​Koronavirüs salgını nedeniyle binlerce şirket ağı saldırılara maruz kalıyor

​Koronavirüs salgını nedeniyle binlerce şirket ağı saldırılara maruz kalıyor
TT

​Koronavirüs salgını nedeniyle binlerce şirket ağı saldırılara maruz kalıyor

​Koronavirüs salgını nedeniyle binlerce şirket ağı saldırılara maruz kalıyor

Bilgi güvenliği alanında çalışmalar yürüten araştırmacılar, dünyadaki birçok şirkete ve örgüte yönelik sanal korsan saldırılarında keskin bir artış olduğuna dair güçlü deliller bulunduğunu söylüyor.
Finlandiya merkezli Arctic Security ile İngiltere merkezli Team Cymru’daki araştırmacılar, söz konusu kurumların birçoğunun, Kovid-19 salgının ilk günlerinde cihazlarına veya ağlarına kötü amaçlı yazılımların sızdığından habersiz bir şekilde işçilerini çalışmaya başlattığını belirtti.
Araştırmalar, kurum çalışanlarının evden çalışma düzenine geçmeden önce, henüz çalışmalar güvenli ofis ortamlarında devam ederken 50 bin ABD kurumunun siber saldırıya maruz kaldığını ortaya koydu.
Arctic Security'nin kıdemli analisti Lari Huttunen konuya dair şunları söyledi:
“Analizlerimiz, bu şirketlerin ofislerindeki işçilerin bilgisayarlarına salgın henüz başlamadan önce sızıldığına, casus yazılımların sistemlere sızmasını engelleyen güvenlik duvarının dışında pasif olarak beklediğine işaret ediyor. Ancak bu casus yazılımlar, evlerinden çalışmaya başlayan işçilerin ‘sanal özel ağlar’ (VPN) aracılığıyla çalışmaya başlamalarından sonra, korsan ağlarla başarılı bir biçimde iletişim kurdu.”
Evlerinden çalışan işçiler, kişisel bilgisayarlarından sanal özel ağlar aracılığıyla kurumsal ağlara bağlanıyor. Yapılan araştırma, ocak ve mart ayları arasında ABD ve Avrupa’nın tamamında kurumsal sistemlere yapılan sızmaların bu yılın tamamında yaşanan sızmaların iki katından daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Arctic şirketi geçen mart ayının sonunda, haftalık olarak sızma girişiminde bulunulan Finlandiya şirketlerinin sayısında keskin bir artış yaşandığını gözlemlemişti. Sızma girişiminde bulunulan şirket sayısı genellikle haftada 200’e ulaşırken aynı ayın 16’sından itibaren keskin bir artış yaşanarak bu sayı 800’e ulaştı. Aylık sızma sayılarını inceleyen araştırmacılar, şubat ve mart arasındaki sızma sayılarında önemli ölçüde artış yaşandığını ortaya çıkardılar.
Araştırmacılar daha sonra bu çalışmalara 8 Avrupa ülkesi; İtalya, İngiltere, İsveç, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika ve Avusturya’yı dahil ettiklerinde aynı eğilimi gözlemlediler. Benzer bir eğilim ABD’de de gözlemlendi.
Araştırmacılar, Team Cymru için akıllı veriler kullanarak şirket ağlarına yönelik sanal tehditlerin ayrıntılı haritalarını hazırlamayı başardı. Araştırmacılar, yaptıkları analiz sonuçlarının artan sızma girişimlerinin evden çalışan işçi sayısındaki artışla bağlantısının bulunduğunu ortaya koyduğunu belirtiyor. Finlandiya’daki sızma girişimleri, yetkililerin sosyal izolasyon ve evden çalışma çağrısından sonra iki katına çıktı. Benzer şekilde diğer ülkelerde de artan sızma girişimlerinin bu yöndeki çağrılarla aynı zamanda ortaya çıktığı belirtiliyor. Araştırmacılar, ofiste çalışmanın sızmaları önleyen gelişmiş teknolojilerle cihazları ve ağları koruduğunu belirtirken “sanal özel ağlarda” çalışmayı ise zararlı yazılımlar için güvenlik duvarının altına hendek kazmaya benzediğini kaydediyor.



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell