Husiler, Yemen’de okulların isimlerini değiştirerek ‘toplum mühendisliğine’ devam ediyor

Husi milisler, Yemenli çocukları zorla savaştırıyor (Reuters)
Husi milisler, Yemenli çocukları zorla savaştırıyor (Reuters)
TT

Husiler, Yemen’de okulların isimlerini değiştirerek ‘toplum mühendisliğine’ devam ediyor

Husi milisler, Yemenli çocukları zorla savaştırıyor (Reuters)
Husi milisler, Yemenli çocukları zorla savaştırıyor (Reuters)

İran destekli Husi milisleri, meşru hükümete yönelik gerçekleştirdikleri darbeden bu yana Sana’da ve kontrol altında tuttukları bölgelerde, ‘Yemen kimliğini’ ortadan kaldırmaya ve ülkedeki kültürel ve entelektüel çeşitlilik yerine grubun mezhepçi fikirlerini dayatmaya devam ediyor.
İran tarafından desteklenen darbeci milisler, birkaç gün önce Sana’daki eğitim ve öğretime ilişkin yeni birtakım kararlar aldı. Bu kararlar, grubun tek bir mezhep modelini dayatmak adına yaptığı çalışmalara uygun olacak şekilde okul isimlerinin değiştirilmesini ve Yemen halkı içerisinde fikri ve itikadi diğer bütün ilişkileri ortadan kaldırmayı içeriyor.
Husiler tarafından alınan ilgili kararın sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan bir kopyasında, Halid b. Velid Okulu’nun adının İmam el-Hadi olarak değiştirildiği görülüyor. Husi lideri Abdulmelik el-Husi, İmam el-Hadi’nin 8.yy’da ve 9.yy’ın başlarında Yemen bölgelerinin yönetimini elinde tutan “grubun atası” olduğunu iddia ediyor.
Husiler tarafından çıkarılan karar kapsamında, el-Faruk Okulu’nun adının grubun bağlı olduğunu iddia ettiği ‘İmam Zeyd bin Ali’ olarak; Babil Okulu’nun adının ise grubun Sana’ya baskın düzenlediği tarih olan ‘21 Eylül Okulu’ olarak değiştirilmesi öngörülüyor. Ayrıca kararda, Osman bin Affan Okulu’nun adının ‘Malik el-Eşter’ ve Ömer el-Muhtar Okulu’nun adının ise ‘Ali bin Hüseyin’ olarak değiştirileceği kaydediliyor. Bütün bu yeni isimler, grubun entelektüel, ideolojik ve mezhepçi yaklaşımını Yemen’in çeşitlilik içeren dokusuna dayatma hususunda takip ettikleri yolla ilişkilidir.
Sana’daki kaynaklar, Husi liderinin kardeşi ve aynı zamanda darbe hükümetinin Eğitim Bakanı olan Yahya el-Husi’yi, Abdulmelik el-Husi’nin talimatları uyarınca okulların isimlerinin değiştirilmesi sürecinin arakasındaki isim olmakla suçluyor. Abdulmelik el-Husi yaptığı son konuşmasında, Yemen toplumu içinde ‘inanç kültürünü kökleştirmek’ adı altında başlattıkları ‘toplum mühendisliğine’ devam edileceğini vurgulamıştı.
Husi milisleri geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde Ibb iline bağlı olan Celba Müdürlüğü’nde, es-Sevre Kız Okulu’nun adını ‘Fatımatüz-Zehra’ olarak; es-Salih Erkek Ortaokulu’nun adını ise ‘eş-Şüheda’ olarak değiştirdi. Milisler, Ibb, Zamar ve Sana’daki üniversitelerindeki sınıfların adlarını da değiştirerek, bu salonlara ölmüş olan liderlerinin adlarını verdi. İbb valiliğindeki Şehid ez-Zübeyri, Aişe, 7 Temmuz ve diğer bir dizi okul da milisler tarafından hedeflenen okullar arasında yer alıyor.
Husi milisleri tarafından kontrol edilen bölgelerdeki okulların isimlerinin değiştirilmesi, bölge sakinleri tarafından öfke, kınama ve kızgınlıkla karşılandı. Şarku’l Avsat’a konuşan sakinler, milislerin okulları hedef almaya, öğrencilerin beyinlerini yıkamaya ve son olarak ise onları savaş cephelerine göndermeye devam ettiklerini ifade etti.
Saada’daki yerel sakinlerin aktardığına göre milisler, bölgedeki okulları, çocukların beyinlerinin radikal fikirlerle yıkandığı ve onların silah altına alınarak cepheye gönderildiği bir hücreye dönüştürdü. Diğer yandan milisler, eğitim müfredatına, kendi mezhepçi öğretilerini ve milis liderinin söylemlerini anlattıkları dersler ekledi.
Darbeci Husi milislerinin Saada’daki okullardaki bu ihlalleri, Sana ve kontrolleri altında bulunan diğer bölgelerdeki yüzlerce okula yönelik gerçekleştirdikleri ihlaller ile paralel olarak ilerliyor. Darbeden bu yana grup tarafından işlenen bu ve benzeri ihlallerden dolayı Yemen’de eğitim sistemi neredeyse tamamen bozuldu. Ayrıca 2016 yılının sonlarından beri öğretmenlerin maaşlarını ödemeyen milisler, bu okulları öğrencileri silah altına aldıkları merkezlere dönüştürdü.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan bir rapora göre yalnızca 2019'un başından bu yana Sana ilindeki onlarca okul ve eğitim merkezi, Husiler tarafından yağmalandı, yıkıldı veya kapatıldı. Önceki hükümetin eğitim müfredatını kaldıran Husiler, fikirlerini ve inançlarını enjekte ettikleri yeni bir müfredatı hayata geçirdi.
Husiler, Yemen kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik eğitim alanında gerçekleştirdikleri bu ihlaller ile birlikte bir dizi Yemen müzesinden 26 Eylül Devrimi ile ilgili tarihi el yazmaları da dahil olmak üzere her şeyi çaldı. Ayrıca başkent Sana'daki 26 Eylül ve Devrim gazetelerinin arşivini yağmaladılar. Bu kapsamda grup, Eylül Devrimi ve cumhuriyet ile bir şekilde ilişkili olan devlet kurumlarının, tesislerin ve parkların tüm isimlerini değişirdi.
Raporlara göre bütün bunlar, Husilerin ‘İrancı ideolojinin ve imamet rejiminin’ bir uzantısından ibaret olduklarını gösteriyor.
Husiler başkent Sana’yı işgal etmelerinden birkaç gün sonra -Ocak 2015'in başlarında- 11'den fazla ana caddenin ismini değiştirdi. Ayrıca o zamandan bu yana 26 Eylül Devrimi’nin anılması adına yapılacak bütün etkinleri yasakladı. Yemen’in sembol isimlerinin direniş tarihine dair her ne varsa ortadan kaldırmaya çalışan milisler, askeri müzelerdeki fotoğrafları ve önemli belgeleri yağmalayarak, bunları yerine kendi liderlerinin fotoğraflarını koydu. Sana'da bulunan Cumhuriyet Sarayı'nın adını ‘Yüksek Siyasi Konsey Merkezi’ olarak değiştiren milisler, yine Sana’da meçhul askerler anıtını Yemen Yüksek Siyasi Konseyi'nin eski başkanlarından darbeci lider Salih Ali es-Sammad’ın kabri yaptı.



Kuzey Irak'ta Erbil Havalimanı ve bir petrol sahası yakınında İHA saldırıları

 Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)
Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)
TT

Kuzey Irak'ta Erbil Havalimanı ve bir petrol sahası yakınında İHA saldırıları

 Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)
Erbil Uluslararası Havalimanı (AFP)

Irak'ın Kürdistan Bölgesi yetkilileri, dün Erbil Uluslararası Havaalanı yakınlarında “bubi tuzaklı” bir insansız hava aracının düşürüldüğünü, daha sonra da iki insansız hava aracının bir petrol sahasını hedef aldığını duyurdu.

Özerk bölgenin terörle mücadele ajansında yer alan haberde, “Pazartesi sabahı Erbil Uluslararası Havaalanı yakınlarında bomba yüklü bir insansız hava aracı düşürüldü” denilerek, olayda “herhangi bir insan ya da maddi kayıp yaşanmadığı” belirtildi.

Yetkililer dün ilerleyen saatlerde, patlayıcılarla dolu iki insansız hava aracının (SİHA) Erbil vilayetindeki bir petrol sahasına düştüğünü söyledi.

Terörle Mücadele Servisi açıklamasında, “Pazartesi akşamı, bubi tuzaklı iki insansız hava aracı Erbil vilayetindeki Hurmala petrol sahasına düştü, olayda can kaybı yaşanmadı” ifadeleri yer aldı.

Erbil Havaalanı yakınlarındaki Harir üssünde ABD Ordusunun araçları (Arşiv- ABD Ordusu)Erbil Havaalanı yakınlarındaki Harir üssünde ABD Ordusunun araçları (Arşiv- ABD Ordusu)

Irak Ortak Operasyonlar Komutanlığı ise yaptığı açıklamada, iki İHA’nın "bilinmeyen bir kaynaktan geldiğini" ve yalnızca maddi hasara yol açtığını belirterek, "Kürdistan Bölgesi'ndeki güvenlik ve istihbarat güçleriyle bu saldırının koşullarını araştırmak için koordinasyonun sürdüğünü" vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı.

Son haftalarda Irak, failleri yetkililer tarafından tespit edilemeyen çok sayıda İHA ve füze saldırısına tanık oldu. Özellikle ülkenin kuzeyinde açık alanlara çok sayıda İHA düştü.

IKBY yetkilileri 3 Temmuz'da, Washington liderliğindeki uluslararası DEAŞ'la mücadele koalisyonunun bir üssüne ev sahipliği yapan Erbil Uluslararası Havalimanı yakınlarında bir İHA’nın düşürüldüğünü duyurdu.

Ancak IKBY İçişleri Bakanlığı, Tahran yanlısı Iraklı gruplardan oluşan ve şu anda resmi güçlerin bir parçası bir koalisyon olan “Halk Seferberlik Güçleri'ne bağlı grupları” saldırıyı gerçekleştirmekle suçladı.

Buna karşılık olarak Silahlı Kuvvetler Başkomutanlığı Sözcüsü Sabah el Numan şunları söyledi: “IKBY İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan ve Irak'ın resmi bir güvenlik kurumunu suçlayan bu bildiri reddedilmekte, kınanmakta ve hiçbir bahane altında, özellikle de kanıt yokken yayınlandığı için izin verilmemektedir.”

Irak kırk yıllık çatışma ve savaşların ardından göreceli bir güvenlik istikrarı yaşıyor