The Walking Dead’in son bölümünde ortaya çıkan esrarengiz yeni karakter kim?

Paolo Lazaro’nun canlandırdığı Princess karakterinin The Walking Dead dizisindeki ve Robert Kirkman’ın çizgi romanlarındaki haliyle (AMC Stüdyoları)
Paolo Lazaro’nun canlandırdığı Princess karakterinin The Walking Dead dizisindeki ve Robert Kirkman’ın çizgi romanlarındaki haliyle (AMC Stüdyoları)
TT

The Walking Dead’in son bölümünde ortaya çıkan esrarengiz yeni karakter kim?

Paolo Lazaro’nun canlandırdığı Princess karakterinin The Walking Dead dizisindeki ve Robert Kirkman’ın çizgi romanlarındaki haliyle (AMC Stüdyoları)
Paolo Lazaro’nun canlandırdığı Princess karakterinin The Walking Dead dizisindeki ve Robert Kirkman’ın çizgi romanlarındaki haliyle (AMC Stüdyoları)

The Walking Dead’in yeni bölümü, gelecek olaylarda kilit rol oynayacak bir karakteri tanıtarak dizinin dünyasını genişletmeye devam etti.
(Dikkat spoiler uyarısı) 10. sezonun “Look at the Flowers” adlı 14. bölümünün doruk noktasına doğru Eugene (Josh McDermitt), Ezekiel (Khari Payton) ve Yumiko (Eleanor Matsuura), harap olmuş bir şehrin yakınından geçerken makinalı tüfek kullanan, pembe saçlı bir karakterle karşılaşıyor.
Batı Virginia’da Eugene’in arkadaşı Stephanie’yle buluşmaya giden üçlü, varlığından dolayı endişeli şekilde gözlerini ona dikerken, karakter “Aman Tanrım, merhaba!” diye bağırıyor.
Karakterin gelişi, ekibin şehirdeki zombilerin kelepçelenmiş, giydirilmiş ve onları insan davranışını taklit ediyormuş gibi gösteren belli senaryolara yerleştirilmiş olduğunu (belli ki uzun süredir tek başına kalmış birinin işi) fark etmelerinden sonra gerçekleşiyor.
Peki kim bu karakter? Çizgi roman okurları onun, bir yıl boyunca yalnız kaldığı ortaya çıkan Princess olduğunu anında yakalayacaktır.
Biraz değerlendirmeden sonra, Princess’in (gerçek adı Juanita Sanchez), izleyicileri The Commonwealth adında yeni bir grupla tanıştırması beklenen Stephanie’ye giderlerken ekibe katılmasına izin veriliyor.
Kısa süre sonra Princess’in acı dolu geçmişini arkadaş canlısı bir kişilikle gizlediği anlaşılıyor.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, dizide karakteri Paola Lazaro canlandırıyor. Lazaro’nun diziye eklenmesine ilişkin konuşan dizinin yaratıcısı Angela Kang Entertainment Weekly’e şunları söyledi:
"Gerçekten çok eğlenceli bir karakter, bu şehirde kısılıp kalmış ve olan bitenle başa çıkmaya çalışırken hayattaki yolunu kendi çizmiş. Bizimkilerle açık şekilde tuhaf bir karşılaşması oluyor, bir sonraki bölümde onunla ilgili çok daha fazlasını öğreneceğiz.
İleride olacak bazı şeyler için önemli bir katalizör rolü oynayacak. Kadroya aldığımız oyuncu Paolo Lazaro’yu çok seviyoruz. Harika biri. Kadronun geri kalanıyla tam uyuştu, inanılmaz komik biri ama harika karanlık bir espri anlayışı var. İnsanların ileride bu karışıma ne ekleyeceğini görmeleri için sabırsızlanıyorum."
The Walking Dead pazar günleri ABD'nin AMC kanalında, Türkiye'de ise FX ve Blue TV'de yayımlanmaya devam ediyor.



3,2 milyon yıllık Lucy'nin elleri alet kullanımına işaret ediyor

Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)
Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)
TT

3,2 milyon yıllık Lucy'nin elleri alet kullanımına işaret ediyor

Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)
Lucy'nin kalıntılarının bulunduğu gün yapılan kutlamada The Beatles'ın Lucy in the Sky with Diamonds parçası çaldığı için bu isim verildi (Carlos Lorenzo/Flickr)

İnsanların 3,2 milyon yıl önce yaşayan akrabalarının, modern insanlara benzer elleri olduğu ve alet kullanabildiği tespit edildi. 

Modern insanların içinde yer aldığı Homo cinsi ortaya çıkmadan yüzbinlerce yıl önce yaşayan Australopithecine, insanların en yakın akrabalarından biri.

Maymuna benzeyen bu sınıfta yer alan Australopithecus afarensis türü, 1974'te keşfedilen 3,2 milyon yıllık kemik fosilleriyle dünyaca ünlü olan Lucy'yle tanınıyor. 

Daha önce bu türün taştan aletler yapıp kullanacak beceriden yoksun olduğu düşünülse de yeni bir çalışma aksini söylüyor. 

Bilim insanları, A. afarensis, A. africanus ve A. sediba olmak üzere yaklaşık 4 ila 2 milyon yıl önce yaşamış üç Australopithecus türünün fosilleşmiş ellerini inceledi.

Araştırmacılar bu türlerin ellerindeki kasların, tendonların, bağların ve kemiklerin üç boyutlu modellerini oluşturarak nasıl becerilere sahip olduklarını anlamaya çalıştı. 

Daha sonra sonuçları, modern insan, Neandertal, goril, şempanze ve orangutan gibi çeşitli primatların elleriyle karşılaştırdılar. 

A. sediba'nın ellerini modern insanlara benzer şekilde kullandığı ve muhtemelen aletlerden de yararlandığı sonucuna varan ekip, bunun pek şaşırtıcı olmadığını söylüyor.

Yaklaşık 2 milyon yıl önce yaşayan A. sediba, bazı insan türleriyle de etkileşime geçmiş olabilir. 

Fakat 3,9 milyon ila 2,9 milyon yıl önce yaşayan A. afarensis'in de muhtemelen benzer özelliklere sahip olduğu bulundu. 

Journal of Human Evolution adlı hakemli dergide 4 Ekim'de yayımlanan çalışmada, insan ve maymun karışımı ellere sahip Lucy'nin, bu uzvunu muhtemelen modern insanlara benzer şekilde kullandığı kaydedildi. 

Araştırmacılar A. africanus'un da insan-maymun karışımı elleri olduğunu düşünse de bunları nasıl kullandığını saptayamadılar. 

Bilim insanları makalede şu ifadeleri kullanıyor: 

Sonuçlarımız genel olarak A. sediba ve A. afarensis'in, daha sonra Homo'larda görülen güç kullanarak kavrama ve tek elle bir şeyi hareket ettirme gibi bir dizi hareketi insanlara benzer (ancak aynı olmayan) şekilde alışkanlık haline getirdiğini gösteriyor.

Bugüne kadar bulunan en eski taş aletler 3,3 milyon önceye, yani insanların ortaya çıkmasından daha eski bir zamana ait. Aletlerin Paranthropus adlı primat türüne ait fosillerin yakınında bulunması, aletleri bu canlıların kullandığını düşündürüyor.

Yeni çalışmayı yürüten ekip bu aletleri Lucy veya incelenen diğer türlerin yaptığını öne sürmüyor. Bu nedenle milyonlarca yıllık teknolojinin kimin elinden çıktığı belirsizliğini korumaya devam ediyor.

Independent Türkçe, IFL Science, Cosmos Magazine, Journal of Human Evolution, National Geographic