​Sahel'deki kriz Fransa'nın ‘sonsuz savaşına’ dönüşüyor

Paris/Ruth Maclean
Paris/Ruth Maclean
TT

​Sahel'deki kriz Fransa'nın ‘sonsuz savaşına’ dönüşüyor

Paris/Ruth Maclean
Paris/Ruth Maclean

Fransız Yabancı Lejyonu eşliğinde 180 elit askeri taşıyan düzinelerce zırhlı araç, Batı Afrika’daki savanalar üzerinde iki gün yolculuk yaparak aşırılık yanlısı militanların gizlendiği düşünülen bir sığınağa ulaştı.
Akasya ağaçlarının arasında, elinde AK-47 tipi silah taşıyan sarıklı bir militan fark ettiler. Peşine düştüler ancak dikenli tellerde terliklerine silahına ve mühimmatına rastladılar. Kendisi ise ortadan kayboldu. Askerler bu durumu üstlerine rapor etti. Fransız Sahra Operasyonu komutanı Albay Nicolas Monier, ‘’Evet, aldığımız sonuç biraz mütevaziydi’’ dedi.
Aşırılık yanlılarının Batı Afrika’daki kuzey şehirlerini ele geçirmesi üzerine Fransa eski sömürgelerinden Mali’ye askeri birliklerini gönderdi. Görev süresinin haftalarla sınırlı olması bekleniyordu. Ancak yedi yıl geçmesine rağmen Fransız askerleri halen bölgede operasyon düzenlemeye devam ediyor. Sahel diye bilinen Sahra Altı bölgelerde terör tehdidi yaygın durumda. Fransız askerleri, söz konusu dönemden bu yana teröristleri takip ediyor. Bu süreçte Batı Afrika’da en az 10 bin kişi öldü, bir milyonu aşkın kişi de evlerinden kaçmak zorunda kaldı. Batı Afrika ve Fransız ordusu da çok sayıda kayıp verdi.
Buna rağmen çatışmalar henüz sona ermiş değil. Büyük Sahra DEAŞ’ı, terör örgütü DEAŞ’la bağlantılı bir örgüt ve Mali-Nijer-Burkina Faso sınırlarında etkin durumda. Sadece geçen ay Mali ve Nijer’deki askeri karargâhlara düzenlenen saldırılarında 300 asker öldü. ABD ordusunun Afganistan ve Irak’ta takılı kalması gibi Fransa da kendini Sahel’de sıkışmış hissediyor. Fransa, milyarlarca dolar harcayarak zor bir coğrafyada teröristlerle savaşıyor, tanımadığı bölgelerde terör örgütlerinin peşine düşüyor ve ufukta savaşa dair bir son görünmüyor. 
Fransa’nın bölgedeki terörizmle mücadelesi Barkhane Operasyonu adı altında yürütülüyor. Yabancı Lejyonerler, militanların kilometrelerce öteden duyabileceği konvoylarla bölgede devriye geziyor. Ancak bu da stratejinin bir parçası...
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ocak ayında Batı Afrika devlet başkanlarıyla yapılan olağanüstü zirveden önce, askerlerini bölgeden çekmekle tehdit etmişti. Fakat daha sonra asker sayısını artırmayı vaat etti ve daha önce bölgede konuşlu olan 4 bin 500 askere ek olarak 600 asker gönderme sözü verdi. Macron ayrıca Fransa’nın omuzlarındaki yükü hafifletmek ve terörle daha etkin mücadele edebilmelerini sağlamak için Afrika ülkelerinin ordularıyla yakından çalışmak istediklerini belirtti. Dil, kültür ve deneyim farklılıkları bu görevi zorlaştırıyor
Tarihi Mali kentlerinden Gao'nun dışındaki bir Fransız üssünde 15 Malili asker, Fransız pilotlardan radyo dalgasıyla uçaklarla nasıl iletişime geçeceklerini öğretiyor. Malili askerlerin görevi, savaş uçağını içinde teröristlerin bulunduğu, şehirdeki diğer evlere benzeyen toprak renkli bir eve yönlendirmekti ancak başarısız oldular. Batı Afrika’daki güvenlik güçleri genelde az sayıda ekipmana sahip ve eğitim seviyeleri de oldukça düşük. Malili askerlerin çoğu daha önce pusula görmediklerini söylüyor. Yumuşak kumlar üzerinde operasyon kurgularken boş bir sigara paketi ile güneyi, plastik bir kapla da kuzeyi işaretliyorlar.
Terör örgütleri halen yenilebilmiş değil. Bir grup terörist geçen hafta Timbuktu’da, Mali’deki ana muhalefet liderini kaçırdı. Afrika Birliği geçenlerde Sahel Bölgesi’ne 3 bin asker göndereceğini duyurdu. Fransa da yeni müttefik arayışında. Estonya ve Çek Cumhuriyeti bölgeye askeri güç göndermek üzere anlaşma imzaladı. İsveç, Finlandiya ve Norveç ile de görüşmeler devam ediyor.
Fransızlar, Avrupalılar ve Batı Afrika ülkelerinin çatışmalarını yoğunlaştırdığı bu süreçte Trump yönetimi, bölgedeki ABD güçlerini çekmeyi düşünüyor. ABD, Nijer'de 110 milyon dolarlık maliyetle inşa ettiği bir hava üssünü kapatmayı planlıyor. Bazı ABD’li yetkililer, yönetimin Afrika yerine Çin ve Rusya’ya odaklanmak istediğini söylüyor.
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, ocak ayının sonunda ABD desteğinin sürdürülmesi amacıyla Washington’a ziyaret gerçekleştirdi.  Geçen ay Nijer ve Mali'deki hava üslerinde açıklama yapan Fransız subaylar nakliye, yakıt ikmali ve insansız hava araçları için yıllık 45 milyon dolar harcandığını ve bunun endişe verici olduğunu duyurdular. ABD ve Fransa bölgedeki operasyonlarında yıllık 1 milyar dolar civarında harcama yapıyor.
Bölgedeki Fransız misyonunun komutanı General Pascal Weisson bir röportajında Avrupa ve Afrika ordularının Büyük Sahra DEAŞ’ını kolaylıkla yenebileceğini söyledi. Weisson’a göre Büyük Sahra DEAŞ’ının Irak ve Suriye’deki DEAŞ’ın aksine kontrol ettiği bölgeler olmadığı gibi, yerli halktan da ciddi bir desteği bulunmuyor. Weisson “Onları hafife almamalıyız ancak güçlerine fazla da önem vermemeliyiz” dedi.
Fransız askerleri ülkeye Mali hükümetinin talebiyle geldi. Her ne kadar Malili sivilleri korumak için bölgede olsalar da halk ile ilişkilerinin olumlu olduğunu söylemek mümkün değil.
*New York Times’tan alıntı



Beyaz Saray yakınında silahlı saldırı: 2 ABD askeri vuruldu Beyaz Saray kapatıldı

Beyaz Saray (Arşiv - Reuters)
Beyaz Saray (Arşiv - Reuters)
TT

Beyaz Saray yakınında silahlı saldırı: 2 ABD askeri vuruldu Beyaz Saray kapatıldı

Beyaz Saray (Arşiv - Reuters)
Beyaz Saray (Arşiv - Reuters)

ABD medyası ABC News, Washington’da Beyaz Saray yakınında iki askerin silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Beyaz Saray sözcüsü, Başkan Donald Trump’ın olay hakkında bilgilendirildiğini ve Beyaz Saray’ın kapatıldığını açıkladı.

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem ise iki Ulusal Muhafız mensubunun Washington’da silahlı saldırıya maruz kaldığını doğruladı, ancak detay vermedi.


İran, Hamaney sonrası döneme mi hazırlanıyor?

Hamaney'in resmi internet sitesinde yayınlanan, Salı akşamı dini törenlere katılımını gösteren fotoğraf
Hamaney'in resmi internet sitesinde yayınlanan, Salı akşamı dini törenlere katılımını gösteren fotoğraf
TT

İran, Hamaney sonrası döneme mi hazırlanıyor?

Hamaney'in resmi internet sitesinde yayınlanan, Salı akşamı dini törenlere katılımını gösteren fotoğraf
Hamaney'in resmi internet sitesinde yayınlanan, Salı akşamı dini törenlere katılımını gösteren fotoğraf

Financial Times, İran’daki elit çevrelerde özellikle Batı ve Arap ülkeleriyle ilişkiler konusunda dış politikanın yeniden şekillendirilmesi gerektiğine dair tartışmaların arttığını bildirdi. Bu tartışmalar, Haziran ayında İsrail ile yaşanan 12 günlük savaşın ardından gündeme geldi.

Habere göre, İran elitleri arasında bir değişim gözlemleniyor; devrimin ikinci kuşağı, üst düzey yetkililer ve yönetim içi önemli isimler bu tartışmalara dahil. Lider Ali Hamaney’in (86) görünürlüğü, İsrailli yetkililerin suikast tehdidi sonrası azaldı ve Hamaney’in yerine geçecek liderle ilgili spekülasyonlar gündeme geldi.

İçerideki pragmatik sesler arasında yer alan Hamza Safavi, İran’ın ABD ve İsrail’e karşı tutumunu yeniden değerlendirmesi gerektiğini vurguluyor ve Çin modelinden örnek veriyor. Eski parlamento üyesi Fazile Haşimi ise Washington ile diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını ve İran’ın daha açık bir sisteme doğru adım atmasını savunuyor.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’tan aktardığı analize göre bu tartışmaların kısa vadede sınırlı etkisi olabileceğini, ancak Hamaney sonrası dönemin temel fikir ve nüfuz mücadelesini şimdiden şekillendirdiğini belirtiyor. Halkın, ideolojik çatışmaların ekonomik ve yaşam standartları üzerindeki etkilerinden endişeli olduğu vurgulanıyor.


Katz–Zamir geriliminin tırmanmasının nedeni Netanyahu’nun gizli planı mı?

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (solda) ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir (İsrail Savunma Bakanlığı)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (solda) ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir (İsrail Savunma Bakanlığı)
TT

Katz–Zamir geriliminin tırmanmasının nedeni Netanyahu’nun gizli planı mı?

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (solda) ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir (İsrail Savunma Bakanlığı)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (solda) ve Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir (İsrail Savunma Bakanlığı)

İsrail Savunma Bakanı Yoav Katz ile Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisinde düzenlenen uzlaşı toplantısında bir araya gelmiş olsalar da aralarındaki gerilim dinmedi. Tartışma, İsrail kamuoyunda büyük tepki yaratırken yorumcular bunu “öğretmenin çocukların kavgasından keyif aldığı bir anaokulu”na benzetiyor.

Anlaşmazlık, Zamir’in 7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısı sırasında yaşanan “büyük başarısızlıktan” sorumlu tuttukları üst düzey subaylara ceza vermesiyle başladı. Savunma Bakanı Katz ise bu kararların kendisine danışılmadan alındığını söyleyerek uygulamayı reddetti. Uzmanlara göre konu artık yalnızca iki isim arasındaki bir çekişme değil; hükümet ile güvenlik kurumları arasındaki güç mücadelesine dönüşmüş durumda.

Netanyahu’nun bu krizi kendi lehine kullanmaya çalıştığı belirtiliyor. Başbakanın, yaklaşan Likud iç seçimleri öncesinde Katz’ın parti içindeki konumunu zayıflatmak, aynı zamanda Zamir’in ordudaki konumunu da tartışmalı hâle getirmek istediği ifade ediliyor.

Gerilim son olarak dün gece doruğa ulaştı. Netanyahu, iki tarafı barıştırmak için Katz ve Zamir’i birlikte toplantıya çağırdı. Ancak Katz toplantıya zamanında gelmedi ve iki ayrı görüşme yapılmasını tercih ettiğini bildirdi. Netanyahu’nun da bu talebi kabul ettiği aktarıldı.

Netanyahu’dan iki tarafa da mesajlar

Başbakanlık çevreleri, basına yapılan sızıntılarla iki tarafa da mesajlar iletti. Medyaya yansıyan haberlere göre Netanyahu, Katz’ın “Genelkurmay Başkanıyla gereksiz çatışma çıkardığını ve aşırı şekilde saygısız davrandığını” düşünüyor. Öte yandan başka sızıntılarda Netanyahu’nun, “Zamir’in atanmasının hata olduğunu düşündüğü, bağımsız hareket ettiği ve görev öncesi verdiği sözlerden döndüğü” iddia edildi.

fgthy
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz, bir ordu karargahındabir araya geliyor. (İsrail hükümeti)

Bu sızıntılar kamuoyunda tartışma yaratınca, bu kez “askerî çevrelerin kasıtlı olarak gerilimi artırmak için bilgi sızdırdığı” iddia edildi. Netanyahu’ya yakın isimler, başbakanın Katz’ı da Zamir’i de görevden almayı planlamadığını savundu.

Çatışmanın kökeni

Gerilim, Zamir’in Hamas saldırısı sırasında güney cephesinden sorumlu komutanlara disiplin cezaları vermesi ve terfi listesini bakanlığa danışmadan hazırlamasıyla büyüdü. Katz, buna karşılık terfileri askıya aldı ve ordu içi incelemelerin yeniden araştırılmasını içeren başka bir komisyon kurdu.

Zamir, yapılan tüm atama ve cezaların “profesyonel askerî kararlar” olduğunu savunurken, Katz bunu “otoriteye başkaldırı” olarak niteliyor. Netanyahu ise hem Zamir’i “bakanı yok saymakla”, hem de Katz’ı “gerilimi tırmandırmakla” eleştirdi.

Orduyu suçlama stratejisi

Haaretz gazetesi, yaşananları “7 Ekim hükümetinin tüm sorumluluğu orduya yükleme çabasının” bir parçası olarak değerlendirdi. Gazete, hükümetin “kamuoyunun orduya güvenini sarsmayı, atamaları siyasallaştırmayı ve Genelkurmay Başkanı’nı küçük düşürmeyi” amaçladığını iddia etti.

Strateji uzmanı Efrahim Ganor da Maariv’e yaptığı açıklamada, yaşananların “devlet güvenliğini tehlikeye atan bir skandal” olduğunu belirterek, “Gerçek bir devlet adamı önceliğini güvenliğe ve ülkenin geleceğine verirdi” dedi.

Lapid’den Netanyahu’yu sıkıştıracak hamle

İsrail muhalefet lideri Yair Lapid, gelecek hafta ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze krizinin çözümü ve rehinelerin serbest bırakılması için sunduğu 20 maddelik planı Knesset’e oylatacağını açıkladı. Lapid’in amacı, bu plana karşı çıkan koalisyon partilerini zor durumda bırakarak Netanyahu’yu ABD yönetimi karşısında sıkıştırmak.

Lapid, muhalefetteki ortağı Avigdor Liberman’ı da plana destek vermeye ikna etmeye çalışıyor. “İsrail halkı, Başkan Trump’ın rehinelerin serbest bırakılması için yürüttüğü cesur girişime minnettardır” diyen Lapid, tüm partilere plana destek çağrısı yaptı.