El-Ezher, şeyhlerinden birinin başrolde olduğu bir dram filmi çekti

El-Ezher Üniversitesinin genel fotoğrafı (Arşiv-Reuters)
El-Ezher Üniversitesinin genel fotoğrafı (Arşiv-Reuters)
TT

El-Ezher, şeyhlerinden birinin başrolde olduğu bir dram filmi çekti

El-Ezher Üniversitesinin genel fotoğrafı (Arşiv-Reuters)
El-Ezher Üniversitesinin genel fotoğrafı (Arşiv-Reuters)

El-Ezher Üniversitesi Şeyhliği, bir ilke imza atarak ‘Adalete Bak’ adlı kısa metrajlı film çekti. Filmin yapımcılığını, Ezher-i Şerif Şeyhliği tarafından çıkarılan ‘el-Ezher’in Sesi’ adlı gazete üstleniyor. Film, din ile ilgili toplumsal sorunları ele alıyor ve ‘el-Ezher’in Sesi’ne ait olan Youtube kanalında çarpıcı bir şekilde din kavramının asıl anlamını izleyiciye sunuyor.
Filmde geçen olaylar, tanıklık yapması için savcılık tarafından çağrılan el-Ezher şeyhlerinden birinin etrafında gelişiyor. Savcılığa gelişi ve tanıklık yapması arasında geçen bu basit zaman aralığında önde gelen savcılardan birkaçı ile anlaşmazlık yaşıyor. Bu anlaşmazlık sırasında şeyh yolsuzluk, rüşvet, yalancı şahitlik, bankacılık işlemleri, söylentiler yayma, gizlilik ihlali ve evlilik sorunları ve bunun çocuklar üzerinde etkisi, çocuk evlilikleri, taciz, çok eşlilik gibi konulara karşı dinin tutumuna ve el-Ezher usulüne açıklık getiriyor. Bunun yanı sıra film yurttaşlık, tekfir etme, toplum içinde yaşama ve cihad konuları ile ilişkili doğru kavramları dramatik bir çerçeve içerisinde sunmaya çalışıyor.
Senaryo ve diyaloglar, ‘el-Ezher’in Sesi’ genel yayın yönetmeni gazeteci yazar Ahmed es-Savi tarafından yazıldı ve başrolünde Ezher-i Şerif’te şer’i araştırmacı olan Şeyh Ahmed el-Maliki yer alıyor. Moataz ed-Demerdaş ve Cabir el-Karmuti adlı iki gazeteci de bir grup genç aktör arasına onur konuğu olarak katıldı ve film Mahmud el-Irâkî tarafından yönetildi.



Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
TT

Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)

Dişlerin hassas olmasının nedeninin, yaklaşık 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların vücudunu saran bir tür zırhtan evrimleşmesi olduğu bulundu. 

İnsanlar ve diğer hayvanların dişleri mineyle kaplı ancak soğuk bir içeceği veya ağrıyı algılayan kısma dentin adı veriliyor. Dişin iç tabakası olan dentin, sinirlere duyusal bilgi taşımaktan sorumlu. 

Bilim insanları uzun zamandır dişin evrimsel kökenini saptamaya çalışıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre diş, milyonlarca yıl önce yaşayan balıkların zırhlı dış iskeletlerindeki çıkıntılardan evrimleşmiş olabilir. Ancak odontod adı verilen bu yapıların gerçek işlevi bilinmiyordu.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, başka bir soruya cevap ararken bu gizemi aydınlattı. Odontodun dentin içerdiğine dair işaretler tespit eden araştırmacılar, balıkların bu sayede çevrelerini algıladığını düşünüyor.

Chicago Üniversitesi'nden Dr. Yara Haridy, fosil kayıtlarındaki en eski omurgalı canlıyı ararken 541 milyon ila 443 milyon yıla ait örnekleri bilgisayarlı tomografiyle inceledi. 

Bilim insanları, en eski balık olduğu düşünülen Anatolepis heintzi adlı türü analiz ederken, dış iskeletinde çok sayıda gözenek olduğunu fark etti. Bu gözenekler dentin gibi görünen bir maddeyle doluydu. 

Daha sonra örneği diğer türlerin fosilleri ve hâlâ yaşayan yengeç, salyangoz ve balıklarla karşılaştırdılar. Bu analizin sonucunda A. heintzi'nin gözeneklerinin, eklembacaklılarda görülen sensila adlı duyu organlarına daha çok benzediği ortaya çıktı. 

Araştırmacılar bu nedenle A. heintzi'nin omurgalı bir balık değil, omurgasız bir eklembacaklı olduğu sonucuna vardı. 

Yengeç, akrep ve örümcek gibi günümüz eklembacaklılarında sensila, sıcaklık, titreşim ve hatta koku algılamada kullanılıyor.

Dr. Haridy, bazı modern balıklarda odontodlar olduğunu, köpekbalıkları ve bazı yayıngillerinse derilerinin zımpara kağıdı gibi hissedilmesine neden olan dentikül adlı küçük yapılarla kaplı olduğunu söylüyor.

Bilim insanları modern türlerdeki bu yapılar, A. heintzi'deki sensila ve 465 milyon yıl önce yaşayan balıklardaki odontod arasında çarpıcı benzerlikler tespit etti. Dr. Haridy eski balık türlerindeki duyusal organın işlevini şöyle açıklıyor:

Bu hassas dokularla kaplı olduğu için belki bir şeye çarptığında basıncı hissedebiliyordu ya da suyun çok soğuduğunu ve başka bir yerde yüzmesi gerektiğini algılıyordu.

Ekip ayrıca avlanma riskinin yüksek olduğu bir ortamda yaşayan bu balıkların tehlikeden kaçınmak için bu duyusal yapılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Bulgular dış iskeletteki bu duyusal yapıların omurgalı ve omurgasızlarda ayrı ayrı geliştiğine ve insanlarla hayvanlardaki dişlerin buradan evrimleştiğine işaret ediyor.

Dr. Haridy "Omurgalılar ve eklembacaklılardaki sert kısımların ayrı ayrı evrimleştirdiğini biliyorduk ve şaşırtıcı bir şekilde sert iskeletlerine entegre edilmiş benzer duyusal mekanizmaları da bağımsız olarak geliştirmişler" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırmacılar zaman içinde balıklarda çene geliştiğini ve ağızlarının yakınında sivri yapılara sahip olmanın avantaj sağladığını söylüyor.

Dr. Haridy "Yavaş yavaş çeneli bazı balıkların ağzının kenarında sivri odontodlar oluştu ve nihayetinde bazıları doğrudan ağzın içinde gelişti" diyerek ekliyor:

Diş ağrısı aslında balık atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış olabilecek eski bir duyusal özellik!

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Live Science, Nature