Eş-Şebab tehdidi küreselleşiyor mu?

Fotoğraf(AP_Arşiv)
Fotoğraf(AP_Arşiv)
TT

Eş-Şebab tehdidi küreselleşiyor mu?

Fotoğraf(AP_Arşiv)
Fotoğraf(AP_Arşiv)

El Kaide’nin Somali kolu Doğu Afrika’daki ABD’lileri tehdit ediyor. El Kaide’nin Somali’deki kolunun ya da diğer adıyla eş-Şebab Hareketi’nin istikrarsızlığın kapsamını saldırı sahasının ötesine taşımaya ve bulduğu her fırsatta ABD’lilere saldırmaya çalıştığına dair çeşitli göstergeler bulunuyor.
İstihbarat analistlerinin açıklamalarına göre dünyanın en büyük ve en aktif terör örgütü olan El Kaide’nin Somali'deki kolu, Doğu Afrika'daki ABD vatandaşlarına, hatta ABD'ye ve ABD Özel Kuvvetleri ile terörle mücadele yetkililerine karşı yeni tehditlerde bulundu.
Eş-Şebab Hareketi olarak bilinen El Kaide’nin Somali'deki kolunun korkunç kaosun kapsamını saldırı sahasının ötesine taşımaya ve bulduğu her fırsatta ABD’lilere saldırmaya çalıştığına dair çeşitli göstergeler bulunuyor. Tehditler sonrası ABD, Somali’de silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile saldırı hazırlığındakileri hedef alan hava saldırıları düzenledi.
İstihbarat yetkililerine göre son aylarda Somalili iki eş-Şebab üyesinin biri Filipinler'de, diğeri ise bir Afrika ülkesinde olmak üzere uçuş eğitimi alırken tutuklandılar. Bu tutuklamalar, 2001 yılında yaşanan 11 Eylül saldırılarının planlanması sırasında saldırganların uçuş eğitimi almış olmalarını hatırlattı. Eş-Şebab üyeleri Çin yapımı omuz üzerinden fırlatılan uçak savar roketler edinmeye çalışıyorlar. Bu durum, Amerikan savaş helikopterleri ve Somali'de faaliyet gösteren diğer uçaklar için yeni bir tehdit oluşturabilir.
ABD’li komutanlar, eş-Şebab’ın geçtiğimiz Ocak ayında Kenya'daki Amerikan askerlerinin konuşlu olduğu Manda Körfezi Askeri Üssü’ne düzenlediği ve ciddi güvenlik açıklarının olduğunu ortaya koyan silahlı saldırının ardından bölgede bulunan askeri üslerindeki savunma prosedürlerini artırmaya çalışıyor. Saldırıda bir Amerikan askeri ile ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) bağlı sözleşmeli iki personelin ölmüş, 2 Pentagon çalışanı yaralanmıştı. Bu saldırıdan yaklaşık bir hafta önce ise başkent Mogadişu'da trafiğin yoğun olduğu bir kavşakta bomba yüklü bir kamyonetin infilak etmesi sonucu 82 kişi hayatını kaybetmiş, saldırının sorumluluğunu eş-Şebab üstlenmişti.
330 milyon ABD Vatandaşı açık hedef
Kenya’daki saldırılar, eş-Şebab lideri Ebu Ubeyde’nin ABD’lilere yönelik bulundukları her yerde saldırı yapılması çağrısında bulunduğu 52 dakikalık video kaydının yayınlamasından iki ay sonra gelirken Ebu Ubeyde videoda 330 milyon nüfuslu ABD halkının tümünün asker sivil ayrımı olmaksızın örgüt üyelerinin açık hedefleri arasında olduğunu söyledi. Ebu Ubeyde’nin çağrısı, El Kaide'nin kurucu lideri Usame bin Ladin'in 1996 yılında ABD’ye karşı ‘cihat’ ilan ettiği çağrıyı andırıyordu.
ABD Afrika Kuvvetleri (AFRICOM) Komutanı Orgeneral Stephen Townsend bu ay tanık olarak Washington'daki Temsilciler Meclisi önünde verdiği ifadede, eş-Şebab Hareketi’nin Somali'de, bölgede, uluslararası toplumda ve hatta ABD’de gerçek bir tehdit oluşturduğunu söyledi.
Eş-Şebab Hareketi, Somali’nin büyük bölümünü kontrol ediyor ve radikalizm yanlısı örgütün üyeleri, kontrol ettikleri bölgelerde yerel halktan haraç alarak ve mallarını gasp ederek büyük miktarlarda para topluyorlar. ABD’nin yoğun hava bombardımanlarına ve Afrika Birliği'nin (AfB) uzun süredir devam eden operasyonlarına rağmen örgüt, sadece Somali'de değil, aynı zamanda komşu ülkeler olan Kenya ve Uganda'da da kanlı terör saldırıları gerçekleştirebiliyorlar.
ABD’li ve Batılı istihbarat analistleri ve özel harekat subayları, ABD Savunma Bakanlığı’nın Cibuti merkezli ve 3 bin 500 askerin bulunduğu Afrika kıtasındaki en büyük kalıcı üssünün ve Yemen’in güney kıyılarındaki Babu’l-Mendeb’de bulunan uluslararası taşımacılık yollarının eş-Şebab tarafından hedef alınmasından korktuklarını dile getirdiler.
Geçtiğimiz ay, ABD'nin Nairobi Büyükelçiliği, Kenya'nın başkentinde, çok sayıda turist ve işadamının kaldığı büyük bir otele yönelik olası bir terör saldırısına karşı uyardı. Uyarıda eş-Şebab Hareketi’ne değinilmedi ancak istihbarat yetkilileri tehdidin, böyle bir saldırının özelliklerini taşıdığını söyledi.
Pentagon bağlı Savunma İstihbarat Ajansı (DIA) Savunma Genel Müfettişliği Ofisi’ni yakın tarihli bir raporla bilgilendirdi. Raporda, eş-Şebab Hareketi’nin ABD’yi hedef alabilecek saldırılar düzenleyebilme imkanlarının hala nispeten zayıf olduğu belirtilirken buna karşın analistler, hareketin, ABD vatandaşlarını görüldükleri yerde öldüreceklerini açıkça ifade ettiğini vurguladılar.
Analistler, ABD'de yaşayan Somali vatandaşları ve radikalizm yanlıları gibi ülke içinde de bazı tehditlerin ortaya çıkabileceğine işaret ettiler. ABD’nin Minneapolis ve Ohio gibi eyaletlerinde çok sayıda Somalili yaşıyor. Bununla birlikte şuan için 2001'deki 11 Eylül saldırıları gibi bir plan yapmaları zor olsa da daha önce uçuş eğitimi almış ve ABD’ye girebilecek olan eş-Şebab üyeleri de tehdit oluşturuyor.
Eş-Şebab’ın Doğu Afrika'daki ABD’lilere yönelik terör tehditleri hala devam ediyor.
*New York Times’tan Şarku’l Avsat için tercüme edilmiştir.



Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
TT

Trump'ın fiyat söylemlerine Cumhuriyetçiler de inanmıyor

Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)
Amerikalılar, ABD Başkanı Donald Trump'ın fiyatlar hakkında gerçeklerle uyuşmayan daha parlak bir tablo çizdiğini söylüyor (AFP)

Hafta sonu yayımlanan iki yeni anket, Amerikalıların tatil sezonuna girerken hayat pahalılığı konusunda hâlâ ciddi sıkıntı içinde olduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump'ın bu konuda yeterli çaba göstermediğini düşündüğünü ortaya koydu.

CBS News/YouGov'un yaptığı ankete göre, Amerikalıların yüzde 60'ı, Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğine inanıyor. Buna karşılık, yüzde 27'si Trump'ın enflasyonu ve günlük tüketim mallarının maliyetlerini olduğu gibi, yüzde 13'ü ise enflasyon ve fiyatlar hakkındaki haberleri olduğundan daha kötü gösterdiğini söylüyor.

Ancak ankete katılan 10 Cumhuriyetçiden 4'ü, başkanın alım gücünü olduğundan daha iyi gösterdiğini söylüyor. Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 25'i Trump'ın enflasyonla başa çıkma biçimini onaylamıyor ve yüzde 29'u fiyatların arttığını söylüyor.

Ayrıca Cumhuriyetçilerin yüzde 32'si Trump yönetiminin politikalarının gıda ve market alışverişi için ödedikleri fiyatları artırdığını söylüyor. Aynı oranda Cumhuriyetçiyse bu politikaların gıda ve market alışverişi fiyatlarını düşürdüğünü söylüyor.

Ağırlıklı olarak alım gücü ve hayat pahalılığından bahseden Demokratlar, bu ay Kaliforniya'dan Georgia'ya, New Jersey ve Virginia'ya kadar ülke genelinde seçimleri silip süpürdü.

Bu mesaj, özellikle 2024'te Trump'a oy veren Latin kökenli seçmenler de dahil beyaz olmayan seçmenler arasında yankı buldu. Anket, Hispaniklerin yüzde 70'inin Trump'ın politikalarının gıda ve market fiyatlarının artmasına neden olduğunu, yüzde 68'inin mal ve hizmet fiyatlarının arttığını ve yüzde 60'ının Trump'ın fiyatları ve enflasyonu olduğundan daha iyi gösterdiğini söylediğini ortaya koydu.

ABD Başkanı alım gücünü tekrar tekrar "yeni bir kelime" ve "Demokratların bir kandırmacası" diye niteliyor. Ancak cuma günü, çoğunlukla kira maliyetlerine odaklanan ve otobüsleri ücretsiz, çocuk bakımınıysa evrensel hale getirme sözü veren, bu ay belediye başkanlığında diğer Demokratları geride bırakarak New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani'yi Oval Ofis'te ağırladı.

Birdenbire anlayış gösteren Trump, Mamdani'nin yanında, "İlginç bir sohbet ettik ve fikirlerinden bazıları gerçekten de benim fikirlerimle aynı" dedi.

G
New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani, 2025'te kendisine ve 2024'te ABD Başkanı Donald Trump'a oy veren birçok kişinin enflasyon ve hayat pahalığını dile getirdiğini söyledi (AP)

Politico tarafından yapılan bir başka anket, en çok hangi maliyetlerin Amerikalıların endişelendirdiğini ortaya koydu. Anket, Amerikalıların yüzde 45'inin karşılanması en zor yaşam maliyetinin market alışverişi olduğunu, yüzde 38'inin konut, yüzde 34'ünün sağlık hizmetleri ve yüzde 31'inin de elektrik faturaları olduğunu gösterdi.

Mamdani, görüşmeleri sırasında Trump'la birlikte hayat pahalılığına odaklanarak kendi seçimlerini kazandıklarını söyledi.

Mamdani, "Başkan'a, kampanyamızın odağının büyük ölçüde yaşam maliyeti krizi olduğunu ve başkana oy veren New Yorklulara sorduğumuzda, New York'ta oylarında bir artış gördüğümüzde, aynı konuya geri döndüklerini söyledim: Yaşam maliyeti, yaşam maliyeti, yaşam maliyeti" dedi. Buna karşılık Trump, New York'un enerji şirketi Con Edison'ın fiyatları düşürmesini sağlamaktan bahsetti.

Ancak yaşam maliyeti sadece sol görüşlü Demokratlara kazandırmadı. New Jersey'de ılımlı görüşlü Mikie Sherrill, elektrik zamlarının dondurulması çağrısında bulunarak valilik yarışını kazandı.

Independent Türkçe


Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
TT

Rusya, ABD’yle Meksika’nın arasını açmak istiyor

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)
Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'da Kremlin propagandası yaptığı ileri sürülüyor (AFP)

Rusya, ABD'yle arasını bozmak istediği Meksika'daki dezenformasyon çalışmalarını yoğunlaştırdı.

New York Times'ın (NYT) haberinde, Rusya'nın Latin Amerika'daki dezenformasyon faaliyetlerini son iki yılda artırdığı belirtiliyor. Moskova yönetiminin ABD'yle bölgedeki müttefikleri arasında anlaşmazlık yaratmayı hedeflediği savunuluyor. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla NYT'ye konuşan kaynaklar, dezenformasyon kampanyasının Sputnik ve RT gibi Kremlin'e ait medya kuruluşları tarafından yürütüldüğünü ileri sürüyor. Özellikle ABD'nin en büyük ticaret ortağı olan Meksika'nın hedef alındığı aktarılıyor. 

NYT'nin incelediği "Meksika: RT'nin İstilası" başlıklı iç yazışmada, Meksika'nın başkenti Meksiko'daki Amerikan diplomatların, RT'nin ülkedeki "ani ve hızlı genişlemesi" hakkında uyarılarda bulunduğu görülüyor. 

Nisan 2024 tarihli yazışmada şu ifadelere yer veriliyor: 

RT'nin Meksika'daki agresif yatırımı, güvenilirliğini artırma ve ABD'yi zayıflatma stratejisi, halkın mevcut algısını değiştirme tehdidi yaratıyor. Meksika misyonunun, RT'nin iyi finanse edilen çabalarına karşı koymak için daha fazla kaynağa ihtiyacı var.

Meksiko'daki ABD Büyükelçiliği'nden gönderilen mesajda, RT en Español'un X'te çevrimiçi izlenme sayısının 2022'de 191 binden bir yıl sonra 715 milyona fırladığı aktarılıyor. 

Rus devletine ait RT'nin Latin Amerika'daki varlığını artırdığı, potansiyel izleyici sayısının 670 milyona ulaştığı belirtiliyor.

RT'nin Meksika'da bu kadar yaygınlaşmasında, eski Devlet Başkanı López Obrador döneminde görev yapan ve Rusya yanlısı olmakla eleştirilen bazı yetkililerin etkili olduğu savunuluyor. Obrador'un devlet başkanlığı geçen yıl ekimde sonlanmış, yerine seçimleri kazanan Claudia Sheinbaum gelmişti. Sheinbaum da Obrador'un kurduğu iktidardaki Ulusal Yenilenme Hareketi (Morena) partisinden.

NYT, Obrador veya Morena yetkililerinin yorum taleplerine yanıt vermediğini aktarıyor.  

Meksiko'daki Rus Büyükelçiliği ise iddiaları reddederek Sputnik ve RT'yi Amerikan medyasına tarafsız alternatifler diye niteledi. 

Bazı uzmanlar Donald Trump yönetiminin dezenformasyona karşı mücadele de geride kaldığını söylüyor. Washington merkezli düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu'ndan Bret Schafer şu değerlendirmeyi yapıyor: 

ABD küresel bilgi alanından çekiliyor ve yerine Rusya giriyor. Rusya'nın ABD'nin kendi arka bahçesinde ABD'ye karşı harekete geçmesi bir bakıma Soğuk Savaş anlayışının bir ürünü. Ruslar nüfuz artırmak için Latin Amerika'yı uzun zamandır bir öncelik olarak görüyor.

2022'de başlayan Ukrayna savaşının ardından ABD, Kanada, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği, RT'yi ve kuruluşun üst düzey isimlerini yaptırım listesine almıştı.

Independent Türkçe, New York Times, BBC


Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
TT

Adolf Hitler'in Afrika'daki seçimi kazanması bekleniyor

Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda)  ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)
Nazi Almanyası lideri Adolf Hitler (sağda) ve Namibyalı politikacı Adolf Hitler Onona (Solda) (Arşiv - AFP - Oshana Bölge Konseyi)

Afrika'nın güneyindeki Namibya'da seçim heyecanı yaşanıyor.

Çarşamba yapılacak oylamada kazanması beklenenlerden biri de Adolf Hitler Uunona.

59 yaşındaki siyasetçinin 2004, 2015 ve 2020'deki seçimlerden sonra olduğu gibi, bir kere daha Oshana Bölgesi'ndeki Ompundja'nın yerel meclisine girmeye hak kazanacağı öngörülüyor.

Güneybatı Afrika Halk Örgütü (SWAPO) üyesi, son seçimlerde oyların yüzde 85'ini almıştı. 

SWAPO, Namibya'nın 1990'da Güney Afrika'dan bağımsızlığını kazanmasından beri iktidar partisi konumunda. Sol görüşlere yakın parti, geçmişte sömürge yönetimine karşı mücadelesiyle dikkat çekmişti.

Uunona, 5 yıl önce Alman gazetesi Bild'e verdiği röportajda "Babam, Adolf Hitler'in hangi değerleri sembolize ettiğini bilmiyordu. Çocukken adım bana da çok normal geliyordu. Bu adamın tüm dünyayı fethetmeye çalıştığını büyüyünce anladım. Benim bu tür şeylerin hiçbiriyle işim yok" demişti. 

Arkadaşlarının kendisine Hitler demeden Adolf diye seslendiğini söyleyen Uunona, adını değiştirmeyeceğini belirtmişti:

Tüm resmi belgelerde bu şekilde yazıyor. Artık bunun için çok geç.

Uunona, ülkesinin The Namibian gazetesine verdiği röportajda da "Ben Hitler gibi değilim" ifadesini kullanmıştı.

2020'de Uunona'nın memleketinde görülen ve arka camında “Adolf Hitler” yazısı ve gamalı haç simgesi yer alan bir otomobil dikkat çekmişti.

Ancak Uunona bu aracın kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını ifade etmişti. 

1884 - 1915'te Alman sömürge yönetimi altında kalan Namibya’da Alman kökenli isimler bugün de yaygın olarak kullanılıyor.

1904 - 1908'de ülkedeki Ovaherero ve Nama halklarına yönelik bir soykırım kampanyası yürüten Alman İmparatorluğu, 70 bine yakın kişiyi öldürmüştü. 

Koloni dönemi sonrasında da Alman nüfuzu sürerken II. Dünya Savaşı'nın ardından bazı Naziler, Namibya'ya kaçmıştı.

1976'da New York Times'ta yayımlanan bir haber, Alman kökenli Namibyalıların birbirlerini hâlâ "Heil Hitler" diye selamladığını bildirmişti. 

Almanya'nın Afrika'da gerçekleştirdiği bu soykırımı resmen tanıması 2021'i buldu. Namibya liderleri hâlâ istedikleri tazminatı alamadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Post