İstanbullular hijyen konusunda suyu idareli kullanıyor

İstanbullular hijyen konusunda suyu idareli kullanıyor
TT

İstanbullular hijyen konusunda suyu idareli kullanıyor

İstanbullular hijyen konusunda suyu idareli kullanıyor

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs nedeni ile uzmanlar hijyen uyarısında bulunurken akıllara mega kent İstanbul’da barajların doluluk oranları geldi. Elde edilen son bilgilere göre İstanbul’da barajların doluluk oranı yüzde 63.81 olarak ölçüldü. İstanbul’da önümüzdeki aylarda bir su sıkıntısı beklenmiyor.
Önce Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ardından ise tüm dünyaya yayıldıktan sonra Türkiye'de de görülen ve 44 vatandaşın ölümüne yol açan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile ilgili uzmanlar hemen her gün evden çıkılmamasını ve hijyene önem verilmesi uyarısında bulunuyor. Uzmanların uyarılarının ardından akıllara birkaç ay öncesine kadar susuzluk tehlikesi hissettiren mega kent İstanbul'un barajları akıllara geldi. İSKİ'den alınan son verilere göre İstanbul barajlarında doluluk oranı son yağmurlar ile birlikte yüzde 63.81 seviyesine kadar çıktı.

Öte yandan geçen yıl 24 Mart 2019 itibariyle 817 milyon metreküp su bulunan barajlarda bu oran 24 Mart 2020 itibariyle 554 milyon metreküpe düştü.
İstanbul'da bulunan barajların doluluk oranı şöyle; “Ömerli 96.62, Pabuçdere 5.23, Sazlıdere 43.52, B. Çekmece 40.07, Alibeyköy 41.93, Terkos 56.87, Kazandere 9.14, Elmalı 86.17, Darlık 100.00, Istrancalar 25.81”
Öte yandan son yağmurlar ile su seviyesi istenilen düzeye gelen İstanbul'da önümüzdeki günlerde bir su sıkıntısı beklenmiyor.



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe