Uzay yolculuğundaki astronotlar, SpaceX kapsülüne yeni bir isim koydu

NASA astronotları, kapsülün fırlatılmasından önce yapılan bir elbise provasında (SpaceX)
NASA astronotları, kapsülün fırlatılmasından önce yapılan bir elbise provasında (SpaceX)
TT

Uzay yolculuğundaki astronotlar, SpaceX kapsülüne yeni bir isim koydu

NASA astronotları, kapsülün fırlatılmasından önce yapılan bir elbise provasında (SpaceX)
NASA astronotları, kapsülün fırlatılmasından önce yapılan bir elbise provasında (SpaceX)

Doug Hurley, “Biliyorum ki hepiniz, özellikle SpaceX’teki arkadaşlar, bu aracı ‘Kapsül 206’ diye biliyor. Ama bence bundan daha iyisini verebiliriz ona” dedi. Dün akşam gerçekleşen tarihi fırlatılışın ardından iki NASA astronotu, seyahat ettikleri uzay aracına isim koydu. Doug Hurley ve Bob Behnken, Crew Dragon kapsülüne verdikleri ismi Dünya yörüngesinden yapılan canlı yayında açıkladı.
İki astronotun uzay aracına koyduğu isim, “gayret” anlamına gelen “Endeavour” oldu. Bu ismin NASA astronotları için özel bir yeri var. Çünkü Endeavour, Uluslararası Uzay İstasyonu’na (UUİ) ilk kez gidilen mekiğin ismiydi.
İlk uçuşunu 12 Mayıs 1992'de yapan Endeavour Uzay Mekiği, 25 kez uzaya gidip gelmiş, Hubble Uzay Teleskobu'nu tamir etmiş ve uzayda 40 milyon km yol almıştı. Son yolculuğuna 16 Mayıs 2011'de çıkan Endeavour’un ardından, tek aktif mekik olan Atlantis de son yolcuğunu tamamlamıştı. Böylece NASA'nın mekik programı da sonlanmıştı.
2011’den sonra UUİ’ye astronot göndermek için Rusya’nın Soyuz sistemini kullanan NASA, Hurley ve Behnken’i dün akşam SpaceX’in inşa ettiği kapsülle uzaya gönderdi. Böylece iki astronot, 9 yıl aradan sonra Florida’dan istasyona doğru yola çıkan ilk astronotlar oldu.
SpaceX'in Kaliforniya'daki montaj tesisindeki görev kontrol ekibine canlı yayında seslenen Hurley, konuyla ilgili şöyle konuştu:
Biliyorum ki hepiniz, özellikle SpaceX’teki arkadaşlar, bu aracı ‘Kapsül 206’ diye biliyor. Ama bence bundan daha iyisini verebiliriz ona. Sözü uzatmadan, size kapsülümüzü tanıtmak istiyoruz: Endeavour.
Hurley ayrıca, bu ismi koymalarının nedenlerinden de söz etti. “Birincisi; NASA, SpaceX ve ABD'nin 2011'de uzay mekiği programının sona ermesinden bu yana sürdürdüğü ‘gayreti’” diyen Hurleyi sözlerine şöyle devam etti:
Bu ismi vermemizin, Bob ve benim açımdan kişisel bir nedeni de var. İkimiz de ilk uçuşumuzu Endeavour’la yaptık, bu ismi yaşatmak bizim için çok önemliydi.
Space.com'a göre Hurley’in Endeavour’la ilk uçuşu, uzay mekiğinin 2009’da gerçekleşen 23. göreviydi. Behnken ise ondan bir yıl önce iki uçuşla Endeavour görevlerine katılmıştı.
İki astronot da kariyerine askeri pilot olarak başlamıştı. 2000’de NASA’da çalışmaya başlayan iki astronot, uzay mekiği programında arkadaş olmuştu.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news