Hindistan, ABD ile yakınlaştıkça Çin ile krizleri artıyor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping ile Ekim 2019’da Hindistan’da bir araya geldi (Reuters)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping ile Ekim 2019’da Hindistan’da bir araya geldi (Reuters)
TT

Hindistan, ABD ile yakınlaştıkça Çin ile krizleri artıyor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping ile Ekim 2019’da Hindistan’da bir araya geldi (Reuters)
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping ile Ekim 2019’da Hindistan’da bir araya geldi (Reuters)

Hindistan ve Çin arasında son yıllarda birçok kriz patlak verdi. Bunların en ünlüsü ise 2017 yazında Doklam platosunda yaşanan kriz oldu. Sorun, o dönemde medyanın da büyük ilgisini çekmişti. O dönemde Hint kuvvetleri, bir Çin askeri inşaat ekibinin Bhutan’da ‘Çin kuvvetlerine ayrıcalıklı bir konum verecek olan tartışmalı bir alanda’ yol inşaatını engellemek üzere müdahalede bulunmuştu. Kriz, 73 gün boyunca devam etti. Doklam krizi, en uzun ve en tehlikeli krizdi. Pekin, Hint kuvvetlerinin tek taraflı olarak geri çekilmesi için Hindistan’a karşı doğrudan ve artan tehditleriyle alışılmadık bir adım atmıştı.
Hint kuvvetleri, iki taraf karşılıklı bir geri çekilme anlaşmasına ulaşıncaya kadar bölgede konuşlu kaldı. Doklam krizi, 2018 yılında Hindistan Başbakanı Narendra Modi ve Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping arasında bir zirvenin toplanmasına yardımcı oldu. İki taraf arasındaki ilişkilerde daha fazla istikrarın sağlanmasına büyük bir katkı sağladı. Geçen haftalar boyunca iki taraf arasında gerçekleşen manevralara gelince, 3448 km boyunca uzanan ve iki ülke arasındaki gerçek sınırları temsil eden ‘fiili kontrol hattı’ boyunca çatışmalar yaşandı. Bazı tahminler, bu sınırların şaşırtıcı olmayacak şekilde dünyanın en uzun tartışmalı sınırlarını temsil ettiğini gösteriyor. İki ülke arasındaki sınırın henüz şekillenmediği göz önüne alındığında sınırlar, hala her iki taraftan farklı iddialara tanık oluyor. Son çatışmaların patlak verme vakti ise dikkat çekici.

En göze çarpan soru ise şu: Yüzleşmeler neden şu an kötüleşti?
Gerçekten de jeopolitik krizler tesadüf değil. Gerginliklerin aniden alevlenmesi de bir tesadüf değil. Analistlere göre aksine bu durum, güç dengesini kendi lehine çevirme ve çıkarlarını artırma çabaları ortasında aynı anda birden fazla mesaj göndermek ve Hindistan ile Büyük Okyanus’taki hakimiyetini onaylatmak için fırsatçı davranışlar arayışına giren Çin devletinin gerçekçi politik hesaplamalarına dayanıyor.
Bu bağlamda Hindistanlı analist Huma Sıddıki, “Hindistan’ın ABD veya (dört yönlü güvenlik diyaloğundaki) diğer dört ortağıyla ilişkileri gelişmeye ve birleşmeye başlarken, Hindistan söz konusu olduğunda Çin ise genellikle Hindistan ile sınır çatışmasıyla uğraşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut koşullar ışığında Çin, koronavirüsün patlak vermesindeki rolü nedeniyle ABD, Japonya, Avustralya ve birçok Avrupa ülkesi tarafından kuşatılmış halde. Aynı zamanda ABD de Hindistan ile yakınlaşırken, durumun birçok şirketi faaliyetlerini Çin’den Hindistan istikrarına taşımaya yöneltmesi de güçlü bir ihtimal. Washington’un 2017 Doklam krizi sırasında Hindistan hükümetine ‘Çin kuvvetlerinin takviyeleri ve konuşlandırmaları hakkında’ bilgi sağladığı yönünde haberler ortaya koyuldu. Hindistan’ın bilgi paylaşımına dahil olarak bu düzenlemeleri güçlendirme arzusunun, Yeni Delhi’nin 2018 yılında ABD ile önemli bir askeri anlaşma imzalamasının arkasındaki katalizörlerden biri olduğuna inanılıyor.
Yeni Delhi’deki İndira Gandi Ulusal Açık Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde danışman Dr. Raj Kumar Sharma, “Çin askeri sınıfı, sadece Hindistan'a karşı değil, ABD ve Güney Çin Denizi’ni kontrol etme haklarıyla ilgili iddialarını reddeden diğer ülkelerle de karşı karşıyadır” dedi.
Hindistanlı analist Srimany Talukdar, son sınır çatışmasının Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile bağlantılı olabileceğini, ayrıca hükümet onayı olmaksızın komşu ülkelerden yabancı yatırımlara karşı koyma hususunda Hindistan’ın sergilediği kararlı tavırdan kaynaklı olabileceğini belirtti. Analist, söz konusu yatırımların dolaylı olarak Çin’i hedef aldığını da ifade etti.
Ancak Çin hükümeti sözcüsü, Çin’in diğer ülkelerin koronavirüsle mücadelesine yardım ederek küresel liderlik için yarıştığı söylentilerinin, mantıksız olduğunu ve dar görüşlülüğü yansıttığını vurguladı. Danışma organı olan Çin Halkının Siyasi Danışma Konferansı sözcüsü Guo Weimin, Çin Yasama Konseyi’nin yıllık toplantısı öncesinde bir basın toplantısı düzenledi.
Hindistan, geçen ay sınırları paylaştığı ülkelerden gelen yatırımların, öncelikle hükümetin onayını alması gerektiği hususunda bir karar yayınladı. Kararın, Çin’in yatırım yaptığı Hint şirketlere yönelik hegemonya eylemlerini önlemeyi amaçladığı belirtildi. Karar, Çin’den tepkiyle karşılaştı.
Öte yandan Hindistan, WHO içerisinde yürütme kararı alınması sürecine başkanlık edecek. Hindistan’ın Çin üzerindeki artan küresel baskı ve Washington ile Pekin arasındaki artan boşluk ortasında bir odak noktası olacağına inanılıyor. Hindistan, ABD’nin Tayvan’ın WHO’da bir gözlemci olması talebi karşısında tavrını belirlemek zorunda kalacak ve bu durum da Çin’in, ‘Tek Çin’ politikasına aykırı bir durum. Aynı şekilde Çin’in Tayvan’ı, 18- 19 Mayıs tarihlerinde WHO tarafından düzenlenen toplantı dışında tutmayı başarması da dikkat çekici bir durum.
Diğer taraftan Tayvan, takip ve önleme alanındaki çabaları sayesinde 440 vaka ve 7 ölüm kaydedilmesi sonrasında koronavirüs ile mücadelede başarılı deneyimini dünyayla paylaşmaya istekli olduğunu açıkladı.
Bununla birlikte Tayvan’ın egemen bir ülke olarak uluslararası kuruluşlara katılma hakkının bulunmadığına inanan Çin, Tayvan’ın WHO’ya katılmasına şiddetle karşı çıktı. Çin, Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu kabul etmesini isterken, Tayvan ise bunu reddediyor.
Bu çerçevede Tayvan Dışişleri Bakanı Joseph Wu, “Tüm çabalarımıza ve benzeri görülmemiş düzeydeki uluslararası desteğe rağmen Tayvan, katılım daveti almadı” dedi.
Öte yandan Cevahirlal Nehru Üniversitesi Profesörü Rajesh Rajagopalan, “Hindistan’ın Çin’e karşı nüfuzunu artırma fırsatı bulduğu anda Pekin’in, Yeni Delhi’ye nüfuzunu abartmaması gerektiğini hatırlatmak için baskı yapmaya yönelmesi tesadüf değil. Çünkü Çin, Hindistan’daki güvenlik durumunu karmaşıklaştırabilir ve sınırlarında istikrarı koruma maliyetini artırabilir. Çin’in bu davranışı, Narendra Modi hükümeti için bir meydan okumadır” değerlendirmesinde bulundu. Bununla birlikte Çin’in uluslararası kuruluşlar içinde büyük bir nüfuz kazanmamasının sağlanması, Yeni Delhi’nin çıkarlarına görülüyor. Zira bu nüfuzun, Hindistan çıkarları için istenmeyen sonuçları bulunuyor.



İsrail: Esir takası anlaşması yapılması halinde Refah'a operasyon askıya alınacak

Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Refah'ta yerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadığı çadırlar (EPA)
Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Refah'ta yerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadığı çadırlar (EPA)
TT

İsrail: Esir takası anlaşması yapılması halinde Refah'a operasyon askıya alınacak

Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Refah'ta yerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadığı çadırlar (EPA)
Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alan Refah'ta yerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadığı çadırlar (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Hamas ile esir takası anlaşması yapılması halinde Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine olası kara operasyonunu askıya alacaklarını bildirdi.

Katz, İsrail'in Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamada, esir takasıyla ilgili konuştu.

Bakan Katz, Hamas ile esir takası anlaşmasına varılması halinde Refah'a operasyonun askıya alınacağını belirtti.

Ülkedeki ana muhalefet partisinin lideri Yair Lapid de aynı kanala yaptığı açıklamada, Gazze'ye saldırılara devam etme ya da esir takas anlaşması yapma arasında bir tercih yapılması gerekirse takasın seçilmesi gerektiğini söyledi.

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, bugün elindeki 2 İsraillinin "esir takası anlaşması" yapılması ve evlerine dönmeleri için hükümete çağrıda bulunduğu bir video yayınlamıştı.

Kassam Tugaylarının Telegram hesabından yayınlanan videoda, esirler İsrail ordusunun saldırıları altında zor şartlar altında yaşadıklarını ifade etmiş ve en kısa zamanda esir takası anlaşması yapılmasını istemişti.

Gazze'deki İsrailli esirlerin yakınlarının bir araya geldiği platform ise esir yakınlarından onay alınmasının ardından söz konusu videoyu sosyal medya hesabından paylaşmıştı.

Platform, hükümete, "Bağımsızlık Günü"nden önce hayatta olan esirleri evlerine getirme, diğerleri için ise cenaze merasimi düzenleme çağrısı yapmıştı.


Hamas ve İsrail'e ateşkes baskısı

İsrail'in dün (Cumartesi) Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki en-Nuseyrat Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısında yıkılan binaların enkazı arasında bir Filistinli (AFP)
İsrail'in dün (Cumartesi) Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki en-Nuseyrat Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısında yıkılan binaların enkazı arasında bir Filistinli (AFP)
TT

Hamas ve İsrail'e ateşkes baskısı

İsrail'in dün (Cumartesi) Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki en-Nuseyrat Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısında yıkılan binaların enkazı arasında bir Filistinli (AFP)
İsrail'in dün (Cumartesi) Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki en-Nuseyrat Mülteci Kampı'na düzenlediği hava saldırısında yıkılan binaların enkazı arasında bir Filistinli (AFP)

ABD ve Mısır, İsrail'in çoğu yerinden edilmiş 1,2 milyondan fazla Filistinlinin toplandığı Refah'ı işgal etmesini ve kanlı bir savaş tehdidini önlemek umuduyla İsrail ile Hamas arasında bir takas anlaşması yapılması için baskılarını arttırdı.

Konuyla ilgili bilgi sahibi Filistinli kaynaklar Şarku’l Avsat'a Refah'ın işgalinden önceki son saatlerde çabaların yoğunlaştığını ve perde arkasında ABD'nin İsrail'e anlaşmanın başarılı olması için baskı yaparken Mısır'ın da Hamas'a baskı yaptığını doğruladı.

Kaynaklar, “Washington Refah'ın işgaline karşı çıkıyor ve tehditler savuruyor. Mısırlılar ise Hamas'a bunun kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu söylüyor” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklara göre Mısır, Refah'ın işgalini durduracak ve sonunda kapsamlı bir anlaşmaya yol açacak ‘insani’ bir anlaşma için çalışıyor. Mısır'ın fikri, kapsamlı bir anlaşmaya varılamıyorsa, ilk aşamada her iki tarafın taleplerini karşılayan ve tartışmalı konuları daha sonraki aşamalara erteleyen kademeli bir anlaşma olması. Zira ihtiyaç duyulan şey Refah'ın işgalini durdurmak.

Hamas'ın yanıt vermek için zamana ihtiyacı var. Çünkü bu konu hareketin Gazze Şeridi'ndeki liderliğiyle tartışılmalı. Mısır'ın Hamas üzerindeki baskısına karşılık Washington da Tel Aviv üzerinde baskı kuruyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, bugün Suudi Arabistan'a gidecek olan Bakan Antony Blinken'in Gazze'deki ateşkesi durdurma çabalarıyla ilgili görüşmeler yapacağını ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinden bakanlarla bir araya geleceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Blinken, çatışmanın artmasını önlemenin önemini vurgulayacak ve bölgede sürdürülebilir barış ve güvenliğin sağlanmasına yönelik çabaları ele alacak” denildi.


Cemaat-i İslami: Hamas ile saha koordinasyonu var, ancak siyasi bağlantı yok

Perşembe akşamı Batı Bekaa'daki Midun bölgesinde hedef alınan ve Cemaat-i İslami liderleri Musab ve Bilal Halef'in öldüğü araç (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Perşembe akşamı Batı Bekaa'daki Midun bölgesinde hedef alınan ve Cemaat-i İslami liderleri Musab ve Bilal Halef'in öldüğü araç (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
TT

Cemaat-i İslami: Hamas ile saha koordinasyonu var, ancak siyasi bağlantı yok

Perşembe akşamı Batı Bekaa'daki Midun bölgesinde hedef alınan ve Cemaat-i İslami liderleri Musab ve Bilal Halef'in öldüğü araç (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Perşembe akşamı Batı Bekaa'daki Midun bölgesinde hedef alınan ve Cemaat-i İslami liderleri Musab ve Bilal Halef'in öldüğü araç (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)

Cemaat-i İslami'nin Lübnan'daki askeri kanadı Fecr Kuvvetleri’nin önde gelen komutanlarından birinin İsrail tarafından öldürülmesi, örgütün Güney Lübnan cephesindeki rolü ve etkinliğine yeni bir ışık tuttu. İsrail ordusu Musab Halef'in Batı Bekaa’daki Midun bölgesinde bir silahlı insansız hava aracı (SİHA) saldırısında öldürülmesini ‘Hamas'ın Lübnan'daki koluyla iş birliği içinde İsrail'e karşı çok sayıda saldırı gerçekleştirmiş olmasına’ bağladı.

İsrail'e ait bir SİHA, Bekaa'nın batısındaki Midun bölgesinde bir aracı hedef alarak Musab Halef ve Bilal Halef'i öldürdü. İsrail ordusundan yapılan açıklamada “Cemaat-i İslami son dönemde Lübnan topraklarından İsrail'e karşı Har Dov bölgesinde (Şebaa Çiftlikleri) ve İsrail'in kuzeyindeki diğer bölgelerde çok sayıda saldırı planladı ve teşvik etti” denilerek Musab Halef'in ‘İsrail'e karşı saldırılar gerçekleştirmek için Hamas'ın Lübnan'daki koluyla iş birliği yaptığı’ vurgulandı.

İsrail bu açıklamayla Cemaat-i İslami'nin askeri faaliyetlerini Hamas'la ve Lübnan'daki rolüyle ilişkilendirmeye çalışırken, örgüt bu suçlamaları reddetmekte gecikmedi ve ‘askeri çalışmalarının Hamas'tan ve diğer gruplardan bağımsız olduğunu’ vurguladı. Cemaat-i İslami'nin Siyasi Büro Başkanı Ali Ebu Yasin Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Biz ve Hamas aynı okulun çocuklarıyız. Tüm özgür insanları ilgilendiren Filistin davası için savaşıyoruz. Hamas başka, Cemaat-i İslami başka bir yapı. Şehit Musab Halef ve Bilal Halef, Cemaat-i İslami için çalışmaktaydı, başka bir grup için değil. Saha çalışmaları sırasında Hamas ve güneydeki diğer direniş gruplarıyla koordinasyon var, özellikle de düşmanla tek bir çatışma hattında olduğumuz için koordinasyon yapmamak mantıksız. Ancak bu bizim Hamas ya da diğerleri için çalıştığımız anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı.

Örgüt, Hamas ile aynı amaç için savaştığını kabul etse de bu, Hamas’ın Lübnan topraklarından askeri rol oynamasını onayladığı ya da desteklediği anlamına gelmiyor. Ebu Yasin, “Filistinlilerin Lübnan'dan askeri katılımı tartışma ve müzakereye tabidir. Toprak Lübnan toprağıdır, cephe Lübnan cephesidir. Hepimiz düşmanı Gazze'den uzak tutacak şekilde yormaya çalışıyorsak bile Lübnan'ın durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Savaş bittikten sonra masaya oturmalı ve Hamas'ın Lübnan'dan askerî harekât yapmasının mümkün olup olmadığını bilinçli bir şekilde tartışmalıyız” şeklinde konuştu.

Cemaat-i İslami ve Hamas'ın Müslüman Kardeşler doktrininin bir parçası olduğu doğru. Ancak bu, askeri uzman Tuğgeneral Vehbi Katişa'nın da ifade ettiği gibi, ikisinden birinin diğerinin içinde eriyeceği anlamına gelmiyor. Şarku’l Avsat’a özel açıklamalarda bulunan Katişa, “Cemaat-i İslami'nin ilk askeri müdahalesi Gazze Şeridi'ndeki savaşın uzun sürmeyeceği ve bu sembolik rol sayesinde siyasi bir kazanım elde edeceği inancına dayanıyordu” ifadesini kullandı. Hamas ile Musab Halef arasında iletişim, koordinasyon ve bunların hareketin saha çalışmalarındaki görevini kolaylaştırma olasılığını göz ardı etmeyen Katişa, “Ancak bu, Cemaat-i İslami’nin Hamas içinde eriyebileceği anlamına gelmiyor” dedi. Katişa ayrıca, “Grubun liderliği içinde güney cephesine askeri olarak katılmanın fizibilitesi konusunda bir görüş ayrılığından” söz etti.

‘Lübnan'ı İsrail için yoğun bir cepheye dönüştürmenin Filistin davasına hiçbir şey kazandırmadığını’ vurgulayan Katişa, “Lübnan'dan atılan her roketin (aralarında sivillerin de bulunduğu yüzlerce Lübnanlı’nın ölmesinin ve köylerin yok edilmesinin kanıtladığı gibi) İsrail'in yıkıcı yanıtını çektiğini” belirterek, ‘Filistinli çocukların taş intifadasının İsrail'e silahlı eylemden daha fazla zarar verdiğini, zira bu sayede Yitzhak Rabin'in merhum Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile Oslo Anlaşması’nı imzaladığını’ hatırlattı. Katişa, “Düşmanla onun üstün olduğu araçla savaşmak mümkün değildir” diyerek sözlerini noktaladı.


Medvedev: Rusya, ABD'nin Batı'daki donmuş rezervlerine el koymasına karşılık verebilir

Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev (AP)
Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev (AP)
TT

Medvedev: Rusya, ABD'nin Batı'daki donmuş rezervlerine el koymasına karşılık verebilir

Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev (AP)
Eski Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev (AP)

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, ABD'nin Moskova'nın Batı'daki dondurulmuş döviz rezervlerine el koymasına karşılık olarak Rusya'nın da ABD vatandaşları ve yatırımcılarının Rusya'daki mülk ve paraları dahil tüm varlıklarına el koyabileceğini söyledi.

ABD Temsilciler Meclisi, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin ABD bankalarında tutulan Rus varlıklarına el koymasına ve bunları Ukrayna'ya transfer etmesine olanak tanıyan bir yasa tasarısını kabul etti.

Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına karşılık olarak ABD ve müttefikleri, Rusya Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı ile işlemleri yasakladı. Ayrıca Batı'da, çoğunlukla ABD'den ziyade Avrupa finans kurumlarında bulunan yaklaşık 300 milyar dolar değerindeki Rus varlıkları donduruldu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yakın müttefiki olan Medvedev, Rusya'nın ABD'nin rezervlerine el koymasına aynı şekilde karşılık veremeyeceğini ifade etti.

Medvedev, Telegram hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bunun nedeni açık; para, haklar ve diğer ABD varlıkları da dahil olmak üzere büyük miktarda ABD hükümet mülküne sahip değiliz. Dolayısıyla yanıt asimetrik olacak, ancak daha az acı verici olacağı doğru değil. Örneğin, Rusya'nın yargı yetkisi dahilindeki bireylerin mülklerine (fonlar, gayrimenkuller, ayni taşınır mallar ve mülkiyet hakları) mahkeme kararıyla haciz uygulanmasından bahsediyoruz.”

Medvedev sözlerini şöyle sürdürdü: “Evet, bu karmaşık bir hikâye. Çünkü bu kişiler genellikle Rus ekonomisine yatırım yapan kişiler... Onlara özel mülkiyet haklarının tehlikeye atılmayacağı garantisini verdik ama beklenmedik bir şey oldu: devletleri bize karşı hibrid (çok biçimli) bir savaş ilan etti. Kuşkusuz buna karşılık verilmeli.”

Medvedev ayrıca, Rus yasalarında bu varlıklara Rus devleti lehine el konulmasını sağlayacak değişiklikler yapılması gerektiğini belirtti.


Rusya ve Ukrayna arasındaki enerji tesisleri savaşı yoğunlaşıyor

Kiev, kuzeydoğu Ukrayna'daki Harkiv'de bir hastane Rus saldırılarında yıkıldı (Reuters)
Kiev, kuzeydoğu Ukrayna'daki Harkiv'de bir hastane Rus saldırılarında yıkıldı (Reuters)
TT

Rusya ve Ukrayna arasındaki enerji tesisleri savaşı yoğunlaşıyor

Kiev, kuzeydoğu Ukrayna'daki Harkiv'de bir hastane Rus saldırılarında yıkıldı (Reuters)
Kiev, kuzeydoğu Ukrayna'daki Harkiv'de bir hastane Rus saldırılarında yıkıldı (Reuters)

Rus ve Ukrayna güçleri, son haftalarda özellikle iki ülkedeki enerji ve altyapı tesislerini hedef alan saldırılarını karşılıklı olarak yoğunlaştırdı. Sovyetler Birliği'nin II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası'na karşı kazandığı zaferin anısına düzenlenen 9 Mayıs kutlamaları yaklaşırken, Ukrayna acilen ihtiyaç duyulan Amerikan silahlarının gelmesini bekliyor. Rusya, böyle bir dönemde cuma ve cumartesi gecesi " Ukrayna'da çok sayıda bölgeye füzelerle” yeniden yoğun bir saldırı düzenleyerek, 4 termik santralin hasar görmesine ve elektrik kesintilerine neden oldu.

Öte yandan Ukrayna, Rusya'nın güneyindeki Krasnodar bölgesine ve Moskova'nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım Yarımadası'na bugüne kadarki en şiddetli drone saldırılarını gerçekleştirdi. Ilsky ve Slavyansk rafinerileri" gibi iki önemli "anahtar teknolojik tesisler" olarak nitelendirdiği tesisleri hedef aldı. Rus resmi medyasının işletmeci şirketin bir temsilcisinden aktardığı bilgiye göre Krasnodar bölgesindeki yetkililer, Slavyansk rafinerisinde yangın çıktığını ve rafinerinin faaliyetini durdurmak zorunda kaldığını bildirdi.


USAID, El Fasher'e yönelik Hızlı Destek saldırısının sonuçları konusunda uyardı

Darfur El Fasher'in dışında Zemzem kampındaki Sudanlı mülteciler  (AP)
Darfur El Fasher'in dışında Zemzem kampındaki Sudanlı mülteciler  (AP)
TT

USAID, El Fasher'e yönelik Hızlı Destek saldırısının sonuçları konusunda uyardı

Darfur El Fasher'in dışında Zemzem kampındaki Sudanlı mülteciler  (AP)
Darfur El Fasher'in dışında Zemzem kampındaki Sudanlı mülteciler  (AP)

Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı Direktörü Samantha Power dün (Cumartesi) Hızlı Destek Kuvvetlerinin Kuzey Darfur Eyaletindeki El Fasher şehrine olası saldırısının Sudan'da zaten “felaket” olan insani durumu daha da kötüleştireceğini söyledi.

Power, "X" platformundaki hesabı aracılığıyla, saldırının "muhtemelen Darfur'da sivillere karşı zulüm yapılmasına yol açacağını" belirtti.

Samantha Power sözlerini şöyle sürdürdü: "ABD, Sudan ordu komutanı Abdülfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri komutanı Muhammed Hamdan Daklu’ya (Hemedti) gerilimi derhal durdurma çağrısında bulunuyor. Ayrıca, her iki tarafta nüfuz sahibi olan ülkeleri, onları çatışmayı durdurmaya ve bu çatışmayı sona erdirecek müzakereler için mücadele etmeye çağırıyoruz.”


Küba'da elektrik kesintilerini protesto edenlere hapis cezası

Kübalılar, likidite sıkıntısı krizinin ortasında biraz para almayı umarak bankamatiklerin önünde bekliyor (AP)
Kübalılar, likidite sıkıntısı krizinin ortasında biraz para almayı umarak bankamatiklerin önünde bekliyor (AP)
TT

Küba'da elektrik kesintilerini protesto edenlere hapis cezası

Kübalılar, likidite sıkıntısı krizinin ortasında biraz para almayı umarak bankamatiklerin önünde bekliyor (AP)
Kübalılar, likidite sıkıntısı krizinin ortasında biraz para almayı umarak bankamatiklerin önünde bekliyor (AP)

Bir insan hakları STK'sının açıklamasına göre, Küba'da 2022 yılına kadar uzun süreli elektrik kesintilerine karşı gösteri yapan 13 kişiye 15 yıla kadar hapis cezası verildi.

Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) merkezi ABD'nin Miami kentinde bulunan Justicia örgütünden elde ettiği listeye göre İtaatsizlik, taciz, düşmanca propaganda ve sabotaj suçlarından hüküm giyen 10'u erkek, 3'ü kadın 13 tutukluya cuma günü 4 ila 15 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi.

Havana'ya yaklaşık 600 kilometre uzaklıktaki Nuivetas'ta (doğu) daha iyi yaşam koşulları ve 18 saate kadar süren elektrik kesintilerine son verilmesi talebiyle 18 ve 19 Ağustos 2022 terihinde gösteriler düzenlendi.

Miami merkezli sivil toplum kuruluşu "Cobalex"e göre sanıklar Ocak 2024'te Camaguey'deki bir mahkemede yoğun polis ve asker koruması altında yargılandı.

10 yıl hapis cezasına çarptırılan 23 yaşındaki kişinin annesi, AFP ile yaptığı telefon görüşmesinde adının kullanılmamasını talep ederek, "Oğlumun durumu çok kötü" dedi.

Yetkililer, hükümlülerin cezalara itiraz edebileceklerini belirtti.

Küba'daki elektrik krizi, elektrik kesintilerinin tüm adaya yayıldığı 2022 yılında en zorlu dönemlerinden birine sahne oldu. Göstericilerin karşı karşıya olduğu tutuklama ve ağır ceza riskine rağmen ülke, hükümete karşı gösterilerde artışa tanık oldu.

11 Temmuz 2021'de binlerce Kübalı, "Açız!" ve “Kahrolsun diktatörlük!” sloganları atarak tarihi gösterilere katıldı.

Son resmi rakamlara göre yüzlerce kişi tutuklandı ve yaklaşık 500 kişi de 25 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı.


Erdoğan'ın Washington ziyareti neden ertelendi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Brüksel'deki görüşmesinden bir kare, 14 Haziran 2021 (DPA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Brüksel'deki görüşmesinden bir kare, 14 Haziran 2021 (DPA)
TT

Erdoğan'ın Washington ziyareti neden ertelendi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Brüksel'deki görüşmesinden bir kare, 14 Haziran 2021 (DPA)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın Brüksel'deki görüşmesinden bir kare, 14 Haziran 2021 (DPA)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden arasında mayıs ayında Beyaz Saray'da yapılması beklenen görüşmenin ertelenmesi tartışma yarattı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Biden'ın başkanlık döneminde Washington’a gerçekleştirmesi planlanan bu ilk ziyaretinin ertelenmesinin nedenini ‘birbiriyle uyuşmayan diplomatik programlar’ olarak açıkladı. Cumhurbaşkanı’nın Washington ziyareti için daha sonra ‘her iki taraf için de uygun’ bir tarihin belirleneceğini söyleyen Keçeli, Türkiye ile ABD arasındaki üst düzey görüşmelerin devam edeceğini vurguladı.

Ziyaretle ilgili tartışmalar

Geçtiğimiz hafta Türk basınında yer alan ziyaretin ABD tarafından ‘iptal edildiği’ yönündeki haberler, Cumhurbaşkanlığı'na yakın kaynaklar tarafından yalanlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Biden’ın başkanlığı döneminde ABD'ye yapması planlanan bu ilk resmi ziyaretin iptaline ilişkin son günlerde artan spekülasyonlar, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby'nin perşembe günü yaptığı ‘planlanmış bir şey yok’ açıklamasıyla daha da alevlendi. Ardından ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffry L. Flake, cuma günü İstanbul'da yapılan Türkiye - ABD İş Konseyi toplantısı sırasında ‘ziyaret için hazırlıkların devam ettiğini ancak resmi açıklamanın planlanan tarihe yakın bir zamanda yapılacağını’ açıkladı.

dcvrftb
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden’ın, NATO Zirvesi sırasında yaptıkları ikili görüşmeden bir kare, 11 Temmuz 2023 (Reuters)

ABD'li bir muhabir, Beyaz Saray’daki haftalık basın brifingi sırasında Kirby'ye “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki hafta içinde Beyaz Saray'a bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor. Erdoğan geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul'da Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’yi ağırladı. Görüşmeler sırasında bu konu da gündeme gelecek mi, yoksa ziyarete gölge düşürür mü? diye sordu.

Kirby, şu yanıtı verdi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyaretine ilişkin programlanmış bir şey yok. Dolayısıyla bu konuda bir yorum yapamayacağım. Bu konu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmeleri sırasında konuşulacak. Hamas'a, kim olduklarına ve neyi savunduklarına ilişkin tutumumuzu açık bir şekilde ortaya koyduk.

Türk basınında üst düzey yetkililere ve diplomatik kaynaklara dayandırılan haberlerde Kirby'nin açıklamasının gerçeği yansıtmadığı ve ziyaretin planlandığı gibi gerçekleşeceği bildirildiyse de Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Keçeli, cumayı cumartesiye bağlayan gece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinin ertelendiğini açıkladı.

Erdoğan-Heniyye görüşmesinin etkisi

Erdoğan hükümetine yakın kaynaklar, geçtiğimiz hafta Odatv haber sitesinde yayınlanan ‘ziyaretin Washington'ın İsrail'e 26 milyar dolarlık yardım paketini onaylamasının ardından iptal edildiği’ haberini teyit etmeyi reddettiler.

Geçtiğimiz pazartesi günü Erdoğan'a Irak ziyaretinde eşlik eden ve iktidara yakınlığıyla bilinen Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, ABD'nin ziyareti iptal etmediğini ve hazırlıkların devam ettiğini söyledi. Erdoğan'ın ilgili birimlere ziyaretin iptal edilmesi ya da ertelenmesi yönünde herhangi bir talimat vermediğini belirten Selvi, ABD'nin İsrail'e yardımı konusunun Türkiye tarafından bilindiğini ve ‘Washington ile ilişkilerini etkilemediğini’ vurguladı.

fvgvb gfb
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Henniye ile tokalaşırken, 20 Nisan 2024 (DPA)

Biden'ın başkanlık süresinin bitmesine sadece yedi ay kaldığına dikkati çeken Selvi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretinin ortak çıkarlara ilişkin konuları görüşmek üzere ‘hem Türkiye hem de ABD için önemli bir fırsat’ oluşturduğunun altını çizdi.

Ziyaretin önündeki olası engellerden birinin ABD’li bir grubun ve ABD'deki İsrail lobisinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hamas Siyasi Büro Başkanı Heniyye ile görüşmesinin ardından Erdoğan-Biden görüşmesinin gerçekleşmesini engelleme çabaları olduğunu düşünen Selvi, “İsmail Heniyye ile Erdoğan görüşmesinden sonra ABD tarafında bir grup, Erdoğan-Biden görüşmesini engellemek istiyor. Erdoğan-Haniye fotoğrafından sonra verilecek bir Erdoğan-Biden fotoğrafının seçimlerde aleyhlerine olacağını düşünüyorlar” yorumunda bulundu. Selvi, söz konusu tarafların ziyaretin iptal edilmesi için Türkiye'nin inisiyatif almasını tercih edeceklerini de sözlerine ekledi.

NATO kartı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyareti için yeni bir tarih belirlenmemesi halinde, Biden-Erdoğan görüşmesinin önümüzdeki temmuz ayında Washington'da yapılması planlanan NATO Zirvesi sırasında artık geleneksel hale gelen gayri resmi görüşme şeklinde gerçekleşmesi bekleniyor.

sdvrfbt
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İstanbul'da bir araya geldi, 26 Nisan 2024 (EPA)

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in yerine seçilecek isim yarışını kullanarak ülkesinin çıkarlarını önde tutmaya çalışıyor. Erdoğan, geçtiğimiz cuma günü İstanbul'da NATO Genel Sekreterliği görevi için adaylardan biri olan Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile görüştü. Erdoğan Rutte'un adaylığıyla ilgili görüşmeleri, bazı NATO ülkelerinin Türkiye'ye uyguladığı savunma sanayi ihracatına yönelik kısıtlamaları kaldırılmaları konusunda destekleyici bir pozisyon kazanmak için kullanmaya çalıştı.

Erdoğan, Rutte ile birlikte düzenlediği basın toplantısında Türkiye’nin NATO Genel Sekreteri seçimiyle ilgili kararını ‘stratejik ve adil düşünce’ çerçevesinde vereceğini söyledi. NATO’nun bazı üyelerinin bazı diğer üyelerin savunma sanayisine uyguladığı kısıtlamaların ve engellerin kaldırılmasının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, NATO Genel Sekreterliği için adı geçen bir diğer isim olan Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis ile geçtiğimiz hafta yaptığı telefon görüşmesinde de bunu belirttiğini sözlerine ekledi.

Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki gümrük birliği anlaşmasının modernize edilmesi çalışmalarına başlanması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'nın bu konuya verdiği önemi görüşmeleri sırasında Rutte ile de paylaştığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB'nin Türkiye ile ilişkilerini ‘adalet ve stratejik perspektif’ çerçevesinde ele alması konusunda Hollanda'dan destek beklediğini de ifade etti.

Hollanda parlamentosu, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Hollanda ziyareti sırasında Türkiye-AB Gümrük Birliği modernizasyonunu için Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) 2017 yılından bu yana tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile sivil toplum aktivisti ve iş adamı Osman Kavala'nın derhal serbest bırakılmasına ilişkin kararları uygulamasını şart koşan öneriyi kabul etmişti.


Hamas iki İsrailli esirin videosunu yayınladı

Serbest bırakılan İsrailli esirleri Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyelerine teslim eden bir Hamas mensubu (Arşiv - Reuters)
Serbest bırakılan İsrailli esirleri Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyelerine teslim eden bir Hamas mensubu (Arşiv - Reuters)
TT

Hamas iki İsrailli esirin videosunu yayınladı

Serbest bırakılan İsrailli esirleri Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyelerine teslim eden bir Hamas mensubu (Arşiv - Reuters)
Serbest bırakılan İsrailli esirleri Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyelerine teslim eden bir Hamas mensubu (Arşiv - Reuters)

Hamas, dün (Cumartesi) 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıdan bu yana Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli esirlerden ikisini gösterdiği anlaşılan yeni bir video yayınladı.

Görüntüler, İsrail'in psikolojik terör olarak kınadığı, Hamas tarafından daha önce yayınlanan diğer esirlerin görüntülerine benzer bir şekilde çekildi.

Videoda kendilerini 64 yaşındaki Keith Segal ve 47 yaşındaki Omri Miran olarak tanıtan iki adam, karanlık bir arka plan önünde tek başlarına konuşurken görülüyor.

İki adam ailelerine sevgilerini ileterek serbest bırakılmaları çağrısında bulundu.

Miran, Gazze'deki savaşı başlatan Hamas saldırısı sırasında Nahal Oz'daki evinden eşi ve iki küçük kızının gözleri önünde kaçırılmıştı.

İsrail ve ABD çifte vatandaşlığına sahip olan Segal ise eşiyle birlikte başka bir sınır kasabasında esir alındı. Eşi daha sonra Kasım ayındaki kısa süreli ateşkes sırasında serbest bırakıldı.

Söz konusu video Hamursuz (Fısıh) Bayramı sırasında yayınlandı.

Segal videoda geçen yıl ailesiyle birlikte Hamursuz Bayramı'nı kutladığını hatırlayarak gözyaşlarına boğuldu ve onlara tekrar dönme umudunu dile getirdi.

İsrail istatistiklerine göre yaklaşık bin 200 kişinin ölümüne neden olan Hamas saldırısı sırasında yaklaşık 250 İsrailli ve yabancı esir alındı.

Bunun üzerine İsrail Gazze'ye bir saldırı başlatarak Hamas'ı yok etme ve esirleri geri alma sözü verdi. Hamas kontrolünde bulunan Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkilileri, saldırıda şu ana kadar 34 binden fazla Filistinlinin öldüğünü açıkladı.


Texas, Filistin yanlısı göstericilere yönelik suçlamaları düşürdü ve polisi eleştirdi

Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)
Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)
TT

Texas, Filistin yanlısı göstericilere yönelik suçlamaları düşürdü ve polisi eleştirdi

Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)
Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik görevlileri çatıştı  (AP)

Teksas'taki yetkililer, bu hafta Teksas Üniversitesi'ndeki protestolar sırasında tutuklanan bir grup Filistin yanlısı göstericiye yönelik suçlamaları düşürdü. Newsweek dergisine göre bu adım, tutuklama gerekçelerine ilişkin yazılı ifadelerin tahrif edildiği yönündeki suçlamaların ardından geldi.

Gazze yanlısı gösteriler Amerikan üniversitelerinde yayılıyor

Austin American-Statesman gazetesi dün (Cuma) Travis İlçesi Bölge Savcısı Delia Garza'nın, avukatların tutuklamaların dayandığı yazılı ifadelerde eksiklikler tespit etmesi üzerine 50'den fazla göstericiye yönelik suçlamaların düşürüldüğünü açıkladığını bildirdi.

Teksas Üniversitesi'nde Filistin'i desteklemek için gösteri yapan öğrencilerle güvenlik çatıştı  (AP)

Bölge savcısı Noha Al-Zuhri'ye göre güvenlik görevlileri, çeşitli yazılı ifadeleri kes yapıştır yaparak göstericilerin tutuklanmasına sebep oldu. Savcı, "İşlerin olması gerektiği gibi prosedüre uygun olmadığını" belirtti.

Üniversite ise kampüsün güvenliğini sağlamak ve yasa dışı eylemleri önlemek için yardım istediğini vurgulayarak, güvenlik müdahalesini kınadı.

Bu bağlamda Filistin Dayanışma Komitesi'nin kampüste etkinlik düzenleme planlarını yayınlaması ise üniversite çevrelerinde tartışma ve gerilime yol açtı.

Bu haftanın başlarında, Texas Üniversitesi Kampüsünde düzenlenen Filistin yanlısı protesto gösterisi sırasında çok sayıda öğrenci tutuklanmıştı.

Austin'deki Texas Üniversitesi, Columbia Üniversitesi ve Northwestern Üniversitesi gibi birden fazla üniversite kampüslerinde Filistin yanlısı protesto gösterileri yaygınlaştı.