Alman askerlerle ilişkiye girdiği için saçları kazıtılan Fransız kadınlar

Fransız direniş gücüne yakalanan ve saçları kazıtılan kadın
Fransız direniş gücüne yakalanan ve saçları kazıtılan kadın
TT

Alman askerlerle ilişkiye girdiği için saçları kazıtılan Fransız kadınlar

Fransız direniş gücüne yakalanan ve saçları kazıtılan kadın
Fransız direniş gücüne yakalanan ve saçları kazıtılan kadın

1 Eylül 1939 tarihinde, Alman kuvvetlerinin Polonya topraklarını işgal etmesi, insanlık tarihinin en kötü askeri çatışmalarının başlangıcı olan, yaklaşık 6 yıl süren ve 60 milyondan fazla kişinin ölümüne sebep olan İkinci Dünya Savaşı'na yol açtı.
Polonya'nın işgali ile birlikte Fransa, Britanya İmparatorluğu ve İngiliz Milletler Topluluğu'na dâhil olan çoğu ülke Almanya'ya savaş ilan etti.
Bu savaşın ilk yılında, Fransa tarihi boyunca eşi benzeri görülmemiş bir sorun yaşadı. 10 Mayıs 1940'ta patlak veren Fransa Muharebesi sırasında, Üçüncü Fransız Cumhuriyeti ordusu tamamen yenik düştü ve Almanlar sadece 6 hafta sonra zafer elde etmeyi başardı. Bunun sonunda Fransa, 22 Haziran 1940 tarihinde ateşkes antlaşmasına imza atmak zorunda kaldı ve Almanya bu antlaşmayla Fransa'nın kuzey ve batı bölgesini ele geçirdi.

Kafalarına gamalı haç çizilen Fransız kadınlar, sokaklarda dolaştırılıyor 
Almanya'nın Fransa'yı işgali 4 yıldan fazla sürdü. 19 Ağustos 1944'e gelindiğinde, müttefikler Fransız bölgelerinin çoğunu kurtarabildi. Hatta Fransızlar, Alman tümeni pes ettikten 6 gün sonra Paris'i Almanların elinden geri almayı başardı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanya'nın işgal ettiği diğer ülkeler gibi Fransa da işgal döneminde Almanlarla iş birliği yapmak ve ihbar etmekle suçlanan vatandaşlarını cezalandırdı.

Fransa’yı işgal operasyonuna katılan bir Alman tankının fotoğrafı
Ayrıca, işgal döneminde Fransa'nın işlerini yürüten Vichy hükümeti üyeleri, ülkeye ihanet etmekle, on binlerce Fransız'ı Alman ölüm merkezlerine göndermekle ve direniş hareketini bastırmakla suçlanıp adalete teslim edildi.
Ülkenin kurtuluşu ile birlikte Fransızlar, işgalci Almanların sınır dışı edilmelerini kutlarken Almanın işgali kolaylaştıran ve ülkesine hainlik etmekle suçlanan Fransızlara aşağılayıcı muameleler yaptı.

Kadınlar ülkeye ihanetle suçlandı
Bu intikam operasyonları sadece erkeklerle sınırlı kalmadı. 20 binden fazla Fransız kadın, halka açık bir şekilde hakarete uğradı. Alman askerlerle cinsel ilişkiye girerek onlardan çocuk sahibi olmakla, direniş üyelerini gözetleyerek işgalciye önemli bilgiler iletmekle ve ülkelerine ihanet etmekle suçlandı.

İhanetle suçlanan Fransız kadınların saçları kazıtılıyordu
Fransız kadınların bazıları eşleri savaşta öldüklerinden hayatta kalmak için bunu yapmak zorunda kaldıklarını ve bazıları da Almanlarla zorla ilişkiye girdiklerini söyleyerek kendilerini savundu. Ancak Fransızlar gerçekleri dinlemeyip öç almak istedi.
Fransız yetkililer, hain ilan edilen kadınların saçlarını kazıtıp sokaklarda gezdirdi. Bazı kadınların yüzleri ve göğüsleri rujla çizilen Nazi sembolü gamalı haçla donatıldı. Kadınlar, sokaklarda bu şekilde çıplak yürünmeye zorlandı.

1944 yılında Paris’te teslim olan Alman askerleri
Fransız sokaklarında gerçekleşen karnavallar sırasında, öfkeli seyirciler kadınların yüzüne tükürdü ve onları tokatlayıp yumruk atarak şiddet uyguladı.
Birçok rapora göre, Fransa'da 1944-1946 yılları arasında hainlikle suçlanan 20 binden fazla Fransız kadın bu tür muamelelere maruz kaldı. Ayrıca, yirminci yüzyıl boyunca, İkinci Dünya Savaşı döneminde, kadınları cezalandırmak için bu yöntem birçok ülkede ortaya çıktı. Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Almanya'da da Aryan ırkına ait olmayan bir erkekle ya da bir mahkumla ilişkiye giren Alman kadınlara ceza vermek amacıyla saçları kazıtıldı.
Ancak birçok tarihçiye göre, saçlarının kazıtılmasının, büyük bir Cermen kabilesi olan Gotların en büyük iki kolundan biri olan (Visigoth) Vizigotlar döneminde ortaya çıktığından şüphe ediliyor.  Orta çağ boyunca, Avrupalılar kadına hakaret etmek üzere onların güzellik sembolü olan saçlarını tıraş ediyordu. Bu tür uygulama özellikle zina ile suçlanan kadınlara yapılıyordu.



Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
TT

Guatemala'daki "kan mağarası"nda vahşi Maya ritüelinin izleri ortaya çıktı

Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)
Yucatán Yarımadası'ndaki bir mağarada Mayalara ait çanak çömlek bulundu (Medina-Elizalde/Eurekalert)

Arkeologlar Guatemala'daki bir mağarada, yağmur tanrısını yatıştırmak için insanların kurban edildiği vahşi bir Maya ritüelinden kalan parçalanmış kafataslarını ortaya çıkardı.

Cueva de Sangre ya da "kan mağarası" ilk kez 1990'larda Petén'deki arkeolojik kazı alanında yapılan bir araştırma sırasında keşfedilmişti.

Travmatik yaralanma izleri taşıyan kemikler zemine dağılmış halde bulunsa da yakın zamana kadar iyice incelenmemişlerdi.

Araştırmacılar, Maya halkının yaklaşık iki bin yıl önce mağarayı insan kurban etme ritüelleri için kullandığını gösteren kanıtlar sundu.

Aralarında Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden Michele Bleuze'in de bulunduğu araştırmacılar, kemiklerin ritüel amaçlı parçalara ayrıldığına dair izler buldu.

Örneğin bir kafatası parçasının bir tarafında balta gibi bir aletle vurulduğunu gösteren bir iz var. Bir bebeğin kalça kemiğindeki benzer bir iz de muhtemelen ölüm anına yakın vakitte meydana gelmiş.

Araştırmacılar kemiklerin gömülmeyip yere saçılmış olmasının ve bazılarının tuhaf bir şekilde dizilmesinin, ritüelde kullanıldıklarına işaret ettiğini söylüyor.

Dahası arkeologlar, mağarada obsidyen bıçaklar ve kırmızı aşıboyası gibi ritüellerde kullanıldığı bilinen şeyler buldu.

Mağara alanı toplamda "yetişkin ve çocuklara ait 100'den fazla insan kemiği parçası" içeriyordu.

Araştırmacılar şöyle yazıyor:

Amerikan Yerlileri kozmolojisinde kutsal, canlı Dünya'nın önemi nedeniyle, insan kalıntılarının yeraltı boşluklarında biriktirilmesi Mezoamerika'da özel bir kültürel öneme sahipti.

Kemiklerdeki yaraların vahşi doğasını ve mağaradaki yüksek yoğunluğunu göz önüne alan araştırmacılar, Cueva de Sangre'nin yaklaşık MÖ 400 ila MS 250'de Mayaların ritüel amaçlı insan kurban etme alanı olduğu sonucuna vardı.

Bilim insanları "Mevcut iskelet unsurlarının türleri, travma, kemiklerin dizilişi ve kemiklerdeki değişiklikler, mağaradaki kalıntıların kurban niteliği taşıdığını güçlü bir şekilde destekliyor" diye yazıyor.

Mağaraya, bir su birikintisine açılan bir geçide inen küçük bir açıklıktan ulaşılabiliyor. Antik Mayalar için mağara muhtemelen sadece marttan mayısa kadar süren kurak mevsimde açıktı, sonrasında yağmurlar mağarayı erişilemez hale getirmiş olmalı.

Araştırmacılar, insan kurban edilen vahşi ritüellerin muhtemelen Maya yağmur tanrısı Chaac'ı yatıştırmak için yapıldığını ancak bu tür uygulamaların doğasını daha iyi anlamak için kemiklerin DNA analizinin yapılması gibi daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Gelecekteki araştırmaların, İspanyolların fethinden önce Orta Amerika'daki yaşama da daha fazla ışık tutabileceğini belirtiyorlar.

Independent Türkçe