Dünya 2020 yılında zorlu bir sınav veriyor

Dünya 2020 yılında zorlu bir sınav veriyor
TT

Dünya 2020 yılında zorlu bir sınav veriyor

Dünya 2020 yılında zorlu bir sınav veriyor

Geçtiğimiz yıl doğal afetlerden iklim krizlerine, siyasi çatışmalardan mülteci sorununa kadar pek çok olumsuzlukla mücadele eden dünya, 2020’ye de yoğun bir gündemle giriş yaptı. B2Press, 2020’nin ilk 75 gününde Türkiye ve dünyada öne çıkan 10 gelişmeyi derledi.
Politik, ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan hayli zorlu geçen 2019 yılının ardından tüm dünya 2020’nin sağlık ve huzur dolu bir yıl olması için umutlanırken yılın ilk gününden bu yana olumsuz gelişmeler peş peşe geldi. Doğal afetlerden savaşlara, ekonomik dalgalanmalardan salgın hastalıklara, yoğun bir gündemle başlayan 2020, yalnızca 75 günde pek çok olumsuz gelişmeye sahne oldu. Online PR Ajansı B2Press, tüm dünya için 'zorlu bir sınav' olarak nitelendirdiği 2020’nin ilk çeyreğini tamamlarken Türkiye ve dünyada yaşanan 10 gelişmeye mercek tuttu.

1- Avustralya yangınında 1 milyar canlı yok oldu
2019 yılının Temmuz ayında Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde başlayan orman yangınları, 2020’nin Mart ayına dek sürdü. 8 ayın sonunda söndürebilen yangınlarda 28 kişi hayatını kaybederken 1 milyardan fazla canlı yok oldu. Toplamda 8 milyon hektar alanın kül olduğu yangında 2 bin 500’den fazla bina da kullanılamaz hale geldi.Avustralya tarihinin en büyük doğal felaketi olarak kayıtlara geçen yangın, ekolojik bir trajedi olarak hafızalara kazındı.

2- Elazığ depremi tüm Türkiye’yi derinden sarstı
24 Ocak 2020’de Elazığ’ın Sivrice ilçesinde 6.8’lik deprem meydana geldi. Depremde 35'i Elazığ'da, 4’ü Malatya'da olmak üzere 41 kişi hayatını kaybetti, bin 607 kişi de yaralandı. Derinliği 6,75 kilometre olan depremin ardından yapılan arama-kurtarma çalışmaları sonucunda 45 kişi enkaz altından sağ çıkarıldı. Depremden sonraki günlerde ise aynı bölgede binden fazla artçı deprem yaşandı. Bu depremlerin en büyüğü 5,4 olarak ölçülürken, 4 üzerindeki artçı sarsıntıların toplam sayısı da 22’yi buldu. Elazığ ve Malatya'da 87 bina yıkıldı. bin 287 binada ağır hasar, 56 binada orta ve 876 binada da az hasar tespit edildi. Acil olarak yıkılması gereken bina sayısı da 12 olarak açıklandı. Deprem, Adıyaman, Kahramanmaraş, Diyarbakır ve Tunceli gibi çevre illerde de hissedildi ancak bu kentlerde herhangi bir hasara yol açmadı.

3- Van’da çığ felaketi 41 can aldı
Van'ın Bahçesaray ilçesinde 4-5 Şubat 2020 tarihlerinde iki farklı çığ felaketi yaşandı. 4 Şubat’ta Bahçesaray karayolunda hareket halindeki bir minibüsün üzerine çığ düştü. 6 kişi sağ olarak çığın altından çıkarılırken 5 kişinin de cesedine ulaşıldı. Minibüste olduğu sanılan 2 kişiyi kurtarma çalışmalarının devam ettiği 5 Şubat’ta ise arama çalışmalarına katılan Jandarma, AFAD, UMKE, diğer ekipler ve destek veren vatandaşların üzerine çığ düştü. 6 Şubat’ta facia bölgesinden üç kişinin daha cansız bedenleri çıkarılırken çığ felaketi sebebiyle 41 kişi hayatını kaybettiği açıklandı.

4- Türkiye İdlib’de 36 şehit verdi
27 Şubat 2020'de Rusya destekli Suriye Silahlı Kuvvetleri, Suriye İç Savaşı kapsamında İdlib’de 400 askerin bulunduğu Türk Silahlı Kuvvetlerine ait piyade taburuna hava saldırısı düzenledi. Saldırı sonucunda 36 Türk askeri şehit düştü. Saldırının ardından Türkiye yetkililerinin Suriye askeri birliklerinin 'meşru hedef' olduğunu açıklaması üzerine ve 329 Suriye askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan 200'den fazla hedef topçu atışıyla vurularak etkisiz hale getirildi.

5- Türkiye Suriyeli mültecilere Avrupa’ya gitmeleri için sınır kapılarını açtı
27 Şubat 2020’de gerçekleşen İdlib saldırısı sonucu Cumurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın talimatı ile değişen politika kapsamında hudut kapılarının mültecilere açıldığı açıklandı. Açıklamanın hemen ardından başta Suriyeli, Iraklı ve Afgan mülteci ve göçmenler Avrupa'ya gitmek için Edirne üzerinden Yunanistan ve Bulgaristan’a doğru yola çıktı. Mültecilerin sınırlardan geçişine izin vermeyen Yunanistan göçmenleri gaz bombalarıyla engelledi. Eleştirilerin odağında yer alan bu yaklaşım, AB ülkelerinin Türkiye’nin kararına yardımcı olmaları yönündeki çağrıları da artırdı. Son olarak 3 milyon 587 bin 266 olarak kayıtlara geçen Suriyeli mültecilerin 100 bin 577’sinin Türkiye’yi terk ettiği açıklandı.

6- Korona salgını tüm dünyayı etkisi altına aldı
Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve Covid-19 koronavirüs (koronavirüs), Antarktika hariç tüm kıtalara ve 120'den fazla ülkeye yayıldı. 2019 Aralık ayında görülen ve '2019-nCoV' olarak adlandırılan virüs, ilk kez Wuhan'daki hayvan pazarında balık satıcısı olan 49 yaşında bir kadında görüldü. Hastadan alınan örneklerin laboratuvarlarda test edilmesi sonucu Çinli yetkililer ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), enfeksiyonun koronavirüs (Corona Virus) olduğu sonucuna vardı ve 11 Mart 2020 tarihinde Koronavirüs’ün artık 'pandemik' seviyede olduğunu belirtti. Yarasa virüsüne yüzde 85 oranında benzerlik gösteren koronavirüsün damlacık ve yakın temas ile bulaştığı tespit edildi. 1 Ocak 2020 tarihinde virüsün çıkış yeri olduğu düşünülen Wuhan'daki hayvan pazarı kapatıldı. 11 Mart 2020 tarihinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye'deki ilk koronavirüs vakasının görüldüğünü ve virüs şüphesi olan bir kişinin test sonucunun pozitif çıktığını açıkladı. Dört gün sonra ise bu sayı 18’e yükseldi. 16 Mart itibarıyla dünya çapında koronavirüs görülenlerin sayısı 160 bini, virüs sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı ise 5 bini aştı.

7- Petrol fiyatlarında 1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana en sert düşüş yaşandı
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ile Rusya'nın liderliğindeki örgüt üyesi olmayan ülkeler üç yıldır OPEC+ adı altında birlikte hareket ederek üretimlerini gönüllü olarak kısmışlardı. Ancak günde 2.1 milyon varil petrolü piyasadan çekerek fiyatları yükselmesine neden olan anlaşmanın uzatılması için geçen hafta yapılan görüşmeler Rusya'nın üretimi daha da kısmayı kabul etmemesi üzerine başarısız oldu ve taraflar anlaşmadan vazgeçti. Bunun üzerine 9 Mart 2020 Pazartesi günü petrol fiyatları yüzde 30 düştü. Bu sonuçla, ham petrol fiyatları Şubat 2016'dan bu yana en düşük seviyelerine geriledi. Ayrıca yüzde 30'un üzerinde düşüşle Ocak 1991'deki Körfez Savaşı'ndan bu yana yüzdelik bazda en sert günlük kaybını kaydetti.

8- Dünya borsaları krizin eşiğinde
Amerikan borsaları, Dünya Sağlık Örgütü(WHO)'nün 11 Mart günü akşam saatlerinde koronavirüs'ünün artık 'pandemik' seviyede olduğunu belirtmesinin ardından yoğun bir satış trafiği ile karşılaştı. 11 Mart gününü yüzde 4 düşüşle kapatan Amerikan borsası, kapanıştan sonra ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupa'dan gelen tüm seyahatleri 30 gün süreyle askıya aldıklarını duyurmasının ardından 12 Mart tarihine yüzde 7’lik bir düşüş yaşadı. Bu düşüşün ardından işlemler 15 dakikalığına durduruldu. ABD borsaları dışında TR, Almanya ve Brezilya’da da düşüş yaşanıyor. Dolar/TL kuru 6.35'in üzerine çıktı. Borsa İstanbul BIST 100 Endeksi'nden 16 Mart Pazartesi günü işlemler yüzde 5'ni üzerinde değer kaybıyla gerçekleşti. Sektörel endekslerde ise turizm yüzde 10’u, bankacılık yüzde 6’yı aşan düşüşle ön planda. Almanya'da ise Frankfurt Borsası, yüzde 5,8 azalarak 9.829 puanla Temmuz 2016'dan bu yana en düşük seviyesine geriledi. Böylece borsadaki DAX endeksi Mart ayının başından bu yana yüzde 16’nın üzerinde değer kaybı yaşadı.

9- FED faizi sıfıra indirdi
ABD Merkez Bankası (FED), koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası faiz oranını neredeyse sıfıra çekerek 0-0,25 aralığına indirdi. 500 Milyar dolarlık kısmı hazine, 200 milyar dolarlık kısmı Morgage tahvili olmak üzere toplamda 700 milyar dolar parasal genişleme başlatıldı. FED’den yapılan açıklamada ‘koronavirüs salgınının toplumlara zarar verdiği ve ABD’nin de aralarında olduğu birçok ülkede ekonomik aktivitenin olumsuz etkileneceği’ belirtildi. FED ayrıca binlerce bankanın rezerv karşılık oranlarını sıfıra indirdi. Dolar likiditesini artırmak için Kanada, İngiltere, Japonya, İsviçre ve Avrupa Merkez Bankası ile arasındaki ‘swap’ hatlarını tekrar açtı. Bu hamle bankalar tarafından koordineli bir şekilde atılan bir adım oldu.

10- Çekirge istilası tarım alanlarını tehdit ediyor
Doğu Afrika’da son 70 yılın en büyük çöl çekirgesi istilası gerçekleşti. Çekirge istilası, Afrika'da başladıktan sonra yayılım gösterdi ve dünya gündemine girdi. Birleşmiş Milletler (BM), Doğu Afrika ülkelerindeki çiftçilerin hayatını zorlaştıran çöl çekirgesi sürülerinin yeniden etkisini artırabileceğini söyledi.

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) yayımladığı durum raporunda, Afrika Boynuzu bölgesinde özellikle Kenya, Somali ve Etiyopya’da durumun kritik seviyede olduğuna ve yeni çekirge sürülerin oluşmaya başladığını belirtti. Rapora göre, çekirgelerin yeniden üremeye başladığı ve bu sürülerin daha önce görülmemiş bir şekilde gıda güvenliğini tehdit ettiği belirtildi. Şu ana kadar 70 bin hektarlık alan, çekirgelerin istilasına uğradı.



Somon balığının çocuklar için başlıca faydaları

Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)
Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)
TT

Somon balığının çocuklar için başlıca faydaları

Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)
Somon balığı, vitaminler açısından yüksek bir içeriğe sahip (Pexels)

Pembe rengi ve zengin tadıyla öne çıkan somon balığı, lezzetli olmasının yanı sıra sağlık açısından da son derece faydalı bir besin olarak dikkat çekiyor.

Beslenme uzmanı Julia Zumpano, somonun kalp sağlığı, ruh sağlığı ve kas kütlesi üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirterek, “Haftada sadece iki kez somon tüketmek, aktif bir yaşam tarzını desteklemeye ve sağlıklı kilonun korunmasına yardımcı olur” ifadelerini kullanıyor. Şarku’l Avsat’ın Cleveland Clinic’in internet sitesinden aktardığı bilgilere göre, somon; protein, vitamin ve mineral açısından zengin yapısıyla öne çıkıyor.

Uzmanlar, somonun özellikle omega-3 yağ asitleri bakımından yüksek, cıva oranı açısından ise düşük olmasının önemli bir avantaj olduğuna dikkat çekiyor. Yüksek miktarda cıvanın insan sağlığına zarar verebildiği biliniyor.

Somon balığının çocuklar için öne çıkan faydaları ise şöyle sıralanıyor:

Beyin gelişimini ve dikkati destekliyor

Somon, özellikle DHA olmak üzere omega-3 yağ asitleri açısından zengin. Bu maddeler çocukların beyin gelişimine katkı sağlarken, hafıza ve konsantrasyonu güçlendiriyor. Büyüme çağındaki çocuklar için beyin sağlığını destekleyen ideal besinler arasında yer alıyor.

Kemikleri güçlendiriyor, kas gelişimine katkı sağlıyor

Çocukların kas ve kemik gelişimi için proteine ihtiyacı bulunuyor. Somon, yağsız ve kolay sindirilebilir protein kaynağı olmasıyla öne çıkıyor.

Ayrıca somon, D vitamini bakımından da zengin. 100 gram somon, günlük D vitamini ihtiyacının yaklaşık yüzde 66’sını karşılıyor. D vitamini, kalsiyum emilimini artırarak kemik sağlığında kritik rol oynuyor. Somonda bulunan fosfor da kemiklerin güçlenmesine katkı sağlıyor.

Bağışıklık sistemini güçlendiriyor

Somon; D vitamini ile birlikte B12 ve B6 vitaminleri içeriyor. Bu vitaminler, çocukların bağışıklık sisteminin güçlü kalmasına ve genel sağlıklarının korunmasına yardımcı oluyor.

Uyku kalitesini artırıyor

Araştırmalar, balık tüketimi ile çocukların uyku kalitesi arasında ilişki olduğunu ortaya koyuyor. 9–11 yaş arası çocuklar üzerinde yapılan bir çalışmada, düzenli balık tüketiminin daha kaliteli uyku ve daha yüksek zeka düzeyi ile bağlantılı olduğu belirlendi. Çalışmaya göre balık tüketimi arttıkça uyku kalitesi ve zeka düzeyi de yükseliyor.

Uzmanlar, çocukların beslenme düzenine haftada birkaç kez somon eklenmesinin, hem fiziksel hem zihinsel gelişim açısından uzun vadeli faydalar sağlayabileceğini vurguluyor.


1,4 milyar yıllık tuz kristalleri, Dünya'nın eski atmosferine ışık tuttu

Kaya tuzuna hapsolan hava kabarcıkları, yüz milyonlarca öncesinin atmosferinin içeriğini ortaya çıkardı (Justin Park/Rensselaer Politeknik Enstitüsü)
Kaya tuzuna hapsolan hava kabarcıkları, yüz milyonlarca öncesinin atmosferinin içeriğini ortaya çıkardı (Justin Park/Rensselaer Politeknik Enstitüsü)
TT

1,4 milyar yıllık tuz kristalleri, Dünya'nın eski atmosferine ışık tuttu

Kaya tuzuna hapsolan hava kabarcıkları, yüz milyonlarca öncesinin atmosferinin içeriğini ortaya çıkardı (Justin Park/Rensselaer Politeknik Enstitüsü)
Kaya tuzuna hapsolan hava kabarcıkları, yüz milyonlarca öncesinin atmosferinin içeriğini ortaya çıkardı (Justin Park/Rensselaer Politeknik Enstitüsü)

Bilim insanları 1,4 milyar yıllık tuz kristallerini inceleyerek Dünya'nın bu dönemdeki atmosferi hakkında doğrudan bilgi edinmeyi başardı.

1,4 milyar yıl önce Dünya bugünkünden çok farklı bir gezegendi. Baskın yaşam formu bakterilerdi ve hayvanlarla bitkiler gibi karmaşık, çok hücreli yaşam formları 800 milyon yıl daha ortaya çıkmayacaktı.

Bu dönemde, bugünkü Kanada'nın Ontario eyaletindeki sığ bir havzada yer alan subtropikal bir göl, güneş ışınları altında buharlaşarak geriye bir miktar kaya tuzu bıraktı.

Buharlaşma sürecinde suyun bir kısmı kristallerin içinde hapsoldu. Bazen bu tuzlu su damlalarına hava kabarcıkları da eşlik edebiliyor. 

ABD'deki Rensselaer Politeknik Enstitüsü'nden doktora öğrencisi Justin Park liderliğindeki araştırmacılar, bu hava kabarcıklarını analiz ederek o dönemki atmosfer hakkında fikir edindi. 

Araştırmacılar, kristallerdeki sıvının erken Dünya atmosferinin örneklerini içerdiğini uzun zamandır bilse de buna ulaşamıyorlardı. Oksijen ve karbondioksit gibi gazların suda, havadakinden farklı davranması temel zorluktu.

Ancak Park, danışmanı Morgan Schaller'ın laboratuvarında geliştirdiği bir yöntemle bu sorunun üstesinden gelmeyi başardı.

Schaller, "Justin'in elde ettiği karbondioksit ölçümleri daha önce hiç yapılmamıştı" diyor: 

Daha önce Dünya tarihinin bu dönemine hiç bu kadar doğrulukla bakma fırsatımız olmamıştı. Bunlar o dönemin havasının gerçek örnekleri.

Park ise "Dinozorlardan bir milyar yıl daha eski bir hava örneğini açmak inanılmaz bir duygu" ifadelerini kullanıyor.

Bulguları hakemli dergi PNAS'te 22 Aralık Pazartesi yayımlanan çalışmaya göre, 1,4 milyar yıl önce atmosferdeki oksijen oranı bugünkünün yüzde 3,7'si kadardı. 

Karbondioksit oranıysa günümüzdekinin 10 katı kadardı. Araştırmacılar bu oranın, o zamanlar daha zayıf olan güneş ışınlarını dengeleyerek bugünküne benzer bir iklim yaratabileceğini söylüyor.

Bilim insanlarının tuz üzerine yaptığı incelemeler de bu dönemdeki iklimin, bugünküne sanılandan daha çok benzediğine işaret ediyor.

Öte yandan oksijen oranlarının beklenmedik derecede yüksek çıkması araştırmacıları şaşırttı. Bu oran çok hücreli karmaşık yaşam formlarını destekleyecek seviyede olmasına rağmen hayvan ve bitkiler yüzlerce milyon yıl sonra ortaya çıkmıştı.

Park daha fazla veri olmadan bu soru işaretinin giderilemeyeceğini söylüyor. Araştırmacı "Örnekler, bu uzun dönem içinde kısa süreli, geçici bir oksijenlenme olayını yansıtıyor olabilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları ayrıca kırmızı alglerin de bu dönemde ortaya çıktığını ve oksijen üretimine önemli bir katkı sağladığını belirtiyor. Nispeten yüksek oksijen seviyeleri, alglerin çoğalmasının doğrudan bir sonucu olabilir.

Schaller "Aslında çok heyecan verici bir an yakalamış olabiliriz" diyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Pys.org, PNAS


Hubble Uzay Teleskobu, gezegen oluşumuna ışık tutacak "dev bir hamburger" keşfetti

Yeni tespit edilen ön gezegen diski, bugüne dek görülenlerden çok daha kaotik bir ortama sahip (NASA)
Yeni tespit edilen ön gezegen diski, bugüne dek görülenlerden çok daha kaotik bir ortama sahip (NASA)
TT

Hubble Uzay Teleskobu, gezegen oluşumuna ışık tutacak "dev bir hamburger" keşfetti

Yeni tespit edilen ön gezegen diski, bugüne dek görülenlerden çok daha kaotik bir ortama sahip (NASA)
Yeni tespit edilen ön gezegen diski, bugüne dek görülenlerden çok daha kaotik bir ortama sahip (NASA)

NASA'nın Hubble Uzay Teleskobu'nu kullanan gökbilimciler bugüne kadarki en büyük ön gezegen diskini keşfetti. Dev bir hamburgere benzeyen sistem, tuhaflığıyla da dikkat çekiyor.

Bütün gezegen sistemleri, başlangıçta genç yıldızların etrafındaki gaz ve toz disklerinden meydana geliyor. Ön gezegen diski denen bu yapıdaki maddeler birleşip birikerek yıldızın etrafındaki gezegenleri oluşturuyor. 

Bilim insanları bu süreci daha detaylı inceleme imkanı veren yeni bir keşfe imza attı.

NASA'nın emektar Hubble Uzay Teleskobu, Dünya'dan bin ışık yılı uzakta devasa bir ön gezegen diski buldu. 

Ekipteki araştırmacılardan birinin Transilvanya, başka birinin de Uruguay'dan olması nedeniyle, dev bir hamburgere benzeyen diske "Dracula'nın Chivitosu" adı verildi. Chivito, Uruguay'ın ulusal yemeği.

Bugüne dek görülen bu türden en büyük yapı olan disk, Güneş Sistemi'nin çapının yaklaşık 40 katı. Araştırmacılar toz ve gaz arkasında büyük kütleli bir yıldızın veya bir yıldız çiftinin gizlendiğini düşünüyor.

Resmi adı IRAS 23077+6707 olan diskin kütlesi de Jüpiter'in 10 ila 30 katı. 

Ancak bu yapı yalnızca büyüklüğüyle değil, bazı ilginç özellikleriyle de öne çıkıyor.

Bulguları hakemli dergi The Astrophysical Journal'da dün (23 Aralık) yayımlanan çalışmaya göre IRAS 23077+6707'den uzanan iplik benzeri yapılar, diskin sadece bir tarafında görünürken, diğer tarafı keskin bir kenara sahip. 

Araştırmacılara göre bu tuhaf, dengesiz yapı, diske toz ve gaz akışının veya çevresel etkileşimler gibi dinamik süreçlerin diski şekillendirdiği anlamına gelebilir. Bu durum, "beklenmedik derecede kaotik ve türbülanslı" bir yapıya yol açıyor.

Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden (CfA) çalışmanın ortak yazarı Joshua Bennett Lovell, "Bu diskin ne kadar asimetrik olduğunu görünce hayrete düştük" diyerek ekliyor:

Hubble, bize yeni gezegenler oluşturan diskleri şekillendiren kaotik süreçlere ön sıradan bir bakış açısı sağladı; henüz tam anlamadığımız bu süreçleri artık yepyeni bir şekilde inceleyebileceğiz.

Bilim insanları IRAS 23077+6707'nin, erken Güneş Sistemi'nin büyütülmüş bir versiyonunu temsil edebileceğini düşünüyor. Bu nedenle devasa yapının gezegen oluşumuyla ilgili pek çok soruya cevap vermesini umuyorlar.

CfA'dan makalenin başyazarı Kristina Monsch, "Gezegen oluşumu bu kadar büyük ortamlarda farklılık gösterebilir ama altta yatan süreçler muhtemelen benziyor" diyerek ekliyor:

Şu anda elimizde cevaplardan çok sorular var ancak bu yeni görüntüler, gezegenlerin zaman içinde ve farklı ortamlarda nasıl oluştuğunu anlamak için bir başlangıç ​​noktası sunuyor.

Independent Türkçe, Popular Science, NASA, The Astrophysical Journal