Evanjelistler: İlhaka izin vermezse Trump’ı deviririz!

Geçen şubat ayında Güvenlik Konseyi’nde gerçekleşen Abbas-Olmert görüşmesi (DPA)
Geçen şubat ayında Güvenlik Konseyi’nde gerçekleşen Abbas-Olmert görüşmesi (DPA)
TT

Evanjelistler: İlhaka izin vermezse Trump’ı deviririz!

Geçen şubat ayında Güvenlik Konseyi’nde gerçekleşen Abbas-Olmert görüşmesi (DPA)
Geçen şubat ayında Güvenlik Konseyi’nde gerçekleşen Abbas-Olmert görüşmesi (DPA)

ABD tarafından yeşil ışıl yakılmaması nedeniyle “ilhak planının” uygulanmasının ertelenmek zorunda kalınmasıyla birlikte ABD’deki radikal sağcı Evanjelist Hareketi’nin Başkanı Dr. Michael David Evans, önümüzdeki kasım ayında yapılacak seçim yarışında Başkan Trump’ı düşürmekle tehdit etti.
Evans, yakın zaman önce Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüştüğünü ve mesajının Trump’a ulaştırıldığını vurguladı. ABD’deki Evanjelistlerin açık bir biçimde Trump üzerindeki baskılarını artırdığını; hatta Başkan Trump’ın ilhak için verdiği desteği geri çekmesi durumunda bunun kendisinin başkanlık seçimlerini kazanma şansını olumsuz yönde etkileyeceği konusunda uyardıklarını belirtti. Evans, İsrail gazetesi Yediot Aharonot’la gerçekleştirdiği özel röportajda şu ifadeleri kullandı:
“Başkan Trump’ın seçimleri kazanması biz Evanjelistlerin oyuyla belirlenecektir. Bizim desteğimiz belirleyicidir ve biz olmadan kazanması imkansızdır. Sadece siyasi nedenlerle değil, aynı zamanda dini sebeplerle de İsrail’in egemenliğinin genişletilmesinin yüzde yüz yanındayız. Bu ilhaka olan desteğimiz Trump’la değil, bilakis kutsal kitabımızla başladı.”
Avens, “ilhakın” karşısında durmaya yönelik söylemlerde bulunan Trump’ın bazı müsteşarlarına da saldırarak “Başkan’ın seçimleri kazanma şansını elinden aldıklarını” söyledi. “Başkan’ın yapabileceği en kötü şey, ‘Tevrat Devleti’ne’ karşı çıktığını ilan etmek olur” diyen Avens ayrıca İsrail’in egemenlik sahasını genişletmeye verdiği desteği çekmesini tavsiye eden her müsteşarın bununla kendisini Beyaz Saray’ın dışına ittiğini de sözlerine ekledi.
İşgalci yerleşimciler, Evanjelistleri doğrudan yönlendirerek Batı Şeria’nın yüzde 30’unu kapsayan Ürdün Vadisi, Ölü Deniz’in kuzeyi ve yerleşimler de dahil olmak üzere Netanyahu’ya ilhak planını tam olarak uygulanma fırsatı vermesi için Trump’a baskı yapmaları çağrısında bulundu. Perşembe günü İsrail gazetelerinin tamamı, sahiplerinin isimleri altında makaleler yayınlayarak Netanyahu’nun ilhak planının bir bütün olarak uygulanmasını isteyerek “şayet planı aşamalı olarak uygulamaya karar verirseniz, o halde ilk ilhak Ürdün Vadisi, ardından yerleşim yerleri olsun” ifadelerini kullandılar.
İşgalci Yerleşimler Konseyi Başkanı David al-Hayani, İsraillilere dostum diyerek hitap eden İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, ilhak planını iptal etmelerini zira bu ilhakın hem İsrailliler hem de Filistinlilerin çıkarlarına zarar vereceği tavsiyesine karşı bir yazı kaleme aldı. Hayani söz konusu yazıda, Başbakan Johnson’ı önemli bir dost olarak gördüğünü ancak İsrail’in işlerine müdahale etme hakkının bulunmadığını belirtti. Hayani özellikle, -kendisine göre- İngiltere’nin emperyalist bir devlet olduğunu ve “sömürge düzeninin bir gün bile durmadan devam ettiğini” savunduğu yazısına şöyle devam etti:
“İsrail toprakları da bir zamanlar sizin işgaliniz altındaydı. Bizler yeniden geriye dönmek zorunda kalmayalım diye sizi oradan çıkarmadık.”
Buna karşın, ilhaka karşı yürütülen uluslararası kampanya genişlemeye devam ediyor. Vatikan, ABD Büyükelçisi Callista L. Gingrich ve İsrail Büyükelçisi Oren David’i iki ayrı toplantı için Roma’ya çağırdı. Vatikan’dan yapılan açıklamaya göre Vatikan Dışişleri Bakanı Kardinal Pietro Parolin, “İsrailliler ve Filistinliler arasında barışı tesis etme çabalarına ve Ortadoğu’daki hassas duruma zarar verebilecek” olası tek taraflı girişimlerinden kendisinin ve Papa Francis’in duyduğu endişeyi dile getirdi.  
İsrail’de ise eski Başbakan Ehud Olmert, ilhak planına karşı duranların tarafına katıldı. Olmert, “İsrail hükümeti bölgedeki ve dünyadaki güçlü konumunu kaybediyor. Bu ilhak kararı, barış ve istikrar amaçlayan bir plan değil, sadece ölümcül bir hatadır.” Açıklamasında bulundu. Olmert, Yafa’dan yayın yapan “I24” kanalına verdiği röportajda şunları söyledi:
“Şu an olan şey; İsrail ile ABD arasında Filistin toprakları üzerine yapılan müzakerelerden ibarettir. Bunda bir mantık var mı? Biz burada Filistinlilerle birlikte yaşıyoruz. Onlarsız hiçbir şey olmaz. Bu hakikati kabul etme zamanımız geldi. Bizim muhatabımız Filistinlilerdir ve ben onları çok iyi tanıyorum. Başta Dr. Mahmud Abbas olmak üzere barış yanlısı insanlardır. İstedikleri şey ise 1967 sınırlarına dayanan, İsrail’in yanı sıra başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’dir. İşte çözüm budur ve başka bir çözüm de bulunmamaktadır.”
Olmert, bu yılın başında New York’ta Abbas’la görüştüğünü ve Trump’ın planını kabul etmemesini önerdiğini söylediği açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“İlhak planı rahatsız edici bulabileceğinizi ve aynı şekilde bunu reddedeceğinizi anlıyorum. Ancak planı reddetmek Netanyahu’nun işine gelecektir. Bırakın Netanyahu bu planı reddetsin. Siz meseleyi müzakere etmeyi kabul ettiğinizi söyleyebilirsiniz. Çünkü Başkan Trump bunun bir son değil, başlangıç olduğunu söyledi. Müzakere aşamasında Filistin Devleti’ni vurgular ve bunu müzakere edersiniz.”



İran geniş çaplı füze tatbikatlarına başladı

Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
TT

İran geniş çaplı füze tatbikatlarına başladı

Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.

İran medyası, ülke genelindeki çeşitli illerde füze denemelerinin başladığını bildirdi.

İran Devrim Muhafızları'na bağlı Fars Haber Ajansı, görgü tanıklarının ifadelerine ve vatandaşlardan gelen haberlere dayanarak, İran genelinde çeşitli yerlerde füze denemelerinin yapıldığını belirtti.

Haberlere göre, füzeler Loristan eyaletinin başkenti Hürremabad'da, Batı Kürdistan eyaletinin (batı) Mahabad şehrinde, İsfahan'da, Tahran'da (merkez) ve ülkenin kuzeydoğusundaki Horasan eyaletinin başkenti Meşhed'de görüldü.


Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.


İran: Füze programımız savunma amaçlıdır ve müzakere konusu değildir

Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
TT

İran: Füze programımız savunma amaçlıdır ve müzakere konusu değildir

Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün yaptığı açıklamada, İran’ın füze programının savunma amaçlı olduğunu ve müzakere edilemeyeceğini belirtti.

Bekayi, “İran'ın saldırganları caydırmak için tasarlanmış savunma yetenekleri hakkında hiçbir koşulda tartışma yapılmasına yer yoktur” dedi.

Amerikan medyasında yer alan haberlere göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan İran’ın balistik füze programındaki herhangi bir genişlemenin hızlı bir müdahaleyi gerektirebilecek bir tehdit oluşturduğunu belirten bir brifing alması bekleniyor.

sdf
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), ülkenin güneyindeki Hürmüz Boğazı'nda düzenlenen askeri tatbikat sırasında füze ateşledi. (EPA)

İsrailli güvenlik kaynakları, İran’ın nükleer programını yeniden canlandırma yönünde adımlar atmaya başladığına dair bir dizi işaret bulunduğunu, ancak uranyum zenginleştirmeyi henüz yeniden başlatmadığını açıkladı. Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre, son haftalarda İsrail ve ABD’nin önceki saldırılarında tahrip edilen nükleer reaktörler çevresinde sürekli bir hareketlilik gözlemleniyor.

Kaynaklar, ayda ortalama 3 bin balistik füze üretimi için yoğun çabalar sarf edildiğini belirtti. Bu füzeler eski nesil ve düşük isabetli olmasına rağmen, hedeflerine ulaşanlar ciddi yıkıma yol açabiliyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise dün yaptığı açıklamada, Tahran’ın ‘yeni bir saldırı olasılığını göz ardı etmediğini’, ancak ülkenin ‘tam anlamıyla ve öncesine göre daha fazla’ hazır olduğunu belirtti. Arakçi, bu hazırlığın amacının savaşı önlemek olduğunu, savaş istemek olmadığını vurguladı ve İran’ın haziran ayındaki saldırılarda zarar gören altyapıyı yeniden inşa ettiğini kaydetti.

fgt
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve ekibi, 12 Nisan'da Maskat'ta Amerikan heyetiyle yapılan dolaylı görüşmelerin ardından gerçekleştirilen ilk tur görüşmelerin arasında (Arşiv – AFP)

Nükleer tesislerine yönelik saldırılardan önce İran, uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştiriyordu. Bu oran, askeri kullanım seviyesine yakın kabul ediliyor. UAEA, savaşın başlaması sırasında İran’ın yaklaşık 441 kilogram bu düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu bildirmiş, ancak 13 Haziran’dan bu yana stokları doğrulamanın mümkün olmadığını açıklamıştı.

Batılı ülkeler, bu seviyede zenginleştirmenin sivil bir ihtiyaç olmadığını savunurken, UAEA İran’ın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştiren, nükleer silaha sahip olmayan tek ülke olduğunu belirtiyor.