İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine 'Sokağa Çıkma Kısıtlaması' konulu genelge gönderdi

İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine 'Sokağa Çıkma Kısıtlaması' konulu genelge gönderdi
TT

İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine 'Sokağa Çıkma Kısıtlaması' konulu genelge gönderdi

İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliğine 'Sokağa Çıkma Kısıtlaması' konulu genelge gönderdi

İçişleri Bakanlığı, 15 ilde 16-19 Mayıs tarihlerinde uygulanacak sokağa çıkma kısıtlamasına ilişkin olarak il valiliklerine “Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu genelge gönderdi.
İçişleri Bakanlığı, 81 il valiliğine “Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu genelge gönderdi. Bakanlığın valiliklere gönderdiği Genelgede, koronavirüs salgınının görüldüğü andan itibaren, Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun önerileri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda; salgının/bulaşın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, sosyal mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla birçok tedbir kararı alınarak uygulandığı belirtildi.
Genelgede, alınan tedbirlerin, bulaşın yayılım hızının düşürülmesine olan etkisinin en üst noktaya taşınabilmesi amacıyla; Büyükşehir statüsündeki 14 il ile Zonguldak ilini kapsayacak şekilde, İl İdaresi Kanununun 11/C maddesi ile Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 27 ve 72’nci maddeleri uyarınca il valileri tarafından aşağıdaki ek tedbirlerin alınması gerektiği ifade edildi.
Bu kapsamda; 15 Mayıs 2020 tarihi saat 24.00 ile 19 Mayıs 2020 tarihi saat 24.00 arasında büyükşehir statüsündeki Ankara, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Manisa, Sakarya, Samsun, Van ve Zonguldak olmak üzere toplam 15 il sınırı içinde bulunan vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları kısıtlanacak.

Açık olacak iş yeri, işletme ve kurumlar
Söz konusu Genelgede, sokağa çıkma kısıtlamasında açık olacak iş yeri, işletme ve kurumlara ilişkin bilgiler de paylaşıldı. Açık olacak iş yeri, işletme ve kurumlara ilişkin şu ifadelere yer verildi:
“Sokağa çıkma kısıtlamasının günlük hayata etkisini en az düzeyde tutmak amacıyla;
a) Market, bakkal, manav ve kasaplar;
a.1- Sokağa çıkma kısıtlaması öncesinde 15 Mayıs 2020 Cuma günü market, bakkal, manav ve kasaplar saat 23.00’a kadar faaliyetlerine devam edebilecek.
a.2- Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu 16 Mayıs Cumartesi ve 17 Mayıs Pazar günleri market, bakkal, manav, kasaplar ve online satış yapan işletmeler de kapalı olacak.
a.3- Kısıtlamanın olduğu 18 Mayıs Pazartesi ve 19 Mayıs Salı günleri marketler, bakkallar, manavlar ve kasaplar 10.00-16.00 saatleri arasında faaliyet gösterebilecek. Vatandaşlar (65 yaş ve üzeri ile 20 yaş ve altında bulunanlar hariç olmak üzere) zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması ile sınırlı olmak ve araç kullanmamak şartıyla (engelli vatandaşlarımız hariç) ikametlerine en yakın market, bakkal, manav ve kasaplara gidip gelebilecektir. Aynı saatler arasında marketler, bakkallar, manavlar ve kasaplar evlere/adrese servis şeklinde de satış yapabilecek.
b) 16 Mayıs Cumartesi, 17 Mayıs Pazar, 18 Mayıs Pazartesi ve 19 Mayıs Salı günleri ekmek üretiminin yapıldığı fırın ve/veya unlu mamul ruhsatlı iş yerleri ile bu iş yerlerinin sadece ekmek satan bayileri, ayrıca tatlı üretiminin yapıldığı/satıldığı iş yerleri açık olacak. (Bu iş yerlerinde sadece ekmek, unlu mamul ve tatlı satışı yapılabilir.).
16 Mayıs 2020 Cumartesi,17 Mayıs 2020 Pazar günleri ile 18 Mayıs 2020 Pazartesi, 19 Mayıs 2020 Salı günleri vatandaşların dışarı çıkamadığı saatlerde tatlı satışı yapan iş yerleri sadece eve/adrese servis şeklinde satış yapabilecek.
c) Ramazan ayı münasebetiyle, sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu 16 Mayıs 2020 Cumartesi, 17 Mayıs 2020 Pazar, 18 Mayıs 2020 Pazartesi ve 19 Mayıs 2020 Salı günleri, sadece evlere paket servis şeklinde hizmet sunmak üzere lokanta ve restoran tarzı işyerleri,
ç) İlaç, tıbbi cihaz, tıbbi maske ve dezenfektan üretimi, nakliyesi ve satışına ilişkin faaliyetleri yürüten iş yerleri,
d) Kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşları, eczaneler, veteriner klinikleri ve hayvan hastaneleri,
e) Zorunlu kamu hizmetlerinin sürdürülmesi için gerekli kamu kurum ve kuruluşları ile işletmeler (Havalimanları, limanlar, sınır kapıları, gümrükler, karayolları, huzurevleri, yaşlı bakım evleri, rehabilitasyon merkezleri, Acil Çağrı Merkezleri, AFAD Birimleri, Vefa Sosyal Destek Birimleri, Göç İdaresi, PTT vb.),
f) Valilikler/Kaymakamlıklar tarafından yerleşim merkezleri için her 50.000 nüfusa bir adet ve il sınırları içinden geçen şehirlerarası karayolu ve varsa otoyol üzerinde her 50 km için bir adet olmak üzere belirlenecek sayıda akaryakıt istasyonu ve lastik tamircisi (Bu madde kapsamında açık olacak akaryakıt istasyonları ile lastik tamircileri kura yöntemi ile belirlenecektir ve nöbetçi akaryakıt istasyonlarının marketleri açık olacaktır.),
g) Doğalgaz, elektrik, petrol sektöründe stratejik olarak faaliyet yürüten büyük tesis ve işletmeler (Rafineri ve petrokimya tesisleri ile termik ve doğalgaz çevrim santralleri gibi),
ğ) İçme suyu dolum tesisleri ile içme suyu, gazete ve mutfak tüpü dağıtımını yapan şirketler,
h) Hayvan barınakları, hayvan çiftlikleri ve hayvan bakım merkezleri,
ı) Sağlık hizmetlerinin kapasitesini arttırmaya yönelik acil inşaat, donanım vb. faaliyetleri yürüten işletme/firmalar,
i) Bulunduğu yerin İl/İlçe Hıfzıssıhha Kurulu tarafından izin verilmesi şartı ile makarna, un ve unlu mamüller, süt, et, balık üretimi ile gibi temel gıda maddelerinin üretiminin yapıldığı tesisler ve kâğıt, kolonya üretimi başta olmak üzere hijyen malzemeleri ile bu malzemelerin üretimi için ihtiyaç duyulacak hammaddelerin üretiminin yapıldığı tesisler,
j) Yurt içi ve dışı taşımacılık (ihracat/ithalat/transit geçişler dahil) ve lojistiğini yapan firmalar,
k) Oteller ve konaklama yerleri,
l) Gıda, temizlik ve ilaç gibi sektörlere ambalaj sağlayan üretim tesisleri,
m) Çalışanları inşaat alanında/maden alanında bulunan şantiyede konaklayarak yapımı veya çalışması devam eden büyük inşaatlar ile madenler (Bu madde kapsamında inşaat ve konaklama aynı şantiye alanı içinde ise izin verilir, başka bir yerden çalışanların gelmesine ve şantiyede kalanların başka bir yere gitmelerine izin verilmez. Çalışma alanı sadece inşaat alanı/maden sahaları ile sınırlıdır.),
n) Gazete, radyo ve televizyon kuruluşları ile gazete basım matbaaları,
o) Daha önceden sözleşmeye/taahhüde bağlanmış ve belirlenen süre içerisinde yetiştirilmesi gereken ihracata konu; mal, malzeme, ürün, araç-gereç üreten iş yerleri ve tesisler (mevcut zorunluluklarını ispatlamaları ve anılan şartlara uymaları kaydıyla),
ö) Zirai amaçlı akaryakıt satışı yapılan Tarım Kredi Kooperatifleri,
p) Kısıtlama süresinde yağmura bağımlı tarımsal faaliyetler göz önünde bulundurularak Valilikler/Kaymakamlıklar tarafından tespit edilecek ihtiyaca göre kura ile belirlenecek; zirai ilaç, tohum, fide, gübre vb. tarımsal üretime ilişkin ürün satışı yapan işletmeler.”

İstisna kapsamında olan kişiler
Öte yandan, Genelge’de istisna kapsamında olan kişilere de yer verildi. Genelge’de bu kapsamda değerlendirilen kişilere ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:
“a) Bu Genelgenin (2) numaralı başlığında yer alan “Açık Olacak İş yeri, İşletme ve Kurumlarda” yönetici, görevli veya çalışanlar,
b) Kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanmasında görevli olanlar (Özel güvenlik görevlileri dahil),
c) Acil Çağrı Merkezleri, Vefa Sosyal Destek Birimleri, Kızılay ve AFAD’da görev alanlar,
ç) Cenaze defin işlemlerinde görevli olanlar (din görevlileri, hastane ve belediye görevlileri vb.) ile birinci derece yakınlarının cenazelerine katılacak olanlar,
d) Elektrik, su, doğalgaz, telekomünikasyon vb. kesintiye uğramaması gereken iletim ve altyapı sistemlerinin sürdürülmesi ve arızalarının giderilmesinde görevli olanlar,
e) Ürün ve/veya malzemelerin nakliyesinde ya da lojistiğinde (kargo dahil), yurt içi ve yurt dışı taşımacılık, depolama ve ilgili faaliyetler kapsamında görevli olanlar,
f) Yaşlı bakımevi, huzurevi, rehabilitasyon merkezleri, çocuk evleri vb. sosyal koruma/bakım merkezleri çalışanları,
g) Otizm, ağır mental retardasyon, down sendromu gibi “Özel Gereksinimi” olanlar ile bunların veli/vasi veya refakatçileri,
ğ) Demir-çelik, cam, ferrokrom vb. sektörlerde faaliyet yürüten iş yerlerinin yüksek dereceli maden/cevher eritme fırınları ile soğuk hava depoları gibi zorunlu olarak çalıştırılması gereken bölümlerinde görevli olanlar,
h) Bankalar başta olmak üzere yurt çapında yaygın hizmet ağı olan kurum, kuruluş ve işletmelerin bilgi işlem merkezlerinin çalışanları (asgari sayıda olmak kaydıyla),
ı) Bozulma riski bulunan bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimi, işlenmesi, pazarlanması ve nakliyesinde çalışanlar,
i) Küçükbaş-büyükbaş hayvanları otlatanlar, arıcılık faaliyetini yürütenler,
j) 30 Nisan 2020 tarih ve 7486 sayılı Genelgemiz kapsamında oluşturulan Hayvan Besleme Grubu Üyeleri ile sokak hayvanlarını besleyecek olanlar,
k) İkametinin önü ile sınırlı olmak kaydıyla evcil hayvanlarının zorunlu ihtiyacını karşılamak üzere dışarı çıkanlar,
l) Kısıtlama süresince ekmek dağıtımı yapanlar ile lokanta, restoranlar ve tatlı satış yerlerinin evlere servis hizmetinde görevli olanlar ve 18 Mayıs 2020 Pazartesi ve 19 Mayıs 2020 Salı günü 10.00-16.00 saatleri arasında ise market, bakkal, manav ve kasapların evlere servis hizmetinde görevli olanlar,
m) Zorunlu sağlık randevusu olanlar (Kızılay'a yapılacak kan ve plazma bağışları dahil),
n) Yurt, pansiyon, şantiye vb. toplu yerlerde kalanların gereksinim duyacağı temel ihtiyaçların karşılanmasında görevli olanlar,
o) İş sağlığı ve güvenliği nedeniyle iş yerlerinden ayrılmaları riskli olan çalışanlar (iş yeri hekimi vb.),
ö) Veteriner hekimler,
p) Tarımsal üretimin devamlılığı için gerekli olan ekim-dikim, sulama-ilaçlama gibi faaliyetler kapsamında bölgesel özelliklere göre İl/İlçe Hıfzıssıhha Kurullarınca izin verilenler,
r) Servis hizmeti vermek üzere dışarıda olduklarını belgelemek şartı ile teknik servis çalışanları,
s) İşyerlerinin kapalı olduğu saatlerde/günlerde sürekli olarak iş yerlerini bekleyenler,
ş) Belediyelerin toplu taşıma, temizlik, katı atık, su ve kanalizasyon, ilaçlama, itfaiye ve mezarlık hizmetlerini yürütmek üzere hafta sonu, Pazartesi ve Salı günleri çalışacak personel,
t) Tedarik zincirinin aksamaması amacıyla sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu 18 Mayıs 2020 Pazartesi ve 19 Mayıs 2020 Salı günleri 07.00-10.00 saatleri arasında marketler, bakkallar, manavlar, kasaplar ile 19 Mayıs 2020 Salı günü saat 18.00'dan sonra marketler ve sebze-meyve hallerinde mal, malzeme ve ürünlerin nakli, kabulü, depolama ve satışa hazırlama aşamasında görevli olanlar (Bu madde kapsamında hiçbir şekilde mal, malzeme ve ürün satışı yapılamaz.),
u) Madencilik, inşaat ve diğer büyük yatırım projelerinde kullanılmakta olan patlayıcıların imalat ve lojistiğinde çalışanlar,
ü) 17 Mayıs 2020 Pazar günü, 11.00-15.00 saatleri arasında yürüme mesafesiyle sınırlı olmak, sosyal mesafe kuralına riayet etmek ve maske takmak kaydıyla 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlığı olan vatandaşlarımız ve ihtiyaç duyulan hallerde bunların refakatçileri,
v) Mahkeme kararı çerçevesinde çocukları ile şahsi münasebet tesis edecekler (mahkeme kararını ibraz etmeleri şartı ile),
Belirtilen istisnalar dışındaki tüm vatandaşlarımızın evlerinde kalması esastır.”
“Seyahat izin belgeleri sokağa çıkma kısıtlaması süresince geçerli olacak”
Ayrıca Genelgede, seyahat izin belgelerinin sokağa çıkma kısıtlaması süresince geçerli olacağı da belirtildi. Başta sağlık ve güvenlik olmak üzere kamu düzeninin tesisi için görevli olan kamu görevlilerinin şehir içi toplu ulaşımlarını teminen belediyelerce gerekli tedbirlerin alınacağı da vurgulandı.

Ekmek dağıtımı
Genelgede ekmek dağıtımının nasıl sağlanacağına ilişkin talimatlar da yer aldı. Ekmek dağıtımına ilişkin, “Ekmek dağıtımının düzenli olması amacıyla Vali ve Kaymakamların başkanlığında fırıncılar odası, yerel yönetim, emniyet ve jandarma temsilcilerinin katılımıyla oluşturulacak bir komisyon tarafından, her mahalle için muhtar görüşü de alınarak ivedilikle il/ilçe ekmek dağıtım planı yapılacak, plan doğrultusunda il/ilçedeki ekmek üreten iş yerlerinin sorumlu oldukları dağıtım bölgeleri (mahalle/cadde/sokak ölçeğinde) ile her dağıtım bölgesi için görev yapacak araç listeleri belirlenecektir. Bu şekilde yapılacak planlama dışında sadece Vefa Sosyal Destek Birimleri ekmek dağıtımını gerçekleştirebilecek” bilgisi paylaşıldı.

Genelge’de şu bilgilere de yer verildi:
“Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu 16 Mayıs 2020 Cumartesi ve 17 Mayıs 2020 Pazar günü gazete dağıtımı, gazete şirketlerinin ring halinde çalışacak dağıtım araçları, belirlenen içme suyu dağıtım bayileri ve Vefa Sosyal Destek Birimleri aracılığıyla yapılacaktır (bu kapsamda gazete dağıtımının evlere servis şeklinde yapılması esastır.). 18 Mayıs 2020 Pazartesi ve 19 Mayıs 2020 Salı günü gazete dağıtımı/satışı marketler ve bakkallar aracılığı ile yapılacak.”



Esed sonrası dönemde ilk üst düzey ziyaret: Uygurlu savaşçılar gölgesinde Çin–Suriye yakınlaşması

Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi Pekin'de görüştü (Sana)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi Pekin'de görüştü (Sana)
TT

Esed sonrası dönemde ilk üst düzey ziyaret: Uygurlu savaşçılar gölgesinde Çin–Suriye yakınlaşması

Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi Pekin'de görüştü (Sana)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi Pekin'de görüştü (Sana)

Yang  Xiaotong

Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani'nin Pekin'e yaptığı son ziyaret, eski devlet başkanı Beşşar Esed'in devrilmesinden bu yana üst düzey bir Suriyeli yetkilinin gerçekleştirdiği ilk ziyaretti. Birçok gözlemci, uzun zamandır beklenen bu ziyareti Suriye-Çin ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak görüyor. Zira bir zamanlar Esed'in en sadık müttefiki olan Çin, Güvenlik Konseyi'ndeki diplomatik nüfuzunu, Esed yönetimini tehdit eden kararları engellemek için defalarca kullandı. Bu kararlar arasında, o dönemde ülkenin şu anki Cumhurbaşkanı olan Ahmed eş-Şara liderliğindeki Heyet Tahrir eş-Şam'ın kalesi olan İdlib'de ateşkes çağrısı yapan bir karar da vardı.

Ziyaret, özellikle iki ülke arasında Suriye'nin yeniden inşası meselesinin görüşülmesi ve terörizmle mücadelede iş birliği taahhüdü konusunda bir mutabakata varılması gibi olumlu sonuçlar doğurdu. Bu da Suriye-Çin ilişkilerinin açıklanmış kapsamlı bir stratejik ortaklık düzeyine yükselebilmesinin önünü açıyor.

 Ancak zorluklar varlığını sürdürüyor. En önemlileri arasında Çin'in Suriye ordusundaki Uygur savaşçıların varlığına ilişkin endişeleri ve kalıcı siyasi istikrar ihtiyacı yer alıyor. Bu endişeler ikili ilişkilere gölge düşürmeye devam ediyor ve Pekin'i Şam ile ilişkilerinde iyimser ama temkinli bir yaklaşım benimsemeye yöneltiyor.

Uygur savaşçılarla ilgili güvenlik endişeleri

Yabancı savaşçılar, Esed'in devrilmesinde önemli bir rol oynadı ve bunların arasında Çin'den ayrılıp Suriye'ye savaşmaya gelen yaklaşık 5 bin Uygur savaşçı da bulunuyor. Bunların çoğu, Çin'in batısındaki Sincan bölgesinden gelen Uygur ayrılıkçı örgütü Türkistan İslam Partisi'ne katıldı. Esed'in devrilmesinden itibaren, bu savaşçılar Suriye ordusuna bağlı 84. Tümene entegre edildiler. Suriye'deki liderlerinden biri tuğgeneralliğe, diğer ikisi ise albaylığa terfi ettirildi.

Çin'e geri dönmeleri pek olası görünmese de, ideolojilerini internette yayma kabiliyetlerinin yanı sıra, Irak, Pakistan veya başka yerlerdeki Çin çıkarları için gerçek bir tehdit oluşturuyorlar. Bu nedenle Pekin, Şam'a terörizm ile mücadele ve Türkistan İslam Partisi'ni ortadan kaldırma yükümlülüklerini yerine getirmesi için defalarca çağrı yaptı. Teröristleri barındırmanın bir kaplan yetiştirmek gibi olduğu ve kaçınılmaz olarak felaketle sonuçlanacağı uyarısında bulundu.

Buna karşılık Şam, Pekin'e terörizmin üreme alanı olmayacağına dair defalarca güvence verdi. Bu güvence, Şeybani'nin ziyareti sırasında yayınlanan ortak açıklamada, Şam'ın Çin'in güvenlik endişelerini ciddiye aldığını ve topraklarının Çin'in güvenliğine, egemenliğine veya çıkarlarına zarar vermek için kullanılmasına izin vermeyeceğini vurgulamasıyla yenilendi.

Çin, yakın zamanda BM Güvenlik Konseyi'nde Şara'nın adının uluslararası yaptırımlar listesinden çıkarılmasını öngören bir karar tasarısının oylaması sırasında çekimser oy kullandı. Çekimser oy kullanma ve veto hakkını kullanmama adımı, Çin'in BM Daimi Temsilcisi Fu Cong'un, kararın Çin'in terörizm konusundaki endişelerini yeterince gidermediğini belirttiği bir açıklamasının ardından atılmış olsa da, cesaret verici görünüyordu. Zira Pekin'in artık Şam'ın güvenlik endişelerini giderme konusunda ciddi olduğuna inandığını gösteriyordu.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan akatrdığı analize göre Pekin açısından, Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesinin önündeki en büyük engel, Suriye rejiminin yabancı savaşçılar, özellikle de Uygurlar üzerindeki sınırlı kontrolü. Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, iktidara geldiğinden beri, katı dini söylemlerden uzaklaştı ve bu da radikal akımları kızdırdı. Cihat amacıyla Suriye'ye gelen yabancı savaşçılar, ona karşı en yüksek sesle muhalefet edenler oldu. Bazıları onu, kendilerini hedef almak için diğer ülkelerle iş birliği yapmakla suçlarken, bazıları da açıkça ona karşı gelerek emirlerine uymayı reddetti.

Şara, Uygurlara sempati duyduğunu ifade etse de, açıkça “Çin ile olan çatışmaları bizim çatışmamız değil” dedi ve Suriye topraklarının Pekin'e yönelik saldırılar için bir platform olarak kullanılmasına izin vermeyeceğini vurguladı. Ancak, sözleri eyleme dönüşmedi. Esed'in devrildiği gün, Türkistan İslam Parti’si, odak noktasını Çin'e kaydıracağına dair bir video yayınladı. Daha sonra yayınlanan videosunda ise, savaşçıların, Kelime-i Şehadet yazılı siyah bayrak yerine, hilal ve yıldızla süslenmiş açık mavi bayrağı taşıması, örgütün asıl amacı olan Çin'den bağımsızlık arayışına geri döndüğünü işaret ediyordu.

Son olarak da Şam ile Fransızca konuşan savaşçılardan oluşan bir grup olan Liva el-Guraba (Yabancılar Tugayı) arasında çatışmalar çıktı. Tugayın lideri Ömer Omsen, Suriyeli yetkilileri Fransa ile iş birliği yapmakla suçladı. Ancak Şam, yabancı savaşçıları değil, DEAŞ ile iş birliği yapmak ve bir Fransız kızı kaçırmakla suçladığı Omsen'i hedef aldığını ısrarla savundu.

Şam, çoğu kendi ülkelerinde aranan ve siyasi veya ekonomik tavizler karşılığında teslim edilmekten korkan diğer yabancı savaşçıları endişelendirmemek için olayı önemsizleştirmeye çalıştı. Suriye ve Irak'ta 2.500'den fazla DEAŞ militanı hâlâ aktifken ve saldırıları bir önceki yıla göre iki katına çıkmışken, Şam bu deneyimli savaşçıları düşmanlaştırma riskini göze alamaz. Zira onlara aşırı baskı uygulamak, onları ayrılmaya ve DEAŞ veya diğer aşırılıkçı örgütlere katılmaya itebilir.

Ancak Pekin'in özellikle amaçladığı husus olan Uygur savaşçıların iadesi şimdilik pek olası görünmüyor, özellikle de Şam'ın 400'den fazla Uygur savaşçısını Çin'e teslim edeceği yönündeki söylentileri hemen yalanlaması göz önüne alındığında. Yine de, Şeybani'nin ziyareti sırasında Pekin ve Şam arasında terörizm ile mücadelede iş birliği konusunda varılan anlaşma, olası bir çözüme kapı açıyor.

dfgh
Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin Pekin'de yaptığı görüşme (SANA)

Çin açısından kabul edebilir koşullar arasında, Şam'ın Uygur savaşçılar üzerinde daha fazla kontrol sağlaması, örneğin uluslararası seyahatlerini kısıtlamak için Uygur kökenli Suriye vatandaşlarına pasaport verilmesinin engellenmesi veya 84. Tümen'in Çin yatırımlarının yoğunlaştığı Şam'dan uzak bölgelerde yeniden konuşlandırılması yer alıyor.

Yüksek risk, düşük getiri

Esed döneminde bile Çin, Suriye'ye yatırım yapma vaatlerini yerine getirmedi ve Suriye'ye yatırım yapmayı yüksek riskli, düşük getirili bir macera olarak gördü. Çin'in 2017'de Suriye'de bir sanayi sitesi kurmak için 2 milyar dolar yatırım sözü verdiğini, ancak projenin hiçbir zaman hayata geçirilmediğini hatırlayalım. İlerleyen yıllarda da Çin'in doğrudan yabancı yatırımları sınırlı kaldı ve 20 milyon doları aşmadı, hatta 2018'de 1 milyon doların altına düştü.

Bu durum, Suriye'nin 2022'de Kuşak ve Yol Girişimi'ne katılmasından ve ikili ilişkilerin 2023'te stratejik ortaklığa yükseltilmesinden sonra bile devam etti. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin 2024'te ülkesinin elinden gelenin en iyisini yaparak ekonomik yardım sağlamaya devam edeceğine dair sözlerine rağmen durum değişmedi.

Buna rağmen Pekin'in hesaplarında bir değişiklik olduğuna dair herhangi bir işaret yok. Çin bugüne kadar sadece “Suriye'nin yeniden inşasına katılmayı düşüneceğini” taahhüt etti. Şam'ın diplomatik konumu, ABD ve Avrupa yaptırımlarının kaldırılmasıyla Şara liderliğinde önemli ölçüde iyileşmiş olsa da, güvenlik durumu kırılganlığını koruyor.

Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 20'si Şam'ın kontrolü dışında. Güneyde İsrail, Golan Tepeleri'nde daha fazla alanı ele geçirdi ve kendisine bağımlı bir Dürzi oluşumunu destekliyor. Güneydoğuda, ABD Suriye'nin bazı bölgelerini işgal etmeye devam ediyor. Bu arada, kuzeydoğuda, ABD destekli ve çoğunluğu Kürtlerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG), petrol üretim bölgelerinin çoğunu kontrol ediyor ve Suriye ordusuna entegre olmayı reddediyor. DEAŞ ise Suriye çölünde dağınık bir şekilde pusuda bekliyor ve yeniden canlanmak için fırsat kolluyor.

Bununla birlikte, Washington'un Suriye, İsrail ve SDG arasındaki görüşmelere arabuluculuk etmesi ve DEAŞ'a karşı mücadelede Şam ile iş birliği yapması, Çin'e güvenlik durumunun iyileşeceği konusunda az da olsa iyimser olma olanağı tanıyor. Bu nedenle Pekin, henüz bir yatırım veya ticaret anlaşmasına varılmamış olmasına rağmen yeniden inşa görüşmelerine devam etmeyi kabul etti. Çin'in amacı açık: Suriye barış ve istikrara kavuştuğunda, Pekin kendisini sahne dışında bulmak istemiyor.


İsrail'in yeni ‘detayları’ Gazze anlaşmasının ilerlemesini tehdit ediyor

Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
TT

İsrail'in yeni ‘detayları’ Gazze anlaşmasının ilerlemesini tehdit ediyor

Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)
Gazze şehrinin güneyindeki Tel el-Heva mahallesinde yıkılmış binaların yanından geçen yerlerinden edilmiş insanlar (AFP)

İsrail’de, Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşmasının hükümlerinde değişiklik ve yeni bir sınır hattı belirlenmesine yönelik tartışmalar yürütülüyor. Bu tartışmalar, arabulucuların ‘kritik’ olarak nitelendirdiği ikinci aşamaya geçişin yakın olduğuna dair değerlendirmelerle örtüşüyor.

Uzmanların Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre söz konusu detaylar, İsrail’in 10 Ekim’de imzalanan ve Gazze’de İsrail’in geri çekilmesi ile güvenlik ve idari düzenlemeleri içeren anlaşmanın ikinci aşamasına ilerlemeyi geciktirme amacı taşıyan manevraları olarak değerlendiriliyor.

Bu belirsizlik ortamında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 29 Aralık’ta ABD Başkanı Donald Trump ile görüşeceği duyuruldu.

Netanyahu, pazar günü İsrail’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Bildiğiniz gibi birinci bölümü, yani ilk aşamayı tamamladık. Son rehine Ran Gvili’nin cenazesinin dönüşünün ardından yakında ikinci aşamaya geçmeyi bekliyoruz. Bu aşama daha zor, en azından ilki kadar zorlu olacak. Kimse Trump’ın Hamas’a baskı yaparak rehineleri serbest bırakmasını beklemiyordu ama bunu başardık. Şimdi ikinci aşamaya geçiyoruz: Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze Şeridi’nin silahlardan arındırılması. Üçüncü aşama ise Gazze’den aşırılığın temizlenmesi olacak” ifadelerini kullandı.

ABD basınında çıkan haberlere göre Trump’ın, Gazze barış sürecinin ikinci aşamaya geçtiğini Noel’den önce açıklaması bekleniyordu. Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail’in Gazze’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, istikrar için uluslararası bir gücün konuşlandırılmasını ve Trump’ın liderliğinde oluşturulacak Barış Konseyi’ni içeren yeni yönetim yapısının devreye alınmasını kapsıyor.

İsrail Başbakanı’nın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmasına yönelik açıklamalarının ardından, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki sarı hattın yeni bir sınır hattı olduğunu söyledi. Zamir, Gazze’de yaptığı saha turu ve durum değerlendirmesi sırasında, “Hamas’ın yeniden konuşlanmasına izin vermeyeceğiz. Gazze Şeridi’nin geniş bölgelerini kontrol ediyoruz ve kontrol hatlarında konuşlanmış durumdayız. Sarı hat yeni bir sınır hattıdır; Gazze çevresindeki İsrail yerleşimleri için ileri bir savunma hattı ve aynı zamanda bir saldırı hattıdır” dedi.

Sarı hat, İsrail ordusunun ABD Başkanı’nın Gazze savaşını sonlandırma planının birinci aşaması kapsamında çekildiği hattı ifade ediyor.

ABD planına göre İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin yaklaşık yüzde 53’ünü oluşturan ve hâlen bulunduğu bölgelerden kademeli olarak geri çekilecek.

Mısırlı uluslararası güvenlik uzmanı Tümgeneral Ahmed eş-Şehhat, bu İsrail açıklamalarının ‘anlaşma için yeni bir tehdit oluşturduğunu, İsrail’in kötü niyet taşıdığını ve sarı hattın güvenlik hattından coğrafi bir sınıra dönüşme ihtimalinin Gazze’nin bölünmesi yönündeki planları güçlendirdiğini’ belirtti. Şehhat’a göre bu durum, anlaşmanın ikinci aşaması için uygun olmayan bir ortam yaratıyor.

Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mutava ise bu ayrıntıların ‘ikincil önemde olduğunu, Washington’ın himayesinde yürüyen bir anlaşma bulunduğunu ve İsrail’in buna uymak zorunda olduğunu’ ifade etti. Mutava, “İkinci aşamanın bu şekilde tartışılması için erken. Çünkü uluslararası kabul gören ve Arap dünyası tarafından desteklenen bir barış planı var; herhangi bir değişiklik kabul edilmeyecektir” dedi.

c
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bulunan Cibaliye'de yıkılmış binaların arasında duran Filistinliler (AFP)

Diğer yandan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, pazar akşamı bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, ‘Gazze Şeridi’nde ateşkesin her iki tarafça uygulanmasını güvence altına almak ve İsrail’in askeri operasyonlarını yeniden başlatmasına gerekçe oluşturabilecek herhangi bir durumu önlemek için uluslararası güçlerin konuşlandırılmasının gerekli olduğunu’ vurguladı.

Abdulati, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasını, İsrail’in ABD planında belirtilen hatlar doğrultusunda Gazze’den çekilmesini öngörmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla ilişkili olması nedeniyle ‘büyük önem taşıyan’ bir dönem olarak nitelendirdi. Bakan, ikinci aşamaya geçiş için ciddi ve hızlı adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Abdulati’ye göre ikinci aşamanın hükümlerine uyulmasının temel güvencesi, şu anda ABD’nin -özellikle de Başkan Trump’ın- sürece doğrudan dahil olmasıyla sağlanacak.

Ahmed eş-Şehhat ise ABD’nin ikinci aşamanın başarıya ulaşmasında belirleyici rol oynayacağını, Washington’ın İsrail’in olası manevralarını engellemek için Netanyahu üzerinde gerçek baskı kurması gerektiğini ifade etti.

Mutava da Trump ile Netanyahu’nun aralık ayı sonunda yapacağı görüşmenin, ikinci aşamanın geleceğini ve Washington’ın anlaşmanın ilerlemesi için uygulayabileceği baskının sonuçlarını göstereceğini belirtti.


Yarısı Gazze’de İsrail ateşiyle olmak üzere bir yılda Dünyada 67 gazeteci öldürüldü: İsrail ordusu gazetecilerin en büyük düşmanı

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)
TT

Yarısı Gazze’de İsrail ateşiyle olmak üzere bir yılda Dünyada 67 gazeteci öldürüldü: İsrail ordusu gazetecilerin en büyük düşmanı

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (AP)

Dünya genelinde son bir yılda 67 gazeteci, görev başındayken ya da meslekleri nedeniyle hayatını kaybetti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından bugün açıklanan 2025 bilançosuna göre, bu ölümlerin yaklaşık yarısı Gazze Şeridi’nde İsrail güçlerinin ateşi sonucu gerçekleşti.

RSF, 1 Aralık 2024 – 1 Aralık 2025 döneminin, düzenli veya düzensiz silahlı kuvvetlerin yanı sıra organize suç örgütlerinin suç niteliğindeki uygulamaları nedeniyle gazeteciler için daha ölümcül bir yıl olduğuna dikkat çekti. Raporda, “Gazeteciler ölmez, öldürülür” vurgusu öne çıktı.

Bu açıklama, Cezayir’de bir temyiz mahkemesinin Fransız gazeteci Christophe Gleizes hakkında terörü övmek suçlamasıyla verilen yedi yıllık hapis cezasını onamasından yalnızca altı gün sonra geldi. RSF hâlihazırda 47 ülkede 503 gazetecinin cezaevinde bulunduğunu belirtti. Bu kişilerin 121’i Çin’de, 48’i Rusya’da, 47’si ise Burma’da (Myanmar) tutuluyor. Örgüt ayrıca, bazıları 30 yılı aşkın süredir kayıp olan 135 gazetecinin izine ulaşılamadığını ve çoğunluğu Suriye ile Yemen’de olmak üzere 20 gazetecinin kaçırıldığını kaydetti.

2023 yılı, 49 gazeteci ölümüyle son 20 yılın en düşük seviyesini oluşturmuştu. Ancak İsrail’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki saldırısının ardından Gazze’de başlattığı savaş, bilanço trendini tersine çevirdi. RSF’nin güncel rakamlarına göre 2024’te 66, 2025’te ise 67 gazeteci öldürüldü.

RSF Yayın Direktörü Anne Bocandé, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu tablo, gazeteci nefretinin ve cezasızlığın kaçınılmaz sonucudur” dedi. Bocandé, hükümetlere “gazetecileri koruma görevine yeniden odaklanma” çağrısında bulunarak, “Gazetecileri hedef haline getirmekten vazgeçmeleri” gerektiğini söyledi.

RSF: İsrail ordusu gazetecilerin en büyük düşmanı

RSF raporu, İsrail ordusunu gazeteciler için ‘en tehlikeli aktör’ olarak tanımladı. Örgüte göre, son 12 ayda Filistin topraklarında 29 medya çalışanı görev sırasında öldürüldü. Ekim 2023’ten bu yana bölgede mesleki faaliyetleri sırasında veya dışında yaşamını yitirenlerle birlikte bu sayı en az 220’ye ulaşmış durumda.

Çatışma bölgelerinde gazetecilerin siviller gibi korunması gerektiğini vurgulayan RSF, İsrail ordusunun gazetecileri hedef aldığı iddialarının “defalarca ve güçlü biçimde” dile getirildiğini ve bu kapsamda savaş suçu şikâyetlerine konu edildiğini hatırlattı.

İsrail ise bu suçlamalara karşılık olarak, hedeflerinin Hamas unsurları olduğunu, Hamas’ın ABD ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak sınıflandırıldığını savunuyor.

İsrail ordusu, örneğin El Cezire muhabiri Enes el-Şerif’in Ağustos ayında beş diğer basın çalışanıyla birlikte İsrail hava saldırısında öldürülmesine ilişkin olarak, El-Şerif’in “gazetecilik kisvesi altında faaliyet yürüten bir terörist” olduğunu iddia etmişti. RSF ise o dönemde, söz konusu suçlamaların “hiçbir temele dayanmadığını” açıklamıştı.

RSF’den Bocandé, gazetecilere yönelik itibarsızlaştırma kampanyalarının işlenen suçları meşrulaştırma girişimi olduğunu söyleyerek, “Ortada yanlışlıkla sıkılmış bir kurşun yok; bu gazeteciler, bölgede yaşananları dünyaya aktarabildikleri için bilinçli biçimde hedef alınıyor” dedi.

Meksika, üç yılın en kanlı dönemi

RSF, Meksika’nın da “son üç yılın en ölümcül dönemini” yaşadığını ve 2025’te dokuz gazetecinin öldürüldüğünü bildirdi. Raporda, ölen gazetecilerin çoğunun yerel gelişmeleri takip ettiği, organize suç yapıları ile siyaset arasındaki ilişkileri ortaya çıkardığı ve öldürülmeden önce açık şekilde tehdit aldığı ifade edildi. Bu durum, 2024’te göreve gelen solcu Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum’un basın güvenliği vaatlerine rağmen gerçekleşti.

Ayrıca, Ukrayna’da üç, Sudan’da dört gazetecinin öldüğü kaydedildi. Raporda, farklı kurumların verilerinde yöntem ve kriter farklılıkları nedeniyle sayılarda değişiklik olabileceği hatırlatıldı.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ise internet sitesinde 2025 yılı içinde şimdiye kadar 91 gazetecinin öldürüldüğünü bildirdi.