Çinli soylunun mezarındaki eşek kemiklerinin gizemi çözüldü

Eşeklerin kemikleri ve kafatasları incelendi (Antiquity)
Eşeklerin kemikleri ve kafatasları incelendi (Antiquity)
TT

Çinli soylunun mezarındaki eşek kemiklerinin gizemi çözüldü

Eşeklerin kemikleri ve kafatasları incelendi (Antiquity)
Eşeklerin kemikleri ve kafatasları incelendi (Antiquity)

Çin’de Tang Hanedanı üyesi Cui Shi isimli soylu bir kadının eşeklerini çok sevdiği için, mezarına onlarla birlikte gömüldüğü keşfedildi. Eşeklerin gömülürken muhtemelen hayatta olduğu belirtildi. 
Science Alert'ün haberi göre, Çin’in İmparatorluk dönemine ait üst düzey bir kadının eşekleriyle birlikte gömüldüğü milattan sonra 878 tarihli mezar bir ilk özelliği taşıyor. 
Çin’in Şensi Arkeoloji Akamesi’nden arkeolog Songmei Hu, “Eşekleri öldükten sonra kurban etmek şöyle dursun, Cui Shi gibi soylu bir kadının eşek kullanmasını gerektirecek herhangi bir neden yoktu” ifadelerini kullandı. 
İlk kez böyle bir gömüt bulundu.
Eşeklerin tarihin o dönemlerinde dünyada yük hayvanları olarak kullanıldığı daha önce de biliniyordu. Seyahat ve ticaret güzergahlarının genişlemesindeki itici gücü oluşturdukları için Avrupa ve Asya’da hayli kullanışlı ve önemli hayvanlar olarak görülüyorlardı. 
Atların aksine, eşekler savaşlarda kullanılmıyordu. Ne de statü sembolü olarak değerlendiriliyorlardı. Toplumun alt tabakalarındaki çalışan insanlar, onları yerleşim yerlei içinde ulaşım amacıyla bazen kullanabiliyordu. Ancak varlıklı kesimlerin bunu yaptığı çok nadiren görülürdü. 

Eşeklerle oynanan poloya Lvju ismi veriliyordu (Wikimedia Commons)
St. Louis’deki Washington Üniversitesi’nden arkeolog Fiona Marshall, “Eşekler ilk yük hayvanları, o dönemde Afrika’da ve Batı Avrasya’da buharlı makine işlevi görüyorlardı. Fakat onların Asya’nın doğusunda nasıl kullanıldığına dair neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz” dedi.
"Muhtemelen ticaret yollarında öldükleri için ve gömülmediklerinden eşeklerin iskeletlerine rastlanmamıştı. Tang Hanedanı döneminde soylu mezarına gömülen eşekler, Doğu Asya toplumlarında eşeklerin oynadığı rolü anlamak için ilk ve nadir bir fırsat sunuyor."
O dönemde soylu bir kadının eşeklerle ne yaptığına işaret eden bazı ipuçları var. Tarihi belgeler eşeklerin polo oyunu için kullanıldığına işaret ediyor. Bu oyun günümüzde at sırtında oynanıyor ve oyuncular topa vurabilmek için uzun sopalar kullanıyor. 
Muhtemelen İran’da ortaya çıkan ve rağbet gören oyun, milattan sonra 3. yüzyıl itibarıyla iyi bilinen bir spordu. Polo pek çok farklı bölgeyle birlikte Çin’e de yayılmıştı ve Tand Hanedanı döneminde soylular arasında çok popüler hale gelmişti. 
Fakat güvenli bir oyun olmadığı için, bazı biniciler özellikle de kadınlar ve yaşlılar, oyunun Lvju ismi verilen eşeklerle oynanan versiyonunu tercih ediyordu. Tarihi belgelerle kaydedilen bu bilgi daha önce arkeolojik bir bulguyla desteklenmemişti. 
Arkeologlar tarafından 2012’de keşfedilen mezar kötü biçimde yağmalanmıştı. Mezar açıldığı ve içine girildiği için, karbon 14 testiyle kemiklerin Cui Shi’yle aynı anda gömülüp gömülmediğinin belirlenmesi gerekiyordu. Analiz aynı dönemde öldüklerine işaret ediyor. Arkeologlar eşeklerin Cui Shi’ye sonraki hayatında eşlik etmesi amacıyla gömülmüş olabileceğini öne sürüyor. 
Antiquity isimli bilimsel yayında yayımlanan makalede araştırmacılar, “Eşekler Cui Shi’nin diğer dünyada Lvju oynama arzusunu yansıtmak için feda edilmişti” diye belirtti. 



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy