İsrail vatandaşı Filistinliler, hükümet krizi çıkarttı

Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)
Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)
TT

İsrail vatandaşı Filistinliler, hükümet krizi çıkarttı

Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)
Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)

İsrail’de siyasi kriz şiddetlenirken, ülke kamuoyunda İsrail vatandaşı Filistinli  milletvekilleri tarafından desteklenen bir sol hükümetin kurulmasına ilişkin endişeler de arttı.
Bu çerçevede Binyamin Netanyahu hükümetinde dışişleri ve turizm bakanları, 9 Mart’ta İsrail vatandaşı Filistinli  milletvekillerinin oluşturduğu ‘Ortak Liste’ bloğu temsilcilerine karşı kullandıkları üslubu sertleştirdiler. Bakanlar, blok liderlerini "Takım elbiseli Teröristler" olarak nitelendirirken, Blok mensuplarının‘Lübnan Hizbullahı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan emir aldıklarını iddia ettiler.
Ülke parlamentosu Knesset'teki Ortak Liste Başkanı Ahmed el-Tayyibi ise söz konusu suçlamalara ‘histerik bir ırkçılık’ benzetmesiyle yanıt verdi.
Öte yandan Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz, partisi içerisinde bir iç muhalefetle karşılaşıyor. Mavi-Beyaz İttifakı, yeni hükümeti kurma müzakerelerinde kamuoyu muhalefetinin yanı sıra bu parti içi muhalefetle de başa çıkmak zorunda.
Gantz, Ortak Liste’nin dış desteğine dayalı bir sol hükümet kurulmasından kaçınacağını açıklamıştı. Benny Gantz, İsrail vatandaşı Filistinlilerin 15 sandalye kazanmasının ardından Ortak Liste'yi dışarıda bırakacak formüller arıyor. Ortak Liste olmaksızın ise herhangi bir hükümet kurulamıyor.
Netanyahu Genel Başkanlığındaki Likud Partisi ise, bu durumu "Gantz ve Ortak Liste’ye yüklenmek için kullandı. Netanyahu, Gantz'ın formül arayışlarını ‘hesapların dışında’ olarak nitelendirirken, Dışişleri Bakanı Israel Katz da ‘Takım Elbiseli Teröristler’ benzetmesinde bulundu. Aynı şekilde Turizm Bakanı ve Likud müzakere koalisyonu başkanı Yerevan Levin ise Tayyibi gibi bazılarının, Ramallah’taki Ebu Mazen’den (Mahmud Abbas) talimatlar aldığını iddia ederek, Ortak Liste'nin terörizmi destekleyen materyallerle dolu bir internet haber sitesine sahip olduklarını ileri sürdü.
Likud kampanyasının, İsrail kamuoyunu etkilemeye başladığı da görüldü. Bir kamuoyu anketine göre İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN), İsrail vatandaşlarının yüzde 46,6’sının İsrail hükümetinin kurulmasına ilişkin devam eden krizden bir çıkış yolu olarak, Likud ve Mavi- Beyaz İttifak’ı birleştiren bir birlik hükümetini tercih ettiklerini ortaya koydu. Kamuoyuna birlik hükümeti kurma çabalarının başarısı hakkında sorular sorulduğunda ise dördüncü bir seçimin düzenleneceğine inananlarının sayısının, bu tür bir hükümete destek verenlerin sayısıyla (yüzde 22) eşit olduğu görüldü. Mavi-Beyaz İttifak yandaşlarının yarısı da ‘Ortak Liste’ ile bir hükümeti desteklerken, diğer yarısı ise bu tür bir olasılığı reddettiklerini vurguladı.
Ancak Gantz’ın en büyük sorunu da kendi partisinin içerisinden. Öyle ki 3 milletvekili, bu tür bir hükümeti kabul etmeyeceklerini açıklarken, Netanyahu ile olsa bile bir birlik hükümetinin daha iyi olabileceğini ifade etti. Ancak bu kesim, ‘Netanyahu’yu devirme çabalarını sabote ediyor olmaları dolayısıyla’ da parti içerisinde uyarılarla karşılaştı.
Bununla birlikte Gantz, bu yönde ilerlemede ısrar ettiğini açıkladı. Rus Yahudilerinin partisi olan Yisrael Beiteinu (İsrail Evimiz) Partisi Genel Başkanı Avigdor Liberman ise 9 Mart’ta bir basın toplantısı düzenledi. Liberman, toplantının kapanışı sırasında bir hükümet kurmak için esas ilkeler hususunda bir anlayışa ulaştıklarını ve ülkenin dördüncü defa seçimlere gitmesini engellemek üzere bu hususta işbirliğine devam edileceğini vurguladı. Liberman’ın sözlerinden ‘Ortak Liste’den 12 milletvekilinin desteğiyle bir azınlık hükümeti kurulması olasılığına’ dair bir uzlaşı sağlandığı görülüyor. Avigdor Liberman, açıklaması sırasında ayrıca “Ortak Liste ile nasıl koalisyon kurulabilir? O, kendisini gerçek bir sağcı olarak değerlendiriyor mu? Bugün İsrail için en önemli şey, ekonomik, güvenlik sorunlarının varlığı ve koronavirüs ile mücadele dolayısıyla dördüncü bir seçimin daha yapılmasını önlemektir” dedi.
Öte yandan Gantz, Ortak Liste’nin üç lideri olan Genel Başkan Eymen Avde, parlamento bloğu başkanı Ahmed el-Tayyibi ve 1948 İslami Hareketi Genel Başkanı Mansur Abbas ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Yayınlanan bir bildiriye göre Benny Gantz, söz konusu liderlere ‘Yahudi ya da Arap olsun İsrail’deki tüm vatandaşlara hizmet eden ve ülkenin dördüncü bir seçime gitmesini önlemek için çalışan’ bir hükümet kurmayı planladığını ifade etti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ise görüşmelerde, Gantz’ın geçici bir hükümet kurma niyeti de açıkça ele alındı. Ancak aralarında siyasi açıdan büyük anlaşmazlıkların varlığı dolayısıyla Ortak Liste’nin desteğiyle kurulan bir hükümetin uzun bir süre yaşaması beklenmiyor. Ortak Liste, her türlü İsrail askeri operasyonuna karşı çıkarken, Gantz ise bu gerekçeyle düşecek bir hükümetin kurulmasını istemiyor. Ancak Benny Gantz bir taraftan da Ortak Liste’nin önüne Netanyahu’nun kurallarından kurtulma, Araplara karşı ırksal ayrımcılık politikasını değiştirme ve evleri yıkma politikasını durdurma gibi çeşitli fırsatlar koyuyor.
Ortak Liste liderleri ise Gantz’a, ‘seçim savaşında ortaya koyduğu tavrın, Netanyahu’nun gerçekleştirdiği seçim kampanyasının ardına sürüklenmesinin ve aynı zamanda Ortak Liste ile işbirliğinden uzaklaşmasının’, iki taraf arasında yeni bir uçurum oluşturduğunu ve bunun kapatılması gerektiğini söyledi. Benny Gantz’a bir hükümet kurma sözü vermeyen liderler, yakın bir zamanda görüşmeyi ise kabul etti.
Bu gelişmeler karşısında ılımlı oryantal Yahudilerin partisi olan Şas Partisi başkanı Aryeh Deri, Gantz başkanlığında kurulacak bir hükümete katılmama taahhüdünde bulunan sağ blok partilerinden 58 milletvekilinin imzasını aldı. Aynı şekilde Netanyahu da ortak partilerin başkanlarıyla bir toplantı düzenleyerek, Gantz ve Mavi- Beyaz İttifak’taki diğer milletvekillerine karşı ‘Ortak Liste ile bir hükümet kurulmasını engellemek üzere’ baskı yapmak için sokaklara çıkma çağrısında bulundu.
Gantz, bu kampanyaya ilişkin olarak “Birlik hükümeti kurma hususunda henüz tartışma başlamadı. Çünkü Bibi Netanyahu, bununla gerçekten ilgilenmiyor. Şimdi sadece iki olasılık var; bir azınlık hükümet ve daha sonra bir birlik hükümeti ya da dördüncü bir seçim. Amaç, Likud’un pozisyonlarına ve sağcı pozisyonlarına paralel olarak, olabildiğince çabuk bir hükümet kurmaktır. Birlik hükümetine ulaşmak için iki aşama ortaya koymak zorundayız” ifadelerini kullandı.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.