İran’da salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin hafifletilmesi için geri sayım başladı

Besiç unsurlarının Tahran sokaklarını dezenfekte ettikleri sırada yolda yürüyen bir adam (Reuters)
Besiç unsurlarının Tahran sokaklarını dezenfekte ettikleri sırada yolda yürüyen bir adam (Reuters)
TT

İran’da salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin hafifletilmesi için geri sayım başladı

Besiç unsurlarının Tahran sokaklarını dezenfekte ettikleri sırada yolda yürüyen bir adam (Reuters)
Besiç unsurlarının Tahran sokaklarını dezenfekte ettikleri sırada yolda yürüyen bir adam (Reuters)

İran’da koronavirüs salgınıyla mücadelede hükümet tarafından alınan tedbirlerin hafifletilmesi için geri sayım başladı.
İran Sağlık Bakanlığı, resmi istatistiklerine göre ülkede hala vaka sayısında büyük artışların olduğu ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin ‘sosyal mesafe’ planı sonrası aşamaya dair hazırlıklar için talimatlar verdiği bir zamanda, devlet dairelerinde ve endüstriyel atölyelerde çalışmaların yeniden başlatılması konusunda acele edilmemesi uyarısında bulundu.
Tesnim Haber Ajansı'nın aktardığına göre Sağlık Bakanı Said Nemeki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın bazı fabrikaları ve mesleki sektörleri yeniden açma kararını protesto etmek üzere Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye bir mesaj gönderdi. Nemeki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın bu adımının halk sağlığını ve ekonomiyi tehdit ettiğini belirterek, bunun ‘ateş etme özgürlüğü’ mesabesinde olduğunu söyledi.
Nemeki, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın çalışmaların yeniden başlatılması yönündeki kararı konusunda uyarıda bulunarak, “Bu karar, kültürel ya da dini olsun herhangi bir sivil toplum kuruluşu ya da hükümet tarafından (tek taraflı) ateş açma özgürlüğünün verilmesidir. Sağlık Bakanlığı bu karar desteklemiyor” ifadelerini kullandı.
İran’da koronavirüsten (Kovid-19) ölenlerin sayısı 3 bin 452’ye yükselirken, vaka sayısı 55 bin 743 olarak açıklandı.
AFP’nin haberine göre, İran Sağlık Bakanlığı İletişim ve Halkla İlişkiler Birimi Başkanı Kiyanuş Cihanpur ülkedeki toplam vaka sayısının 55 bin 743’e, ölenlerin sayısının ise 3 bin 452’ye yükseldiğini ifade etti.
Son 24 saat içerisinde 2 bin 560 kişinin koronavirüs testlerinin pozitif çıktığını söyleyen İranlı yetkili, 158 kişinin de hayatını kaybettiğini belirtti.
İranlı Öğrenciler Haber Ajansı'nın (ISNA) aktardığına göre Cumhurbaşkanı Ruhani, aralarında İçişleri Bakanı Abdurrıza Rahmani Fazli, Merkez Bankası Başkanı ve Sağlık Bakanı’nın yer aldığı hükümetinin 7 üyesiyle bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ruhani, bu görüşmesinde ilgili yetkililere koronavirüsle mücadele kapsamındaki talimatları ve sosyal mesafe planına ilişkin değerlendirmeleri iletti.
Ayrıca Ruhani, Eğitim Bakanı Muhsin Haci Mirzai’ye ve Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanı Mansur Gulami’ye ‘okulları, üniversiteleri, eğitim merkezlerini ve üniversite yurtlarının yeniden açılması için’ bir plan yapmaları yönünde talimat verdi. Ruhani, İstihdam ve İdareden Sorumlu Yardımcısı Cemşid Ensari’ye de benzer talimatlar verdi.
İran hükümeti geçtiğimiz hafta, krizin başlamasından bu yana salgından etkilenen şehirlere karantina uygulanmasını reddeden Ruhani’nin eleştirilerin hedefi olmasının ardından bir hafta sürecek olan sosyal mesafe planını onayladı. Fakat kararın Nevruz tatilinin ortasında alınmasından dolayı uygulanmasında gecikmeler yaşandı. Yetkililer, 21 Mart ile 28 Mart arasında 8 milyon İranlının yurt içinde yer değiştirdiğini ifade ettiler. Ruhani geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, vatandaşların hareketliliğine birtakım kısıtlamaların getirilmesinin ardından planın bir hafta süreyle uzatılmasını kararlaştırdı. Ruhani, Perşembe gün yaptığı açıklamada ise hükümetin önümüzdeki Pazar günü bazı sektörlerde çalışmalara yeniden başlanmasına dair nihai kararı vereceğini söyledi.
Sağlık Bakanı Nemeki, Cumhurbaşkanı Ruhani’ye gönderdiği mesajda, kendisinin ‘sosyal mesafe’ planı hakkında yaptığı açıklamalara işaret ederek, bu planla bazı ticari faaliyetlere yeniden başlanılmasının yanı sıra bazı ilmi, kültürel ve dini merkezlerin açılmasının amaçlandığını söyledi.
Nemeki dün yaptığı bir diğer açıklamada, sosyal mesafe planının ikinci aşamasını temsil eden ve kendisinin ‘akıllı mesafe’ olarak nitelendirdiği plana ilişin ilgili merkezlerle koordineli bir şekilde çalıştıklarını dile getirdi.
Yetkililer, geçen ay ekonomik krizin ve ABD yaptırımlarının İran hükümetinin karantina uygulamasını ve şehirleri kapatmasını engellediğini ifade etmişlerdi. İran hükümeti, temel gıdaların karşılanmasında herhangi bir sıkıntı çekmedikleri açıklamasında bulundu. Ruhani ise önceki gün yaptığı açıklamada tıbbi ekipman ve ilaç sıkıntısıyla karşı karşıya kalınmayacağı konusunda vatandaşlara güvence verdi.
Diğer yandan İran Parlamentosu Sağlık Komitesi Başkanı Ali Nevbaht, koronavirüs salgını meselesini “hafife almanın” büyük insani kayıplara yol açacağı uyarısında bulunarak, çalışmaların yeniden başlatılması hususunda acele edilmemesi gerektiğini söyledi.
Tahran’daki Koronavirüsle Mücadele Komitesi Başkanı, son günlerdeki hasta sayısındaki azalmanın, durumun bütünüyle kontrol altına alındığı anlamına gelmediğini belirterek, savaşa benzer durumlara yol açabilecek hatalı kararlar almamaları konusunda yetkilileri uyardı. Ayrıca ‘sosyal mesafe’ kapsamında alınan tedbirlerin önümüzdeki Çarşamba gününden itibaren hafifletilebileceği ihtimaline değinerek, bu planın sadece birkaç gündür uygulamada olduğunu ve başkent Tahran'da salgın konusunda istikrarlı bir duruma henüz tanık olmadıklarını söyledi.



İran ve İsrail: Büyük projelerin açmazı

İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
TT

İran ve İsrail: Büyük projelerin açmazı

İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)
İran'ın Gazze ve Lübnan'daki kolları ağır darbeler aldı (AFP)

Refik Huri

İran'ın tarihi geriye dönük olarak düzeltmenin imkânsız bir iş olduğunu kabul etmesi kolay değil. Coğrafyayla oynaması ve Ürdün Kralı İkinci Abdullah'ın Arap ve Sünni ayından Şii Hilali koparmak olarak adlandırdığı projeyi gerçekleştirmek umuduyla, Hegel'in tarihin kurnazlığı olarak adlandırdığı şeye karşı koymaya devam etmesi bir yanılsamadır. Hiçbir orta güç, bölgesel projesine hizmet etmek için savaşlara, kaosa ve istikrarsızlığa İran kadar bel bağlamamıştır. Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönmesinden önce bile, Mollaların yönettiği İslam Cumhuriyeti kadar fırtınanın ortasında duran bir bölgesel güç daha yoktur.

İran, onlarca yıl içinde İslami direniş adı altında silahlı mezhepçi örgütler kurarak en tehlikeli siyasi, askeri, güvenlik ve ideolojik yatırımı yaptı. Ardından bu örgütleri kendisini korumaya, İsrail ve en başta ABD olmak üzere Tahran'ın bütün düşmanlarına karşı vekaleten savaşmaya teşvik etti. Direniş ekseni ve arenalar birliği stratejisi aracılığıyla İsrail ile yaşanan çatışmada kendisini askeri bir aktör olarak dayattı. ABD'ye karşı olan ve onu Batı Asya’dan çıkarmak isteyen, ama bir anlaşma şansı varsa Washington’dan yana oynayan bir oyuncu, Arap sahnesinde bölgesel bir siyasi aktör olarak empoze etti. Çin, Rusya ve Kuzey Kore ile Richard Fontaine ve Andrea Kendall Taylor'ın kargaşa ekseni adını verdiği bir tür örtülü ittifaka da ulaşmış durumda. Kargaşa ekseni, ABD öncülüğündeki uluslararası sisteme karşı duruş ve çok kutuplu sisteme çağrıdır. Çoğulcu bir sistemin yokluğunda, kargaşa ekseninin kaos yaratmak için bir sistem projesine ihtiyacı yoktur.

Ancak İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin İslam Cumhuriyeti'nin gücünün en önemli bileşeni olarak kabul ettiği direniş ekseninin nispeten düşük maliyeti, jeopolitik ve stratejik olarak maliyetli hale geldi. Zira öncelikle Hamas, İsrail'i sarsan Aksa Tufanı operasyonunun Filistin'i özgürleştirme dalgasının başlangıcı olacağını sandı. İkincisi, Hizbullah Güney Lübnan cephesi üzerinden Hamas'a destek savaşı başlatmaya karar verdi. Üçüncüsü, İran Suriye'de yayıldı. İlk önce Gazze’nin yapıları ve halkı bir imha savaşına maruz kaldı. Ardından Hizbullah ağır darbe aldı. Son olarak da Suriye'de Esed rejimi devrildi, böylece İran Suriye köprüsünü, Filistin kalesini, Arap derinliğini ve Lübnan arenasını kaybetti.

Esasında İran'ın bölgesel projesi, Velayet-i Fakih yönetimine giden yolda bir aşama olan Filistin'i kurtarma projesinden daha büyük ve her iki proje de şu anda çıkmaza girmiş durumda. Filistin'i kurtarma projesi sadece İsrail ve kıyamet silahlarına değil, ABD ve Avrupa duvarlarına tosladı ve Rusya ile Çin tarafından da kabul edilebilir bir proje değil. Ayrıca 22 Arap ülkesini temsil eden Arap Zirvesi, 2000'li yılların başındaki Beyrut Zirvesi'nden itibaren barışın stratejik bir tercih olduğunu teyit etti. İran'ın bölgesel projesi, ABD'yi askeri, güvenlik ve hatta ekonomik olarak Ortadoğu'dan çıkarmak gibi zorlu bir meydan okuma ile çatışıyor. Aynı zamanda kendi halkı, liderleri, ittifakları ve önemli stratejik konumu bulunan büyük ve güçlü bir Arap dünyasıyla da çatışıyor.

Filistin’i gerçekten kurtarmak isteği bir yana, kurtarma gücüne sahip olmayan Tahran, İsrail ile anlaşmazlık yoluyla da olsa iki devletli çözüm yoluna taş koymaya katkıda bulunuyor.  Binyamin Netanyahu hükümeti Filistin devletinin kurulmasını reddediyor ve Batı Şeria ile Gazze'yi ilhak etmeyi amaçlıyor. Mollalar rejimi, Batı Şeria ve Gazze'de kurulacak Filistin devleti projesini engellemede İsrail’in ağırlığına ek ağırlık katıyor. Nitekim İsrail, Filistin devletinin kurulmasının Filistin'de bir İran terör üssü kurma projesi olduğunu iddia etmeye başladı. Netanyahu’ya göre sorun, İran'ın Suriye'den çekilmesinden ve İsrail'in Suriye ordusundan kalan stratejik silahları imha eden hava saldırıları düzenlemesinden ve Tahran adına savaşan örgütlerin zayıflatılmasından sonra bile devam ediyor. Hiçbir şey onun bu tutumunu değiştirmiyor. Oysa Irak’ın nükleer reaktörünü yerle bir eden saldırıyı düzenleyen 69. Filo'ya komuta eden pilotun İngiliz dergisi The Economist’e verdiği röportajda da söylediği gibi İsrail için en büyük tehdit İran değil, Filistinlilerle geçinememek ve birlikte yaşayamamaktır. Çünkü İsrail'in karşı karşıya olduğu asıl zorluk, ‘askeri gücünü stratejik kazanımlara ve barışa dönüştürmektir’, aksi takdirde kan daha uzun yıllar akmaya devam edecektir.

Büyük açmaz ikilidir; İran'ın bölgesel projesi, kendi kapasitesinden, Batı ile çatışmasından ve İsrail ile vekiller üzerinden savaşmasından daha büyüktür. Keza İsrail'in bölgesel projesi, Tel Aviv'in ekonomik, askeri ve sosyal olarak taşıyabileceğinden daha büyüktür. Batı ve Doğu'nun İsrail'in aşırılığına ve Filistin devletinin kurulması fırsatının kaçırılmasına yönelik sabrını zorlamaktadır. General Şaron'un dediği gibi, Washington'un hizmetinde olan “yüzen bir uçak gemisi” konumundan çıkıp Amerikan korumasına ihtiyaç duyan İsrail'in yükünü ABD'nin ne kadar süre ve ne ölçüde taşıyacağı da bilinmemektedir. Buradaki ders, herkesin göreceği şekilde duvara asılı olan Amerikalı stratejik analist Anthony Cordesman'ın şu sözüdür: “Savaşlar riskleri ortadan kaldırmakla ilgili değil, riskleri yönetmekle ilgilidir.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.