Otomobilde ÖTV indirimi hayal

Otomobilde ÖTV indirimi hayal
TT

Otomobilde ÖTV indirimi hayal

Otomobilde ÖTV indirimi hayal

Son dönemlerde ikinci el piyasasındaki aşırı yükseliş ve pandemi sürecinde devletin birçok sektör için kredi faizlerini düşürmesinin ardından vatandaşlar arasında 'sıfır araç alımlarında ÖTV indirimi gelebilir' beklentisi hayal oldu. Adana Oto Alım Satım Komisyoncuları Esnaf Odası Başkanı Mehmed Güveloğlu, "Sıfır araç üretilmediği için fiyatlar düşmez. Bu bir arz-talep meselesi. Talep çok fazla olduğu için şu an indirim olacağı imkansız gözüküyor" dedi.
Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını nedeniyle Ramazan Bayramı'nda milyonlarca kişi, memleketine gidemedi. Kurban Bayramı'nda ailesini ziyaret etmeyi planlayan vatandaşlar, şimdiden araba almak için hazırlıklara başladı. İkinci el araçlardaki fiyatlar tırmanışını sürdürürken vatandaşlar sene sonunda bir ÖTV indirimi gelirse, ikinci el araçların da fiyatının düşeceği düşüncesi içerisine girdi.

"İndirim imkansız görünüyor"
Adana Oto Alım Satım Komisyoncuları Esnaf Odası Başkanı Mehmed Güveloğlu, ÖTV indirimi ve ikinci el araçların yükselen fiyatları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Güveloğlu, talebin çok fazla olduğu için ÖTV indirimi beklemediklerini söyleyerek, “Bu bir arz-talep meselesi. Talep çok fazla olduğu için indirim beklemiyorum. Şu an öyle bir indirim olacağı imkansız gözüküyor” diye konuştu.
İkinci el araç fiyatlarının yükselişini sürdüreceğini vurgulayan Mehmed Güveloğlu, “Sıfır araç üretilmediği için fiyatlar da düşmez. İkinci eldeki fiyat tırmanması devam edecek. Piyasa çok hareketli insanlar araba bulamıyor. Pandemiden dolayı da insanlar toplu taşıma yerine araç tercih ediyor. Böyle olunca da sıfır araç üretiminde sıkıntı var. İkinci ele de bu yansıyor ve otomatik olarak fiyatlar yükseliyor. Bunun da bir süresi var. İnsanlar yatırım yapacak başka bir şey bulamıyor Konut son 3-4 yıldır kötü bir dönem geçirdi. O nedenle araba bu konuda daha aktif oluyor. Fiyatlarda düşme söz konusu olmaz. Bu şekilde giderse biraz daha artacak gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.

"İkinci elde altın yıl yaşanıyor"
İkinci el araç piyasasının altın yılını yaşadığını kaydeden Adana Oto Alım Satım Komisyoncuları Esnaf Odası Başkanı Mehmed Güveloğlu, daha sonra şunları söyledi:
“İkinci el araba piyasası altın yılını yaşadı ve yaşıyor. Bu şekilde de ne kadar devam eder bizde kestiremiyoruz. Araç alım satımı yapan bizler zarar ediyoruz bu şekilde. Fiyatların artması bizi kar ettirmiyor. 70 bin liralık aracı 75 bin liraya satınca para kazandığımızı düşünüyoruz ama geri dönüşünde biz o aracı 78-80 bin liraya alıyoruz. Durum böyle olunca da zarar ediyoruz. Konutla otomobil kredileri aynı zamanda düştüğü için konuta biraz daha rağbet oldu. Özellikle konut son dönemde satılmıyordu. Bence konut daha yükselecek gibi. Araçlarda yüzde 1 ile yüzde 5 oranında artış olursa konutta bu oran yüzde 10-20’ye tırmanacak gibi.”



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe