Bir kanguru türünün aralıksız hamile kalabildiği keşfedildi

Avustralya'nın doğusunda yaşayan Bataklı Valabisi kötü koktuğu için halk arasında "pis kokulu" lakabıyla da tanınır (alburycity.nsw.gov.au)
Avustralya'nın doğusunda yaşayan Bataklı Valabisi kötü koktuğu için halk arasında "pis kokulu" lakabıyla da tanınır (alburycity.nsw.gov.au)
TT

Bir kanguru türünün aralıksız hamile kalabildiği keşfedildi

Avustralya'nın doğusunda yaşayan Bataklı Valabisi kötü koktuğu için halk arasında "pis kokulu" lakabıyla da tanınır (alburycity.nsw.gov.au)
Avustralya'nın doğusunda yaşayan Bataklı Valabisi kötü koktuğu için halk arasında "pis kokulu" lakabıyla da tanınır (alburycity.nsw.gov.au)

Bataklık valabileri için annelik kelimenin tam anlamıyla tam zamanlı bir görev. Valabiler kangurugiller ailesinin daha küçük yapılı üyeleridir.
Bu ailenin üyelerinden Bataklık Valabisi (Wallabia bicolor) dışında dünyadaki tüm memelilerin gebelikleri arasında bir zaman aralığı bulunuyor.
Avustralya’da yaşayan bu keseli hayvan sürekli olarak karnında bir hatta bazen iki yavru taşıyor. Hamile bir valabi doğurmadan önce hayvanın vücudu çoktan bir diğer yavru için hazırlanmaya başlıyor. 
ABD merkezli hakemli bilim dergisi PNAS'ta (Proceedings of the National Academy of Sciences) yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, bu olağanüstü canlılar doğumdan birkaç gün önce tekrar çiftleşiyor ve ayrı bir rahimde yeni embriyoya hamile kalırken diğer rahminde doğumu yaklaşan ilk fetüsü taşımayı sürdürüyor. 
Yeni araştırmanın yazarlarından Melbourne Üniveristesi'nden bilim insanı Brandon Menzies , Sciencealert adlı bilim haberleri sitesine yaptığı açıklamada  “Aktif hamilelik sırasında hamile kalmak çok alengirli bir iş. Bu yüzden çok az sayıda memeli bu üreme stratejisini kullanıyor” dedi.
Kangurular ve valabiler olağanüstü üreme kabiliyetine sahipler. Bu canlıların üç vajinası ve her biri ayrı yumurtalık, yumurta yolu ve rahim ağzına sahip iki ayrı rahmi bulunuyor. 
Kangurular gibi bataklık valabilerinin yavruları da gelişmemiş olarak doğuyor yani annelerinin keseleri içinde büyümek ve beslenmek için ek bir süreye ihtiyaçları var. 
Ancak kanguruların aksine bataklık valabisinin ovülasyon (yumurtalık içinde yumurtacıkların oluşumu) süresi hamilelik süresine oranla daha kısa. 
Bu da araştımacıların son çalışmada keşfettiği üzere bu canlıların aktif hamilelik sırasında yeniden hamile kalabildiği ve hormon kontrolü de dahil olmak üzere iki ayrı rahmini birbirinden bağımsız şekilde kullanabildiği anlamına geliyor. 
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, hamilelikler arasında sadece birkaç gün fark olduğunda kesedeki yeni doğmuş yavru süt emmeye başladığında bu, embriyodaki diğerinin gelişimini durdurması yönünde sinyaller gönderiyor. Bu süreç diyapoz (biyolojik gelişimin durduğu kış uykusu benzeri bir durum) olarak biliniyor.
Yani yeni yavru, kesedeki diğeri oradan çıkana kadar gelişmeye devam etmiyor. Bu süreç de 9 ay sürüyor.  Bu da biri rahimde diğeri kesede de yetişkin dişi valabilerin aslında sürekli hamile ve süt salgıladığı anlamına geliyor. 
Aktif hamilelik sırasında yumurtlama, çiftleşme ve doğum yapma daha önce sadece tavşanlarda (Lepus europeaus) gözlemlenmişti. 
Tavşanlar doğumdan 3-4 gün önce yeniden çiftleşebiliyor ve gebe kalabiliyor. Ancak Tavşanın bataklık valabisinden farkı, ayrı yavrulama sezonuna sahip olması yani iki doğum arasında ara vermesidir. 
Yeni çalışmadan önce valabilerin yumurtlama süresinin gebelik süresinden kısa olduğu biliniyordu ancak Menzies ve ekibi ilk kez sürecin ayrıntılarını ortaya koydu.

 


Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging