Uluslararası arenadan Yemen krizinin Riyad Anlaşması ile çözümüne destek

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths.
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths.
TT

Uluslararası arenadan Yemen krizinin Riyad Anlaşması ile çözümüne destek

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths.
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths.

Birleşmiş Milletler  Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Yemen ile ilgili perşembe günü düzenlenen oturumu, BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths’in ülkedeki meşru hükümet ile Husi grubu arasında barışı sağlama çabalarını desteklemek üzere varılan uluslararası uzlaşmayla sonuçlandı. Aynı zamanda Güney Geçiş Konseyi’nin (GGK) meşruiyete ve Riyad Anlaşması’nın uygulanmasına meydan okuyan adımlarını geri alması gerektiği üzerine fikir birliği sağlandı.
Kovid-19 salgınının da patlak vermesi nedeniyle Yemen'deki insani durumu ‘korkunç’ olarak niteleyen BMGK, İran tarafından desteklenen Husi grubu ile uluslararası kabul görmüş meşru hükümet arasındaki müzakereleri canlandırmak için Griffiths tarafından atılan adımlara destek verileceği bildirildi. Ayrıca GGK’nın Yemen'deki meşruiyete meydan okuyan her türlü adımını geri alınması ve tarafların Riyad anlaşmasına olan bağlılığının yinelenmesi çağrısında bulunuldu.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in 25 Mart'ta Yemen'de ateşkes ilan edilmesi çağrısına verdikleri desteği oy birliğiyle yineleyen BMGK üyeleri, meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun tek taraflı ateşkes kararını memnuniyetle karşılayarak Husilerden de benzer adım atmasını istedi.
Yemen hükümeti ile Husiler arasındaki anlaşmazlıklar konusunda endişelerini dile getiren üyeler, Griffiths’in ulusal düzeyde ateşkes anlaşmasına varma çabalarını, ayrıca insani ve ekonomik önlemlerin alınıp kapsamlı bir siyasi sürecin yeniden başlatılmasını kararlı bir şekilde desteklediklerini vurguladılar.
Görüşmelerin yavaş ilerlemesi hakkındaki endişelerini ifade eden üyeler, Yemen hükümeti ve GGK’yı ‘askeri gerginlikleri hafifletmeye ve Riyad anlaşmasına katılmaya’ çağırdı. Aynı zamanda Suudi Arabistan’ın arabuluculuğunu da takdir ettiler. Diğer yandan GGK’ya, gelir transferi de dahil olmak üzere Yemen'in meşruiyetini, egemenliğini, birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden her türlü adımını geri alma çağrısında bulundular.
BMGK tarafından yapılan açıklamada, “Kovid-19 vakaları artarken uluslararası yardım, ilaç ve tıbbi malzeme alanı çalışanlarının Yemen'e tam erişim sağlanmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Kelly Craft, “ABD; çatışmalar, gıda güvencesizliği, sel ve Kovid-19 salgını gibi akla gelebilecek tüm zorluklara maruz kalan Yemen halkının yanında duruyor” ifadelerini kullandı. Suudi liderliğindeki Koalisyon’un barış sürecini ve virüsle mücadele çabalarını destekleyerek tek taraflı ateşkesi uzatmasını memnuniyetle karşılayan Craft, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“ABD, tüm tarafların virüsle savaşmaya ve kalıcı bir siyasi çözüme odaklanmalarını sağlamak amacıyla Husileri Yemen hükümetine katılmaya ve ateşkesi desteklemek için saldırıları durdurmaya çağırıyor. Husilerin gerginliği azaltması ve sonrasında siyasi bir çözüme yönelik müzakerelere devam etmesi gerekiyor. Çatışma taraflarını BM Yemen Özel Temsilcisi’nin önerilerini gözden geçirmeye ve kalıcı bir siyasi çözüme doğru ilerlemek için gereken uzlaşma ruhunu temsil edecek şekilde geri bildirimde bulunmaya çağırıyoruz.”
GGK’nın güney valiliklerinde özerk idaresini ilan etmesi hakkında ABD’nin endişesini dile getiren Craft, bu tür adımların ülke çapında siyasi bir çözüm ve ateşkes sağlama yönündeki çabalar üzerindeki odağı kaydırdığını vurguladı:
“Washington, Güney Geçiş Konseyi’nin Yemen Merkez Bankası üzerindeki müdahalesini artırdığına dair haberlere endişe ile bakıyor. Nitekim taraflar, Yemen'deki siyasi ve ekonomik istikrarı destekleyen tüm devlet kurumlarına saygı göstermelidir. GGK ve Yemen hükümetini Riyad Anlaşması ile belirlenen siyasi sürece yeniden katılmaya çağırıyoruz.”

Craft’ın gündeminde Husiler tarafından kontrol edilen bölgelere yönelik insani erişime getirilen kısıtlamalar da vardı:
“Grup, yardım operasyonlarına kasıtlı müdahale etmeye, aynı zamanda BM ve diğer insani yardım kuruluşlarının savunmasız Yemenlerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini sınırlamaya devam ediyor. Bu müdahale, insani ilkelere karşı bariz bir mücadeleyi temsil eder niteliktedir. Yardım projelerine yönelik yüzde 2’lik vergiyi kaldırmak, sivil toplum örgütleri anlaşmalarını imzalamak ve ihtiyaçlara yönelik bağımsız temel değerlendirmelere onay vermek gibi Husilerin bazı bölgelerde attığı birtakım adımlar da mevcut. Ancak başta parmak izlerinin kayda alınması ve insani çalışanların programlarını hem uygulayıp hem de izleyebilmelerini sağlamak olmak üzere bu konuda ilerleme kaydedilmesi oldukça önemlidir.”
Salgına etkili bir yanıt verilebilmesi için Husileri koronavirüs vakaları konusunda tam şeffaflığa çağıran ABD Temsilcisi Craft, grubun Safir petrol gemisinin denetlenmesi ve bakımının yapılması için BM’ye izin vermesi çağrısını da yineledi:
“BM yetkilileri, Yemen ve Kızıldeniz bölgesinde kapsamlı etkileri olacak bir çevresel felaketten kaçınmak için petrol gemisine hemen ulaşabilmelidir. Bu konuyu Sana ile temaslarında sık sık gündeme getirdiği için Martin Griffiths'e minnettarız. Husilerin bu konunun çözümüne yönelik engelleri ortadan kaldırması ve geminin bakımına izin vermesi gerekiyor.”
Güvenlik Konseyi’ne verdiği görüntülü brifing sırasında Yemen krizini çözmek için ‘uygulanabilir’ bir plan sunduğunu açıklayan Griffiths, “Son söz; silah, güç ve bu planı başarmaya yönelik kararlılık gösterme yeteneğine sahip olanlara ait” ifadelerini kullanmıştı.
GGK’nın söz konusu ilanından ve Aden'deki yerel kurumları kontrol etme girişimden, aynı zamanda başta Abyan ile Sokotra olmak üzere güneydeki artan askeri gerilimden duyduğu dehşeti dile getiren Griffiths, acilen otokontrolün sağlanması ve Riyad Anlaşması’nın uygulanması çağrısında bulundu.
Yemen hükümetini ve Husileri ülke çapında ilan edilecek olası ateşkes, alınması gereken insani ve ekonomik önlemler ve siyasi sürecin acil olarak yeniden başlaması konusundaki anlaşmaların taslakları hakkında bilgilendirdiğini belirten Griffiths, iki taraf arasındaki yakınlaşma noktalarını da belirlediğini kaydetti. Aynı zamanda üzerinde halen anlaşmazlıklar olan uzlaşma metinleri önerisinde bulunduğu bilgisini de veren Griffiths “Bu müzakerelerde, özellikle ateşkes konusunda çok ilerleme kaydedildi” dedi.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.