Çin, birkaç ay içinde gerçekleşecek Mars görevinin adını duyurdu: Göksel Hakikati Arayış

Çin'in Ay araştırmaları üzerinde çalışmaya da devam ettiği aktarıldı (Reuters)
Çin'in Ay araştırmaları üzerinde çalışmaya da devam ettiği aktarıldı (Reuters)
TT

Çin, birkaç ay içinde gerçekleşecek Mars görevinin adını duyurdu: Göksel Hakikati Arayış

Çin'in Ay araştırmaları üzerinde çalışmaya da devam ettiği aktarıldı (Reuters)
Çin'in Ay araştırmaları üzerinde çalışmaya da devam ettiği aktarıldı (Reuters)

Çin uzay ajansı ilk Mars görevinin ismini cuma günü duyurdu ve görevin birkaç ay içinde gerçekleştirileceğini açıkladı. 
Ülkenin “Tianwen” ismi verilen gezegen keşif programının duyurulmasının ardından Çin Ulusal Uzay İdaresi (CNSA) cuma günü yaptığı açıklamada ilk göreve “Tianwen 1” adını verdiğini duyurdu. “Göksel hakikat arayışı” anlamına gelen Tianwen’in Çin’in önemli şairlerinden Qu Yuan’ın eserinden alındığı aktarıldı.
Çin, Mars’a inecek uzay aracına yönelik ilk testi geçen yıl kasımda gerçekleştirmişti. Çin’in Kızıl Gezegen’e insansız keşif görevi gerçekleştirecek ülkeler arasında yer aldığı aktarıldı.
Şu ana kadar sadece ABD ve eski Sovyetler Birliği Mars’a uzay aracı göndermişti fakat Avrupa Uzay Ajansı ve Hindistan da gezegenin yörüngesine girecek uzay araçlarını başarılı biçimde göndermişti. 
CNSA’nın aktardığına göre, araştırmada Mars’ın toprak özellikleri, jeolojik yapısı, çevre ve atmosferi incelenecek.
Araştırmada bir uydunun, gezegenin yüzeyine inecek bir aracın, güneş panelleri ve 13 bilimsel alet taşıyan 6 tekerlekli yüzey aracının yer aldığı
Kuruluş, 200 kilogramlık makinenin yaklaşık üç ay boyunca çalıştıktan sonra araştırmanın Mars’a Temmuz 2021’den önce inmesinin planlandığını belirtti. 
Çin geçen yıl Çinghay’daki Qaidam Basin’deki Mars simülasyon üssünü açtığını duyuruştu. Çin’in batısında bulunan Qaidam Basin çok kurak bir bölge ve dünyada Mars yüzeyine en çok benzeyen alan olarak tanımlanıyor.
CNN’in haberinde, ABD’nin Ay’a ilk insanı gönderdiği sırada Çin’in uzay yarışını 1970’lere kadar arkadan takip ettiği aktarıldı. 
Fakat onlarca yıldır Çin’in uzay araştırmalarına ve eğitimine milyarlarca dolar ayırdığı belirtildi. Mars görevine ek olarak, aktif biçimde Ay araştırmalarına da eğildiği belirtildi. 
Chang’e-4 Ay araştırmasının geçen yıl Ay’ın en uzak kısmına başarıyla inmesi Çin’in uzay programı açısından büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor. 
Ay’a gerçekleştirilecek insanlı programının da ilk planları üzerinde çalışıldığı ifade edildi. Independent Türkçe'de yer alan habere göre, eğer başarılı olursa Çin, ABD’nin ardından Ay’a insan gönderen ikinci ülke olacak. 



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell