Japon bilim insanı: Evrende yaşam yaygın ama bizim mahallemizde değil

(Pikrepo)
(Pikrepo)
TT

Japon bilim insanı: Evrende yaşam yaygın ama bizim mahallemizde değil

(Pikrepo)
(Pikrepo)

Varoluşla ilgili en önemli sorulardan birini, yani yaşamın nasıl başladığını aydınlatmak isteyen yeni bir araştırma, kozmolojik ve biyolojik modelleri bir araya getirdi.
Tokyo Üniversitesi Astronomi Bölümü’nden Profesör Tomonori Totani, evrende yaşamın temel yapı taşlarının abiyogenez ismi verilen bir süreçle kendiliğinden nasıl oluşabileceğini araştırdı. Abiyogenez, inorganik, yani canlıya ait olmayan moleküllerden organik, yani canlıya ait moleküllerin oluştuğu sürece deniyor.
Biyoloji, kimya ve fizikle ilgili tüm bildiklerimize karşın yaşamın tam olarak ne zaman ve nasıl başladığı ya da başka yerlerde de oluşup oluşmadığı sorularının cevabı büyük oranda varsayımlara dayanıyor.
Şimdiye kadar bildiğimiz tek yaşamsa Dünya üzerinde bulunuyor ve bu nedenle konuyla ilgili araştırmalar yeryüzündeki canlılığın kendine özgü koşullarını temel alarak yürütülüyor.  O yüzden çoğu araştırma ribonükleik asit (RNA) gibi her canlıda bulunan temel yapı taşlarına odaklanıyor.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre RNA, daha ünlü olan bir benzeri deoksiribonükleik asitten (DNA), daha basit ve daha temel önemde. Ancak bu basitliğine rağmen, uzayda kendiliğinden dolaşan ya da cansız bir gezegenin yüzeyinde bulabileceğimiz moleküllerden çok daha karmaşık.
RNA da DNA gibi bir polimer, yani pek nükleotit isimli çok benzer molekülün zincir gibi art arda dizilmesiyle oluşuyor. Bu alanda çalışan araştırmacıların bulgularına göre yaşamın varlığı içi gereken kendini kopyalama davranışı için bir RNA’da en az 40’la 100 nükleotitin bir araya gelmesi gerekiyor. Yeterli zaman ve kimyasal koşullar verilirse bu sayılardaki nükleotitler bir araya gelerek RNA’yı ortaya çıkarabilir. Ancak mevcut tahminlere göre gözlemlenebilir evren olarak düşündüğümüz alanda bu sayılarda nükleotitin mümkün olmaması gerekiyor.

Profesör Totani, bu noktada şöyle diyor:
"Ancak, gözlemlenebilir olandan daha fazla evren var. Mevcut kozmoloji, evrenin hızlı bir enflasyon döneminden geçtiği ve bunun doğrudan gözlemleyebileceğimiz sınırın ötesinde yer alan genişleme bölgesi yarattığı konusunda uzlaşıyor. Bu daha geniş hacim, abiyogenez modelleriyle düşünüldüğünde yaşamın ortaya çıkma ihtimalini büyük ölçüde artırıyor."
Üniversitenin internet sitesinde yer alan bilgiye göre gözlemlenebilir evren yaklaşık 10 sekstilyon (10 üzeri 22) yıldız barındırsa da, bu devasa sayı istatistiğe vurulduğunda sadece 20 nükleotitlik RNA üretilebiliyor.
Ancak büyük patlama sonrasında evrenin hızla genişlediği, enflasyon ismi verilen dönem hesaba katılırsa evrendeki yıldız sayısı 1 googola (10 üzeri 100) ulaşabiliyor ve bu durumda yaşamı ortaya çıkarabilecek çok daha karmaşık RNA molekülleri kaçınılmaz hale geliyor.
“Tüm araştırma alanlarında olduğu gibi beni, büyük sorular ve merak yönlendirdi” diyen Profesör Totani şunları ekliyor: 
"RNA’nın kimyasına dair güncel araştırmam ve kozmolojideki uzun geçmişimi bir araya getirmek, abiyotik (cansız) durumdan biyotik (canlı) duruma geçmek zorunda olan evren için olanaklı bir yol bulunduğunu fark etmemi sağladı. Bu heyecan verici bir düşünce ve umarım buna dayanan araştırmalar canlılığın kökenini ortaya koyabilir."



Şempanzeler bilim insanlarını şoke etti: Robotlar esneme bulaştırdı

(Reuters)
(Reuters)
TT

Şempanzeler bilim insanlarını şoke etti: Robotlar esneme bulaştırdı

(Reuters)
(Reuters)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Şempanzelerin insan yüz ifadelerini taklit eden bir android robottan esneme "kapabildiğini" öne süren yeni araştırma, bu davranışın evrimsel kökenleri hakkında daha fazla soru işareti yaratıyor.

Esnemenin dikkat değişiklikleri, vücut ısısının düzenlenmesi ve dinlenmeyle uyarılma arasındaki geçişle ilişkili olduğu biliniyor.

Bulaşıcı esnemeyse, bir hayvanın başka birinin aynı davranışı sergilediğini gördükten sonra esnediği tuhaf bir davranış.

Bu davranışın bulaşıcı yönü, empati ve taklit gibi bazı sosyal etkileşim unsurlarıyla ilişkilendiriliyor.

Bugüne kadar memelilerde ve bazı balıklarda gözlemlenen bulaşıcı esnemenin evrimsel kökenleri hâlâ bilinmiyor.

Bilim insanları bu davranışın insanlarda, şempanzelerde ve köpeklerde yavaş yavaş ortaya çıktığını, insanlarda yaklaşık 4 ve şempanzelerde 5 yaşında, köpeklerdeyse yaklaşık 7 ayda belirginleştiğini söylüyor.

Görsel kaldırıldı.
Şempanzelerin esneme ve uzanma davranışları sergiledikleri örnekler (RMJM/Aline Sardin-Damasso/Mona)


Perşembe günü hakemli dergi Nature'da yayımlanan yeni bir araştırma, şempanzelerin bir android robotun esnemesine tepki olarak hem esneme hem de uzanma davranışı sergilediğini ortaya koydu.

Bulgular, başka bir bireyin esnemesini gözlemlemenin şempanzelerde otomatik bir tepkiyi tetiklemekten ziyade, dinlenme işareti işlevi görebileceğini düşündürüyor.

Bilim insanları çalışmada yüz ifadelerini taklit edebilen bir android kafa kullanarak 10 ila 33 yaşındaki 14 yetişkin şempanzenin tepkilerini test etti.

Android kafada esneme gibi yüz ifadelerini oluşturan kas görevi gören 33 adet dönme motoru vardı ve her ifade 10 saniye sürüyordu.

Çalışmadaki şempanzeler, androidin esneme, ağzını açma ve nötr yüz ifadeleri sergilediği 15 dakikalık 4 seansa sokuldu.

Bilim insanları bu seansları kamerayla kaydetti ve her şempanzenin tepki verme derecesiyle uzanarak geçirdiği süre puanlandı.
 

Görsel kaldırıldı.Android kafa ağzını açma ve esneme davranışı sergiliyor (Aline Sardin-Damasso/Mona)


14 şempanzeden 8'inin, androidin "esneme" ifadesine tepki olarak esnediği saptandı.

Araştırmacılar şöyle yazıyor: 

Sonuçlar, yetişkin şempanzelerin bireyler arası esneme bulaşıcılığını değişen derecelerde sergilediğini gösterdi: En yüksek bulaşıcılık, android ağzını tamamen açtığında meydana geldi, ağzı kısmen açık olduğunda tepki azaldı ve androidin ağzı kapalıyken bulaşma görülmedi.

8 şempanze de esneme karşısında uzandı ve bazıları uzanmadan önce yatak malzemesi topladı.

Bilim insanları, "Şempanzeler, androidin esnemesini izlerken yatak malzemesi toplamak, yuva yapmak ve uzanmak gibi uyku haliyle ilişkili davranışlar sergiledi" diye yazıyor.

Araştırmacılara göre bulgular, cansız bir model kaynaklı bulaşıcı esnemenin ilk örneğini sunuyor gibi görünüyor.

Bilim insanları bu sonuçların, primatların bulaşıcı davranışlara yatkınlığına daha fazla ışık tuttuğunu söylese de burada tam olarak hangi biyolojik mekanizmaların rol oynadığının belirsizliğini koruduğunu ekliyor.

Araştırmacılar, gelecekteki çalışmaların robotların gerçekleştirdiği diğer eylemlerin de hayvanlar için bulaşıcı olup olmadığını ortaya çıkarmasını umuyor.


 Independent Türkçe, independent.co.uk/news