İsrail Savunma Bakanı Gantz’dan ilhak için Abbas’a görüşme teklifi

Tel Aviv’deki eylemciler, Batı Şeria’yı ilhak planını reddettiklerini duyurmak için İsrailli liderlerin maskelerini taktı (AFP)
Tel Aviv’deki eylemciler, Batı Şeria’yı ilhak planını reddettiklerini duyurmak için İsrailli liderlerin maskelerini taktı (AFP)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gantz’dan ilhak için Abbas’a görüşme teklifi

Tel Aviv’deki eylemciler, Batı Şeria’yı ilhak planını reddettiklerini duyurmak için İsrailli liderlerin maskelerini taktı (AFP)
Tel Aviv’deki eylemciler, Batı Şeria’yı ilhak planını reddettiklerini duyurmak için İsrailli liderlerin maskelerini taktı (AFP)

İsrail Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Benny Gantz, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı ABD Başkanı Donald Trump’ın planını görüşmek için bir araya gelmeye çağırdı. Gantz’ın bu adımının bireysel bir girişim mi yoksa Başbakan Binyamin Netanyahu ile koordineli mi olduğu bilinmiyor.
Benny Gantz, geçen salı akşamı İsrail medya organlarına yaptığı açıklamada, Mahmud Abbas’ın seçtiği bir mekanda bir toplantı için hazır olduğunu söyledi.
Gantz, “Filistinliler ilhak planını görüşmeye hazır değilse de İsrail tek başına ilerleyecektir. Ancak bunu yapmak için istekli olduklarını gösterirlerse, yarın sabah Ramallah’ta  Mahmud Abbas ile görüşmeye, bu planı değerlendirmeye ve onu ikna etmeye hazırım” dedi. Ancak Gantz, herhangi bir isim belirtmeden, planı reddetmesi dolayısıyla Filistin liderliğine de saldırıda bulunarak, Filistinliler diyaloğu reddetmeye devam ediyor ve bizi kendileriyle uğraşmaya sürüklemeye çalışıyorlar. Bu mantıksız. Siyasi donukluğu bozmak için gerçek bir fırsatla ilgileniyoruz. Bu donukluğu bozmayı başarmamız, bize herkesin yararına değişiklik umudu veriyor. Mavi - Beyaz İttifak’ta biz, başta barış süreci olmak üzere çeşitli alanlarda köklü bir değişiklik gerçekleştirmek için hükümete dahil olduk. ABD, dünya ülkeleri ve Filistinlilerle yakın diyaloglar yoluyla güvenliği korumanın yanı sıra İsrail'in iki ulusal devlete dönüşme riskini azaltmak için çalışmak istiyoruz. Sadece çatışma yönetimi halini durdurmak ve yeni bir proje ortaya koymak istiyoruz” dedi.
Gantz, planı reddeden ve İsrail’in hiçbir Filistinliyi topraklarına sokmayacağını söyleyen radikal İsrailliler ve yerleşimciler karşısında ilhakın risklerini de hafifletmeye çalışırken, Ürdün’e de “Uluslararası toplumla ve iletişim kurduğumuz tüm bölge ülkeleriyle çalışmak istiyoruz. Barış anlaşmalarını riske atmayacağız” ifadeleriyle güvence verdi.
Gantz, Netanyahu’nun ilhak haritalarına dair kendisini bilgilendirmediği yönündeki iddiaları reddederken, son haftalarda güvenlik güçleriyle ilhak hakkında 20 saatten uzun süren tartışmalar gerçekleştirdiğini vurguladı. Benny Gantz, “Ordu subayları, kararın alındığı andan itibaren ilhakın uygulanmasının, güvenlik hazırlıkları için haftalara ve sivil hazırlıklar için de aylara ihtiyaç duyduğunu belirtti” dedi.
İsrail ordu subayları, yedek kuvvetler toplamak, askerleri konuşlandırmak ve sahadaki diğer hazırlıkları gerçekleştirmek için zamana ihtiyaçları olduğunu söylerken, ancak en karmaşık kısmın ise aylarca sürebilecek olan sivil kısım olduğunu belirtti. Zira askeri talimatlarla işgal edilen özel Filistin toprakları üzerine kurulmuş yerleşim alanları mevcut ve bu alanların durumlarının ne olacağı henüz belli değil. Aynı şekilde yerleşim yerlerinin ilhakı, Ayrım Duvarı’nın rotasının değiştirilmesini gerektirecek ve bu da yasal ve prosedürel adımlara ihtiyaç duyuyor. Subaylara göre Ürdün Vadisi’nin ilhakı daha da karmaşık şekilde olacak. Batı Şeria’daki A bölgesinde yaşayan Filistinliler, bölgede geniş tarım arazilerine sahipler. İlhakın gerçekleşmesi halinde bunların ne olacağı belli değil.
Öte yandan siyasi kaynaklar, İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi’nin, bu liderlerin görüşlerini öğrenmek için Batı Şeria’ya çeşitli saha ziyaretleri gerçekleştirdiğini, kendileriyle ‘ilhakın Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde tırmanışa yol açacağı uyarılarını’ incelediğini açıkladı. Bu toplantılar sonucunda Kochavi, ziyarette bulunduğu kuzey cephelerindeki askeri tatbikatlar sırasında, “Tatbikatlar normal olarak kuzeydeki Merkezi Savaş Cephesi’nde Hizbullah’a ve Gazze Şeridi’nde Hamas’a yöneliktir. Ancak birkaç hafta sonra ihlal ve terör operasyonları nedeniyle kendinizi, Yahudiye ve Samarya’da (Batı Şeria) bulabilirsiniz. Yahudiye ve Samarya’daki halk ayaklanmaları, Gazze Şeridi’nde savaşa dönüşebilir” ifadelerini kullandı.
Bu tahminler, yurt içi gizli servisi Şin Bet’te yürütülen müzakereler hususundaki raporlarla da tutarlı. Raporlarda, “İsrail’in Batı Şeria’yı tek taraflı ilhakı, güney cephesinden başlayarak bir şiddet dalgasına yol açacak, İsrailliler ve Filistinliler arasında kapsamlı bir şiddet olayına dönüşecek. Koşullar, üçüncü bir intifada noktasına ulaşabilir” ifadelerine yer veriliyor.
Dünyanın farklı ülkelerinden getirilerek İsrail yönetiminin işgal politikası çerçevesinde Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e yerleştirilen Siyonist yerleşimcilerinin silah taşımaları ve Filistinli sivilleri zaman zaman sözlü ya da fiziksel olarak saldırmaları yerel halk ile yerleşimciler arasında sürtüşmelere neden oluyor.
İsrail resmi ideolojisi Siyonizm idealleri doğrultusunda Batı Şeria'yı Yahuda ve Samarya şeklinde adlandırarak kendi toprağı olarak görüyor.
Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasa dışı sayılıyor. Bununla birlikte işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan Yahudi yerleşimci sayısı 220 bini Doğu Kudüs'te olmak üzere toplam 640 bin. Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te toplam 262 Yahudi yerleşim birimi bulunuyor.
İsrailli sivil toplum kuruluşu Barış Hemen Şimdi Hareketi, Yahudi yerleşim birimlerinin, Batı Şeria'nın yüzölçümünün yüzde 13'üne tekabül ettiğini belirtiyor. Netanyahu yönetimi fiilen işgal ettiği Batı Şeria’yı resmen ilhak edeceğini açıkladı.



Trump, Venezuela'dan karayoluyla yapılan uyuşturucu sevkiyatlarını hedef almakta kararlı

ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)
TT

Trump, Venezuela'dan karayoluyla yapılan uyuşturucu sevkiyatlarını hedef almakta kararlı

ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)
ABD Devlet Başkanı Donald Trump ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, (AFP)

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Karayipler'deki ABD güçlerinin ülkesinin kıyıları açıklarında bir petrol tankerine el koymasının ardından ABD'yi "korsanlıkla" suçladı.

Maduro devlet televizyonunda yaptığı açıklamada, "Mürettebatı kaçırdılar, gemiyi çaldılar ve Karayipler'de yeni bir dönemi, suç teşkil eden korsanlık dönemini başlattılar" ifadelerini kullandı.

İlgili bir gelişme olarak, ABD Başkanı Donald Trump bugün Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkesinin yakında Venezuela'dan ABD'ye kara yoluyla gelen uyuşturucu sevkiyatlarını engellemek için operasyonlar yapmaya başlayacağını söyledi.

Trump, son haftalarda karayoluyla yapılan uyuşturucu kaçakçılığını hedef almaya başlayacağı yönünde defalarca tehditte bulundu.


Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazanan Nemo, İsrail'in katılımına protesto amacıyla ödülü iade ediyor

2024 yılında "The Code" performansıyla ödül kazanan Nemo (Arşiv- DPA)
2024 yılında "The Code" performansıyla ödül kazanan Nemo (Arşiv- DPA)
TT

Eurovision Şarkı Yarışması'nı kazanan Nemo, İsrail'in katılımına protesto amacıyla ödülü iade ediyor

2024 yılında "The Code" performansıyla ödül kazanan Nemo (Arşiv- DPA)
2024 yılında "The Code" performansıyla ödül kazanan Nemo (Arşiv- DPA)

Eurovision Şarkı Yarışması'nın İsviçreli galibi Nemo, dün yaptığı açıklamada, Gazze'deki savaş nedeniyle İsrail'in yarışmaya katılmasına yönelik son protesto olarak ödülü iade edeceğini söyledi.

2024 yılında "The Code" adlı şarkısıyla birinci olan Nemo, İsrail'in yarışmaya katılmasının, yarışmanın kapsayıcılık ve herkes için onur idealleriyle çeliştiğini belirtti.

Bu yorumlar, Eurovision Şarkı Yarışması'nın organizatörü olan Avrupa Yayın Birliği'ne karşı yapılan son protestolar arasında yer alıyor. Birliğin geçen hafta İsrail'in Avusturya'da düzenlenecek 2026 etkinliğine katılmasına izin vermesinin ardından beş ülke yarışmadan çekilmişti.

Nemo, Instagram paylaşımında şunları yazdı: “Eurovision, birlik, kapsayıcılık ve tüm insanlar için onuru savunduğunu söylüyor. Bu değerler, bu yarışmayı benim için çok anlamlı kılıyor. Ancak İsrail'in katılımının devam etmesi, BM Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu'nun (İşgal Altındaki Filistin Toprakları, Doğu Kudüs ve İsrail hakkında) soykırım teşkil ettiği sonucuna vardığı bir döneme denk gelmesi, bu idealler ile Avrupa Yayın Birliği'nin aldığı kararlar arasında açık bir çelişkiyi göstermektedir.” İsrail, soykırım suçlamalarını reddederek, uluslararası hukuka saygı duyduğunu ve 7 Ekim 2023'te Gazze'den Filistinli İslamcı grup Hamas'ın sınır ötesi saldırısının ardından kendini savunma hakkına sahip olduğunu belirtiyor.

İzlanda'nın kamu yayın kuruluşu ROV, çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze savaşı sırasındaki eylemlerini gerekçe göstererek yarışmadan çekilen İspanya, Hollanda, İrlanda ve Slovenya'ya katılarak, ülkenin gelecek yılki Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmayacağını duyurdu.

Nemo, ciddi bir şeylerin ters gittiğinin açık ve bu ülkelerin yarışmadan çekilmesine neden olduğunu belirterek, Eurovision ödülünü Cenevre'deki Avrupa Yayın Birliği genel merkezine göndereceğini söyledi. Nemo sözlerine şöyle devam etti: "Bu, bireyler veya sanatçılarla ilgili değil. Bu, yarışmanın, ciddi ihlallerle suçlanan bir ülkeyi aklamak için defalarca kullanılmasıyla ilgili; oysa Avrupa Yayın Birliği yarışmanın apolitik olduğunu ısrarla savunuyor."

Şarkıcı, yaklaşık 160 milyon izleyiciye ulaşan yarışmayı düzenleyen Avrupa Yayın Birliği'ne net bir mesajı olduğunu söyledi. Nemo, “Söylediğiniz kişi olun. Sahnede kutladığımız değerler sahne dışında yaşanmazsa, en güzel şarkılar bile anlamsız hale gelir” ifadelerini kullandı. Sözlerine şöyle devam etti: “Bu sözlerin eylemlerle eşleştiği anı özlüyorum. O zamana kadar bu ödül sizin.”


ABD, Venezuela açıklarındaki tankere el koydu: Trump’ın stratejisi nedir?

ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)
ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)
TT

ABD, Venezuela açıklarındaki tankere el koydu: Trump’ın stratejisi nedir?

ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)
ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (@AGPamBondi/X)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koymasıyla Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, dün yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savundu.

Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelendi.

Trump'ın "Venezuela petrolüne el koymak istediği" ve bu yüzden uyuşturucu kaçakçılığını bahane ederek ülke açıklarındaki gemilere saldırı düzenlediği savunuldu.

Adlarının paylaşılmaması şartıyla CBS'e konuşan kaynaklar, el konan tankerin adının Skipper olduğunu belirtiyor.

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Kaynaklar, tankere yönelik harekatın USS Gerald R. Ford'dan kaldırılan iki askeri helikopterle gerçekleştirildiğini söylüyor.

20 yıllık tankere baskın düzenleyen ekipte özel harekatçıların ve donanma askerlerinin yer aldığı aktarılıyor.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

Bakanlığın açıklamasında tankerin, yine ABD'nin yaptırım uyguladığı Rus iş insanı Viktor Artemov'un kontrolündeki şirketlerden birine ait olduğu savunulmuştu.

Geminin üzerinde Guyana bayrağı olması da dikkat çekti. Ancak Guyana yönetiminden yapılan açıklamada, geminin ülkede kaydı olmadığı iddia edildi.

Diğer yandan Reuters'ın aktardığına göre Venezuela limanlarında 80'den fazla tanker var ve bunlardan en az 30'u ABD'nin yaptırım listesinde.

Analizde, Venezuela'dan hareket eden tankerlerin genellikle konumlarını gizleyerek Çin ve Malezya'ya petrol taşıdığına dikkat çekiliyor. Bu gemilere, Venezuela devletine ait petrol şirketi PDVSA'nın limanlarında sahte isimler altında yükleme yapıldığı öne sürülüyor.

CNN'in haberinde de Trump'ın ekonomik baskıyı artırmak için tankeri hedef aldığı belirtiyor. Bölgede yaptırımları delerek petrol taşıyan "gölge filo" kaptanlarına gözdağı verilmek istendiği de yazılıyor.

Trump, ABD'nin 2019'dan beri yaptırım uyguladığı Latin Amerika ülkesine ekonomik baskıyı artıracaklarını önceki açıklamalarında belirtmişti.

Independent Türkçe, CBS, CNN, Reuters