Hong Kong'a verilen ayrıcalıkların kaldırılmaya başladığını duyran ABD Başkanı Donald Trump, yönetimine buranın özel statüsüne son verme sürecini başlatma talimatı verdi. Trump, Çin’in Ulusal Güvenlik Yasası’nı kabul etmesine karşılık Çin’i hem Hong Kong özerkliği konusundaki hem de ABD’ye verdiği ‘sözleri çiğnemek’, fikrî mülkiyet hakkını çalmak, Çin Denizi'ndeki seyrüseferi tehdit etmek, Kong'daki özgürlükleri baltalamak ve 1997’de Hong Kong’un özerkliği hakkında İngiltere ile imzaladığı yükümlülükleri ihlal etmekle suçladı.
Trump dün gazetecilere yaptığı açıklamada “Çin ile stratejik ilişkiler kurmak istiyorduk ancak bize olan yükümlülüklerini sürekli olarak ihlal etti. Şimdi ise dünya Çin'in davranışlarından ve Wuhan şehrinde salgının sızıp patlak vermesinden muzdarip” ifadelerini kullandı. Çin ile ticaret konusundaki görüşlerini tekrarlayan Trump, önceki ABD yönetimleri politikaları nedeniyle yüz milyarlarca dolar kayıp olduğunu belirttiği açıklamasında “Bugün, potansiyel bir güvenlik tehdidi olarak gördüğümüz bazı Çinli vatandaşların ülkeye girişini askıya alıyoruz” dedi. Hong Kong'a verilen ayrıcalıkların kaldırılmaya başlandığını duyurdu.
İki ekonomi devi olan ABD ile Çin arasındaki tansiyon; ekonomik ve ticari başlıklar, ticari tarifeler ve Huawei şirketi hakkındaki anlaşmazlıklar, fikrî mülkiyet hırsızlığı hakkındaki suçlamalar gibi nedenlerden dolayı son üç yılda daha da yükseldi. Çin’de yasama organı olan Ulusal Halk Kongresi’nin Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde uygulanacak olan Ulusal Güvenlik Yasası’nı kabul etmesi ise gerginliği uluslararası düzeye taşıdı. İngiltere, Avustralya, Kanada gibi ülkeler de ABD’nin yanında, Çin’e karşı durmaya başladı. Beyaz Saray'ın Ekonomi Danışmanı Larry Kudlow, gazetecilere cuma sabahı yaptığı açıklamada öfkeli Hong Kong halkının ABD hükümetine harekete geçme çağrısında bulunduğunu dile getirdi. “Çin’in doğru davranmadığını ve batı dünyasındaki mevcut güvenini yitirdiğini” belirten Kudlow, finansal piyasaları etkileyecek araçlardan biri olan tarifeleri artırmayı seven Başkan Trump’ın Çin'in finansal ilişkilerini daha da zayıflatmak için adım ve öneriler olacağını vurguladı. Eski Beyaz Saray baş stratejisti Steve Bannon, Çinli şirketlerin ABD borsalarından çıkarılmasının ilk adım olacağını öne sürdü. Beyaz Saray yetkilileri ise Trump’ın uygulayabileceği uzun vadeli ceza seçenekleri listesi sundu. Listede ABD ticari imtiyazlarının kaldırılması, bazı mali yaptırımlar uygulanmasına yönelik teklifler, uluslararası finansal piyasalarda Çin sermayesini daraltma yönünde hareketlenmeler, binlerce Çinli öğrencinin ABD'ye giriş vizelerinin iptali, Hong Kong'daki protestoların bastırılması, insan hakları ihlalleri veya söz konusu yasa ile bağlantısı olan Çinli yetkililere mali yaptırımlar gibi hususlar yer alıyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Trump’ın daha önceden Çin Halk Kurtuluş Ordusu ve ilgili kurumlarda bulunmuş Çinli yüksek lisans öğrencilerinin vizesini iptal etmeye hazırlandığını, “Çinli öğrencilerin casusluk yapmak için ABD okullarında olmaması” gerektiğini söyledi.
Nitekim ABD'nin yatırım kısıtlamaları, Çin ekonomisinde petrol, teknoloji, gıda gibi çok çeşitli alanlardaki şirketlerle yapılan anlaşmalarda kullanılan dolar akışını olumsuz yönde etkileyecek. S&P ve Dow Jones endeksleri, ABD'nin Çin'e karşı yaptırım beklentilerine tepki olarak Cuma sabahı düşüşle açıldı. Piyasa ise temkinliydi.
Birçok araştırma merkezi, ABD ile Çin arasında çıkacak olası bir ekonomik savaşın tüm dünya için felaketle sonuçlanacağı konusunda uyardı. Uzmanların bir kısmı, Trump'ın Çin'e finansal alanda yaptırım uygulamasının finansal piyasalarda gerginliğe neden olacağını, bu tür bir savaşın gelişmiş tüm ülkelerdeki finansal sistemleri şoka sokacağını savundu. Analistler ise Trump yönetimini piyasadaki riskleri artırabilecek sağlıksız bir hamle yapmadan önce olası neticeleri değerlendirmeye çağırdı. ABD Senatosu birkaç gün önce, ABD borsalarında listelenen Çinli şirketlerin finansal kaynakları ve mülkiyetleri hakkında şeffaflık sağlamalarını gerektiren bir tasarıyı kabul etti. Tasarı Temsilciler Meclisinden geçtiği taktirde Çinli onlarca şirketin New York Menkul Kıymetler Borsası ve Nasdaq'tan çekilmeye zorlanacağı ya da çıkarılacağı düşünülüyor. ABD Başkanı Trump, iki ülkenin ilişkilerini çıkmaza sürükleyen Kovid-19 salgını öncesinde, geçen yıl Çin ile ticaret anlaşması müzakerelerinin ortasında Hong Kong’da patlak veren demokrasi yanlısı protestolarına soğukkanlı bir destek veriyordu. Nitekim Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile samimi ve iyi olarak tanımladığı ilişkilerini sürdürmek ve birincisi geçen ocak ayının sonunda imzalanan ticaret anlaşmasını korumak amacıyla, bu konuda Çin'i suçlamamaya teşvik etti.
Çin eski Maliye Bakanı Lou Jiwei, Washington'ın taktiksel adımlar atacağı, tarifelerin ve teknolojik sınırlamaların artacağı konusunda uyarıda bulundu. Çinli şirketleri uluslararası fonları reddetmeye hazır olmaya çağıran Lou Jiwei; Rusya, İran ve Venezuela gibi Çin’in dostu olan ülkeler ile acil olarak yeni bir dijital para birimi ve alternatif bir küresel ödeme sistemi geliştirilmesi talebinde bulundu.
Çinli bazı yetkililer, ABD’yi olası kısıtlamalar karşılığında 1,1 trilyon dolarlık ABD Hazine tahvilini satarak misilleme yapmakla tehdit ediyor. Böyle bir durumda hem ABD hem de Çin ekonomisi zarar görecek.
Ekonomi uzmanları ise Çin'in yuan para birimini küreselleştirme isteğine işaret ediyor. Zirâ tüm küresel işlemlerin yüzde 2'sinin yuan ile yapıldığı bildirildi. Aynı zamanda Çin Başkanı Cinping, yerelleştirmeye odaklanma ve uluslararası işlemlerde dolara olan bağımlılığı azaltma planlarına öncelik verdi. Ancak şu anda küresel bankacılık sistemindeki aktör rolü dolar oynuyor. ABD Kongresi raporuna göre ABD finans piyasalarında 150'den fazla Çinli şirketin bulunduğu ve 2019'daki piyasa değerlerinin 1,2 trilyon doların üstüne çıktığı biliniyor.
Cuma günü Washington’ı Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) ‘rehin’ almakla suçlayan Pekin, Batı ülkelerinden müdahale etmemelerini talep etti. Nitekim ABD ile birlikte İngiltere, Kanada ve Avustralya da Ulusal Güvenlik Yasası'na karşı kampanyaya katılıyor. AFP’ye açıklama yapan diplomatik kaynaklara göre ABD ve İngiltere, konuyla ilgili BMGK’da gayri resmi bir tartışma için cuma günü kapalı bir video konferans toplantısında bir araya geldi. Bu iki ülke, Kanada ve Avustralya ile yaptıkları ortak açıklamada Pekin'i Hong Kong ve yedi milyon vatandaşına olan yükümlülüklerini ihlal etmekle suçladı. “Halkın özgürlüklerini sınırlayacağı” söylenen yasa ile ilgili derin endişelerin dile getirildiği açıklamada yasanın “bölgeyi bu derece müreffeh bir hale getiren bağımsızlık ve sistemi önemli ölçüde zayıflatacağı” vurgulandı. Çin ise cuma günü bu dört başkenti resmi olarak protesto ettiğini duyurdu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Pekin’in yasa kararından çekilmemesi halinde Londra’nın İngiliz Ulusal Denizaşırı (BNO) pasaportu ile ilgili şartları değiştireceğini söyledi. Nitekim, Hong Kong 1997'de Çin'e devredilmeden önce sakinlerine verilen BNO pasaportu, yüz binlerce Hong Kongluya imtiyaz tanıyor. Raab, şu anda yalnızca altı aylık ikamet izninin verildiği pasaportun 12 aylık uzatılabilir süreler halinde çalışma ve öğrenim görme başvurularına izin verilecek şekilde değiştirileceğini duyurdu. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise Çin'e yaptırım uygulamak yerine diyalog kurma çağrısı yaptı. Aynı zamanda Çin ile üst düzey bir zirvenin devam etmesinin beklendiğini vurguladı.
Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları, Pekin'in son hamlesini görüşmek üzere dün bir araya geldi. Birkaç gün önce AB tarafından yapılan bir açıklamada, Hong Kong’da üst düzey özerlik sağlanması hususuna ‘ciddi şekilde önem’ verildiğinin altı çizildi. Diğer yandan Avrupa bloğu, AB’nin en büyük ikinci ticaret ortağı olan Çin ile önemli ekonomik bağları nedeniyle ihtiyatlı hareket ediyor.
Trump’tan Çin’e karşı Hong Kong hamlesi
Trump’tan Çin’e karşı Hong Kong hamlesi
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة