Görenin arkasına bakmadan kaçtığı Balon Balığı sürüsünü elleriyle akvaryum balığı gibi besledi

Görenin arkasına bakmadan kaçtığı Balon Balığı sürüsünü elleriyle akvaryum balığı gibi besledi
TT

Görenin arkasına bakmadan kaçtığı Balon Balığı sürüsünü elleriyle akvaryum balığı gibi besledi

Görenin arkasına bakmadan kaçtığı Balon Balığı sürüsünü elleriyle akvaryum balığı gibi besledi

Akdeniz Üniversitesi Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, saldırganlığıyla bilinen balon balığının bir türünü elleriyle besledi ve o anları görüntüledi. İstiridye ve midye parçalarına gelen balon balıklarının görüntüleri, akvaryumda beslenen balıkları hatırlattı.
Son dönemde olta ve ağ balıkçılarının kabusu haline gelen ve bir süre önce ölüsünü yedikleri kedilerin telef olmasına neden olan balon balıkları su altındaki yaşamlarında görüntüledi. Saldırgan yapılarıyla bilinen balon balıklarını Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, Konyaaltı Sahili açıklarında doğal yaşamlarında izledi. Balon balığı sürüsünün etrafında dolaştığını gören Gökoğlu, kırdığı bir midye parçası ile onları besledi.

İstiridye ile de besleme yapan Gökoğlu, o anları görüntülemeyi de ihmal etmedi. Korkarak yeme yaklaşan balon balıklarının, Gökoğlu’nun elinden tüm istiridye ve midye parçalarını yedikleri görüldü. Gökoğlu, kıyıya yakın noktada denk geldiği balon balığının en küçük türünü bir süre besledikten sonra bölgeden ayrıldı.

"Elimizle besledik"
AÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, 3 ay sonra ilk kez Konyaaltı Sahiline bir dalış gerçekleştirdiklerini söyledi.
Suyun berrak, biyolojik çeşitliliğin ise dinamik olduğunu dile getiren Gökoğlu,“Caretta caretta ve papaz balığı görüntüledik. Balon balıkları yine vardı. Onları elimizle besledik. İnsanlarımızın bu balıktan korkmaması gerektiğini göstermek istedik. Elimizdeki midye istiridyeleri kırıp yedirdik. Zaten beslenmek için hepsi yakınımıza geliyor. Korkmaya gerek yok. ‘Balon balıkları insanları ısırır’ diye bir algı oluşuyor. Onları görüntüledik, güzel ve faydalı bir dalış oldu” dedi.

"Ölüsünü atmayın"
Kıyıya vuran balon balıklarının ise olta balıkçıların öldürüp bıraktığı balıklar olduğunu ifade eden Gökoğlu, “ Aslında buda yanlış bir şey. Kıyıya vuran balon balığını başka bir canlı yiyip ölebilir. Karaciğeri ve gonatları bu balığın ileri derecede zehirlidir” diye konuştu.

"7 türü var"
Balon balığının popülasyonunun belirlenebilmesi için detaylı bir araştırma yapılması gerektiğini altını çizen Mehmet Gökoğlu, kendilerinin görsel olarak bir artış gözlemlediklerini kaydetti. Gökoğlu, yaptıkları son incelemelerde Antalya Körfezi’nden 7 balon balığı türü olduğunu söyledi.

"İri türlere dikkat"
Kıyıya gelen ve elleriyle besledikleri türün en küçüğü olduğunu belirten Gökoğlu, “ Bunlar oltaya hazır yeme çok geliyor. Küçüklerinden korkmaya gerek yok ama iri bir tür var, bazen dalgaya kadar geliyor. Oltada çıktığı zaman balıkçıların dikkatli olması gerekir. Kancadan çıkarırken kişinin parmağına zarar verebilir.” diye konuştu.



500 yıllık İnka saç teli tarihi varsayımları nasıl değiştirdi?

İnka khipu'sunun ana kordonu üzerinde koyu kahverengi insan saçı bulundu (Sabine Hyland)
İnka khipu'sunun ana kordonu üzerinde koyu kahverengi insan saçı bulundu (Sabine Hyland)
TT

500 yıllık İnka saç teli tarihi varsayımları nasıl değiştirdi?

İnka khipu'sunun ana kordonu üzerinde koyu kahverengi insan saçı bulundu (Sabine Hyland)
İnka khipu'sunun ana kordonu üzerinde koyu kahverengi insan saçı bulundu (Sabine Hyland)

İnkalara ait bir astronomik gereçte bulunan saç teli, imparatorlukta kayıt tutmanın sadece seçkin kişiler değil, sıradan halk arasında da yaygın olduğunu gösteriyor.

Hakemli dergi Science Advances'ta yayımlanan bu bulgu, Ortaçağ uygarlığındaki sayısal okuryazarlık hakkında bilinenleri değiştiriyor.

İnkalar kayıtları, özellikle de sayısal bilgileri tutmak için khipu adı verilen ve düğümlü ipten yapılan gereçler kullanıyordu.

Bu gereçler, üzerine çok sayıda sarkan iplerin bağlandığı ana bir kordondan oluşuyor ve düğümler, konumları ve renkleri aracılığıyla bilgi kodlanıyordu.

Bazen bir khipu'nun üzerinde, yaratıcısını belirtmek için "imza" niteliğinde bırakılmış insan saçı bulunabiliyor.

cvfgbtyh
Peru'da yer alan Jucul'daki hipu üzerinde koyu kahverengi insan saçı bulundu (Sabine Hyland)

Araştırmacılar "Eskiden And Dağları'nda saç, geldiği kişiyi temsil eden ve ritüel açıdan güçlü kabul edilen bir şeydi" diye açıklıyor.

Bugüne kadar, İspanyol sömürgesi dönemine ait belgeler yalnızca erkek elitlerin khipu yaptığını ima ediyordu.

"Khipu okuryazarlığı"nın, kayıt tutmakla görevli bürokratlar dışında yaygın olmadığı düşünülüyordu.

Araştırmacılar, "Özellikle İspanyol sömürge tarihçelerine dayanarak, khipu'ların sadece bürokrasideki erkek elitler tarafından yapıldığı düşünülüyor" diye yazıyor.

19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında khipu'nun Andlı işçiler, köylüler ve kadın köylüler arasında bile üretildiği belgeleniyor.

Ancak 15. yüzyıldan kalma bir khipu'ya yaratıcısı tarafından işlenen insan saçı üzerinde yapılan son analiz, o dönemde bile düşük rütbeli İnkaların khipu yapıp kullandığını gösteriyor.

Sözkonusu khipu, çok az belgeyle birlikte bir Alman müzayedesinde bulundu ve daha sonra 1498'e tarihlendi.

Araştırmacılar, ana kordonun yaklaşık 104 santimetre uzunluğunda, katlanmış ve bükülmüş insan saçından yapıldığını ve yaklaşık 8 yıllık saç uzamasına denk geldiğini söylüyor.

Bilim insanları kimyasal analizdeki gelişmelerden yararlanarak saç örneğinden karbon, nitrojen ve kükürt gibi farklı elementlerin seviyelerini aynı anda ölçtü.

Bu gereci yapan kişinin bürokratların et ve mısır içeren beslenme biçimi yerine, sıradan halkın yumru kökler ve yeşilliklerden oluşan beslenme düzenini izlediğini tespit ettiler.

Oksijen ve hidrojen değerlerini ölçen daha ayrıntılı analizler, halkın alt kesiminden gelen bu kişinin muhtemelen günümüzde Peru'nun güneyi veya Şili'nin kuzeyinde yer alan bölgede yaşadığını ortaya çıkardı.

Bilim insanları şöyle yazıyor: 

Önceki varsayımların aksine, belli ki İnka İmparatorluğu'ndaki halk da İnka tarzı khipu'lar üretmiş.

Çalışmanın sonuçları, kadınların da bu kayıt sistemlerini yaptığını gösteren, yakın zamandaki diğer bulguları da doğruluyor ve khipu okuryazarlığının sadece erkek elitlerin alanı olduğu fikrine meydan okuyor.

Araştırmacılar, "İnka İmparatorluğu'nda khipu okuryazarlığı, şimdiye kadar düşünülenden daha kapsayıcı ve yaygın olabilir" sonucuna varıyor.

Independent Türkçe