İsrail vatandaşı Filistinliler, hükümet krizi çıkarttı

Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)
Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)
TT

İsrail vatandaşı Filistinliler, hükümet krizi çıkarttı

Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)
Geçen Şubat ayında Knesset’teki Arap Milletvekili ve Ortak Liste üyesi Ahmed el-Tayyibi için bir seçim afişi (AFP)

İsrail’de siyasi kriz şiddetlenirken, ülke kamuoyunda İsrail vatandaşı Filistinli  milletvekilleri tarafından desteklenen bir sol hükümetin kurulmasına ilişkin endişeler de arttı.
Bu çerçevede Binyamin Netanyahu hükümetinde dışişleri ve turizm bakanları, 9 Mart’ta İsrail vatandaşı Filistinli  milletvekillerinin oluşturduğu ‘Ortak Liste’ bloğu temsilcilerine karşı kullandıkları üslubu sertleştirdiler. Bakanlar, blok liderlerini "Takım elbiseli Teröristler" olarak nitelendirirken, Blok mensuplarının‘Lübnan Hizbullahı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan emir aldıklarını iddia ettiler.
Ülke parlamentosu Knesset'teki Ortak Liste Başkanı Ahmed el-Tayyibi ise söz konusu suçlamalara ‘histerik bir ırkçılık’ benzetmesiyle yanıt verdi.
Öte yandan Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz, partisi içerisinde bir iç muhalefetle karşılaşıyor. Mavi-Beyaz İttifakı, yeni hükümeti kurma müzakerelerinde kamuoyu muhalefetinin yanı sıra bu parti içi muhalefetle de başa çıkmak zorunda.
Gantz, Ortak Liste’nin dış desteğine dayalı bir sol hükümet kurulmasından kaçınacağını açıklamıştı. Benny Gantz, İsrail vatandaşı Filistinlilerin 15 sandalye kazanmasının ardından Ortak Liste'yi dışarıda bırakacak formüller arıyor. Ortak Liste olmaksızın ise herhangi bir hükümet kurulamıyor.
Netanyahu Genel Başkanlığındaki Likud Partisi ise, bu durumu "Gantz ve Ortak Liste’ye yüklenmek için kullandı. Netanyahu, Gantz'ın formül arayışlarını ‘hesapların dışında’ olarak nitelendirirken, Dışişleri Bakanı Israel Katz da ‘Takım Elbiseli Teröristler’ benzetmesinde bulundu. Aynı şekilde Turizm Bakanı ve Likud müzakere koalisyonu başkanı Yerevan Levin ise Tayyibi gibi bazılarının, Ramallah’taki Ebu Mazen’den (Mahmud Abbas) talimatlar aldığını iddia ederek, Ortak Liste'nin terörizmi destekleyen materyallerle dolu bir internet haber sitesine sahip olduklarını ileri sürdü.
Likud kampanyasının, İsrail kamuoyunu etkilemeye başladığı da görüldü. Bir kamuoyu anketine göre İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN), İsrail vatandaşlarının yüzde 46,6’sının İsrail hükümetinin kurulmasına ilişkin devam eden krizden bir çıkış yolu olarak, Likud ve Mavi- Beyaz İttifak’ı birleştiren bir birlik hükümetini tercih ettiklerini ortaya koydu. Kamuoyuna birlik hükümeti kurma çabalarının başarısı hakkında sorular sorulduğunda ise dördüncü bir seçimin düzenleneceğine inananlarının sayısının, bu tür bir hükümete destek verenlerin sayısıyla (yüzde 22) eşit olduğu görüldü. Mavi-Beyaz İttifak yandaşlarının yarısı da ‘Ortak Liste’ ile bir hükümeti desteklerken, diğer yarısı ise bu tür bir olasılığı reddettiklerini vurguladı.
Ancak Gantz’ın en büyük sorunu da kendi partisinin içerisinden. Öyle ki 3 milletvekili, bu tür bir hükümeti kabul etmeyeceklerini açıklarken, Netanyahu ile olsa bile bir birlik hükümetinin daha iyi olabileceğini ifade etti. Ancak bu kesim, ‘Netanyahu’yu devirme çabalarını sabote ediyor olmaları dolayısıyla’ da parti içerisinde uyarılarla karşılaştı.
Bununla birlikte Gantz, bu yönde ilerlemede ısrar ettiğini açıkladı. Rus Yahudilerinin partisi olan Yisrael Beiteinu (İsrail Evimiz) Partisi Genel Başkanı Avigdor Liberman ise 9 Mart’ta bir basın toplantısı düzenledi. Liberman, toplantının kapanışı sırasında bir hükümet kurmak için esas ilkeler hususunda bir anlayışa ulaştıklarını ve ülkenin dördüncü defa seçimlere gitmesini engellemek üzere bu hususta işbirliğine devam edileceğini vurguladı. Liberman’ın sözlerinden ‘Ortak Liste’den 12 milletvekilinin desteğiyle bir azınlık hükümeti kurulması olasılığına’ dair bir uzlaşı sağlandığı görülüyor. Avigdor Liberman, açıklaması sırasında ayrıca “Ortak Liste ile nasıl koalisyon kurulabilir? O, kendisini gerçek bir sağcı olarak değerlendiriyor mu? Bugün İsrail için en önemli şey, ekonomik, güvenlik sorunlarının varlığı ve koronavirüs ile mücadele dolayısıyla dördüncü bir seçimin daha yapılmasını önlemektir” dedi.
Öte yandan Gantz, Ortak Liste’nin üç lideri olan Genel Başkan Eymen Avde, parlamento bloğu başkanı Ahmed el-Tayyibi ve 1948 İslami Hareketi Genel Başkanı Mansur Abbas ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Yayınlanan bir bildiriye göre Benny Gantz, söz konusu liderlere ‘Yahudi ya da Arap olsun İsrail’deki tüm vatandaşlara hizmet eden ve ülkenin dördüncü bir seçime gitmesini önlemek için çalışan’ bir hükümet kurmayı planladığını ifade etti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre ise görüşmelerde, Gantz’ın geçici bir hükümet kurma niyeti de açıkça ele alındı. Ancak aralarında siyasi açıdan büyük anlaşmazlıkların varlığı dolayısıyla Ortak Liste’nin desteğiyle kurulan bir hükümetin uzun bir süre yaşaması beklenmiyor. Ortak Liste, her türlü İsrail askeri operasyonuna karşı çıkarken, Gantz ise bu gerekçeyle düşecek bir hükümetin kurulmasını istemiyor. Ancak Benny Gantz bir taraftan da Ortak Liste’nin önüne Netanyahu’nun kurallarından kurtulma, Araplara karşı ırksal ayrımcılık politikasını değiştirme ve evleri yıkma politikasını durdurma gibi çeşitli fırsatlar koyuyor.
Ortak Liste liderleri ise Gantz’a, ‘seçim savaşında ortaya koyduğu tavrın, Netanyahu’nun gerçekleştirdiği seçim kampanyasının ardına sürüklenmesinin ve aynı zamanda Ortak Liste ile işbirliğinden uzaklaşmasının’, iki taraf arasında yeni bir uçurum oluşturduğunu ve bunun kapatılması gerektiğini söyledi. Benny Gantz’a bir hükümet kurma sözü vermeyen liderler, yakın bir zamanda görüşmeyi ise kabul etti.
Bu gelişmeler karşısında ılımlı oryantal Yahudilerin partisi olan Şas Partisi başkanı Aryeh Deri, Gantz başkanlığında kurulacak bir hükümete katılmama taahhüdünde bulunan sağ blok partilerinden 58 milletvekilinin imzasını aldı. Aynı şekilde Netanyahu da ortak partilerin başkanlarıyla bir toplantı düzenleyerek, Gantz ve Mavi- Beyaz İttifak’taki diğer milletvekillerine karşı ‘Ortak Liste ile bir hükümet kurulmasını engellemek üzere’ baskı yapmak için sokaklara çıkma çağrısında bulundu.
Gantz, bu kampanyaya ilişkin olarak “Birlik hükümeti kurma hususunda henüz tartışma başlamadı. Çünkü Bibi Netanyahu, bununla gerçekten ilgilenmiyor. Şimdi sadece iki olasılık var; bir azınlık hükümet ve daha sonra bir birlik hükümeti ya da dördüncü bir seçim. Amaç, Likud’un pozisyonlarına ve sağcı pozisyonlarına paralel olarak, olabildiğince çabuk bir hükümet kurmaktır. Birlik hükümetine ulaşmak için iki aşama ortaya koymak zorundayız” ifadelerini kullandı.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel