Şili'deki dünyaca ünlü dev taş heykele araba çarptı

Şili açıklarındaki Paskalya Adası'nda bulunan heykeller "maoi" diye isimlendiriliyor (Facebook/Ma'u Henua)
Şili açıklarındaki Paskalya Adası'nda bulunan heykeller "maoi" diye isimlendiriliyor (Facebook/Ma'u Henua)
TT

Şili'deki dünyaca ünlü dev taş heykele araba çarptı

Şili açıklarındaki Paskalya Adası'nda bulunan heykeller "maoi" diye isimlendiriliyor (Facebook/Ma'u Henua)
Şili açıklarındaki Paskalya Adası'nda bulunan heykeller "maoi" diye isimlendiriliyor (Facebook/Ma'u Henua)

Paskalya Adası’nın meşhur heykellerinden birini kamyonetiyle çarparak tahrip eden Şilili tutuklandı.
Moai adı verilen heykellerden birine verilen zarar, heykellerin bakımını yapan ve onları kutsal olarak gören Ma’u Henua topluluğunu öfkelendirdi.
Belediye Başkanı Pedro Edmunds Paoa, Şili adasındaki bine yakın heykel için daha katı trafik düzenlemelerini de içeren daha iyi koruma tedbirleri alınması çağrısında bulundu.

El Mercurio gazetesine verdiği demeçte Paoa, “Kutsal alanlarda araç kullanma söz konusu olduğunda herkes belirleyici trafik kuralları aleyhinde karar vermişti. Fakat biz belediye meclisi olarak tehlikelerden bahsetmiştik. Turistlerin ve burada ikamet edenlerin sayısındaki artışın ne anlama geldiğini çok iyi biliyorduk. Bizi dinlemediler, sonuç ortada” dedi.
Ma’u Henua topluluğu, Facebook sayfasında heykelin moloz haline geldiğini gösteren yıkımın fotoğraflarını paylaştı.

Topluluk duygusal paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
Ma’u Henua Topluluğu’nda bu sabah Puna Pau bölümünde bir kamyonetin ahulardan (heykellerin yerleştirildiği platform ç.n.) birine çarpmasından ve bir heykeli de bulunduğu yapıya ciddi zarar vermesinden üzüntü duyduk. Parkımızdaki mirasa özen göstermenin önemini tekrarlıyoruz. Çünkü onlar sadece arkeolojik kalıntılar değil, aynı zamanda yaşamın kutsal unsurları ve Rapa Nui halkının dünya görüşünün temel kültürü.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde koruma altında bulunan heykeller, 1250 ila 1500 yıllarında Paskalya Adası’ndaki Rapa Nui halkı tarafından tek parça taştan oyularak yapılan insan figürleri.
Rapa Nui Milli Parkı, Dünya Anıtlar Fonu’nun (WMF) 2020’de korunması gereken tarihi yapıların bulunduğu listesinde yer aldı. Listede özellikle risk altındaki 25 tarihi eser bulunuyor.
WMF, bu alanların “artan kentleşme, siyasi karışıklık, doğal afet ve şiddetli çatışmalar veya mevcut zorlayıcı koruma olanakları gibi ürkütücü tehditlerle” karşı karşıya olduğunu belirtti.



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe