Lübnan yargısından hapishanelerdeki sağlık tehlikesini azaltmak için af adımı

Lübnan yargısından hapishanelerdeki sağlık tehlikesini azaltmak için af adımı
TT

Lübnan yargısından hapishanelerdeki sağlık tehlikesini azaltmak için af adımı

Lübnan yargısından hapishanelerdeki sağlık tehlikesini azaltmak için af adımı

Lübnan’da özellikle hükümetin iki hafta önce toplu etkinlikleri engellemek için uyguladığı “olağanüstü halden” bu yana ülke hapishanelerindeki mahkumlar arasında koronavirüs salgınının patlak verme endişesi arttı. Genel af ilan edilmesini isteyen mahkumlarla dolu hapishanelerde görmezden gelinen binlerce tutuklu halen siyasi arenadaki mücadelelerin seyrini takip ederken Lübnan yargısı, hapishanelerdeki ve gözaltı merkezlerindeki kalabalığı azaltmak, tahliye taleplerine karar verecek mekanizmalar oluşturmak ve herhangi bir kefalet ödemeksizin tutukların serbest bırakılmasını sağlamak için kendiliğinden kısmi çözümler benimsedi.
Mahkumların cezaevlerinden mahkemelere ve soruşturma dairelerine sevk edilmesinin zorluğu sebebiyle Beyrut ve Kuzey Lübnan Baroları iş birliği yaparak tutukluları elektronik ortamda sorgulayarak soruşturmanın hızını artırma ve “çağrı merkezleri” uygulaması aracılığıyla tahliye taleplerini iletme uygulamasına başvurdu. “Zoom” programı kullanılan elektronik sorgulama odasındaki ilk soruşturma, Kuzey Barosu’ndan Bayan Hakim Semr Nida Nassar’ın başkanlığında yapıldı ve mahkumlar gözaltında tutuldukları yerde sorgulandı.
Cezaevleri dosyası siyasetçilerin gündeminde olmamakla birlikte yargı, kendi yetki alanı dahilinde sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor. Şarku’l Avsat’a açıklamada bulunan bir yargı kaynağı, “yargının iki meseleye hassasiyetle eğildiğini, bunlardan ilkinin adaleti tesis edip kanunları tatbik etmek, ikincisinin de cezaevlerindeki aşırı kalabalık sebebiyle tutukluların koronavirüs salgınından etkilenme riskini azaltmak” olduğunu aktardı. Ayrıca yargı idaresinin “mahkumların hayatlarından endişe etmeleri sebebiyle duydukları korku ve öfkeyi azaltan mekanizmalar benimsediğine” dikkat çekti. Mahkumların taleplerine yönelik bu tedbirin genel af talebini içerip içermediği konusuna da açıklık getiren yargı kaynağı, “genel affın hükümet ve temsilciler meclisinin kararına bağlı olduğunu ancak olayın ciddiyetini anlayan yargının yakın zamanda çıkıp çıkmayacağı bilinmeyen af kararını beklemek suretiyle konuyu sürüncemede bırakmasının mümkün olmadığını” belirtti. Kaynak “bunun yerine adaleti tesis etmekle mahkumların maruz kaldıkları riski azaltmak arasında bir denge kurmaya çalışıldığını” vurguladı.
Kuzey Barosu Başkanı Muhammed Murad, “şartların olağanüstü hal durumunu ortaya çıkardığını, mahkumların adalet saraylarına sevk işlemlerinin askıya alındığını, mahkumlarla dolu cezaevlerine koronavirüs salgının sirayet etmesi tehlikesini hafifletmek gibi yeni bir olgunun ortaya çıktığını” belirtti. Murad, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Süheyl Abbud ve Başsavcı Gassan Uveydat’ın girişimleriyle tutukluların serbest bırakılması için taleplerin sunulmasını kolaylaştıracak yasal bir mekanizma oluşturuldu. Artık mahkumlar cezaevinden Adalet Sarayı’na transfer edilmeden elektronik ortamda yargılanacak.”
Murad, Beyrut ve Kuzey Barolar Birliği tarafından kurulacak bu mekanizmanın “mahkumların, onları koruyup sevk eden güvenlik birimlerinin ve cezaevleri dahilindeki idari sorumluların güvenliğini temin edeceğine” işaret etti.
Muhammed Murad, “Trablus Barolar Birliği’ndeki Cezaevleri Komitesi’nin acil durum komitesine dönüştüğüne, faks veya avukatları aracılığıyla onlarca tutuklunun serbest bırakılması talebini almaya başladığına ve kurumun da bu talepleri yetkili adli kurumlara aktarmaya devam ettiğine” dikkat çekti. “Hakim Rıza Ra’d başkanlığındaki Kuzey İddianame Komitesi’nin geçen çarşamba günü 25 tutukluyu serbest bıraktığına ve çağrı merkezi aracılığıyla onlarca benzer talebi yetkili hakimlere aktarmak için başvuru mekanizması oluşturulduğuna” dikkat çeken Murad, “şu anda tutuklularla ilgili yaşanan olumlu gelişmelerin, cezaevlerindeki mahkumlar ve idari personel için koruma sağladığını, birçok mahkumun haksız yere ceza çekmesinin önünü aldığını” vurguladı. Alınan bu tedbirle birlikte Trablus Hapishanesi’ndeki mahkumların yüzde 15 ila 20’sini oluşturan 200 tutuklunun serbest bırakılmasının beklendiği bilgisini verdi.
Alınan bu tedbirlerin önemine rağmen söz konusu girişim ağır suçlardan hüküm giyenlerin salınması anlamına gelmiyor. Çok sayıda radikal İslam ile ilişkili olan tutuklunun savunma avukatlığını yapan Avukat Muhammed Sabluh, “tahliyelerin olumlu bir gelişme olduğu ancak küçük suçlardan yargılananlarla sınırlı tutulması gerektiği” görüşünde. Sabluh, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “tutukluların serbest bırakılması kararının askeri mahkemede yargılananları kapsamadığını, oysa ki mahkumlar arasında en çok haksızlığa uğrayan kesimin onlar olduğunu” belirtti. “Bunlar gayet yerinde önlemlerdir. Cezaevlerindeki aşırı kalabalığı bir süre de olsa azaltacaktır. Ancak kapsamlı ve adil bir genel affın yerine tutmaz” diyerek “geçici adalet” ilkesinin benimsenmemesi çağrısında bulundu. Sabluh ayrıca “Suriye’deki iç savaş sebebiyle ülkenin ciddi bir siyasi değişim yaşadığını, bunun sonucunda belli bir siyasi görüşe sahip Sünni gençlerin tutuklandığını, bu sebeple de söz konusu hataların genel af ilanı ile telafi edilmesi gerektiğini” vurguladı.



Kuzey Irak'ta Erbil Havalimanı ve bir petrol sahası yakınında İHA saldırıları

 Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)
Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)
TT

Kuzey Irak'ta Erbil Havalimanı ve bir petrol sahası yakınında İHA saldırıları

 Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)
Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)

Irak'ın Kürdistan Bölgesi yetkilileri, dün Erbil Uluslararası Havaalanı yakınlarında “bubi tuzaklı” bir insansız hava aracının düşürüldüğünü, daha sonra da iki insansız hava aracının bir petrol sahasını hedef aldığını duyurdu.

Özerk bölgenin terörle mücadele ajansında yer alan haberde, “Pazartesi sabahı Erbil Uluslararası Havaalanı yakınlarında bomba yüklü bir insansız hava aracı düşürüldü” denilerek, olayda “herhangi bir insan ya da maddi kayıp yaşanmadığı” belirtildi.

Yetkililer dün ilerleyen saatlerde, patlayıcılarla dolu iki insansız hava aracının (SİHA) Erbil vilayetindeki bir petrol sahasına düştüğünü söyledi.

Terörle Mücadele Servisi açıklamasında, “Pazartesi akşamı, bubi tuzaklı iki insansız hava aracı Erbil vilayetindeki Hurmala petrol sahasına düştü, olayda can kaybı yaşanmadı” ifadeleri yer aldı.

Erbil Havaalanı yakınlarındaki Harir üssünde ABD Ordusunun araçları (Arşiv- ABD Ordusu)Erbil Havaalanı yakınlarındaki Harir üssünde ABD Ordusunun araçları (Arşiv- ABD Ordusu)

Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı ise yaptığı açıklamada, iki İHA’nın "bilinmeyen bir kaynaktan geldiğini" ve yalnızca maddi hasara yol açtığını belirterek, "Kürdistan Bölgesi'ndeki güvenlik ve istihbarat güçleriyle bu saldırının koşullarını araştırmak için koordinasyonun sürdüğünü" vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı.

Son haftalarda Irak, failleri yetkililer tarafından tespit edilemeyen çok sayıda İHA ve füze saldırısına tanık oldu. Özellikle ülkenin kuzeyinde açık alanlara çok sayıda İHA düştü.

IKBY yetkilileri 3 Temmuz'da, Washington liderliğindeki uluslararası DEAŞ'la mücadele koalisyonunun bir üssüne ev sahipliği yapan Erbil Uluslararası Havalimanı yakınlarında bir İHA’nın düşürüldüğünü duyurdu.

Ancak IKBY İçişleri Bakanlığı, Tahran yanlısı Iraklı gruplardan oluşan ve şu anda resmi güçlerin bir parçası bir koalisyon olan “Halk Seferberlik Güçleri'ne bağlı grupları” saldırıyı gerçekleştirmekle suçladı.

Buna karşılık olarak Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığı Sözcüsü Sabah el Numan şunları söyledi: “IKBY İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve Irak'ın resmi bir güvenlik kurumunu suçlayan bu bildiri reddedilmekte, kınanmakta ve hiçbir bahane altında, özellikle de kanıt yokken yayınlandığı için izin verilmemektedir.”

Irak kırk yıllık çatışma ve savaşların ardından göreceli bir güvenlik istikrarı yaşıyor