İran’da son üç ayın en yüksek günlük ölü sayısı kaydedildi

Tahran’ın merkezindeki bir sokakta Kovid-19 virüsünden korunmak için maske İranlılar. (Reuters)
Tahran’ın merkezindeki bir sokakta Kovid-19 virüsünden korunmak için maske İranlılar. (Reuters)
TT

İran’da son üç ayın en yüksek günlük ölü sayısı kaydedildi

Tahran’ın merkezindeki bir sokakta Kovid-19 virüsünden korunmak için maske İranlılar. (Reuters)
Tahran’ın merkezindeki bir sokakta Kovid-19 virüsünden korunmak için maske İranlılar. (Reuters)

İran, kısıtlamaların hafifletilmesinden yaklaşık üç ay sonra koronavirüsün yayılmasında ikinci zirveye yaklaşıyor. Kovid-19 virüsü Tahran’da ciddi oranlarda artarken kırmızı durum listesine alınan eyalet sayısı sekize ulaştı. Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada 162 kişinin daha koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaşamını yitirdiği bildirildi. Bu da son üç aydaki  günlük en yüksek ölü sayısı olarak kayıtlara geçti.
Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Sima Sadat Lari günlük basın toplantısında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Tahran’da korona hastalarının sayısında büyük bir artış yaşandığını gözlemledik. Bu endişe verici. Artış, faaliyetlerin tekrar başlamasının ardından performansımızı ve sağlık protokollerine uyma derecemizi yansıtıyor.”
İran, 11 Nisan’da Tahran dışında tüm illerde ekonomik faaliyetlere tekrar başlanması ile eş zamanlı olarak sokağa çıkma kısıtlamalarını kaldırmaya başlamıştı. Tahran’daki kısıtlamalar da diğer şehirlerden bir hafta sonra hafifletilmeye başlanmıştı.
Sözcü, kırmızı durum listesine dahil edilen eyalet sayısının sekize ulaştığını, listede Ahvaz, Kürdistan, Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan, Hürmüzgan, Buşehr, Kirmanşah ve Razavi Horasan eyaletlerinin bulunduğunu ve ayrıca İlam, Loristan ve Gülistan eyaletlerinin de kapsamında olduğunu bildirdi.
İran Sağlık Bakanlığı Epidemiyoloji Bölümü yayınladığı raporda yeni sayıların, 11 eyalette eğrinin yukarıya doğru tırmanışa geçtiğinin göstergesi olduğunu belirtti.
Söz konusu raporda ülke genelindeki durumun “yukarı yönlü kısa artışlara tanık olduğu” belirtilerek eyalette salgının artış gösterdiğine, şu an zirveye ulaşıldığına dikkat çekildi. Son günlerde artan vakaların ve ölümlerin gidişatını değiştiren bir işaret görüldüğü vurgulanan raporda “verilerin istikrarsızlığı” nedeniyle birkaç gün beklenmesi tavsiye edildi.
Söz konusu açıklamalar Sağlık Bakanlığı’nın son 24 saatte 2 bin 536 yeni koronavirüs (Kovid-19) vakası kaydedildiğini ve ülke genelindeki toplam vaka sayısının 225 bin 205’e ulaştığını duyurmasıyla eş zamanlı yapıldı.
Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasına göre bir günde bin 461 kişi hastanelerde tedavi altına alınırken 162 hasta ise yaşamını yitirdi. Bu da yaklaşık üç aydan bu yana günlük en yüksek ölü sayısı olarak kayıtlara geçti. Ülkede koronavirüs kaynaklı ölü sayısı 10 bin 670’e ulaşmış oldu.
3 bin 37 kişinin sağlık durumunun kritik olduğu ülkede 186 bin 180 kişi sağlığına kavuştu. Koronavirüsün yayılmaya başladığı şubat ayından bu yana İran’da Kovid-19 vakalarını tespit etmek için yapılan test sayısı da 1 milyon 639 bin 78 olarak açıklandı.
İran Devlet Televizyonu dün “(Korona) Yeni Artış ve Kısıtlamalara Geri Dönüş” başlıklı bir haber yayınladı. Haberde İranlılardan sosyal mesafe kuralına uymaları, sağlık önerileri uyarınca hareket etmeleri ve maske takmaları talep edilirken virüs tehlikesini küçümsemelerine karşı da uyarıda bulunuldu.
Söz konusu haber virüse yakalananların yaşadıklarını anlatan ifadeleri doğrultusunda hazırlandı.
İran’ın resmi haber ajansı IRNA, ülkenin ikinci büyük şehri olan Meşhed’in vakaların artmasıyla kırmızı seviyeye geçtiğini aktardı. Bu durum yetkilileri şehirde “maksimum alarm” durumuna geçmeye yöneltti.
Resmi verilere göre Meşhed şehrindeki günlük vaka sayısı 120 ila 150 arasında değişiyor.
Meşhed’den bir sağlık yetkilisi yaptığı açıklamada salgının yayılmasını engellemek için kısıtlamalara geri dönüldüğünü belirterek şehirdeki hastanelerde 600’den fazla vaka bulunduğuna ve bunun ülkede salgının başladığı günden bu yana görülen en yüksek bilanço olduğunu söyledi.
İran medyası hükümetin, meclise önümüzdeki 5 Eylül’de okulların açılmasını öngören bir taslak planı sunduğu bilgisini paylaştı. Ancak Eğitim, Araştırma ve Teknoloji Komitesi Sözcüsü mecliste söz konusu planın günlük ölü sayılarının tekrar 100’ün üstüne çıkmasından önce gündeme geldiğini bildirdi.
Medyada yer alan haberlere göre yetkili, meclisin önerilen planı görüşmek için bir hafta daha bekleyeceğini kaydetti.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri, sağlık personelindeki eksiklikler nedeniyle sağlık alanında yetkin olan kişilere hastanelere başvurmaları çağrısında bulundu. Söz konusu çağrıdan iki gün sonra Hürmüzgan eyaleti devlet dairelerinin bir haftalığına kapatılması önerildi.
İranlı İşçiler Haber Ajansı (ILNA) yetkililerin, Gilan eyaletindeki bazı hemşirelerin üç ay önce Gilan’ın ülkedeki salgının iki merkez üssünden biri olduğu sırada geçici sözleşme imzalayarak istihdam edileceği konusundaki vaatlerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle protesto düzenlediğini aktardı.
İran’ın resmi haber ajansı ISNA, Kum şehrinde Şiilerin dini merci Ali es-Sistani’nin vekili Cevad Şehristani’nin virüse yakalandığını duyurdu.
Ajansın Şehristani’nin doktorlarından aktardığı bilgilere göre Şehristani hastanelerden birinde tedavi görüyor ve sağlık durumu da stabil.



Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post


Ukraynalı komutan: Rus askerler bize sivil kılığına girerek saldırıyor

Pokrovsk'ta bir yıldan uzun süren şiddetli çatışmaların ardından Rus birlikleri son haftalarda bölgeye girdi (AP)
Pokrovsk'ta bir yıldan uzun süren şiddetli çatışmaların ardından Rus birlikleri son haftalarda bölgeye girdi (AP)
TT

Ukraynalı komutan: Rus askerler bize sivil kılığına girerek saldırıyor

Pokrovsk'ta bir yıldan uzun süren şiddetli çatışmaların ardından Rus birlikleri son haftalarda bölgeye girdi (AP)
Pokrovsk'ta bir yıldan uzun süren şiddetli çatışmaların ardından Rus birlikleri son haftalarda bölgeye girdi (AP)

Ukrayna ordusu, Rus güçlerinin doğudaki Pokrovsk kentindeki Ukrayna savunma birliklerini şaşırtmak için sivil kılığına girdiğini söyledi.

"Liutyi" kod adlı 68. Avcı Tugayı komutanı, Ukrayna ulusal yayın kuruluşu Suspilne'ye yaptığı açıklamada, Rus birliklerinin standart savaş prosedürlerini izlemek yerine "sabotaj ve keşif" grupları gibi davrandığını ifade etti.

Liutyi, "Bizi en çok zorlayan şey, sivil kılığına girmeleri. Çok uzun zamandır kıyafet değiştirme yönünde talimatlar alıyor ve bunu uyguluyorlar. Bazen düşmanı ancak çatışma başladıktan sonra tespit edebiliyoruz çünkü normalde sivillerin birliklerimize ateş açması beklenmez" diyor.

Ukrayna'nın Donetsk bölgesindeki kent son bir yılda şiddetli çatışmalara sahne oldu ve Rus birlikleri, Ukrayna'nın güçlü savunmasına rağmen aylarca yaklaşmaya devam ettikten sonra nihayetinde son haftalarda Pokrovsk'a girdi.

Liutyi, "Herhangi bir standart prosedürü takip etmiyorlar ancak hareketleri, lojistik rotalarımızı zora sokmaya devam ediyor" diye ekledi.

Komutan ayrıca Rus birliklerinin hava koşullarından faydalanarak şehirde kolayca hareket etmeye çalıştığını da söyledi.

Ukrayna güçleri, keşif ve savunma görevlerinde büyük ölçüde drone'lara bel bağlıyor. Rus birlikleri yağmurlu veya sisli havalarda şehirde ilerlediğinde, Ukrayna birliklerinin onları takip etmesi zorlaşıyor.

Moskova'nın birlikleri, Ukrayna savunmasının yoğun ateşi altında kaldığı için Pokrovsk'a düzenli olarak büyük ve ağır ekipman getirmekten kaçınıyor. The Kyiv Independent'ın haberine göre, bir Rus tankı şehre yaklaşırken 68. Tugay'ın askerleri tarafından vurulmuştu.

Aynı zamanda Rus ordusu, Pokrovsk'a çok sık ağır ekipman getirmekten kaçınıyor çünkü bunlar çabucak ateş altında kalıyor.

d
Ukrayna'nın Provost bölgesinden drone görüntüleri (Skala 425. Bağımsız Saldırı Alayı/AP)

Liutyi şöyle konuştu:

(Rus kuvvetleri) 16-20 ünite ekipmanın aynı anda içeri girmesiyle bu girişimlerden uzun zaman önce vazgeçti çünkü bunları bizden saklamaları zor. Biz onu her halükarda bulup imha ederiz.

68. Tugay askerleri, 19 Kasım'da şehre yaklaşan bir Rus tankını vurmuştu.

Ancak Rus birliklerinin, Pokrovsk çevresinde şehirden cepheye kadar 15 kilometre boyunca uzanan, "ölüm bölgesi" denen bir alan yaratmasıyla bölgedeki lojistik zorluklar devam ediyor.

"Düşman, bize karşı savaşmaları için en iyi ekiplerinin çoğunu buraya getirdi. Düşmanın drone saldırıları o kadar yoğun ki, bazen (mevzilere) araçla girmek imkansız hale geliyor" diyen Ukraynalı komutan, bu yüzden bu bölgeyi yürüyerek geçmek zorunda olduklarını ekledi.

Sivil kılığına girmek, hile sayılıyor ve uluslararası hukukta savaş suçu olarak değerlendiriliyor.

Independent Türkçe