Hantavirüs nedir, korunmak için neler yapılmalı?

Arşiv-İHA
Arşiv-İHA
TT

Hantavirüs nedir, korunmak için neler yapılmalı?

Arşiv-İHA
Arşiv-İHA

Hantavirüs enfeksiyonlarına ülkemizde çok seyrek olarak rastlanır.
En çok Kuzey ve Güney Amerika ile Kore, Rusya, Çin gibi bazı Asya ülkelerinde görülür.
Hanta ismi virüsün ilk kez izole edildiği Güney Kore’ deki Hantaan Nehri’nden gelir.

Nasıl bulaşır?
Virüs insanlara farelerin ve başka kemirgenlerin dışkı, idrar veya salyalarının bulaştığı yiyecekler veya solunan hava vasıtasıyla geçer; ancak virüs yayan farelerde herhangi bir hastalık belirtisi bulunmaz.
Çok daha nadiren farenin ısırmasıyla da bulaşabilir.
Virüsün insandan insana veya kan nakliyle geçtiğine dair bir bilgi yoktur ve bundan dolayı da hastaların karantinaya alınması gerekmez.
Virüs taşıyan fareler, pamuk faresi adıyla bilinir ve daha çok kırsal bölgelerde yaşarlar.
Hantavirüs enfeksiyonları daha çok köy ve kırsal bölgelerde yaşayanlarda, çiftçilerde, hayvancılıkla uğraşanlarda daha fazla görülür.

Hastalık belirtileri
Hastalık belirtileri virüs alındıktan bir ila üç hafta sonra ortaya çıkmaya başlar.
Yüksek ateş, titreme, baş ve kas ağrıları, halsizlik, karın ağrısı, bulantı, ishal gibi gribal bir enfeksiyonu düşündüren belirtiler vardır.
On gün kadar sonra hastalığa özgü iki farklı tablo ortaya çıkar; bunlardan biri Hantavirüs Akciğer Sendromu (Hantavirus Pulmonary Syndrome) diğeri de Kanamalı Ateşli Böbrek Sendromu'dur (Hemorrhagic fever with renal syndrome).

Hantavirüs Akciğer Sendromu
Başlangıç belirtilerinden sonra ani olarak nefes darlığı, öksürük, tansiyon düşüklüğü gelişir ve tablo hızla akciğer ödemi ve solunum yetersizliğine ilerler.

Kanamalı Ateşli Böbrek Sendromu
Bu hastalarda ise başlangıç belirtilerinden sonra yüzde ve gözlerde kızarma, deride kanamalar, tansiyon düşüklüğü, idrarda azalma, idrarda kanama görülür ve tablo böbrek yetersizliğine ilerler.
Hastalık, virüsün izole edilmesi veya virüse karşı oluşan antikorların tespit edilmesiyle teşhis edilir.
Hantavirüs enfeksiyonunun özel bir ilacı veya aşısı yoktur.
Vakaların erken dönemde tanınarak yoğun bakım ünitelerinde oksijen, mekanik ventilasyon ve diyalizle tedavileriyle hayatta kalma şansları artar.

Korunmak için neler yapılmalı?
Evlere fare girebilecek boşlukların kapatılması ve yiyeceklerin açıkta bırakılmaması gerekir.
Tarla ve ormanda çalışanların ve hayvanlarla uğraşanların eldiven ve maske kullanmaları faydalıdır.
Fare dışkılarının bulaşma ihtimali olan mekanlarda bulunanlar el temizliğine dikkat etmeli, eller ağız, burun ve göze temas ettirilmemelidir.
Fare çıkartılarının bulaşma ihtimali olan yüzeyler çamaşır suyu ile silinebilir; ama bu kapalı ortamlarda virüslerin havaya karışmasına yol açabileceği için çalı süpürge veya elektrikli süpürge ile temizlik yapılmamalıdır.
*Bu yazı Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta tarafından Independent Türkçe için kaleme alınmıştır.



1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)
TT

1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)

İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire'da metal dedektörü kullanan kişiler, yaklaşık 1400 yıl öncesine ait Anglosakson döneminden kalma altın ve lal taşından nadir bir kuzgun başı buldu.

Ayrıca küçük boncuklar ve üçgen lal taşlarıyla süslenmiş altın bir halka veya yüzük de keşfettiler.

Yaklaşık 60 gram ağırlığındaki kuzgun başı, çarpıcı bir lal taşı göz ve "tüylü" kısımlarının hatlarını çizen minik altın kürelerden oluşuyor.

Eserleri ocak ayında bulan iki dedektörcüden biri Paul Gould, bunların MS 7. yüzyıl Anglosakson dönemine tarihlendirildiğini söylüyor.

Kuzgun başının neyi temsil ettiği net değil ancak daha önceki araştırmalar, Cermen ve Viking çağlarında İskandinav tanrısı Odin'le bağlantılı şekilde karanlığı ve ölümü sembolize ettiğini gösteriyor.

Diğer dedektörcü Chris Phillips "Bu hayatta bir kez yapılacak bir keşif: Paul ve ben Sakson altınını keşfettik" diyor. 

İnanılmaz bir şey. Biraz duygusalım.

Ender nesneler halihazırda British Museum'daki uzmanlar tarafından temizlenip işlemden geçiriliyor.

Kuzgun başının sağ tarafında lal taşı bir gözün eksik olduğu tespit edildi ve içinden çıkarılan pislik, başka bir esere takılmış olabilecek küçük iğneleri gözler önüne serdi.

Phillips, uzmanlara atıfla kuzgun başının bir zamanlar bir boynuzdan yapılmış bir kadehin ucuna takılmış olabileceğini söyleyerek "hiçbir şeyin buna benzemediğini" ekliyor.

"Diğer taraf ya hasar görmüş gibi görünüyor ya da bu şekilde olması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Parıltılı, yanardöner görünümünü hâlâ koruyor.

Diğer altın ve lal taşı eserin ayrı bir mücevher mi yoksa daha büyük bir mücevherin parçası mı olduğu sorusu da cevapsız.

"Bunun bir yüzüğün parçası mı yoksa başka bir şeyin parçası mı olduğundan emin değiliz, belki de boynuzdan yapılan kadehe takılıydı" diyen Phillips, tüm lal taşlarının sağlam olduğunu da ekliyor.

Bu eserleri tam olarak kimin yaptığı belirsiz olsa da uzmanlar, Anglosakson ya da İskandinav kökenlerine uyduklarını söylüyor.

Daha önce Sutton Hoo ve Staffordshire istiflerinde de bulunan bunun gibi kuş benzeri mücevher parçalarının üzerinde, belirgin lal taşı kakmalı gözler ve gaga şekilleri vardı.

LiveScience'a göre Phillips, "Bölgede yapılacak sonraki araştırmalarda yer almayı umuyoruz ve tüm doğru prosedürleri uygulayarak keşif yapmaya devam edeceğiz" diyor.

Organizatörlerin alandaki metal dedektör çalışmalarını durdurduğu ve Wiltshire'ın irtibat görevlisini bilgilendirdiği bildirildi.

Independent Türkçe