33 yaşındaki Charlie Blueweiss havaalanında, belki de Çin’de gizli bir klinikte olduğunu zannederek uyandı. Birisinin kendisini takip ettiğinden emindi. Etrafındaki ekranlarda tehdit mesajları var gibi görünüyordu.
Blueweiss, uzun süre solunum cihazına bağlı kalan hastalarda yaygın görülen bilinç bulanıklığının ardından içinde bulunduğu durumun farkına vardı. Manhattan'daki Weill Cornell Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde olduğunu, etrafındaki ekranların ise aslında sadece sağlık durumunu gösterdiğini anladı. Solunum cihazında geçirdiği 15 gün yanağında derin bir yara bırakmış, sağ elinin şişmesine neden olmuştu. Doğrulup oturamayacak kadar güçsüzdü. Gücünü toplayıp telefonundan eşini aradığında “Eve ne zaman geliyorum?” diye sordu.
Blueweiss, 28 Nisan'da, Weill Cornell'de aslında önceden yatılı psikiyatri servisi olan ancak daha sonra Kovid-19 servisine dönüştürülen 11 Kuzey ünitesine, bir sedye ile götürülmüştü.
Koronavirüs salgınının zirvesini atlatan New York’taki hastaneler ve sağlık personeli artık kritik durumda oldukça fazla hasta olması nedeniyle sıkıntı yaşamıyor. Bir zamanlar çok sayıda olan solunum cihazı, diyaliz makinesi ve hatta sedatifler (sakinleştirici) önemli ölçüde azalmış durumda.
Virüsle mücadelenin ön safları, yoğun bakım ünitelerinden 11 Kuzey gibi tedavi bölümleri ile diğer hastanelerdeki benzer birimlere kaymış durumda. Burada doktorlar, ciddi vakaların iyileşmesinin uzun ve zorlu bir süreç olduğunun farkında. Kalp cerrahisi, araba kazaları, silahla yaralanma, toksemi veya solunum yetmezliği sonrası uzun süre yoğun bakım ünitesinde kalan hastalar genellikle uzun iyileşme sürelerine ihtiyaç duyuyorlar.
Bazı hastalar, söz konusu durumlarda algı ve konsantrasyon eksikliği yaşadığını belirtiyorlar. Birçoğu normal yaşamlarına dönebilmek için mücadele ediyor. Weill Cornell Hastanesi’nden göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Lindsay Lief, bu durumdaki hastaların yaklaşık üçte birinde anksiyete, depresyon ya da travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) semptomları görüldüğünü dile getirdi. Lief, koronavirüs hastasının genel olarak en az iki hafta yoğun bakım ünitesinde kaldığını, bunun da daha fazla kas kaybı ve diğer sorunların artması riski anlamına geldiğini belirtti.
Akciğerleri çoğunlukla iyileşmiş olanlar bile yoğun sedatiflere maruz kaldığı yoğun bakım ünitesinde uzun süre hareketsiz durduktan sonra zayıf düşebiliyor; bazıları ise felç geçirebiliyor. Bazıları boğulmadan yutmayı öğrenmeye çalışırken bazıları sinir ağrısı çekiyor. Diğerleri ise konuşurken zorlanmanın yanı sıra bilişsel eksikliklerle karşı karşıya kalıyor. Hatta geçirdikleri travma nedeniyle yalnızlık korkusu duyuyorlar.
11 Kuzey birimi müdürü Dr. Alka Gupta duruma dair “Birçok insan bana kaybolmuş hissettiğini, her gece kabus gördüğünü ve yalnız kalmaktan korktuğunu söylüyor” diyor. Nitekim yoğun bakım ünitesinden çıkan genç bir kadın, adını bir günden fazla bir süre hatırlayamazken orta yaşlı bir göçmen ise gözlerini açtığında ana vatanında iç savaşın patlak verdiğini sanıyordu. Bazı hastalar ise yine gözlerini solunum cihazına bağlı açacaklarını sandıkları için uyumaktan korkar hale geliyor. Dr. Gupta, artık suplemental oksijene ihtiyaç duymadığı halde uyandığında akciğerlerinin yeniden başarısız olacağından korkarak solunum cihazına bağlanmak için yalvaran bir hasta bile olduğunu belirtiyor. Ancak doktorlar söz konusu hastaların nispeten şanslı olduğunu, zira Weill Cornell Hastanesi’nde mayıs ayı ortalarına kadar 220 hastanın koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi bilgisini veriyor.
Kovid-19 hastalarını salgının zirvesindeki dönemde tedavi eden Dr. Laura Kolbe de şu an çalıştığı 11 Kuzey hakkında “Bence burası hastane içerisinde bulunan gerçek bir deniz feneri” diyor. En az 60 hastanın taburcu edildiği, şu an 30 hastanın kaldığı bu birimde hayatınızda duyduğunuz en şiddetli öksürükleri, yürümeyi yeniden öğrenenlerin koridorlardaki ayak seslerini ya da hastalarına aslında eve giden yolda yürüdüklerini hatırlatan fizyoterapist Matt Descovich'in cesaret verici konuşmalarını duymak mümkün.
Ancak eve dönme süresi her zaman kısa sürmeyebiliyor. Bu birimde sadece bir hafta kalacağını düşünürken sürecin 10 günün üzerine çıktığı Blueweiss ise gün saymayı bıraktığını belirterek “Bazı şeyler zaman alıyor” diyor. Yatak yarası ve sinir ağrısının bütün gece kendinsin ayakta tuttuğunu, gün çerisinde televizyon izlerken kesik kesik uyuduğunu belirtiyor. 11 Kuzey’deki en önemli anlarının tekrar yürümeye başladığı fizyoterapide geçirdiği 90 dakikalık dönem olduğunu sözlerine ekliyor. İlk önce dinlenmeye ihtiyaç duymadan yürüteçle yalnızca 2 metre yürüyebildiğini, ardından 15 metreye, daha sonra da 23 metreye gidebildiğini söyleyen Blueweiss, diğer hastalarla muhatap olmayı ya da sosyalleşmeyi pek istemediğini, grup seanslarından kaçınan kişinin de sadece kendisi olmadığını ifade ediyor.
Bu his, doktorlar arasında hayal kırıklığına neden olacak derecede yaygın. Dr. Gupta konuya dair “Hastalar, topluma biraz daha dikkatli bir şekilde entegre oluyor. Açıkçası bu beni şaşırttı” diyor.
Hastanedeki oda arkadaşları bile aralarında çok az iletişim kuruluyor. Odalardan birinde Türk bir hasta tutmakta güçlük çektiğinden telefonunu elinden düşürürken, Filipinler’den bir hemşire olan oda arkadaşı ise yataktan yavaşça doğrularak arkadaşının telefonunu almak için eğiliyor. Böylece ikisi de telefonda kendi aileleriyle konuşabiliyor.
Çoğu hasta üç veya dört hafta boyunca birimde kaldıkları ve ailelerini görmedikleri için konuşacakları şeyler bitmiyor. Genelde hastalar ailelerine hastanede neler olup bittiğini anlatırken koronavirüs dönemindeki hastalar ise hastanede oldukları sırada yaşananları hatırlamıyorlar bile. Bu nedenle Blueweiss’in eşi Hannah Cates, daha sonradan eşine anlatmak için dikkatlice notlar alıyor. Hastane idaresi, Cates’in Blueweiss’ı hastaneye kaldırılışını 35’inci gününde ziyaret etmesine izin verdi. Normalde ziyaretçi alınmıyor olmasına rağmen Cates’in eşinin yatak yaralarını nasıl iyileştireceğini, su yosunlarından üretilmiş sargılar olan kalsiyum alginatları kesip onları yaralara dikkatli bir şekilde nasıl yerleştireceğini öğrenmesi gerekiyordu. Blueweiss ise hastane odasına koruyucu maske ile giren eşini ilk önce hemşire zannetmişti.
Eşinin yanında 11 saat kalan Cates, onun yatak yaralarını nasıl iyileştireceğini öğrendi, tırnaklarını kesti ve evdeki kedilerinden haber verdi. Aynı zamanda Blueweiss’ın eve döndüğünde neye ihtiyaç duyacağından, hemşire ve fizyoterapistten konuştular. Blueweiss, mayıs ayı sonlarında, sinir hasarının onarılması için sağ kolundan altı saatlik bir ameliyat geçirdi.
Cates 29 Mayıs tarihinde, eşini eve götürmek için yeniden hastaneye gitti. Doktorlar ve hemşireler, Blueweiss hastaneden çıkarken onu neşelendirmek için koridorun kenarına dizilerek alkışladılar.
Kovid-19 komplikasyonlarının zorlu iyileşme süreci
Kovid-19 komplikasyonlarının zorlu iyileşme süreci
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة