Suriyeli Kürtler IKBY’de ‘üçlü çatışmanın’ patlak vermesinden endişeli

Kamışlı Havalimanı’nda dün görüntülenen iki Rus helikopteri (Rudaw)
Kamışlı Havalimanı’nda dün görüntülenen iki Rus helikopteri (Rudaw)
TT

Suriyeli Kürtler IKBY’de ‘üçlü çatışmanın’ patlak vermesinden endişeli

Kamışlı Havalimanı’nda dün görüntülenen iki Rus helikopteri (Rudaw)
Kamışlı Havalimanı’nda dün görüntülenen iki Rus helikopteri (Rudaw)

Suriyeli Kürtler, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) iki ana partisi olan Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında Peşmerge güçlerinin Zini Verte’de konuşlanması nedeniyle yaşanan gerginlikten ve KDP’nin Zini Verte’deki tutumu nedeniyle Türk ordusunun PKK’ya karşı yeni bir cephe açma ihtimalinden endişe duyduklarını belirtiyorlar. Yeni bir cephe açılmasının, Suriye’deki özerk yönetime yönelik ablukayı güçlendireceği ve Kürtler arasında çatışmalara neden olabileceğini dile getiriyorlar. 
Erbil ve Süleymaniye vilayetleri arasında ve Kandil dağlarının eteklerinde bulunan Zini Verte kasabası, PKK, KDP, KYB ve İran’ın nüfuz bölgelerinin ayrım noktasında bulunması sebebiyle stratejik bir öneme sahip. Kasaba KDP-KYB anlaşması uyarınca 1990’lı yılların sonlarından bu yana KYB savaşçılarının kontrolü altında bulunuyordu. Ancak KDP’ye bağlı Peşmerge güçleri, koronavirüs salgının yayılmasını önleme tedbirleri kapsamında ve İran sınırını kontrol etme gerekçesiyle kasabaya konuşlandı.
IKBY Başbakanı Mesrur Barzani, 18 Nisan tarihli açıklamasında, Peşmerge güçlerinin Zini Verte bölgesine, İran'dan kaçak gelen vatandaşların geçişlerinin koronavirüse karşı denetlenmesi amacıyla konuşlandırıldığını bildirmişti.

Neçirvan Barzani: IKBY, PKK için savaş sahası değil
IKBY Başkanı Neçirvan Barzani, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamayla konuşlanmanın diğer bir hedefinin de PKK’nın buradaki nüfuzuna karşı koymak olduğunu belirtti.
Neçirvan Barzani, açıklamasında “IKBY, PKK’nın Türkiye veya herhangi bir komşu devletine saldırısının çıkış noktası olmamalı. IKBY’nin PKK için bir savaş sahası olmadığını bir kez daha vurgulamak isteriz. PKK, IKBY’i Türkiye’ye saldırmak için bir platform olarak kullanmamalı. Bu duruma çare bulunması gerekiyor” dedi.
Türk ordusunun Zini Verte bölgesini bombalamasına işaret eden Barzani, “PKK, Irak’ın ve IKBY’nin egemenliğine saygı göstermiyor. Bu nedenle Türkiye’nin bölgeyi bombalaması bekleniyordu. PKK bölgemize iyilikte bulunmak istiyorsa IKBY’yi terk etsin” ifadelerini kullandı.
PKK yöneticisi Mustafa Karasu, “Türkiye muhtemelen Kandil planına KDP’yi ortak etmeye çalışıyor. KDP’nin yardımı olmaksızın bunu yapamaz” dedi. Ancak Karasu’nun iddialarını yalanlayan KDP yetkilileri, İran sınırını ve koronavirüs salgınını kontrol altına almaya odaklandıklarını ifade ediyor.
KDP son günlerde Zini Verte bölgesine binlerce savaşçı takviyesinin yanı sıra özel birlikler ve hendek kazma birlikleri gönderdi. Bölgeye gönderilen savaşçılar arasında KYB savaşçıları yer alsa da Peşmerge’nin baskısı altında bulunuyorlar. Aynı zamanda PKK savaşçıları da on yıllardan bu yana ilk kez tarihi kaleleri olan Kandil’den inerek dağın eteğine konuşlandı. Diğer yandan Türk ordusu özellikle silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) kullanarak bölgedeki uçuşlarını yoğunlaştırıyor. Türk ordusu Nisan ayı ortasında PKK’nın Kandil’den inerek konuşlanmasına yanıt olarak Mahmur Kampı’nı bombaladı.
Kürt yöneticiler, Türk ordusunun Irak’ın kuzeybatısındaki güçlerini ve askeri noktaları artırdığını ifade ediyor. Ankara’nın terör örgütü olarak tanımladığı PKK ile mücadeleyi güçlendirmek ve IKBY’ye yardım etmek amacıyla söz konusu bölgede Türkiye’ye ait 11 sabit askeri merkezin bulunduğu yönünde haberler var. Türkiye, halihazırda Bağdat, Tahran ve Suriye Özerk Yönetimiyle gergin ilişkilere sahip olan IKBY için hayati önem arz eden bir çıkış kapısı anlamı taşıyor. Suriye Özerk Yönetimi’nin asli unsurları olan PYD ve YPG ise Süleymaniye’de KYB ile iyi ilişkilere sahip.

KDP ve KYB arasında görüşme
Bu gergin ortamda Zini Verte düğümünü çözmek amacıyla KDP ve KYB arasında dün bir görüşme gerçekleşti. KYB, 1998 Anlaşması uyarınca Peşmerge’nin eski konuşlanma hatlarına çekilmesini talep etti. Peşmerge Bakanlığı ise IKBY hükümetinin bu tutumunda kararlı olduğunu belirterek, ‘Zini Verte’de konuşlanan güçlerin hiçbir partiyle bağlantısı bulunmayan resmi güçler olduğunu’ ifade etti.
Suriye’deki Kürt yöneticiler de Zini Verte’deki gelişmeleri ve KDP ile KYB arasındaki müzakereleri yakından takip ediyor. Kamışlı’daki bir Kürt yetkili, “Türk ordusu ile KDP güçlerinin Zini Verte ve Kandil dağlarındaki eş zamanlı hareketliliğinden endişe ediyoruz. Nitekim Ankara yeni bir cephe açarak PKK’ya öldürücü darbeyi indirmek ve KDP’nin yanında durarak KYB’nin zayıflatılmasına katkıda bulunmak istiyor. KYB-Türkiye ilişkileri son zamanlarda kötüleşti” dedi.
Bir başka Kürt yetkili ise söz konusu olasılıklara ihtimal vermediğine işaret ederek, KDP’nin attığı adımları daha ziyade ‘durumu kontrol altında tutma’ isteğinden kaynaklandığını söyledi.
Kürt yetkili, “Böylesi bir askeri operasyon (Türkiye’nin PKK’ya yeni cephe açması) Kürtlere büyük kayıplar getirecek. Çünkü bu operasyon Kürtler arasında savaş alarmına ve son yıllarda DEAŞ savaşında parlak bir görüntü veren Kürt grupların birbiriyle çatışmalı hale gelmesine neden olur. Bu operasyon ayrıca Türkiye’nin askeri kazanımlar sağlamasına ve operasyonların ardından Suriye’nin kuzeydoğusu ile kuzeybatısında daha fazla ilerlemesine yol açar. Şüphesiz bu operasyon Fırat’ın doğusundaki Özerk Yönetim’e yönelik kuşatmaya katkı sunacağı gibi Duhok, Fişhabur ile IKBY ve Suriye’nin kuzeyi arasındaki diğer sınır kapılarını da etkiler” dedi.



İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarında 212 gazeteci öldürüldü, 400'den fazlası yaralandı

Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)
Gazze Şeridi'nde İsrail güçleriyle yaşanan çatışmalar sırasında öldürülen Filistinli meslektaşları Yaser Murtaca'nın cenazesini taşıyan gazeteciler (DPA)

Filistinli onlarca gazeteci, Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Tıp Kompleksi önünde bir araya geldi. Gazeteciler, İsrail saldırılarında öldürülen meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı.

Basın mensupları, Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasındaki savaşı haberleştirmek için ağır bir bedel ödüyor.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşının başlangıcından bu yana 212 gazetecinin (bazıları evlerinde aileleriyle birlikte olmak üzere) öldürüldüğünü, 409'unun ise yaralandığını açıkladı. Yaralılardan bazıları kalıcı uzuv kaybı yaşadı, bazıları da felç geçirdi. Resmi kaynaklara göre İsrail güçleri 48 gazeteciyi de tutukladı.

Görsel kaldırıldı. Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlamak için toplandı. (WAFA)

Doğrudan hedef alınma

Şarku’l Avsat’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) haber sitesi UN News'ten aktardığına göre Sami Şehade, Nisan 2024'te Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta geçirdiği ağır bir yaralanmanın ardından bacağını kaybetti. Ancak o fotoğraf makinesini aldı ve Gazze Şeridi'ndeki trajik olayları belgelemek için sahaya döndü.

Engelinin kendisini çalışmaktan alıkoymasına izin vermeyen Şehade, “Tüm bu engellerle karşılaşsam bile foto muhabirliğini bırakmam mümkün değil” dedi.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü her yıl 3 Mayıs'ta kutlanıyor ve medyanın hesap verebilirlik, adalet, eşitlik ve insan haklarını vurgulamadaki rolüne odaklanıyor.

Koltuk değneklerine yaslanan Şehade, mavi renkli basın yeleğini giyerek kamerasının arkasında durmuş, meslektaşlarıyla birlikte yıkıntıların arasında çalışıyordu.

Şehade, “Yaşanan tüm suçlara tanık oldum ve sonra bana karşı işlenen bir suça tanık olduğum an geldi... Ben bir saha gazetecisiydim, açık bir alanda kamera taşıyordum, beni gazeteci olarak tanımlayan bir kask ve yelek giyiyordum. Ama yine de doğrudan hedef alındım” ifadelerini kullandı.

Bu olay onun hayatında bir dönüm noktası oldu. Şehade durumunu şöyle açıkladı: “Daha önce kimsenin yardımına ihtiyacım yoktu ama şimdi var. Bu yeni gerçekliğin üstesinden gelme kararlılığına sahibim. İşte biz Gazze Şeridi'ndeki gazeteciler bu halde bile çalışmalıyız.”

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi'ne düzenlenen İsrail saldırılarının birinde bacağını kaybeden Filistinli gazeteci Sami Şehade (UN News)

Sokaklarda çalışmak

Gazze Şeridi'nde yıkılmış bir binanın enkazı arasında bir meslektaşıyla birlikte çekim yapan gazeteci Muhammed Ebu Namus, “Dünya Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, Filistinli gazeteciler savaşta yıkılan işyerlerini hatırlıyor” dedi.

Ebu Namus sözlerini şöyle sürdürdü: “İşimizi yapmak için ihtiyacımız olan asgari şey elektrik ve internet, ancak birçok yerde yok. Bu yüzden internet sağlayan dükkanlara başvuruyoruz. Sokaklar artık bizim ofislerimiz.”

İsrail'in Gazze Şeridi'ni işgali sırasında Filistinli gazetecilerin hedef alındığına inandığını ifade eden Ebu Namus, medya çalışanlarının ‘ister Filistin'de ister dünyanın başka bir yerinde çalışsınlar’ korunması gerektiğini söyledi.

Görsel kaldırıldı.Filistinli gazeteci Muhammed Ebu Namus ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı takip eden meslektaşı (UN News)

Kaldırımlarda kan var

Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın çağrısıyla Dünya Basın Özgürlüğü Günü münasebetiyle düzenlenen mitinge, çeşitli yerel ve uluslararası kuruluşlardan gazeteciler ve medya profesyonellerinin yanı sıra aktivistler ve insan hakları savunucularından oluşan kalabalık bir grup katıldı.

WAFA'ya göre kalabalık, gazeteciler için uluslararası koruma ve Gazze Şeridi'nde medya çalışanlarına karşı işlenen suçlara sessiz kalma ve suç ortaklığı politikasına son verilmesini talep etti.

Filistinli Gazeteciler Sendikası Başkan Yardımcısı Tahsin el-Astal, “Dünyanın yok etmek istediği Filistin'in sesini ve gerçeği savunmak için mesleki araçlarını taşırken şehit edilen meslektaşlarımızın kanı halen kaldırımlarda ve yıkılan evlerdeyken bugünü anıyoruz. İşgalci İsrail’i bu suçlardan tamamen sorumlu tutuyor ve uluslararası kurumları katillerin hesap vermesi için ciddi adımlar atmaya çağırıyoruz. Ayrıca uluslararası medyayı da yanımızda durmaya ve katliam karşısında sessiz kalmamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

El-Astal, hiçbir güvenlik garantisinin olmaması, basın kuruluşlarının tahrip edilmesi ve medya çalışanlarının en temel çalışma araçlarından mahrum bırakılması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki medya durumunun dünyadaki en tehlikeli durumlardan biri haline geldiğini belirtti.