İspanyol gribi Hindistan'da iki yılda nasıl 17 milyon can aldı?

Birinci Dünya Savaşı'nda Hint askerler
Birinci Dünya Savaşı'nda Hint askerler
TT

İspanyol gribi Hindistan'da iki yılda nasıl 17 milyon can aldı?

Birinci Dünya Savaşı'nda Hint askerler
Birinci Dünya Savaşı'nda Hint askerler

Hindistan tarih boyunca milyonlarca can alan kolera, veba, çiçek hastalığı, sıtma ve sarı humma gibi ölümcül hastalıklara maruz kalmıştı.
20. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan İspanyol gribi, Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Burma’da aylar içinde milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oldu.
1918 yılın ilk aylarında, Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan İspanyol gribi askerler arasında yayılsa da ölüm oranı düşültü.

İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan'dan bir fotoğraf
Aynı yılın mayıs ve haziran aylarında grip, savaş alanından Hindistan’a kadar ulaştı. Savaşmak için Avrupa’ya gelen Hint askerler, evlerine dönerken bu hastalığı da götürdü. Bu da gribin tüm ülkeye bulaşmasına neden olacaktı.
Birçok kaynağa göre, Avrupa'dan memleketine dönen Hint askerleri taşıyan gemilerden biri aracılığıyla hastalık ilk önce Hindistan’daki Mumbai şehrine bulaştı.
Askerlerin dolaşımı ve ticaret hareketi nedeniyle, hastalık hızla Hindistan'ın her tarafına yayıldı ve milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olup büyük bir felakete dönüştü.

Birinci Dünya Savaşı'na katılan Hint askerler
Ancak İspanyol gribi ilk dalgası sırasında Hindistan'daki durum normal ve kontrol altındaydı. Çok sayıda ölüm kaydedilmedi ve hastalar enfekte olduktan birkaç gün sonra iyileşti.
Eylül 1918'e kadar, hastalığın merkez üssü olarak bilinen Mumbai şehrinde ticari konumu ve aşırı nüfus nedeniyle enfekte olan insan sayısı artmaya devam etti. 19 Eylül'de, bölgedeki bir İngiliz gazetesi, Mumbai ‘deki günlük ölüm sayısının 300'e yakın olduğunu yazdı.

İkinci dalga ölümcül oldu
Ayrıca Eylül ayında, Mumbai ve Güney bölgelerden ticaret yolları nedeniyle İspanyol gribinin ikinci dalgası ortaya çıkıp ülkenin çeşitli bölgelerine hızla yayıldı. O döneme ait raporlara göre, günde en az 150 ila 200 arası ceset yakılıyordu.
İngiliz kaynaklarına göre, sadece 6 Ekim 1918'de Mumbai'nin hastalıktan dolayı yaklaşık 768 ölüm kaydedildi.

Cesetleri yakmaya odun bulunamıyordu
O dönemde yaşayan Hint şair Suryakant Tripathi, cesetlerin ve enfekte olanların nasıl sokakları doldurduğunu yazıyordu. Tripathi, çok sayıda insanın ailesini kaybettiğini, cesetleri yakacak odun bile bulunamadığını söylüyordu.

Hint şair Suryakant Tripathi fotoğrafını taşıyan posta pulu
Ayrıca, diğer İngiliz raporları, ölü cesetlerin, nehirlere ve vadilere atıldığını, özellikle Ganges Nehri’nde birçok cesedin bulunduğunu ortaya çıkardı.

Mahatma Gandi
İspanyol gribi ile enfekte olan Hint ünlüler arasında Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandi de yer alıyordu. Güney Afrika'dan döndükten ve yaygın ırkçı ayrımcılık politikasına maruz kaldıktan dört yıl sonra 48 yaşındaki Gandi, İspanyol gribine yakalanıp evde kalmak zorunda kaldı.

Mahatma Gandi
Seçkin bir diyete dayanan Gandhi, esas olarak sıvı bir diyetle sınırlı kalıp sonunda hastalığı yenebildi. Hayatını tehdit eden ve günlerce süren acıdan kurtulup hayatta kalabildi.
1918-1920 yılları arasında İspanyol gribi dünyada 50 milyondan fazla insanı öldürdü. Ancak Hindistan'da hastalık sadece iki yıl içerisinde Birinci Dünya Savaşı'ndan daha çok can aldı. Hastalık nedeniyle ölen Hintlerin sayısı 17 milyona ulaştı ve Hindistan ölümler açısından İspanyol gribinden en fazla etkilenen ülke olarak sınıflandırıldı.



'Mossad önümüzdeki yıllarda da İran'da kalacak', Barnea gizli operasyonları ilk kez açıkladı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea (DPA)
TT

'Mossad önümüzdeki yıllarda da İran'da kalacak', Barnea gizli operasyonları ilk kez açıkladı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea (DPA)

Mossad Başkanı David Barnea, nadir görülen bir hareketle, teşkilatın İran içindeki operasyonları hakkında heyecan verici ayrıntıları açıkladı. Barnea, İsrail'in "önümüzdeki yıllarda" da İran içinde istihbarat varlığını sürdüreceğini vurguladı.

Barnea, 13 Haziran'da ve sonrasında İran hedeflerine yönelik gizli operasyonlara katılan Mossad ajanlarına yaptığı konuşmada, elde edilen başarıları "hayal gücünün ötesinde" olarak nitelendirdi. Mossad’ın askeri liderlere ve nükleer bilim adamlarına yönelik suikastlar, nükleer tesislerde patlamalar, insansız hava araçları (İHA) ve balistik füze üretim tesisleri gibi karmaşık operasyonlar gerçekleştirdiğini vurguladı.

İran içinde yüzlerce ajan

Mossad Başkanı, daha önce benzeri görülmemiş bir ifşaatla, operasyonların en yoğun olduğu dönemde İran topraklarında “yüzlerce ajan” çalıştırdıklarını ve son gerilimin başlangıcından bu yana İran rejiminin kafasını karıştırdıklarını itiraf etti.

Bu operasyonların aylar ve yıllar süren dikkatli istihbarat çalışmalarının bir sonucu olduğunu ve icra anının uzun hazırlıkların ve “sahnenin ciddiyetinin” derinlemesine anlaşılmasının ardından geldiğini vurguladı.

Barnea, bu operasyonlardaki “hayati iş birliği” için İsrail askeri istihbaratına, Genelkurmay Başkanı General Eyal Zamir'e ve ABD istihbarat servisine (CIA) teşekkür etti.

Gazze'deki rehinelerin iadesi taahhüdü

Gazze cephesiyle ilgili olarak Barnea,, Mossad'ın 50 İsrailli rehinenin tamamını iade etme taahhüdünü yineledi ve 20'sinin hala hayatta olduğunu, ikisinin durumunun ise hala belirsiz olduğunu ifade etti.

İran içindeki operasyonların nadir görüntülerini yayınladı

Kayda değer bir gelişme olarak Mossad, İsrail Hava Kuvvetleri ile iş birliği içinde İran tesislerinin İHA’larla hedef alındığını gösteren nadir videolar yayınladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Ajanların yüzlerinin bulanıklaştırıldığı videolarda İran'ın balistik füze mevzilerini ve hava savunma sistemlerini hedef alan saldırılar görülüyor.

Bu İHA’lardan bazılarının, yakın zamana kadar resmi olarak tanınmadan gölgede yürütülen gizli operasyonlarda, İran topraklarının içinden fırlatıldığı tahmin ediliyor.

İran daha önce de Mossad'ı Haziran 2021'de Karaj nükleer tesisine düzenlenen İHA saldırılarından sorumlu olmakla suçlamıştı.