanının geldiğini söyledi. Trump ayrıca, Suriye’nin istikrarı sağlamayı başaracağına dair umudunu dile getirdi ve yönetiminin herkesle barış istediğini vurguladı.

fgthy
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera arasında Riyad'da gerçekleşen görüşmeye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telefonla katıldı. (SPA)

Suriye, Trump'ın Şam’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasına ilişkin açıklamalarını memnuniyetle karşıladı. Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani, bakanlığının X hesabından yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan liderliğine, hükümetine ve halkına ‘Suriye'ye yönelik haksız yaptırımların kaldırılmasına yönelik çabaları destekleme konusundaki samimi çabaları’ için derin teşekkürlerini ifade ederek, bu adımı ‘hakikatin zaferi ve Arap birliğinin teyidi’ olarak nitelendirdi.

Eş-Şeybani, Suudi diplomasisinin ‘aklın ve bilgeliğin sesi’ olduğunu bir kez daha kanıtladığını belirterek, Suudi Arabistan’ın Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması sürecine aktif katkısının ‘Suriye'nin birliği ve istikrarı ile bölgedeki aktif rolüne geri dönmesine yönelik gerçek bir kaygıyı’ yansıttığını ifade etti.

scdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump, Riyad'daki görüşmede Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile tokalaştı. (SPA)

Şam'ın yaptırımların kaldırılmasını yeniden inşa sürecinde yeni bir başlangıç olarak gördüğünü belirten eş-Şeybani, “Suudi Arabistan'ın başını çektiği kardeşlerimizin tutumları sayesinde Suriye halkına ve tarihine yakışır bir geleceğe doğru yeni bir sayfa açıyoruz” dedi.

Eş-Şeybani Suriye resmi haber ajansı SANA’ya yaptığı açıklamada, söz konusu yaptırımların ‘Esed rejimi tarafından işlenen iğrenç savaş suçlarına yanıt olarak’ uygulandığını söyledi. Yaptırımların kaldırılmasının Suriye halkı için önemli bir dönüm noktasını temsil ettiğini belirten eş-Şeybani, “Yıllar süren yıkıcı savaşın ardından istikrar, kendi kendine yeterlilik ve gerçek bir yeniden yapılanma geleceğine doğru ilerliyoruz” ifadesini kullandı.

Eş-Şeybani, ülkesinin bu açıklamaya çok olumlu baktığını vurgulayarak, ABD ile karşılıklı saygı, güven ve ortak çıkarlara dayalı bir ilişki kurmaya hazır olduklarını belirtti. ABD Başkanı Donald Trump'ın ‘tarihi bir barış anlaşması ve Suriye'deki Amerikan çıkarları için gerçek bir zafer elde edebileceğini’ ifade eden eş-Şeybani, Trump'ın Suriye halkına ‘savaş suçlularının kırmızı çizgileri aşmasına ve insanlık dışı katliamlar yapmasına izin veren seleflerinden daha fazlasını’ sunduğunu kaydetti.