İsrail’de hükümet krizi aşıldı: Netanyahu Batı Şeria için tarihi bir adım atacaklarını belirtti

Netanyahu ve Gantz dün Knesset'teki koalisyon hükümeti için yapılan oylama oturumu sırasında (AFP)
Netanyahu ve Gantz dün Knesset'teki koalisyon hükümeti için yapılan oylama oturumu sırasında (AFP)
TT

İsrail’de hükümet krizi aşıldı: Netanyahu Batı Şeria için tarihi bir adım atacaklarını belirtti

Netanyahu ve Gantz dün Knesset'teki koalisyon hükümeti için yapılan oylama oturumu sırasında (AFP)
Netanyahu ve Gantz dün Knesset'teki koalisyon hükümeti için yapılan oylama oturumu sırasında (AFP)

Üç erken seçim ve 18 ay süren hükümet krizi, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz ile kurduğu hükümeti İsrail Parlamentosu’na (Knesset) sunmasıyla son buldu.
Dün bir açıklama yapan Netanyahu, yeni tip koronavirüsle de mücadele edecek yeni hükümetin Batı Şeria’daki yerleşim alanlarını ilhak eden tarihi bir adım atacağını söyledi. Filistinli bir yetkili ise, Filistin halkının bu tür ilhaklara yanıt vereceğini söyledi. İsrail solu ise hükümeti, ‘yolsuzluğu kapsayan apartheid’ hükümeti olarak tanımladı. Bazı sağcı partiler ise hükümetin Hamas ile işbirliği yapacağını kaydetti.
Filistin asıllı İsrailli bir yetkili İsrail medyasına yaptığı açıklamada, Filistinlilerin İsrail'le yeni ilişkilerde kalıpları kırmalarını engelleyen kısıtlamaların çözümüne odaklanacaklarını söyleyerek, İsrail’in düşman hükümet şeklinde hareket edebileceğini kaydetti.
İsrail, 26 Aralık 2018'den bu yana siyasi bir kriz içerisinde. Yeni hükümet, İsrail Savunma Bakanı Naftali Bennett'in liderliğindeki Yamina Partisi ve Benny Gantz liderliğindeki Mavi- Beyaz İttifakı liderliğinde kuruldu. İsrail’de 4. erken genel seçimlere gidilmemesi adına Netanyahu-Gantz koalisyonu, 34 bakanlıkla İsrail tarihinde en fazla bakanlığın bulunduğu hükümeti oluşturdu. Yeni bakanlıklar nedeniyle hükümet muhalefetten birçok eleştiri aldı.
Netanyahu, yeni hükümeti meclise sunduğu sırada konuşma yaparken, birkaç vekil bu esnada Başbakan’ı protesto ederek dışarı çıktı. Başbakan açıklamasında, Batı Şeria'da bulunan bazı bölgelerin ilhak edilmesi gerektiğini savunurken, bu ilhakların bölgeye barış getireceği iddiasında bulundu. Netanyahu, "Bu bölgeler Yahudi halkının doğduğu ve büyüdüğü yerlerdir. Buralara İsrail yasalarını uygulamanın ve Siyonizm tarihinin şanlı bir bölümünü daha kaleme almanın zamanı gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Netanyahu muhalefetin, barışı zora soktuğu ve ülke güvenliğini tehdit ettiği yönündeki suçlamalarını reddederek, “Bu adımlar barışı ortadan kaldırmayacak, daha çok barışı getirecek. Gerçek şu ve herkes biliyor ki, Yahudiye ve Samarya'daki yüz binlerce yerleşimci her zaman yerinde kalacak. Bütün egemenlik konusu sadece masada, çünkü şahsen bunu 3 yıl boyunca kamuya açık tutmak için çalıştım” dedi. Gelecekteki başbakan ve Savunma Bakanı olarak yemin eden Gantz ise açıklamasında, “Devlet tarihindeki en büyük siyasi kriz sona erdi. Bölünme dönemini sona erdirmenin ve uzlaşma dönemini başlatmanın zamanı geldi. En yüksek ulusal sorumluluktan hareketle, insanların yarısını temsil eden bir hükümetin yeni tip koronavirüsünden, güvenlik ve siyasi zorluklara kadar karşı karşıya kalınan büyük zorluklarla nasıl yüzleşeceğini bilen bir birlik hükümeti kurmaya karar verdik” dedi.
Ortak Arap Listesi Bloku ve Meretz Partisi üyeleri Netanyahu ve Gantz’ın konuşmalarını keserek, Netanyahu’ya “rüşvet, sahtekarlık ve güvenin ihlali, Netanyahu’ya savcı tarafından atfedilen suçlamalardır. Sen suç işlemekle itham ediliyorsun” dediler. Üyeler Gantz’a yönelik ise, “Sen yolsuzlukla itham edilen başbakanı koruyorsun” sloganı attılar.
Netanyahu’ya en büyük muhaliflerden olan Yair Lapid ise yeni hükümete ilişkin yaptığı açıklamada, “Yarısı devletin kaynaklarını yağmalayan ve yarısı halktan utanan, gözlerini düşüren ve başını utanç ve kötülükten savuran bir atık ve yolsuzluk hükümeti” ifadelerini kullandı. Knesset’in İsrail’in vatandaşlarının güvenini kaybettiğini ve artık siyaset ve halkın yaşamı arasında bağlantı olmadığını vurgulayan Lapid, “Koronavirüs, vergi mükellefleri pahasına bir yolsuzluk töreni yapmak için bir bahaneydi. Buna acil hükümet denmez. Hatırlayın: Üç iddianamesi olan bir kişi okul müdürü, aile doktoru veya bir bakanın şoförü olamaz.  İsrail ordusuna subay olmak için okula kabul edilemez ve kimse suçlanan bir kişiye ordunun kaderini devredemez. Sadece İsrail, Başbakanı bu şekilde kabul ediyor” ifadelerini kullandı.
Evimiz İsrail (Yisrael Beiteinu) Partisi lideri Avigdor Liberman ise yeni kurulan hükümet ile ilgili yaptığı açıklamada, “Gantz, Netanyahu'nun başbakanlık görevini vereceği yanılsaması altında. 'Seni ilk fırsatta devirecek ve aşırı sağcı bir hükümet kuracak” dedi. Ortak Arap Listesi Lideri Ayman Odeh ise, Yahudileşme ve düşmanlık olarak gördüğü hükümeti, ırkçılık politikasını sürdürmeme konusunda uyardı.



Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.